Zincirlenen Kur’anı Görünce Basımları Başlatmış

Kitap
Henüz mushafların elle yazıldığı, hattatlara ödenen yüksek ‘hediye’ler karşığında sahip olunabildiği dönemlerde Sultan Abdülmecid’e bir mushaf getirirler.Kendisi de hattat olan padiş...
EMOJİLE

Henüz mushafların elle yazıldığı, hattatlara ödenen yüksek ‘hediye’ler karşığında sahip olunabildiği dönemlerde Sultan Abdülmecid’e bir mushaf getirirler.Kendisi de hattat olan padişah yazıyı pek beğenir, incelerken bir yerinde bir mimin harekesinin noksan olduğunu fark eder. Hattatını bulup noksanı düzelttirmelerini ister. Son sayfasında imza olmadığından hattat bir türlü bulunamaz. Neden sonra Hicaz’dan dönen Hakkakzade Mustafa Hilmi Efendi, mushafı kendi yazdığını söyleyip hatayı düzeltir. ‘Mim koymak’ lafı da buradan kalır. Mustafa Hilmi saraya alınır. Oğlu Osman Bey de Şehzade Abdülhamid Efendi’ye hoca olur.

Gel zaman git zaman Abdülhamid padişah olur, Osman Bey de başmabeynci. Osman Bey’i nereden tanıyoruz? Adını taşıyan semtten. Osman Bey, başmabeynci olmazdan önce bir aralık Hicaz’a gidip gelmiştir. Yolda Anadolu’daki camilerde kıymetli oldukları için rahlelere asma kilitlerle, zincirlerle bağlanmış mushaflar görmüş, son derece üzülmüştür. Dönüşte bir matbaa kurup herkesin kolaylıkla alıp okuyabilmesi için Kur’an-ı Kerim basmaya karar verir. Matbaa kurulur, Çemberlitaş’ta kocaman bir binaya dönüşür. Bugün altında sinema, üstünde Fırat Kültür Merkezi olan mekanda. Devlet, Kur’an-ı Kerim basmak gibi hata kabul etmeyen bir işte Osman Bey Matbaası’na / Matbaa-i Osmaniye’ye imtiyazlar sağlar. Bir tekel oluşturur. Başta mushaf olmak üzere neredeyse elyazması kadar kıymetli pek çok baskı yapılır. Bu hikâyeyi Müteferrika dergisinde okuyoruz. Prof. Ali Birinci’nin hazırladığı "Osman Bey ve Matbaası" isimli dosyaya alıntılanan Osman Bey’in torunu Nezhun Tevgil’in yazısından. Türk Tarih Kurumu Başkanı Ali Birinci, dosyada Serkurenâ Osman Bey’in ve ülkemizde Kur’an-ı Kerim basımının hikâyesini uzun uzun anlatıyor. Matbaanın hikâyesi gerçekten ilginç. Daha önce Mustafa Armağan da Sutan Abdülhamid’in Kur’an basılan yerdeki kağıt tozlarının ve mürekkep artıklarının kanalizasyona karışmaması için Matbaa-i Osmaniye’ye ayrı bir su yolu yaptırdığını Uğur Derman’ın rivayetiyle Necmeddin Okyay’dan naklen yazmıştı.

‘Kitabiyat dergisi’ Müteferrika’nın 2011 yaz sayısında, Ali Birinci’nin yanı sıra Erol Üyepazarcı "II. Meşrutiyet sonrası tipik bir siyasi risale örneği: Arap İzzet", Ayşe Yazıcıoğlu "Aydede’nin dizini", Necip Asım "Kitapçılık", Yahya Erdem "Müteferrika Matbaası’nın erken dönemde yapılmış bilimeyen bir resmi" yazılarıyla yer alıyor.

Zaman