Yaşı: 13, okuduğu kitap sayısı: 1000’den fazla

Kitap
Şefika Güney, ilk romanı yayımlandığında 11 yaşındaydı. ‘Türkiye’nin en genç yazarı’ unvanını aldı. Sonra 335 kitap okuyarak genç yazar unvanının yanına ‘kitap kurdu’nu ekledi. Şimdi ise ikinci kitabı...
EMOJİLE

Şefika Güney, ilk romanı yayımlandığında 11 yaşındaydı. ‘Türkiye’nin en genç yazarı’ unvanını aldı. Sonra 335 kitap okuyarak genç yazar unvanının yanına ‘kitap kurdu’nu ekledi. Şimdi ise ikinci kitabı çıktı. 13 yaşındaki Şefika, Büyülü Fener Yayınları’ndan çıkan Canım Dostumla Birlikte adında hikayelerden oluşan kitabında aile ve arkadaşlık ilişkileri, hayvanlarla kurulan dostluklar, yeni başlangıçların getirdiği heyecanları anlatıyor.

Star gazetesinde yer alan habere göre; memur bir ailenin tek çocuğu olan Şefika Güney, ilk kitabını 10 yaşında yazdı. Melis adlı romanında 9-10 yaşındaki Melis adlı bir kızın hikayesini anlatmıştı. “Biraz kendi yaşamımdan kesitler de vardı” diyen Şefika, Melis’in yaşadığı sıkıntıları, çatıştığı insanları, kurduğu güzel dostlukları, anne ve babasıyla ilişkisini romana aktardığını söylüyor. Şefika’nın çatıştığı kişiler, Melis ile aynı sınıfta olup da onu çekemeyenlermiş! Şefika’ya “Peki Melis romanını okuyan arkadaşların ne yorumda bulundu?” diye sorunca, “Romanı yazdığımda Ordu’da yaşıyorduk. Sonra annemin tayini Muğla’ya çıktı, dolayısıyla pek konuşma şansımız olmadı. ‘Konuşan Kitap Şenliği’ kapsamında Ordu’ya tekrar gittiğimde fark edenler gelip sordu ‘Burada beni mi yazdın?’ diye. Ben de ‘Evet’ dedim. Bir şey demediler, sonuçta isim vermiyorum” yanıtını veriyor.

ANNEM ‘EŞEK SIPASI’ DEDİ

Şefika’nın yeni kitabı Canım Dostumla Birlikte toplam dokuz öyküden oluşuyor. Kitaptaki ilk hikayenin adı ‘Annesiz Günler’. Şefika kendisini annesi olmayan bir çocuğun yerine koyup annesi olmadığında neler hissedebileceğini anlatmaya çalışmış: “Annem devlet memuru olduğu için işiyle ilgili seminere katılıyor. Bir ya da iki haftalığına başka şehirlere gidiyor. Evde boşluk oluyor. Ben de hikayemde anne yokluğu çeken bir çocuğu anlattım. Çok zor olmadı çünkü yaşadım.” Şefika, hikayeyi okuyunca annesinin gözyaşlarını tutamadığını anlatıyor.

Şefika, ‘Hoşgeldin Bebek’ adlı hikayesinde ise bir kadının doğum yaptıktan sonra yaşadığı psikolojik sıkıntılarını kaleme almış: “Ben sezaryenle dünyaya gelmişim, doğduğumda annem beni kucağına alıp sevememiş. Sanki ben onun çocuğu değilmişim, yabancıymışım gibi davranmış ilk günler.

Bunları bana anlattı, bundan yola çıkıp hikayeyi yazdım. Annem, şimdi beni sevemediği günlerin acısını çıkarıyor, beni çok seviyor. Bu hikayeyi okuyunca ‘eşek sıpası’ deyip geçti.”

Yazarken kendimi manevi anlamda rahatlamış ve huzurlu hissettiğini anlatan Şefika “Kafamdakileri boşaltmama yardımcı oluyor. Aynı zamanda sevdiğim bir uğraş. Boş zamanlarımı en verimli şekilde değerlendirmemi sağlıyor. Sokağa çıkıp çok fazla oyun oynamam, bilgisayar oyunu da oynamam. Kitap okuyorum, yazı yazıyorum” diyor.

Kendisine ‘Türkiye’nin en genç yazarı’ unvanını sorduğumuzda ise yanıtı son derece olgun: “Bu yaşta arkadaşlarımdan böyle ayrılmak istemezdim.  Aslında çok güzel bir şey, tanımadığım yaşıtlarım gelip tebrik ediyor. Aynı zamanda çok zor, bir yazara yakışır şeyler yapmam gerekiyor.”

HAYRÜNNİSA HANIM BENİ YAZMAYA YÖNLENDİRDİ

Şefika Güney’i yazmaya itenlerden biri de kitap okumayı sevmesi. ‘Kitap kurdu’ denecek kadar çok kitap okuyor. Bu alışkanlığı anne ve babasından kaynaklanıyor. Ailesinin bol bol kitap okuduğunu, onları görünce kendisinin de hemen alıştığını söylüyor okumaya. Çok kitap okuduğu için Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül’ün elinden ödül aldığını anlatan Şefika “Her yıl çok kitap okuyan öğrenciye ödül veriliyor. 2010 yılında Halk Kütüphanesi’nden 285 kitap okumuştum. 2011’de ise 335 kitap. Bu kadar kitap okuduğum için Hayrunnisa Hanım bana ödülü verdi. Ödülü verirken ‘Bu kadar okudun neden bir şeyler yazmıyorsun?’ diye sormuştu. Ben de yazmaya başladım.”

EMPATİ YETENEĞİM GELİŞTİ, İLİŞKİLERİM DÜZELDİ

Şimdiye kadar binden fazla kitap okuduğunu belirten Şefika, Orhan Kemal’den Elif Şafak’a Dan Brown’dan Muzaffer İzgü ve Kemalettin Tuğcu’ya pek çok yazarı sevdiğini söylüyor. Kemalettin Tuğcu’nun ‘acıklı öyküleri’ konusunda ise gülerek şunları anlatıyor: “Kemalettin Tuğcu’nun kitapları çok üzücü, okuyunca ağlıyorum. Ama hemen sonra Muzaffer İzgü’nün bir kitabına başladığım zaman o üzüntüyü hafifletiyorum.”

Kitap okumak Şefika’ya çok şey kazandırmış: “Kitap okumaya başladıktan sonra okuma ve anlama kabiliyetim geliştiği için derslerdeki başarım arttı. Empati yeteğimi geliştirdi, olaylara objektif bakabiliyorum. Arkadaşlarımla çatıştığım zamanlarda, mesela bir konuda anlaşmazlığa düştüğümüzde kendimi onların yerine koyup düşünebiliyorum. Öyle olunca arkadaşlarımla ilişkilerim de düzeldi. Daha kalıcı arkadaşlıklarım oldu.”