Nihan Kaya: “Bizden biri değilim!”

Kitap
Zuhal Erkek’in röportajı  ‘Ama Sizden Değilim’ Nihan Kaya’nın ikinci öykü kitabı. Ancak yazarın bundan önce yayınladığı 5 kitap daha var. 2004 yılında Çatı Katı kitabıyla ...
EMOJİLE

Zuhal Erkek’in röportajı

 ‘Ama Sizden Değilim’ Nihan Kaya’nın ikinci öykü kitabı. Ancak yazarın bundan önce yayınladığı 5 kitap daha var. 2004 yılında Çatı Katı kitabıyla Türkiye Yazarlar Birliği öykü öldünü alan Nihan Kaya, bu kitabında aynı sokakta yaşayan insanlar keşisen öykülerini anlatıyor. Sokakta yaşayan insanların birarada olurken aslında birarada olmadığını konu ediniyor. Yazar kitabın adını taşıyan ‘Ama sizden değilim’ cümlesindeki ‘ama’nın kattığı anlamı “bir arada olmak ama birlikte değil, ayrı ayrı var olmak” şeklinde tanımlıyor.

İçerisinde oldukça komik ve yeri geldiğinde trajik hikayelerden oluşan bu öykü kitabında; hüznü, eğlence görüntüsünün altına gizlenmiş bir şekilde bulacaksınız…

MAHRUMİYETİMİZ ZENGİNLİKLERİMİZDİR

Sizi romancı ve öykücü olarak tanıyoruz. Bize biraz edebiyata ilginizin nasıl başladığınızdan bahseder misiniz?

Okuma-yazma öğrenene kadar bana hiç kimse masal anlatmamış, kitap okumamıştı. Elime geçen kitapların içinde ne olduğunu şiddetle merak ettiğimi hatırlıyorum. Etrafımdaki yetişkinlere birer birer gidip bana elimdeki kitabı okumaları ya da hiç değilse içinde ne olduğunu anlatmaları için yalvarır, ancak sonuç alamazdım. Kitabın içinde “hikaye” olduğunu söylerlerdi. Okuma-yazması öncesi çocukluğum, yalnızca “hikaye” olduklarını bildiğim resimli ve resimsiz kitaplara kendi başıma hikayeler uydurmakla geçmiştir. Sürekli merakla incelediğim bu kitapları okumayı öğrendikten sonra gerçekten okuyabilmek beni bu yüzden çok heyecanlandırdı. Okuma-yazma öncesi bu mahrumiyeti yaşamasaydım kitap okumak bu kadar başımı döndürür müydü, “hikaye”yi içimde bu denli kuvvetli duyar mıydım bilmiyorum. Belki yazarlığımı da bu mahrumiyete borçluyumdur. Ne de olsa mahrumiyetlerimiz aynı zamanda zenginliklerimiz. Zenginliklerimizin de aynı zamanda mahrumiyetlerimiz olduğu gibi.

Hikaye derken öykü türünü kastetmiyorsunuz.
Evet. Roman hikayesi de dahil olmak üzere genel anlamda kurmacayı kastediyorum.

Okuma-yazmayı öğrenir öğrenmez hikaye yazmaya başlamışsınız. Yazar olacağınızı o zaman söylemişsiniz. Şimdi 6 kitabınız var. Bize biraz yazarlık maceranızdan söz eder misiniz?

Okuduğum kitapların yazarlarına hayrandım; yazar olmanın dünya üzerinde olunabilecek en muhteşem şey olduğuna inanıyordum. Daha önce kitaplara hikaye uyduruyordum, bu sefer kendim hikaye yazarak okuduğum yazarlara özenmeye başladım. Yazmayı hiç bırakmadım. Ama ne ilk öykümün, ne ilk kitabımın yayınlanması benim insiyatifimle olmamıştır. Yazar olmayı hep istiyordum, ama yayınlama girişimi o zamanlar aklıma bile gelmeyen bir şeydi. Bana kalsaydı yayın dünyasına girmem bu şekilde olur muydu bilmiyorum.

ÖYKÜLERİMİN ÇOĞULCU BİR YAPISI VAR

Kitaptaki öykülerden hiçbirinin adı ‘Ama Sizden Değilim’ değil. Fakat kitabın adı ‘Ama Sizden Değilim’.

Bu kitaptaki roman karakterleri aynı sokakta yaşıyorlar ve hikayeleri bazen kesişiyor…“Ama sizden değilim” cümlesinin anlamı bütün öykülerin içinde gizli. Farklı anlamlarda ve farklı tonlarda söyleniyor olsa da. Öyküler bütününün çoğulcu bir yapısı var. Bu çoğulcu yapının ortak paydası bu cümle. Kısacası, kitaptaki karakterlerin hepsi birbirinden farklı şekillerde sıradışı olan, hayatın akıntısına kapılıp gitmeyen insanlar. Örneğin depresyon, bir çeşit karşı koymadır. İstihza da öyle.

Kitabınızda okuyucularla buluşturduğunuz ‘o sokakta yaşayan insanlar’ için aslında yaşadığımız dünyanın küçük bir sembolüdür diyebilir miyiz?

Evet. O sokakta, hatta o sokağın bulunduğu ülkede yaşamayan karakterlerin de sokaktakilerle bir çeşit beraber olduğu düşüncesi kitabın alt unsurlarından biri. Zaten sokak için söylediğim her şey ülkeler ve dünya için de geçerli. Yaşadığımız sokakla yaşadığımız dünya arasında aslında pek de fark yok.

NE AYRILIKLARIMIZ NE BENZERLİKLERİMİZ KESKİN

Peki kitabınızda yer verdiğiniz karakterler arasında keskin ayrılıklar olduğunu düşünüyor musunuz?

Her birimiz arasında ayrılıklar ve benzerlikler var, ama bana kalırsa ne ayrılıklarımız ne benzerliklerimiz keskin. Hepimiz bu sokaktanız, biz bu sokakta yaşamasak sokak bu sokak olmayacak, sokağa hüviyetini veren biziz; buna rağmen sokak aslında bizim sokağımız değil.

SOKAKTAKİLER OLARAK HOMOJEN BİR YAPIMIZ YOK

Bir röportajınızda “biz diye bir şey yok” diyorsunuz. Bu cümlenizi biraz açabilir misiniz?

Sokaktan biri olduğumuz için, sokaktakiler adına konuşurken “biz” zamirini kullanıyoruz, ama aslında sokaktaki hiç kimse adına konuşamayacağımızı biliyoruz, bilmemiz gerek. Sokaktakiler olarak homojen bir yapımız olmadığını, olamayacağını da tabii. Kitap İngilizce olsaydı adı “I am Not One of Us” olabilirdi. Yani, “Bizden Biri Değilim”. Hem “biz” diyen, hem de “bizden biri” olmadığını söyleyen biri. Bulunduğumuz sokak bizi tanımlayamaz çünkü. Bizim de sokağın “bizim” olduğunu söylemeye hakkımız yok. Bu, sokağa hayali bir anlam yüklemek demek.

Ama sizden değilim derken bu cümledeki “ama” sözcüğünün kattığı anlamı aslında hep birliktelik, hep birlikte var olmak anlamında kullanabilir miyiz?

“Ama”da “hem öyle, hem değil” anlamı gizli. Sözlerinizi biraz değiştirirsek, “bir arada olmak, ama birlikte değil, ayrı ayrı var olmak” durumu diyebiliriz “ama”nın anlamı için. “Sizden değilim”de keskin bir ayrılık var. “Ama” ise ayrı olmakla beraber yine de sokağı paylaşma durumumuzu vurguluyor, ayrılığı yumuşatıyor.

Bu kitap nasıl ortaya çıktı? Kitabın ortaya çıkış sürecini bizimle paylaşır mısınız?

Ama Sizden Değilim’de daha çok eğlenceli öyküler var. Bunun nedeni, öyküleri yazarken beni çevreleyen şartların ve ruh halimin pek de eğlenceli olmaması. İroninin altında her zaman bir çeşit başkaldırı saklıdır. Sessiz olmasına rağmen sinsi olmayan bir başkaldırı. Bundan önceki öykü kitabım Çatı Katı’nda hüzün ön plandaydı. Ama Sizden Değilim’de ise hüzün eğlence görüntüsünün altında gizli.

Yine bir röportajınızda kendinizi öyküden fazla romana yakın hissettiğini belirtmişsiniz. Romana kendinizi yakın hissettiren sebep nedir?

Bu bir tercih değil. Romanın bakış açısı öykününkinden farklı ve benim genel bakışım romana daha yakın o kadar. Analitik, ve bağlantı kurmayı seven bir yapım var.

BAZEN YAZDIKLARIMI YAYINLAMAMAYI DÜŞÜNDÜĞÜM ZAMANLAR OLUYOR

Ama Sizden Değilim’den sonra Nihan Kaya nelerle çıkacak okuyucunun karşısına?

Ben yazıyorum; ama yazdıklarım okur karşısına çıkar mı, hangisi çıkar, ne zaman çıkar, bunu yazarken bilmiyorum, düşünmüyorum. Yazdıklarımı hiç yayınlamamayı düşündüğüm zamanlar yok değil. Bazen bu düşüncemi gerçekleştiriyorum da. Aslında, şimdi düşünüyorum da, bana kalsa hiç yazmaz ve yayınlamazdım. Yani, dünya mükemmel bir yer olsaydı. Ama dünyanın düzeninde o kadar çok yanlış ve despotizm var ki insan başka bir düzenin mümkün olduğunu bir şekilde göstermek istiyor. En azından kendisine. Dünyada incindiğini kimsenin fark etmediği bir çocuk kalmadığında, hikaye yazmaya gerek de kalmayacak. Nitekim bir çocuğun incinmemesi dünyadaki bütün romanlardan daha değerli. Ama yaşadığımız müddetçe acı ve incinme de hep var olacak. Hikayeler hep yazılacak.

HİKAYE HAYATTAN DAHA GERÇEK

Hikayenin gerçekten kaçış olduğunu söyleyebilir miyiz?

Tam tersine, hikaye hayattan daha gerçek. Dümdüz yaşamanın kendisi gerçekten kaçış. Yaşamak gerçek olsaydı yazmazdık.

Şu sıralar ne üzerinde çalışıyorsunuz?

Birkaç gün önce yeni bir roman yazmaya başladım. Hızlı ilerlemesine rağmen karışık, bu yüzden de dikkat isteyen, bu yüzden de günümüz okuyucusu için biraz zor bir roman. Romanın konusu ancak  roman bitince okuyucunun zihninde netleşiyor. Ama yayınlanırsa, okuyacak on kişiden dokuzunun romanı anlamayacağını sanıyorum. Gerçi bu durum zor olmayan romanlar için de böyle. Ama yazmanın denize taş atmak olduğunu bilerek yazıyoruz. O taşı bulup çıkaracak bir dalgıç için. O dalgıcın varlığı yazar için bütün denizin varlığından daha değerli.

On5yirmi5.com