İşte yeni çıkan kitaplar

Kitap
Tuba OLĞAÇ’ın haberi… Yayınevleri hangi kitapları çıkardı, hangi kitapların yeni baskıları yapıldı? Hepsini sizler için derledik… PINAR YAYINLARI Örnek ve Önder Hz. Peygamber, Abdull...
EMOJİLE

Tuba OLĞAÇ’ın haberi…

Yayınevleri hangi kitapları çıkardı, hangi kitapların yeni baskıları yapıldı? Hepsini sizler için derledik…

PINAR YAYINLARI

Örnek ve Önder Hz. Peygamber, Abdullah Yıldız, 390 Sayfa, 15 TL

Peygamberler insanlık için “en güzel örnek”ve “model kişilik”lerdir; onlar, Allah’tan aldıkları ilahî hakikâtleri sadece insanlara duyurmakla kalmazlar, bu ilkelerle şekillenen örnek hayatı bizzat yaşayarak yeni bir insan ve toplum tipi inşâ etmenin mücadelesini de verirler. Ancak peygamberlerin Tevhid çağrısı ve önerdikleri yeni hayat tarzı; zulüm, haksızlık ve sömürü üzerine kurulu cahili yaşam biçiminden beslenenler açısından en büyük tehlike ve tehdit olarak algılanır. Zira Tevhid çağrısının özünü oluşturan “Lâ ilâhe illallah” kelime-i tayyibesi, insanların Allah (cc) dışında tapındıkları tüm sahte ilahları reddeder ve yok sayar. Bu yüzden statükonun ve statükoyu temsil eden putperestliğin devamında çıkarı olan azınlık sınıf, peygamberlere ve müminlere şiddetle karşı koyarlar. Böylece mücadele başlar.

Peygamberlerin örnek/model hayatları, onların Tevhid mücadeleleri ve tevhidi değişim süreçleri gereğince incelenmeden ve bugüne taşınmadan anlaşılamaz. Elbette peygamberler; sadece mücadele pratikleri açısından değil, her alanda mükemmel örnektirler; ancak bu kapsayıcı örneklik, pasif değil aktif/dinamik bir ortamda şekillenir.

Bu çalışma; “kul”ve “rasûl”Hz. Muhammed’in (s) hayatını ve Tevhid mücadelesini, kronolojik akışına uygun olarak, sade ve ayrıntılardan arındırılmış bir üslûpla sunmak ve bugüne taşımak amacıyla kaleme alınmıştır. O’nu (s) tanımak, O’nu (s) anlamak/anlatmak ve O’nun (s) izinden yürümek niyazıyla.

Avusturya’da Din Devlet İlişkileri ve İslamofobia, Sinan Ertuğruş, 120 Sayfa, 10 TL

Elinizdeki kitap adından da anlaşılacağı üzere, Avusturya’da din ve devlet ilişkileri ve İslamofobia konularını içermektedir. Kitap dört bölümden oluşmaktadır.

Birinci bölümde Avusturya’da Din ve Devlet İlişkileri tarihsel süreç içinde kronolojik olarak ele alınmıştır. İkinci bölüm, Avusturya’da İslam ve Müslümanlar adını taşımaktadır. Bu bölümde Avusturya’daki Müslümanların serencâmı anlatılıp, Müslüman toplum hakkında sosyolojik tespitler yapılmıştır.

Avusturya’da İslamofobi başlıklı üçüncü bölümde ise Haçlı Seferleri ile başlayan İslam düşmanlığının, Oryantalizm ile doruğuna ulaşan tarihi dönüşümü anlatılmış, dördüncü ve son bölümde ise, solcu ve aktivist bir Avusturya’lının gözünden Müslümanların Avusturya’daki yaşama tecrübeleri ve gözlemleri aktarılmıştır.

Kuşku Çağından Uygar Barbarlığa, Ömer Miraç Yaman, Abdurrahman Babacan, 160 Sayfa, 10 TL

(Yasin Aktay – Abdurrahman Arslan- Mustafa Aydın- Ali Bulaç- Teoman Duralı- Akif Emre- Yusuf  Kaplan- Ferhat Kentel- Mustafa Özel)

Bu  çalışma,  en  temelde,  bir  takım  sorulara  yeni  sorular  ekleyerek ve dahası duymaya alıştığımız cevaplara belli noktalarda itirazlar  geliştirerek  meselenin  ele  alınmasına  odaklanıyor. Yani bir bakıma, zihinleri harekete geçirme, teşvik etme, belki bazı noktalarda düşünceyi kışkırtma amacı taşıyor. Zira inanıyoruz ki soru sormakhakikate ulaşmanın çıkış noktasıdır. Bu ise, mümkün olduğunca geniş bir resim sunarak olaylara, yaşananlara felsefî, değer eksenli ve tarihsel bir zeminde bakmakla mümkün olabilir.

Kitabın üç bölümden oluşan ve Batı, ABD, dünya siyaseti, demokrasi  etrafındaki  sorulara  cevap  arayan  açıkoturumları;  kaderin ilginç bir cilvesi ile son 12 yıllık dönemde altışar yıl arayla üç  farklı zamanda yapılmış ve  birbiriyle  irtibatlı konuları  farklı açılardan değerlendirmeye çalışan, alanında etkili düşünürlerin metinleri ile kurulmuştur.

İZ YAYINCILIK

Rüya Rüya İçinde, Ali Haydar Aksal, 126 Sayfa, 8.5 TL

Her kitabında yeni anlatım tekniklerini deneyen usta yazar Ali Haydar Haksal, bu kitabında rüyanın derinliklerine doğru bir yolculuğa çağırıyor okuyucuyu.

Modern zamana rüyanın zaman ve mekândan bağımsız boyutundan bakan yazar, Peygamber Efendimizin (sav) rüyalarından günümüze ışık sütunları düşürerek metafiziğe kanat çırpan, yoğun ve çarpıcı bir anlatım deniyor.

Dostluk Üzerine (Fethi Gemuhluoğlu Kitabı), 694 Sayfa, 38 TL

“Dostluk Üzerine”, merhum mücadele adamı Fethi Gemuhluoğlu’nun 22 Kasım 1975 tarihinde  bir toplantıda yaptığı, ünü günümüze kadar ulaşmış bir konuşma metnidir. Kendisinin vefatından sonra defalarca basılmış, elden ele ulaşmış, milyonları etkilemiş bir manifestodur.

Türk fikir ve düşünce hayatının yanı sıra, siyaset ve bürokrasi çarklarında yetişmiş bir nesil pek çok vatan evladı, ömrünün bir döneminde şu veya bu şekilde Gemuhluoğlu’nun himaye ve teşviklerine mazhar olmuştur. Bu kitap, kendisinin ünlü konuşmasının eksiksiz ve tam bir metninin yanı sıra, vefatından sonra hakkında yazılmış makale, yorum ve yazıları, merhumun şiirlerini, kendisine ithaf edilen şiirleri, yine kendisinin Arapgir Postası’nda çıkmış yazılarını ihtiva etmektedir. Ülkede yıllardır devam edegelen hak-bâtıl mücadelesinde kilometre taşlarından biri olan Fethi Gemuhluoğlu’nu, yaşayan ve gelecek nesillere tanıtmak, boynumuzun borcudur…

 

Felsefenin Arka Merdiveni, Wilhelm Weischedel, Çev: Sedat Umran, 368 Sayfa, 20 TL

“Weischedel, bu kitabıyla insanı hayrete düşüren bir keşifte bulunmuştur:

“Büyük filozofları anlamak için, eserlerinin akıllıca yorumlarından ya da kalın kalın ciltlerden daha basit ve dolaysız bir yol daha vardır; bu yol filozofların mutfak ve yatak odalarından geçen arka merdivendir.” Der Spiegel

Almanya’da 35 baskı yapmış ve artık felsefe tarihi klasikleri arasında haklı yerini almış bu kitabın şair Sedat Umran’ın imzasını taşıyan yetkin çevirisi 7. baskısıyla yeniden okuyucuyla buluşuyor.

 

Evdeki Yabancı, Ali Haydar Aksal, 124 Sayfa, 8,5 TL

Evdeki Yabancı bireyin kent içindeki yabancılığı eksenine oturmuş öykülerden oluşmaktadır.

Usta öykücü Ali Haydar Haksal, bu kitabında modern hayatın kıskacında kıstırılmış, kutsaldan kopuşla birlikte zihinsel anlamda yersiz yurtsuzlaşmış bireyi ele alıyor, okurun zihin dünyasında yeni ufuklar açıyor.

Son Devrin İslam Akademisi, Sadık Albayrak, 248 Sayfa, 16 TL

Bu kitap, yakın tarihimizin karanlıklar içinde bırakılan bir cephesine, kıtalara hükmeden bir imparatorluğun, Osmanlı’nın kaderini elinde tutanların yalnız kuvvete değil, aynı zamanda hakka, hakikate ve hikmete dayanmanın gereğini hissederek kurdukları bir İslâm Akademisi olan Dârü’l-Hikmeti’l-İslâmiye’nin tarihçesine ışık tutmaktadır.

Son Devrin İslâm Akademisi’nde, bu müessesenin neden ve nasıl kurulduğunu, seçilen heyet mensuplarının hangi müstesna âlimler olduğunu ve bu önemli şahsiyetlerin çarpıcı detaylarını göreceksiniz.

Mehmed Âkif Ersoy, İzmirli İsmail Hakkı, Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi, Bediüzzaman Said Nursî ve yakın tarihimizin diğer önemli simalarının medreseyi ihya etme yolundaki olağanüstü çabalarının belgelere dayalı tarihi, bu kitapla gün yüzüne çıkıyor…

Sistematik Kelam, Emrullah Yüksel, 240 Sayfa, 17,5 TL

Prof. Dr. Emrullah Yüksel, kelam ilmi sahasının duayenlerinden biri. Kendisi bu eserinde İslam inanç esaslarını sistematik biçimde ele alıp temellendiriyor. 

Yöntemi ise Kur’an ve sünneti hareket noktası kabul edip geleneksel ve çağdaş yorumlara açıklık kazandırmak.

Bu yönüyle müellif, kelam ilminin tarihi boyunca tartışmalara yol açmış ve halen de tartışılan hassas konuları, ilmî birikim ve hocalık tecrübesinin getirdiği bir vukufla ele alıyor.

AÇILIM KİTAP

Karbon Demokrasi (Petrol Çağında Siyasi İktidar), Timothy Mitchell, 414 Sayfa, 25 TL

Petrol zenginliği siyasal sefalete mi götürüyor? Çoğunlukla böyle görünür ancak Karbon Demokrasidaha karmaşık bir hikâye anlatıyor. TimothyMitchell bu önemli çalışmada enerjinin tarihini çevre siyasetiyle, demokrasi mücadelesiyle ve modern dünyada Orta Doğu’nun yeriyle birlikte yeniden düşünüyor.

Kömür gücünün yükselişiyle, onun üretimini yöneten üreticiler enerji sistemlerini durdurma becerisini kazandılar.

Bu onların ilk kitle demokrasilerini inşa etmek için kullandıkları bir tehditti. Petrol Batı’ya bir seçenek sundu ve onunla birlikte yeni bir siyaset biçimi doğdu.

Petrol, merkezi nesnesi –ekonomi– sonsuz büyümeye muktedir görünen, doğadan arındırılmış siyasal yaşamı yarattı. Bunun sonucu Orta Doğu’nun demokratik olmamasına bağımlı hale gelmiş bir Batı demokrasisiydi.

Artık bunun sonuçlarını yaşıyoruz: Karbon demokrasi çağının sonunun geldiğini, yani artık ucuz enerjinin ortadan kaybolduğunu ve ekolojik düzenin karbonla beslenen çöküşünü haber veren krizle baş edemeyen, fakirleşmiş bir siyasi pratik.

HİTABEVİ YAYINLARI

Korsanlıktan Siyasal İslam’a, ( Cezayir’de Siyasal ve Toplumsal Değişim), Ali Maskan, 180 Sayfa, 14 TL

“1990’larda Cezayir’de ve 2010’da bazı Arap ülkelerinde yaşananları anlamak için ülkelerin tarihsel olarak siyasal ve toplumsal gelişmelerinin çok iyi bilinmesi gerekmektedir.

Çalışma, 1990 sonrasını daha iyi anlayabilmek adına, Cezayir’in tarihsel süreçte siyasal ve toplumsal gelişmelerini ortaya koymaya çalışmıştır.

İslam coğrafyasında yüzyıllardır süren bu çatışmalar, yakın bir zamana kadar, fiili müdahaleler şeklinde kendini göstermekteydi. Ancak, bu coğrafyada, 20. yüzyılın sonu ve 21. yüzyılın başlarında dışarıdan sıcak müdahaleler yerine iç çatışmaların daha yoğun olarak gündeme geldiğini görmekteyiz.

Bu aslında bize, sürecin yeni bir döneme girdiğini de göstermektedir.

21. yüzyıldan itibaren daha net bir şekilde islam coğrafyasındaki toplulukların kendi iç çekişmelerinden kaynaklanan sıcak çatışmalar yaşadığı görülmektedir.

Orta ve uzun vadeli dönemlerde ise “siyasal” sorunların yerini “din (islam)” merkezli sorunların alacağı düşünülmektedir. “

Japon Zihniyeti, Günhan Özhan, 175 Sayfa, 14 TL

” Japonca’da ; ‘hanaşi coozu-va, kikicoozu’ deyişi, iyi konuşmasını bilen kişinin aynı zamanda iyi bir dinleyici de olduğunu vurgulamaktadır.

Çay sanatı (sadoo) insana sukunetin, ‘sessizliğin sesi’ni dinlemeyi öğretmektedir. Ancak bu sukunet, sessizlik hiçbirşeyin olmadığı sessizlik değildir. Sessizlik yüzeysel olarak sessizlik olarak nitelendirilse de ardında devasa evrenin tüm varlığıyla haykırışı duyulmaktadır. Bu sesi duymak için değil, bu sesin ne dediğini duyma isteğiyle sessizliğe kulak verilmelidir.

Onitsura Ueşima (1661-1738) bir şiirinde şöyle der;

‘Vadideki nehrin suyu, kayalar, hepsi şiir okuyorlar. Dinle bak, şu dağdaki kiraz çiçeği ne diyor!’

Norinaga Motoori’ye göre, şiir, gönlün coşkusundan çıkan sestir. Herşeyin sesi şiir gibidir.

Kitaroo Nişida; ‘Doğu kültürünün temelinde, şekilsiz şeyin şeklini görme, sessiz şeyin sesini duyma gibi bir özellik yatmaktadır’ der.

TRUVA YAYINLARI

Şifacı, Alev İnan, 264 Sayfa, 15,00 TL

Şifacılar kavminden güzel Nissa, Ağaç Adamlar’dan Gunan, karanlık kavim Mortagular’dan Darkas ve Şansın anahtarına sahip Fortuni ırkının lideri hırslı Polux…

Hepsi tek bir amaç uğruna savaşmaya hazır; Despera’nın sırrını çözmek… Her şey eski bir yazıtın gün yüzüne çıkmasıyla başladı… Yazıt bir lânetten söz ediyordu… Kim   bilebilirdi ki lânet gerçek, efsane kıyametin habercisiydi… Kim bilebilirdi ki Despera Efsanesi pusuda bekleyen intikamın ta kendisiydi… Lânet yıldızlarda tezahür etmiştir… Kadim Dünya geçmişiyle yüzleşmek zorundadır ve artık Savaş kaçınılmazdır. Peki Şansa karşı bir savaş kazanılabilir mi? -Polux son bir defa yerde yatan Darkas’a baktı: “Sormayı unuttum… Bugün ne kadar şanslısın Mortagu?”

NESİL YAYINLARI

Merhaba Kemik Adam!, Öznur Çolakoğlu Cam, 56 Sayfa, 5 TL

Merhaba çocuklar!

Benim adım İskelet ya da başka bir deyişle Kemik Adam.  Gördüğünüz gibi kupkuru kemiklerden yaratılmışım. Yine de benden korkmanıza gerek yok. Neticede hepinizin içinde benden bir tane var. Ha ha ha!

Hem kitap okuyup hem de çok eğlenmek istiyorum diyorsan! İşte bu kitaplar tam da sana göre. Gerçekten, şaka yapmıyorum!

Kar Düşleri, Öznur Çolakoğlu Cam, 56 Sayfa, 5 TL

“…Öykü, minik bir kar tanesinin annesinin sözünü dinlemeyerek yeryüzüne vakitsiz inişini anlatıyordu. Kar tanelerinin anneleri olur muydu gerçekten? Elimi çeneme dayadım, gözlerimi düşen kar taneciklerine diktim. Bir kar taneciği hayal ettim…”

Hem kitap okuyup hem de çok eğlenmek istiyorum diyorsan! İşte bu kitaplar tam da sana göre.

Uzay Denilen Acayip Şey, Öznur Çolakoğlu Cam, 56 Sayfa, 5 TL

“Güneş, minicik bir pinpon topuyla aynı büyüklükte olur mu hiç!” diyorsan ve inanmıyorsan eğer, denemesi bedava!

Sindirilmiş Sindirim, Öznur Çolakoğlu Cam, 56 Sayfa, 5 TL

“Yine o sihirli dünyaya açılan kapının önündeydik. Öğretmenimiz anahtarı kilide yerleştrdi: ‘Tıkırt!’ İşte kapı açılmıştı bile…”

Boşaltım Sistemi, Öznur Çolakoğlu Cam, 56 Sayfa, 5 TL

– Kantinden aldıklarımızın işe yarar kısmını yeriz. Ambalajlarını ise atarız, dedi Zeynep.

– Çok haklısın canım. İşte buna benzeyen bir işi vücudumuz durmaksızın yapıyor. Vücudumuzun yaptığı bu işe boşaltım diyoruz. Vücudumuz yediğimiz besinlerin işe yarar kısımlarını alır, işe yaramayan kısımlarını ise dışarı atar. Böylece boşaltım yapar.Hem kitap okuyup hem de çok eğlenmek istiyorum diyorsan! İşte bu kitaplar tam da sana göre. Gerçekten, şaka yapmıyorum!

Kulluğun Sembolü Namaz, Dr. Niyazi Beki, 136 Sayfa, 8 TL

“Cinleri ve insanları ancak Beni tanımaları, Bana kulluk etmeleri için yarattım” (Zariyat, 51/56)

Kalbin kuvvet aldığı, ruhun Allah’a bağlılığını hissettiği, nefsin dünya hayatının değerlerinden daha üstün değerler bulduğu, kulluğun sembolü bir ibadetin adı, Namaz…

Namaz bütün ibadetlerin bir hülasası, bir fihristi, bir özeti mahiyeti taşır. İbadet ve kulluk denildiğinde akla ilk gelen namaz ibadeti olur genellikle. Namazın genel ibadetlerle olan ilişkisini görmek ve kulluğun sembolü olan namazın ehemmiyetini yakından müşahede etmek için ibadeti, ubudiyeti ve kulluğu bilmek gerekiyor öncelikle.

İşte, Kulluğun Sembolü Namaz, ibadeti, ubudiyeti ve namazın kulluk listesindeki yeri ve önemini anlatıyor bize. Namazın sırrı ve hikmetini, maddi manevi ve içtimai faydalarını gözler önüne serip, Allah’ın nimetlerine karşı bir şükrü eda etmeye davet ediyor bizi…

abm Yayınları

Malta Esirleri, Osmanlı Sürgünlerinin Öyküsü, Cemal Kutay, 256 Sayfa, 14.90 TL

Dünyada eşi görülmemiş siyasi cezaların örnekleri Osmanlı Türklerine İngilizler’den geldi… Malta adasında… 

İngilizler Malta’da Cenevizliler’den kalan kalelerini Osmanlının sivil ve asker esirleri için denizle çevrili cezaevi yaptılar. Cezalar yalnızca Türkler için değildi. Binlerce Alman, Macar, Bulgar esir bulunuyordu. Almanların dünyaca ünlü korsan gemisi Emden’in esir kadrosunu da Ada’ya getirdiler. İngilizlerin en merak ettikleri konuların başında denizlerin korsanı Almanlar ile çöllerin ve sahraların korsanı Türklerin birlikte nasıl yaşayabilecekleri geliyordu.

Malta’nın asıl ödevi İstanbul’dan Anadolu’ya geçerek, Türk milli kurtuluş kavgasına faydalı olabilecek kişilerin hizmet alanından uzak tutulması tedbiri oldu. Ada’nın en önemli esiri Teşkilat-ı Mahsusa’nın Başkanı Eşref Sencer Kuşçubaşı idi.  Eşref Bey ağır yaralı olarak esir düşmüş, üç aylık esaret hayatından sonra Mısır’da Kasr-ül Nil Kışlası’ndan alınarak İngiliz savaş gemilerinin gözetiminde İsmailiye gemisiyle Malta’ya getirilmişti. İngiliz makamlarınca bilinen kişiliği dolayısıyla ‘’esaret hayatı boyunca dikkat ve özen gösterilmesi’’ ayrıca Malta yönetimine tebliğ edilmişti.

İngilizlerin kişiliklerine çok değer verdikleri esirler için özel odalar bulunuyordu. Bunların içinde İttihad ve Terakki üyeleri ile Padişah Vahidüddin tarafından sürülen siyasi kişiler bulunuyordu.

Bugün ise Akdeniz’de binlerce turistin uğrağı ve önemli bir turizm merkezi sayılan Malta’da;  Osmanlı’dan kalan camiler ve anıtlar, Valetta Şatosu ile birlikte ufka bakan manzarasından adeta esaret hayatları boyunca vatanlarını düşünen Türk esirlerini anlatmaktadır.

Zoraki Bankacı, Metin Erk, 420 Sayfa, 19 TL

Batanlar, çıkanlar, kurtarılanlar, kurtarılamayanlar…bankaların, holdinglerin içyüzü…

Nasıl yönetildiler? Bunların bir kısmı bugünün en büyükleri. Onlar işe başlarken yatırımlarını nasıl yaptılar. Patronları birbirleri ile nasıl rekabet ettiler… perde arkasında neler konuşuldu. Beklemedikleri anda ekonomik krize nasıl yakalandılar. Dönemin hükümet yetkililerinden neler beklediler, neler buldular…

Bankacı Metin BerkTürkiye’de  bir dönem yaşanılan olayların perde arkasını bütün gerçekliğiyle gözler önüne seriyor. Kitabı okurken bir dönemi anımsarken, olayların bilinmeyen yönlerini hayretle okuyacaksınız.

Zoraki Bankacı kitabının kahramanları bir döneme damgasını vuran hafızalardan silinmeyecek yöneticiler ve olaylardır. Bir kısmımız bu olayları yaşadık, etkilendik… Ancak bilmediğimiz yönlerini, perde arkasını, ilişkileri o zamanlar bankalarda üst düzeyde yöneticilik yapan Metin Berk korkusuzca okurlarımıza anlatıyor.

Aynı zamanda genç yöneticiler, işadamları ve yatırımcılar için ibret dolu dersler, gerçekler…

Zoraki Bankacı kitabı Nisan ayının ikinci haftasından itibaren  seçkin kitabevlerindeki raflarda yerini alacaktır.

KENT KİTAP

Kokuyla Keşfet, Esra Öz, 248 Sayfa, 15 TL

Kokunun gizemlerini öğrenmeye hazırsanız hadi başlayalım.

Nasıl koku alıyoruz? Koku beynimizde nasıl yol alıyor? Beyni nasıl etkiliyor? Mekanizması nedir? Tedavide kullanılıyor mu?

Koku sadece bir duyu mu? İnsanların ter kokusu hakkında ne biliniyor? Eşinizin kokusu neyin mesajını veriyor? Bir kokunun beyinde oluşturduğu duygulanım ve çağrışımlar hafızada nasıl bir etki yapıyor? Geçmişe götürme mekanizması nasıl çalışıyor?

Bu soruların ve daha fazlasının cevaplarını uzman görüşleriyle bu kitapta bulacaksınız.

“Günümüzde artık nesnel ölçüm metotları ile koku duyusunun ölçümlerini de yapabiliyoruz. İnsanlığın koku duyusunun algılanması ile ilgili serüvenine kısa bir giriş olan bu kitap, geleceğin dünyasında duyusal analizlerin bir parçası olan koku duyusunun yaşantımızdaki önemine bir çok açıdan yaklaşmaktadır.”

Op.Dr.Aytuğ Altundağ

“Esra, benim için her zaman azim ve çalışkanlıkla ‘başarıya’ ulaşmanın bir simgesi olmuştur. Kokunun izindeki bu kitapta, üstün bir çalışma ve yoğun bir araştırma sürecinin ürünüdür. Okudukça beynimizi biraz daha yakından tanıyacak, içgüdülerimizi, özellikle kokuyu hafife almamamız gerektiğini göreceksiniz…”

Dr. Kıvılcım Kayabalı

“Koku dünyası çok uzun yıllar kalın sır perdesinin arkasında kaldı. Varlığını kadim zamanlardan beri hep bildik, ama üzerine fazlaca konuşmadık ve çalışmadık. Son yıllarda ve özellikle 1980’lerden itibaren, bu konudaki araştırma ve çalışmalar, elbette endüstrinin de koku kullanımının avantajlarını keşfetmesi ile birlikte, katlanarak çoğaldı. Ne var ki araştırmaların ve bu konuya ilgi duyan bilim adamlarının sayılarının artmasının, koku dünyasında mevcut çok bilinmeyenli denklemlerinin hepsini çözdüğünü söyleyebilmek için henüz erken. Bu kitap bu farklı alanların pek çoğundan görüşleri bir araya getiriyor, okuyucuya geniş bir seçkiye Türkçe olarak ulaşma olanağı sunuyor ve belki de daha önemlisi, bilinmeyenleri anlamamıza yardımcı olabilecek yeni soru ve tartışmaların da kapısını açıyor.”

Parfümör ve Koku Uzmanı Vedat Ozan

Ötüken Neşriyat

Gözlüklerin Üzerinden, Faik Bilgi, 208 Sayfa, 16 TL

Yusuf Kenan’ın eski işyeri; bilhassa ikindi vakitlerinde çayın poşetsiz demlendiği, sohbetlerin çeşitli konuları kapsadığı unutulmaz anlara mekânlık etti. Buraya kimler uğramazdı ki? Meşhur “Sarı Kurdelem Sarı” türküsünün bestekârı Malatyalı Fahri Kayahan, Yusuf Kenan’ın daimî müşterisiydi.

Sessizce bir kenarda oturur, büyük bir ciddiyetle sohbetleri dinlerdi. Giyimindeki titizlik ve zevklilik aşikâr olan Sait Paşa da buranın müdavimlerindendi.

İstanbul’un meşhur eczacılarından, giyim kuşamına titizliğiyle bilinen Pamuk Eczanesi sahibi Kemal Pamukçu da terzihanedeki sohbetlere katılanlardandı.

Zaman zaman Beyoğlu’nda rastlanan bir İngiliz centilmeni görüntüsündeki Galatasaraylı eski atlet Rauf Bey, bir devrin meşhur spiker ve spor adamı, giyimine titizlenen ve dikişte neler beklediğini sırayla nota döken Eşref Şefik de sohbet müdavimiydi. Tabii sohbetlerin ve Yusuf Kenan’ın terzihanesine gelenlerin en saygını, mütevazı fakat bir o kadar da vakuru Yesari Asım Arsoy’du.

Arsoy’un yanında çoğu zaman vefakâr ve hayatını ARsoy’a vakfetmiş talebesi Dr. Bülent Gündem olurdu. … Yesari Asım Arsoy’un ismindeki “Yesari” takısı Neyzen’in oldukça ilgisini çekmişti. Üstad’ın meşhur talik hattatı Mehmed Esad Yesarî ile, oğlu Yesarizade İzzet ile bir yakınlığının bulunup bulunmadığını öğrenmek istemişti. O yüzden Üstad’a “Yesarizadelerden misiniz?” diye sormuştu. Üstad da, “Asımâ biz zade değiliz zatız/Duvaklı doğmuşuz biz hüdâdâdız” deyişiyle Neyzen Tevfik’in sorusunu cevaplamıştı. Üstad’ın bu cevabı Neyzen Tevfik’in çok hoşuna gitmişti.

On5yirmi5.com