“Derin bir okyanus gibiydi Akif’in hayatı”

Kitap
Tuba OLĞAÇ’ın röportajı Türkiye’nin ilk “Mehmet Akif Romanı” Sevda Kıdeyş imzasıyla Paradoks Yayınları’ndan çıktı. Yazar Sevda Kıdeyş ile yeni kitabı, Mehmet Akif ve...
EMOJİLE

Tuba OLĞAÇ’ın röportajı

Türkiye’nin ilk “Mehmet Akif Romanı” Sevda Kıdeyş imzasıyla Paradoks Yayınları’ndan çıktı. Yazar Sevda Kıdeyş ile yeni kitabı, Mehmet Akif ve edebiyat üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik…

“Mısır Apartmanı” ilk Mehmet Akif romanı olma özelliği taşıyor. Bugüne dek böyle bir çalışma olmaması büyük eksiklik. Böyle bir roman yazma fikriniz ne zaman oluştu, sizi harekete geçiren şey neydi? Neden Mehmet Akif?

 Mehmet Akif hepimizin sevdası.  O, kuşatıcı ve her fikrin saygıyla andığı bir şahsiyet. Bizlerin de ondan öğrenmesi gereken çok önemli şeyler olduğunu düşünüyorum. O denli sancılı bir hayatı duymamak mümkün değildi. Üstadın hakkında sayısız eser var olmakla birlikte, roman olmaması elbette benim de ilgimi çekti. Fakat bir iç sesin çağırışıydı evvela Mehmet Akif’le yolculuğumuzun sebebi. Roman yazma fikri daha sonra oluştu.

Hakkında yazılan çoğu eserle ve Akif’e ait şiirlerle meşgul oldum bir dönem. Derin bir okyanus gibiydi hayatı. Bir dokundum, bin ah işittim! Kendimi Akif’le çok dertleşirken buldum. Duygu dünyasına resmen vuruldum. Kendini arayan ve iyi bir karaktere sahip olmak isteyenin Akif’in yakınına gitmesi fazlasıyla tedavi edici olacaktır. Onu anmak ve anılmasına vesile olmak istedim, zira öyle çok ihtiyacı vardı ki birilerinin onu anlamasına.

Biraz kitabınızdan bahsedebilir misiniz? Romanınızın ismi neden Mısır Apartmanı?

Mehmet Akif’in daha çok Mısır’da geçen yıllarına değindim romanda. Onun ruhuna dokunmaya çalışmak istedim ve kendisinin de önemle altını çizdiği “ önce hissiyat” meselesine değinmek istedim. Sanırım hayalen aramızda bu tarz bir anafor oluşturabildik. Sağlık sorunlarından dolayı Türkiye’ye döndükten sonra İstiklal Caddesindeki  Abbas Halim Paşa’nın yaptırdığı Mısır Apartmanı’nda son altı ayını geçirmiş ve o binadan veda etmiş vatanına Üstat Mehmet Akif. Dolayısıyla Mısır Apartmanı Akif akla gelince hatırlanacak bir mekân. Hatırlamamız gereken bir başka şeyde artık Mısır Apartmanı’nın Akif müzesi olmasının gerektiği…

Bu çalışmaya ne kadar süre emek verdiniz?

Yazma ve araştırma süresiyle birlikte iki yıla yakın bir zaman diyebilirim.

Kitaba ilgi ve talep nasıl?

Romanı yazarken daha, diğer kitaplarım için okuryazar buluşmalarında heyecanla bahsettim bu çalışmamdan. Özellikle edebiyat öğretmenlerinin belirli günlerde Akif hakkında yeni ve tür olarak farklı bir kaynak olacağını duymaları, öğrencilere Milli şairimizi sevdirme ve tanıtma projesi adına güzel bir hizmet vereceğine dair umutlanmalarına sebep oldu.  Bu konuda bir ilk olması elbette dikkat çekiyor. Benimde hala dikkatimi çekiyor bu eksiklik. Dilerim daha çok roman ve hikâyelere konu olur. Ben ilk adımı attım ve bu çalışmanın bende ki yeri Akif dedemize bir hizmet gayesiydi.

Romanı yazarken sizi en çok zorlayan şey ne oldu? Gerçekte yaşamış birini anlatmak ile tamamen hayali bir kurgulama arasında ne gibi farklar var?

Zorlandığım şey, tabii ki Akif’in ciddi bir hayatı olmasıydı. Hikâyelerde daha çok aşk ve macera su götürüyor. Dosdoğru ve hayatı sıkıntıyla geçmiş bir adamı hassasiyet çerçevesinde, doğrulardan şaşmadan anlatabilmek romanın çok kolay olmadığını hatırlattı ara ara.

Fakat bizden önce yaşamış birini görmesek de yakından tanıyarak aramızda hissedebiliriz. Hayal dünyamızın desteğiyle kurguyu şekillendirirken hikâye ve kahramanla bütünleşebilmek de mümkün.

Böylesi, hem gerçek hem artık tarihe karışmış bir hayatı anlatabilmek için ciddi bir ön hazırlık yapmak şarttı. Beni ziyadesiyle hislendiren Mehmet Akif’in hayatı ve anılarına saygı duyarak bir birikim oluşturmaya çalıştırdım. Onun hayatında yarım kalan o kadar çok şey var ki, sanki birilerinin kaldığı yerden devam etmesi elzem.

Yazmak sizin için ne ifade ediyor?

Öncelikle benim için bir sevda yazmak. Hayata söylemek istediklerimizi, türünü seçerek ve düşüncelerimize ilgi alanına yakın olan konuları belirleyerek ve daha sonra kendimizi de içine katarak yapmaya çalıştığımız kalıcı ve doyurucu bir eylem. Yazmak hayatları ve düşünceleri canlı tutmak, bir nevi yaşamak gibi…

Günümüz gençleri Safahat gibi temel metinleri birinci elden okumayı sevmiyor. Bunu neye bağlıyorsunuz? Safahat’ı, Akif’i genç nesillere aktarmanın yolları nelerdir? Romanınız bu duruma bir katkı sağlayabilir mi?

Kendimizden yola çıkalım. Bazı meselleri anlamak için ruhun olgunlaşması şart. Ezbere eğitim pek bir şey ifade etmiyor. Çoğumuz ilk gençlik yıllarında daha renkli şeyler okumak istemişizdir. Bu bağlamda sayısız değerli şahsiyetin hayatı hikayelendirilmiş.  Bir şeyi hikayelendirerek anlatmak etkili. Gençlerin romanları daha çok tercih ettiği kaçınılmaz. Onu tanırsak onun söylediklerini de dinlemek isteriz. Mısır Apartmanı romanı, okuyucuyu Safahat’a götürecektir.  Çünkü hikâyede hep Akif’le karşılıklı konuşma isteği var, muhatabımız direkt Akif. Sanırım bunu birçok kişi merak edecek ve bu yönlendirmeyle bir de onun ağzından çıkanlara başvurmak isteyecektir.

Sizce bugün neden bir Mehmet Akif yetişmiyor?

 O denli iman ve hissiyat sahibi olunursa elbette yetişir. Akif daha çocuk yaşlarda değerli eğitimlere tabi tutulmuş ve iyi yetiştirilmiş; kendi doğrusu ve kendi fikri yeterince gelişmiş. Yaşadığı zamanın zor bir zaman olması-milli mücadele yılları- onu vatanına faydalı olmak isteyen bir vatandaş olarak yüreklendirmiş.

Bu bilinç ve farkındalık onu rahatından feda etmeye kadar götürmüş vatanı ve milleti için. İnsanların tüketmeye alıştıkça bencilleştiği bir dünyaya doğru gidiyoruz. Bir Akif olmak için canından, cihanından, rahatından vazgeçebilecek kadar vatan ve millet sevgisi yeşermeli yüreklerde.

Yeni bir kitap çalışmanız var mı?

Tamamladığım bir şiir kitabı çalışmam var. Hep romanla devam ettim, fakat şiire yer vermek benim için ayrı bir heyecan olacak. Şiir kitabından sonra şu an üzerine durduğum bir roman çalışmam var,  düşünce yönünden sürekli kurguyla meşgul olduğum fakat henüz yazıya dökmediğim. Daha önce yarım kalmış bir roman çalışmam vardı ona da bakmak istiyorum. Roman sanatı beni sürüklüyor. 

On5yirmi5.com