"1452’de Vinci kasabasında miniminnacık bir piç dünyaya getirdiğimde, 15 yaşımdaydım. Kaderi dünyayı değiştirmek olan çocuğumun adını Leonardo koydum. Babasız bir çocuk dünyaya getirdiğim için çok zulümle karşılaştım ve ne yaptıysam, oğlumu elimden almalarını engelleyemedim. Girecek yerim; zerrece malım mülküm ve saygınlığım hatta geleceğim yoktu. Bittiğime, yok olacağıma inandı herkes. Tabii hiçbiri benim çocukluğuma dair sırları bilmiyordu, oğlumun büyüyüp sıra dışı yeteneklere sahip bir erkek olurken, onu korumak adına tehlikeli planlar yapmak zorundaydım. Bana yalancı diyebilirsiniz, çünkü anlatacaklarım benim konumumda bir kadınla bağdaştırılamayacak kadar tuhaf. İstediğim de buydu ama. Tam anlamıyla bu. Adım Caterina. İşte benim hikâyem."
Tarihi romanlarıyla tanınan Robin Maxwell genç bir simyacının kızı olan Caterina’nın, yani Leonardo da Vinci’nin annesinin hikâyesini anlatıyor bu kez. Elinden alınan minik oğlunu koruyup kollayabilmek için tehlikeli alanlara adım atan, felsefeyi, sanatı, bilgiyi ve kavgayı öğrenen bir kadın Caterina. Rönesans İtalyası’nın tam ortasında dünyaya gelmiş, 14 yaşında simya ilmiyle ilgilenmeye başlamış ve gene aynı yaştayken, ondan epeyce yaşlı ve zengin bir adam olan Piero da Vinci’ye âşık olup hamile kalmış. Piero’nun ailesi evlenmelerine izin vermeyince de çocuğunu babasız dünyaya getirmek zorunda kalmış. Yetmemiş; Da Vinci ailesi çocuğu da elinden almış. Caterina da çok uzaklara götürülen oğlunu bulup onun yanında olabilmek için akıl almaz bir planı uygulamaya sokmuş. Kendisinin, oğlunun hatta gelecekte bütün dünyanın kaderini değiştirebilecek olan dahiyane bir plan…
Artemis Yayınları’ndan çıkan Sinyora Da Vinci, hem tarihi roman okumayı sevenlere hem de romantik aşk hikâyelerine bayılanlara önerilir.