Batı düşüncesi üçlü oynuyor

Kitap
Prof. Dr. Sadık Türker’in Batı düşüncesinin zihin haritasını ortaya koyan “Batı Düşüncesinde Üçleme Sorunu” çalışması dikkatle okunması gereken eserlerden biri. Yusuf Kaplan “düşünür çağının...
EMOJİLE

Prof. Dr. Sadık Türker’in Batı düşüncesinin zihin haritasını ortaya koyan “Batı Düşüncesinde Üçleme Sorunu” çalışması dikkatle okunması gereken eserlerden biri. Yusuf Kaplan “düşünür çağının çocuğudur” diyerek başladığı takdim yazısında düşünürün içinde yaşadığı çağı anlaması ve yorumlaması gerektiğini söyleyerek farklı bir düşünür tipi olarak gördüğü Türker’in çalışmasının “maddeci-mekanikçi akılcılığın” çözümlemesini yaparak Batı Uygarlığının kök paradigmalarını ortaya koyduğunu böylece akılcılık biçimlerinin hikâyesini hikaye ettiğini ifade ediyor.

Düşünür, Batı düşünce tarihinin iki önemli büyük filozofu -Ş. Teoman Duralı’nın ifadesiyle ‘demir leblebi’- olan Aristoteles ve Kant’ın felsefelerinden hareketle soyut aklı anlama çabası içine girerek asıl odaklandığı Geleneksel Batılı Akılcılığı çözümleme çabası ve zahmeti içine giriyor.
Platon-Aristo-Kant
Kültürün bilinçaltında yattığını, aynı zamanda bu bilinçaltının düşünce, tercih ve davranış evrenini belirlediğini iddia eden, kültürün taşıdığı aklın biçimsel özelliklerinin dilde, dinde ve estetikte görüldüğünü söyleyen Türker, Batı düşüncesini okuma, anlama ve yorumlama serüveninde “Batı felsefesinde neden bu kadar üç var” merakıyla araştırmalar yaptığını söylüyor. Üçlemenin tarihsel geçmişine bakarak Batı düşüncesinin yapısında bilinçli olarak yaratılan üçlü tek biçimin bulunduğunu ve Batı akılcılığının Geleneksel Mantık Teorisinin üçleme temeline dayandığını, Platon tarafından temellendirildiğini, Aristoteles tarafından mükemmelleştirildiğini, bu akılcılığın Kant tarafından yeniden yorumladığını söylüyor. 

Batı düşüncesindeki üçlü mafsalların din, metafizik, ahlak ve estetik vb. çeşitli alanlarda görüldüğünü bu mafsalların anlaşılmasının Batı düşüncesinin geçmişi ve geleceğini incelemede büyük önemi olduğunu vurgulayan yazar Batı düşüncesinde iman ilkesi ve ispatı mümkün olmayan akli fonksiyon olarak kullanılmış olması üçlemenin ya da üçe tamamlamanın refleksif hale gelerek adeta Batı düşüncesinin iliklerine işlediğini söylüyor. Köken olarak Eskiçağ, Hellen felsefesiyle temellenen üçlemenin Hellenci ve Plotinosçu temele dayanan Hıristiyan ilahiyatı tarafından teslis yoluyla pekiştirildiğini ve daha eski kökenlerinin Eskiçağ Babil, Kalde, Mısır ve Hint kültürlerinden tevarüs ettiğinin bilgisini veren yazar üçlemenin dil, retorik ve mantığa nasıl sızdığına değindikten sonra tarih sınıflandırmasının (ilkçağ, ortaçağ ve yakın/modern çağ) bile soyut akıl tipi olan üçlemenin bilinçaltı refleksinin pratik bir tezahürü olduğunu söyler.
Murat Güzel
Star Gazete