28. Yılında YÖK

Kitap
Yükselen harçlar, yapılan atamalar, üniversitede aldığımız ya da alamadığımız burslar ve sınavlar… Hepsinde adını zikrettiğimiz, çoğu zaman kızdığımız, haksızlığa uğradığımızı  düşündüğümüz...
EMOJİLE

Yükselen harçlar, yapılan atamalar, üniversitede aldığımız ya da alamadığımız burslar ve sınavlar… Hepsinde adını zikrettiğimiz, çoğu zaman kızdığımız, haksızlığa uğradığımızı  düşündüğümüz, ‘nereden kurmuşlar bu YÖK’ü, olmasa daha iyiymiş’ dediğimiz, kimizin protesto için alanlara toplandığı, özgürlüğü, özgür düşünceyi kısıtladığı düşünülen kurum…

 

yök protestoPeki ne zaman, nasıl ve neden kurulmuş biliyor muyuz?  Kuruluşunun 28. yıl dönümünde YÖK‘ün tarihine gelin birlikte bakalım.

YÖK, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunuyla, 6 Kasım 1981’de, Prof. Dr. İhsan Doğramacı’nın başkanlığında kuruldu.

12 Eylül yönetiminin amacı, o dönemde anarşinin kaynağı olarak görülen üniversiteleri hiyerarşik bir düzene bağlamaktı.YÖK kanunu parlamentodan geçmeden, 1982 Anayasası’yla güvenceye alındı ve uygulamaya konuldu. Ancak kanun, 19 yıl boyunca her doğum gününde protestolarla anıldı. Öğretim üyeleri ve öğrenciler her yıl YÖK’e karşı söylem ve eylemde bulundu.

Bütün üniversiteleri aynı şablon içine alan Yükseköğretim Kanunu’nun temel özellikleri:

-Bütün yetkiler YÖK’te ve başkanında toplandı. Üniversitelerde akademik kurulların etkisi azaltılırken rektörler aşırı yetkiyle donatıldı. Kişisel yönetim, öğretim üyelerinin üniversiteden kaçışını hızlandırdı, onları kurumlarına yabancılaştırdı.

– Yöneticilerin göreve gelmesinde seçim yöntemi terk edildi, atamaya geçildi. 1992’ye kadar rektörleri, YÖK’ün önerdiği 3 aday arasından cumhurbaşkanı atadı. Dekan atamaları da rektörlerin önerdiği 3 aday arasından, YÖK tarafından yapıldı. 1992’den itibaren öğretim üyelerine 6 rektör adayını belirleme hakkı verildi. YÖK Genel Kurulu’nda adaylar 3’e indirilerek cumhurbaşkanına sunulmaya başlandı. Ancak YÖK, her zaman en çok oyu alan öğretim üyelerini, cumhurbaşkanına sunmadı. Bu uygulama, son rektörler krizinde olduğu gibi cumhurbaşkanlığı makamıyla YÖK’ü karşı karşıya getirdi.

YÖK kanunu, 19 yılda 50’den fazla değişikliğe uğradı. Ancak bu değişikliklerin hiçbiri öze dönük değildi. Sadece bir koordinasyon kurulu olarak kalması istenen YÖK, aşırı merkeziyetçi özelliğini korudu.yök

Öğretim üyesi yönünden kan kaybeden üniversiteler, bir de kaynak yetmezliğiyle darbe yedi. Üniversitelerde rekabet kırıldı. Çağdaş düzeyde bilimsel araştırma yapılamaz oldu.

Öğretim üyelerinin karar süreçlerine katılamadığı üniversitelerde doğal olarak öğrenciler de bu sürecin dışında kaldı.

YÖK, siyasi partilerin seçim programları ile hükümet programlarının da değişmeyen vaadlerinden biri. Oy toplamak için YÖK’ü değiştirme sözü veren siyasi partiler, taslaklar hazırlamalarına rağmen bunu gerçekleştiremedi.