Ebru sanatçısı Garip Ay, İstanbul Balat’taki atölyesinde çalışıyor. Atölyenin ortasındaki masanın üzerinde, rengarenk boyalar, fırçalar, çalışmalarını hazırladığı bir su teknesi duruyor. Ebru sanatıyla yapılmış eserler, duvarları süslüyor.
“Diyarbakır Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi’ni bitirdikten sonra, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Geleneksel Türk Sanatları bölümünden mezun oldum. Ebru, benim için çok az işlenmiş, farkındalığı sanat çevrelerinde pek oluşmamış bir sanat disiplini olduğu için önemli. Suyun üzerine bir damla atıyorsunuz ve o damlanın hareketiyle, renkleriyle büyüleniyorsunuz. Ben ebru sayesinde kalbimin akordunu ayarlıyorum.”
Ebru, video ile boyut değiştirdi
Aljazeera’de yer alan habere göre Garip Ay, insanın kendisini sürekli tekrar etmesinin bir marifet olmadığını, değişiminin, yenilenmenin şart olduğunu söylüyor. Ebruyu, video ile birleştirip, insanlara daha iyi anlatma fikrinin de böyle ortaya çıktığını anlatıyor:
“Videonun hareket halinin, donmuş kağıt üzerindeki eserden daha çarpıcı olduğunu düşündüm. Böylece, kendi sürecimi de ilerletmeye başladım. Işığı, montajı, kamera kullanmasını öğrendim. Çekimlerden önce story board (çekim planı) hazırlayıp hikâyemi nasıl anlatacağımı kurguladım. Videoları paylaştıkça, dünyanın bir çok yerine ulaşma, ulaştırma fırsatı elde ettim. İnsanlardan gelen eleştiriler, farklı bakış açıları işimle ilgili diyaloğuma başka bir açı ekledi.”
