Taksim yığınlaşma mekanı

Fikir
Hece dergisi Ekim sayısında Edebiyat ve İktidar İlişkisi’sini tartışmaya devam ediyor. Dergideki en çarpıcı makalelerden biri şair Celal Fedai imzasını taşıyor. ‘Düşünce hayatımız, bilmiyorum ne zaman...
EMOJİLE

Hece dergisi Ekim sayısında Edebiyat ve İktidar İlişkisi’sini tartışmaya devam ediyor. Dergideki en çarpıcı makalelerden biri şair Celal Fedai imzasını taşıyor.

‘Düşünce hayatımız, bilmiyorum ne zaman marksizmin terminolojisinden kurtulup özgürleşebilecek’ sorusuyla yazısına başlayan Fedai, Türk, şiir,  düşünce ve sanat hayatında iktidarı elinde bulunduran sosyalistlere sert eleştirilerde bulunuyor. Fedai, ‘Özgürlük’, ‘özgürleşmek’ gibi pek çok kavramın sosyalizm elinde tekelleştirilmesini de eleştiriyor. “Bugünün düşünce hayatında Marksist, sosyalist, anarşist, nihilist olduklarını iddia ederek düşünüp taşınanların, anıldıkları düşünce biçimleriyle ilgileri hastalıklıdır gerçekte. Ne Marksizm bu kadar vicdandan uzak ne anarşizm böyle kof ne de nihilizm bu derece dünyevidir. Bizde neyi ne için reddettiği, paylaştığını bilmeyen pragmatizmin, hedonizmin derinlerine dalmış, kendini sosyalist, Marksist, nihilist, anarşist sayan hazza batmış, çıkar peşinde zümreler var sadece.”

Sanat sol iktidarın tekelinde

Sanat, siyaset ve düşünce dünyamızın bu zümrelerin elinde bir yol alamadığına dikkat çeken Fedai “Andığım zümrelerin ele geçirdikleri ‘iktidar’ları altında sanatın, siyasetin, düşüncenin hep aynı yerinde dolanıp duruyoruz. Dolandığımız yer Taksim Meydanı’ndan başka bir yer değildir. /…/ Burası iddia edildiğinin aksine bireyleşmenin değil yığınlaşmanın mekânı haline gelmiştir. Burada bir taksimat yani paylaşım, bölüşüm değil uzunca bir zamandan beri ülkenin imkanlarını sanat, hayat, siyaset, düşünce alanlarında bencilce kullanan hedonist, çıkarcı zümrelerin farklı kılıklara bürünerek aynı şeyi istemelerinden başka bir şey bulmak mümkün değildir artık” diyor.

Herkese kendilerine benzemelerini dayatan ve aslında nicedir sanat, düşünce, siyaset, hayat adına bir şey üretmeyen farklı alanlarda olsalar da aslında bir tek zümreyle karşı karşıya olduğumuzu belirten Fedai, bunun karşısında İslami remizler, duygular, düşünceler kullanan bir başka zümre bulunduğunu ve Türkiye’nin varlığını onlarda gördüğünü kaydediyor. Ancak Fedai’ye göre tıpkı sosyalistler gibi onları da bekleyen en büyük tehlike avamileşme. Bu yüzden İslam’la bağı olanlar için de “Seçkinlerini bu avamilik içinde yetiştirmeleri mümkün değil. Ayrıca böyle bir niyetleri yokmuş gibi görünüyor. Seçkinleri değil avamiliği önemsiyorlar ve vaktiyle Türkiyeli Marksistlerin düştüğü avamileşme tuzağına bu defa onlar, İslam’la beraber düşünülemeyecek tercihler yaparak düşüyorlar” eleştirisini yapıyor Celal Fedai.

İstenen eski haz dolu günler

“Bugünkü gençler yol göstericilerden mahrum. Herkes onların enerjisini sömürmek istiyor. Kısacası avamiliğin, pejmürdeliğin, vasatlığın birleştirdiği bir ‘biz’ var” tesbitinde bulunan Fedai, “Sanatın düşüncenin, hayatın iktidarla ilişkisi söz konusu edildiğinde bu avamileşmenin önünü açan Marksist terminoloji etkisini sürdürebiliyor hâlâ. Burada koca bir ikiyüzlülük var. Türkiyeli Marksistler, sosyalistler, anarşistler, nihilistler büyük bir ikiyüzlülükle sanattaki avamileşme kendilerinin marifeti, iktidar olan da kendileri değilmiş gibi o köhnemiş ‘iktidar karşıtı, yenilikçi söylem’ üzerinden Müslümanlara yükleniyorlar. Elde etmek istedikleri neticede o eski haz dolu günler” diyor.

Gülcan Tezcan
Star Gazete