İslamiyet kitap merkezli bir dindir

Fikir
İslâmiyetin kitap merkezli bir din olduğunun altını çizen Yazar Ali Erkan Kavaklı, “Dünyanın en geri kalmış ve en ilkel toplumu kitapla aydınlandı. Kitabın onlara çizdiği ufukla deve çoban...
EMOJİLE

İslâmiyetin kitap merkezli bir din olduğunun altını çizen Yazar Ali Erkan Kavaklı, “Dünyanın en geri kalmış ve en ilkel toplumu kitapla aydınlandı. Kitabın onlara çizdiği ufukla deve çobanları, dünyayı yönetmeye başladı. Sadece 23 senede medeniyet kurdular. Biz bu kitaba sahibiz. O kitabı baş tacı yaptığımız dönemlerde süper güçler kurmuşuz. Oysa şimdi kendimizden utanır ve kendimizle uğraşır hâle gelmişiz” dedi.

Beyazıt çadırında Ramazan sohbeti

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş.’nin katkılarıyla Türkiye Diyanet Vakfı tarafından düzenlenen 31. Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı kapsamında ESKADER tarafından gerçekleştirilen “Beyazıt Ramazan Sohbetleri”nin 20. gün konuğu, Yazar Ali Erkan Kavaklı oldu.

Kur’ân’la Kurulan Medeniyet

Konuşmasına İslâmiyet’in kitap (Kur’ân) merkezli bir din olduğunu belirterek başlayan Ali Erkan Kavaklı, “Kıraat ve Kur’ân kelimeleri okuma anlamını ihtiva eder. Kur’ân okuma kitabıdır. Peygamberlerin hepsi hidâyet ve medeniyet müjdelemişlerdir” dedi.

Kavaklı, kitabın ilmin merkezi olduğunu, ilmin bulunduğu yerin yükseldiğini söyledi. Kavaklı, ilmin insanların kafasının içini aydınlatan, insanı yükselten, medeniyetler kuran bir araç olduğunu ve ilim sahibi insanların memleketlerini yücelttiklerini ifade etti. Kavaklı, sözlerine şöyle devam etti:

“Peygamberimizin geldiği yıllarda dünyada iki süper güç vardı; biri Bizans, diğeri Pers İmparatorluğu. O dönemde Yemen, her iki güç için büyük bir önem taşırken Hicaz bölgesi görmezden geliniyordu. Çünkü bir gelir kaynağı ve medeniyeti yoktu. Peygamber Efendimizin kurduğu medeniyeti Mehmet Âkif’in ‘On Dört Asır Evvel’ adlı şiiri izah eder. Dünyanın en geri kalmış ve en ilkel toplumu kitapla aydınlandı. Kitabın onlara çizdiği ufukla deve çobanları dünyayı yönetmeye başladı. Sadece 23 senede medeniyet kurdular. Biz bu kitaba sahibiz. O kitabı baş tacı yaptığımız dönemlerde süper güçler kurmuşuz. Oysa şimdi kendimizden utanır ve uğraşır hâle gelmişiz. Türkiye buna en bariz örnektir.”

Güçleri Doğru Kullanmak

Kur’ân’ın dilinin son derece güzel ve mesajlarının son derece net olduğunu belirten Ali Erkan Kavaklı, Bakara Sûresi’nin ilk ayetlerinde Kur’ân’da şüphe olmadığı vurgusunun çok önemli olduğunu dile getirdi. Kavaklı, Kur’ân’ın Allah’tan korkanlar için bir hidâyet vesilesi olduğuna dair net bir mesaj içerdiğini hatırlatarak, “Kur’ân’a inananlar gidilmesi gereken doğru yolu buluyorlar ve Kur’ân kendisini takip edenleri yükseltiyor. Çünkü Kur’ân ilimdir. Kur’ân’ın vurguladığı “doğru yol” önemli bir şifredir. İlk sûrenin (Fâtiha) meâli bunu çok net ortaya koyar. Kur’ân’ın gösterdiği yoldan giden doğru yola gider. Kur’ân “doğru yol”un tarifidir. İnsanın akıl, öfke ve istek gibi güçlerini doğru yolda kullanması gerekir” dedi.

Aklı doğru yolda kullanma konusunda Buhari’nin iyi bir örnek teşkil ettiğini anlatan Ali Erkan Kavaklı, Buhari’nin ezber gücü sayesinde yaklaşık 300 bin kadar hadisin günümüze kadar ulaşabildiğini belirtti. Kavaklı, “İslâmiyet insanı iyi yapma dinidir” diyerek Allah’ın iyi insanları misafir edeceğini ifade etti.

İfrad-tefrid konusuna da temas eden Kavaklı, şunları söyledi:

“Bize verilen güçleri aşırı kullanmak kadar hiç kullanmamak da sakıncalıdır. İnsanın aklı hem şeytanlığa hem de melekliğe yatkın. Kur’ân’ın işaret ettiği doğru yol, aklın istikamette kullanıldığı yoldur. İnsanın öfke duygusunun da sınırları belli değildir. Aslında öfke insanın hayatını koruması için Allah tarafından verilmiş bir güçtür. Kontrolsüz öfke bugün ülkemizde ve İslâm dünyasındaki çeşitli ülkelerde olduğu gibi katliama dönüşebilir. Ama haksızlığa uğradığımızda kendimizi savunamaz isek öfkemizi yerinde kullanmamış oluruz. Bir başka yönüyle iyi insanlar, isteklerini doğru yerde kullanan insanlardır. Haramın ve helâlin ne olduğunu bilip ona göre bu yolda yürüyebilmeliyiz. Akıl, göz, kalp gibi nimetler, Allah’ın bize birer hediyesidir. ”

İlim olmazsa zulüm olur

Bir milletin Kur’ân’a uyduğu takdirde doğru yolu bulacağını anlatan Ali Erkan kavaklı, böyle bir toplumun “temiz toplum” örneği oluşturacağını ve insanı yükselteceğini vurguladı. Kavaklı, insanın iradesini kullanarak akıl, öfke ve isteklerini kontrol altında tutabileceğini belirterek, meleklerin insanın kan dökeceği ve fesat çıkaracağı iddiasına rağmen Allah’ın güçlerini sınırsız kullanabilen insanı yaratmakla yeryüzündeki halifesi olacak varlığı seçtiğini söyledi. Kavaklı, Hazret-i Âdem’e bütün ilimleri ve isimleri öğrettiğini, atomdan galaksilere uzanan kâinatın ve her ilmin Allah’ın isimlerinin bir tecellisi olduğunu, bu sebeple ilmi bir bütün olarak değerlendirmek gerektiğini dile getirdi.

Kavaklı, günümüzde Müslümanların gayrimüslimlerin zulmüne maruz kalmalarını, Müslümanların ilimden uzaklaşmış olmalarına bağladı. Bu konuda Osmanlı tarihinden örnekler veren Kavaklı, Fatih Sultan Mehmet’in 7 dil bilmesi ve ilme hâkimiyetiyle bu durumun ne kadar da farkında olduğunu vurguladı. İlmin bugünkü teknolojiye de hükmedecek tek araç olduğunu vurgulayan Kavaklı, “İlminiz varsa teknoloji üretirsiniz. (…) İlim teknolojiye, teknoloji ekonomiye bağlıdır ve ilim üstünlük vasıtasıdır. Bizim tarihimiz de bunu gösterir” dedi.

İlimdeki Ayrışma Gerilemeyi Başlattı

Tarihimizde gerilemeye dair büyük kırılmanın 18. yüzyılın başında Osmanlı-Rus savaşının sonrasında başladığını ileri süren Kavaklı, padişahın ilk defa şahsi bir kararla şeyhülislâm atadığını, böylelikle kanunlara değil padişaha göre bir irade oluştuğunu iddia etti. Fen ve dini ilimlerin birbirinden ayrılmasıyla medreselerin sadece dinî eğitim veren kurumlara dönüştüğünü ifade eden Kavaklı, böylelikle ilimde bütünlüğün bozulduğunu ve gerilemenin böyle başladığını söyledi.

Kavaklı, “Her türlü ilim Allah’a aittir ve ilimleri öğrenmek Allah’ı öğrenmektir. Fizik ve matematik ilimlerinin içinde dahi Allah’ın varlığı gizlidir ve bu ilimleri öğrenmek de ibadettir” diye konuştu.

Kur’ân merkezli bir medeniyet

Her işin kolayını yapma tercihimizin son derece yanlış olduğunu dile getiren Ali Erkan Kavaklı, “Kolay bir işin peşinden gitmemeli” diyerek gelişmenin zoru tercih etmekle gerçekleşebileceğini ve Allah’ın da çalışanı sevdiğini ifade etti. Kavaklı, konuşmasının sonunda yeniden Kur’ân merkezli bir medeniyet kurmanın, insanların eşitliği ve hangi milletten olursa olsun İslâm’ın onları adaletle birleştireceği inancının yeniden inşasının mümkün olduğunu söyledi.

Program sonunda İbrahim Özgün, bir şiir okudu.