Hayatta kalırlarsa eğer…

Fikir
Hatice Bilici Eğitimci-Yazar Günümüzde yaşanan savaşların, terör saldırılarının ve politik çatışmaların masum kurbanları çocuklar… Sürekli hayatta kalma mücadelesi veren, her gün bomba seslerini...
EMOJİLE

Hayatta

Hatice Bilici

Eğitimci-Yazar

Günümüzde yaşanan savaşların, terör saldırılarının ve politik çatışmaların masum kurbanları çocuklar… Sürekli hayatta kalma mücadelesi veren, her gün bomba seslerinin içerisinde uyanan, yakınlarının acılarını paylaşan, bire bir savaşın, kan ve gözyaşının o soğuk yüzü ile defalarca karşı karşıya kalan Ümmetin Çocukları…

Dünya’nın hangi noktasında olursa olsun ,oyun oynaması ve hayal kurması gerekirken büyüklerin acımasız oyun bozan saldırılarına maruz kalan, an be an solan ,minicik sırtlarına ezilsinler diye yükler yüklenen ,kamburlaşan belini her an dik tutma mücadelesi veren ,dimdik yürekli Ümmetin Çocukları.

Ölümün o soğuk nefesi ile defalarca karşılaşan ve defalarca ölüme meydan okurcasına dirilen bir davanın çocukları, Ümmetin Çocukları…

Yani Ümmetin geleceği, dinin sahiplenenleri, İslam’ı yarınlara taşıyacak olan, gözümüzün nuru, umudumuz, yarınlarımız Ümmetin Çocukları…

Bu can havlinin içerisinde düşünemediğimiz, gözümüzden kaçan bir nokta olduğunu fark ettim. Savaşın içerisinde geçen bir çocukluk ya da ergenlik geleceğe nasıl bir Ümmet profili çıkarır? Oldukça vahim savaş, göç ve yaşam mücadelesi içeren hikâyelere vakıf oldukça acı gerçeklerle ile yüz yüze geldim.

Bu şiddet eylemlerinin çocuklar üzerinde oluşturduğu travmatik etkiler, onların fiziksel, psikolojik ve ahlaki gelişimleri üzerinde kalıcı zararlar bırakmakta. Çocuk ve ergenlerin travmatik deneyimler karşısında gösterdikleri tepkiler genel anlamda benzerlik gösterse de bu tepkilerin ortaya çıkış biçimleri, içinde bulunulan gelişim dönemleri açısından farklılaşabilir. Bu nedenle, savaş travmasının ardından yürütülen psiko-sosyal girişimler çocukların gelişimsel özellikleri dikkate alınarak planlanmalıdır.

Bu çocuklar savaşlar bittikten sonra, her şey düzelmiş görünse de, savaşın izlerini hayat boyu taşırlar. Yaşamları süresince uzman bir çalışma ile destek alamazlarsa belki yetişkinlikleri boyunca, korkular, rüyalar, kâbuslar, yaşadıkları olayların tekrar tekrar hatırlanması, ileri boyutta depresyon gibi olumsuzluklarla hayata devam etmek durumunda kalacaklar.

Ümmetin umudu çocuklar…  Hayatta kalmayı başarsalar bile onları savaşın gölgesinde, depresyona itilmiş, korkularla süslenmiş, kabuslara yenik düşmüş bir hayat bekliyor.

 Bizlerin ve sivil toplum örgütlerinin Ümmetin geleceği için savaşın çocuklarının yarınlarını düşünmemiz gerekiyor. Bu çocuklar için profesyonel ekipler tarafından destek sağlanmalı, bu konuda sivil toplum kuruluşları ile birlikte herkes elini taşın altına koymalı ve Ümmetin Geleceği çocuklara sahip çıkmalıdır.

Zira yarınlara depresif bir bakışla yürüyen, öfke ve intikam duygusu ile sürekli hata yapmaya meyilli, kendine ve çevresine zarar verebilecek potansiyeli olan bir nesil kapıda… Maneviyatı güçlendirilmiş, profesyonel destek almış, ayakları üzerinde dimdik duran, öfkesine ve davasına sahip çıkabilecek, savaşın izlerini taşısa da yenik düşmemiş çocuklar, yani yarının büyükleri, yani “ Ümmetin Geleceği” çocuklar ruhsal açıdan da sağlıklı ve yarına hazır olmalılar.

Ekmek, su, giysi vermek kadar önemli onlara sahip çıkmak… Onlara çocuklarımız, yarınlarımız, geleceğimiz, Ümmetin Çocukları deyip sahip çıkmak…

Dua edelim, elbette buğz edelim her zerremizle ama harekete geçmek için geç kalmayalım.

Ümmetin çocuklarına sahip çıkalım…