Ekran kadar tek ama dünya kadar kalabalık ülke… sosyal medya

Fikir
                                                        &nbs...
EMOJİLE

Ekran                                                                           HATİCE BİLİCİ                                                                                                                 Eğitimci-Yazar

Sürekli olarak eleştirdiğimiz ancak bir şekilde içinde hepimizin bulunduğu sosyal medya vazgeçilmezi…

Sosyal medya üzerinden birbirimizi takip ediyoruz, birbirimizin hayatlarından haberdar oluyoruz, sohbet ediyor, arkadaşlıklar kuruyoruz. Çocuklarımızın sosyalleşme süreci ve rengi değişti. Arkadaşlarıyla sosyal medya üzerinden görüşüyor, şakalaşıyor hatta kavga ediyorlar.

 Kadınlarımız sosyal medya üzerinden alış verişe çıkıyor, yemek tarifi alıyor, hatta insanlığın var olduğu günden beri kimliğini koruyan dedikodu bile şekil değiştiriverdi…

Erkekler kahvelere gitmez oldu sosyal medya üzerinden tavla oynuyor, gazetesini okuyor, arkadaşlarıyla o günkü maçın kritiğini yapıyor.

Üstelik sadece gençler yok sosyal medyada yakın gözlüğünü burnunun üzerine indirip Facebook ta yorum yazan, kızdığı zaman tweetleriyle fırçalayan dedelerimiz, ninelerimizin de sayılarını azımsamayalım lütfen…

Ama sorduğumuzda hepimiz sosyal medyadan nefret ediyoruz, sanal ortamda var olmayı acizlik olarak algılıyoruz. Uzmanlarımız “Ne kadar çok kişi takip ediyorsa o kadar iyiyim” duygusunu besleyen ve narsisizme yol açan sosyal medyayı her gün topa tutuyor…

Ülke kavramı değişseydi ki yakın zamanda değişeceğini düşünenlerdenim, 955 milyon aktif kullanıcısı olan Facebook, Çin ve Hindistan’dan sonra dünyanın en kalabalık üçüncü ülkesi olurdu. 307 milyon üyesi ile You Tube ise Çin ve Hindistan’ın ardından üçüncü en kalabalık ülke olurdu. Yani aslında eleştirsek bile uzak kalamadığımız sosyal medya ortamları azımsanmaması gereken, kendi içinde kontrolünün de kolay olmadığı büyük devletler halini almış çoktan…

Haftada bir milyar, günde ortalama 400 bin twitt atılıyor. İnternet kullanıcılarının sadece % 65.1’i e‐posta kullanmakta, sosyal ağları kullananlar ise %68… 31 milyon kullanıcıyla Türkiye Facebook’ta en aktif yedinci ülke iken biraz daha gerçekçi cümlelerle çözümcü yaklaşımlar üretmenin zamanı geldi de geçiyor…

Sürekli eleştirip sosyal medyanın zararlarını anlatmak bir çözüm değil. Sosyal medya gerçeği insanın hayatına yön verir oldu. Arkadaşlık, beğenme, kızma, eleştirme gibi pek çok insani kavram şekil değiştirdi. Rakamlara bakılırsa bunun önüne geçmenin yolu yok. Bu gerçekle yaşamayı öğrenen toplumlar kazançlı çıkacak.

Sanal ortam ile gerçek hayatı harmanlayarak, hayattan kopmadan, insani vasıfları hem sanal hem de gerçekten yaşayarak, hem sanal ortamdaki hayatı hem de gerçek hayatı es geçmeden kovalayan insanların zarar görmeden yaşayabileceği bir dönemdeyiz.

İşin sırrı şu ki denge esas…

Hem sanal hayatta hem de gerçek hayatta dengelerini iyi oturtabilen, kendini, ailesini ,çocuklarını sanal ortamın tehlikelerine karşı donanımlı hale getirebilen kişiler kazanacaklar.

Bu ırkı, dili, dini, rengi, kültürü birbirine hiç uymayan ama bir devlet kıvamına gelmiş sosyal medya devletinde kaybolmadan, kişiliğinden taviz vermeden, insani değerlerine sahip çıkarak ve gerçek hayatında önüne geçmesine engel olarak yaşamını sürdürebilen kişiler daha güçlü yürüyebilecekler.

Anlayacağımız şu ki hayatı iki yönlü taşımamız gerekiyor, yükümüz iki katına çıksa da sorumluluklarımız katlanarak çoğalsa da, risk ve tehlikeler etrafta cirit atsa da biz bu diyardan gitmedikçe bu deveyi gütmeyi öğreneceğiz vesselam…