Viran ve Bahar!

Etkinlikler
Röportaj: Selim Sebilci Cemil Meriç’in ifadesiyle “hür tefekkürün kalesi” olan dergiler… Uzun bir zaman dergilerin ve dergiciliğin merkezi İstanbul idi; hâlâ da öy...
EMOJİLE

Röportaj: Selim Sebilci

Cemil Meriç’in ifadesiyle “hür tefekkürün kalesi” olan dergiler… Uzun bir zaman dergilerin ve dergiciliğin merkezi İstanbul idi; hâlâ da öyledir. Sanatın –özelde edebiyatın- merkezi İstanbul olduğu için bu böyledir sanırım… Doğrudur da… Ancak son yıllarda taşradan da iyi işlere imza atan nitelik çıtası yüksek dergiler çıkmaya başladı.

Eskiden taşra dergisi denilince tasarımından içindeki yazılara varana değin “basitlik” ve “söz kalabalığı ile edebiyat yapmak” akla gelirdi. Aslında merkezi İstanbul olduğu halde taşra dergisi sınıflandırmasına giren dergiler de yok değil.

Bu seri konuşmalarda ana akım dergilerden uzakta, taşra dergilerinin dinginliğinde konaklamaya çalışacağız. Biz burada taşra kelimesi ile ana akım dergilerin dışındaki dergileri kast etmiş oluyoruz. Yani aka akım dışında yer aldığı halde nitelik çıtası ana akım seviyesinde olan dergilerdir konuştuklarımız.

İşte bunlardan birisi de Viran ve Bahar dergisi… Henüz matbu olarak basılmıyor, e-dergi; ama her sayısı yeni bir aşk, yeni bir heyecanla çıkarılıyor. Derginin öğrenci-öğretmen işbirliği ile çıkartılıyor olması da bir başka güzel nokta…

Viran ve Bahar dergisi genel yayın yönetmeni ve edebiyat öğretmeni Ali Yüksel ile yayıncılık serüvenlerini, dergiciliği ve projelerini konuştuk.

Hocam, önce sizi tanıyabilir miyiz?
1979 İzmir doğumluyum. Aslen Uşaklıyım. Marmara Üniversitesi Edebiyat Öğretmenliği bölümünden 2001’de mezun oldum. Dokuz senedir memleketin farklı şehirlerinde Türkçe ve Edebiyat öğretmenliği yapıyorum. Bir senedir Mardin’de yaşıyorum. Bir grup edebiyat sevdalısıyla Viran ve Bahar Edebiyat Dergisi’ni çıkarmaya çalışıyoruz.

Viran ve Bahar, nasıl doğdu?
Üç sene önce şahsi bir merakla başladı diyebilirim. Yazdıklarımızı yayımladığımız bir blog/siteden e-dergiye dönüştü. Zamanla şu an yayın kurulu dediğimiz istişare heyetindeki arkadaşlarla birer ikişer tanıştık. Onların da yardımıyla, yazılarıyla bugün kendimizce edebiyat yaptığımız bir yayın haline geldi.

E-dergiciliği ya da internet edebiyatını edebiyat dünyasında nereye koymalıyız?
E-dergi deyince yahut edebiyat ve internet kelimelerini yan yana getirince bazı edebiyat ehlinin yüzü buruşuveriyor. Çoluk çocuk işi gibi görüyorlar. Aslında tamamen haksız değiller ancak internet üzerinde kaliteli işler olmaz diye de bir kural yok. İnternet bir ortam aslında. Geniş bir meydan gibi. Orada isteyen çelik çomak oynar, isteyen sempozyum düzenler. Bunlar zamanla aşılacaktır diye düşünüyoruz. Dünya oraya gidiyor çünkü. Kağıdın kokusunu inkar edenin dili tutulsun lakin gelecek bambaşka bir dünya getirecek. Biz yaptığımız işi seviyoruz. Her sayıdan sonra Viran ve Bahar’a daha çok sarılıyoruz.

Dergi çıkarmanın ne gibi zorlukları var ya da zorlukları var mı? Destek görüyor musunuz?
Destek gördüğümüzü söyleyemem. Aslında destek görmek gibi bir beklentimiz de yok. Yazıyoruz, bir kompozisyon ifade edecek şekilde bir araya getiriyor ve yayımlıyoruz. Tabii bize yazma konusunda yol gösteren büyüklerimiz yok değil! Yazan dostlar yazılarıyla destekledikçe, okuyucular da okudukça problem yok. E-derginin eğer teknik işlerden biraz anlıyorsanız ve maddi bir beklentiniz yoksa ciddi bir kapıya da ihtiyacı yok. Okunmak en büyük destek o da çok şükür eksik değil.

Yazarlarınız içinde öğrencileriniz de var. Nasıl oldu bu iş? Güzel bir duygu olmalı…
Çok kalabalık değil. Ama birkaç öğrencimiz de var. Derslerde yetenekli, hevesli gençleri teşvik ediyoruz. Bu, onlar için güzel bir uğraş ve fırsat. 15, 16 yaşında bir gencin elinde üç beş satır bir şeylerle gelip, “Hocam, ben de bunları yazdım…” demesi ve gözlerindeki o ışığı görmek tarif edilmez bir mutluluk. Sonra zaten dergide çoğunluk emekleri az biraz da torpille(!) yer buluyorlar.

Dergiye ürün göndermek isteyen okuyucularımıza bu konuda neler söyleyebilirsiniz?
Biz insanların önüne yüksek duvarlar örmedik. Göz ucuyla bakıp “Beğenmezük” de demedik. Bir seviye olmalı elbette yapılan işte. O seviyeyi taşıyan eserleri her zaman yayınlıyoruz. Sitemizden ‘Yazı Gönder’ bölümünden ya da viranvebahar@gmail.com adresinden bize ulaşabilirler. İki ayda bir çıkıyoruz. Yeni sayımız Temmuzda.

Viran ve Bahar dergisine ulaşmak için ne yapmalıyız, dergiyi nasıl bulacağız?
Dergimiz parmaklarınızın ucunda. Bilgisayarınızın içinde. Adresimiz: www.viranvebahar.com Adresimizden eski yazılara da ulaşabilirsiniz. Sitemizden pdf formatlı dergimizi de bilgisayarınıza kaydedebilirsiniz. Bu pdf dergiyi yazıcıdan çıkarıp okuyan epey okurumuz var.

Viran ve Bahar dergisi olarak projeleriniz var mı, okuyucu neler bekliyor?
Daha dolu bir içerik için çalışıyoruz. İlerleyen sayılarda kapak dosyalarımız olacak. Misafir yazarlar için uğraşıyoruz. Farklı projelerimiz var ancak şimdilik bir hayalden ibaret olan “ete kemiğe bürünüp dergi diye görünmek” gibi bir projeyi içimizde taşıyoruz.