TRT, Evliya Çelebi’yi Belgeselleştiriyor

Etkinlikler
Ayrıca,TRT’nin ünlü gezgini belgeselleştirme çalışmaları devam ediyor…     Evliya Çelebi 400 yıl sonra,yeniden Anadolu yollarında. Birleşmiş Milletler Bilim, Eğitim ve Kültür Kur...
EMOJİLE

Ayrıca,TRT’nin ünlü gezgini belgeselleştirme çalışmaları devam ediyor…
 
 
Evliya Çelebi 400 yıl sonra,yeniden Anadolu yollarında.

Birleşmiş Milletler Bilim, Eğitim ve Kültür Kuruluşu UNESCO tarafından, 2011 yılının Evliya Çelebi yılı olarak ilan edilmesi ile başlayan etkinliklere bir yenisi daha ekleniyor.Kültür ve Turizm Bakanlığı Evliya Çelebi’nin 400. doğum yıldönümü dolayısı ile; Başbakanlık Tanıtma Fonu, MEDAM ve Avrasya Yazarlar Birliği’nin katkılarıyla, Evliya Çelebi’nin gezdiği coğrafya, bu coğrafyaların özellikleri ve ziyaret tarihlerini de belirten detaylı haritalardan oluşan bir sergi hazırladı.

Ünlü seyyahın seyahat ettiği tüm bölgeleri kapsayan, biri yetişkinlere, diğeri çocuklara yönelik olarak hazırlanan ve “Evliya Çelebi’nin Dünyası” adı verilen sergi, yıl sonuna kadar 81 ilde açılacak. Bazı ilgili çevreler,Evliya Çelebi Seyahatnamesi ile ilgili bu şekilde bir kartografik çalışmanın ilk defa gerçekleştirildiğini ifade ediyor.

Bakanlığın yıl boyunca yurtiçi ve yurtdışında düzenleyeceği her etkinlikte “Evliya Çelebi’nin Dünyası” sloganıyla sergilenecek olan 27 parçadan oluşan bu illüstratif harita koleksiyonu, Çelebi’nin ve muhteşem eserinin anlaşılmasına önemli katkılar sağlayacak.

TRT, Evliya Çelebi’yi belgeselleştiriyor
 Türk Dil Kurumu (TDK) ve TRT ile işbirliğiyle ünlü seyyah ve seyahat yazarı Evliya Çelebi’nin hayatını ve gezilerini anlatan 10 bölümlük bir belgesel hazırlandığı ve  ilk bölümünün Eylül sonunda  izlenime sunulacağı açıklandı.
Evliya Çelebi’nin 400 yıl önce dünyaya geldiği hatırlatarak, bugüne kadar yeterince tanıtılmadığı savunuldu.  Atatürk Kültür Merkezi ve Atatürk Araştırma Merkezi ile birlikte Evliya Çelebi’nin anlatıldığı büyük etkinlikler gerçekleştireceklerini açıklayan Türk Dil Kurumu (TDK) Başkanı Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın,  bu konuda yaptıkları en önemli çalışmanın TRT ile ortaklaşa hazırladıkları belgesel olduğunu ifade etti.
”Evliya Çelebi nerelere gitti? Nerelerde neler gördü ve bunları nasıl anlattı? Anlatıkları yerlerde bugün neler var? Aynen korunmuş mu korunmamış mı? Bütün bunları gözler önüne seren, gezilerde yaşadığı olayları canlandıran kuru bir belgesel değil drama tarzı olacak.” diyen Akalın,çekimleri devam eden belgeselin 10 bölümden oluşacağını, Evliya Çelebi’nin gençliğinden yaşlılığına kadar ki dönemini üç aktörün canlandıracağını, eserin yönetmenliğini Daver Atabey, danışmanlığını ise Seyit Ali Kahraman’ın yaptığını belirtti.

İlk bölüm, Topkapı Sarayı’nda gösterilecek
Verilen bilgiye göre,belgeselin daha sonra İngilizce olarak seslendirileceği, birinci bölümün tamamen İstanbul ile ilgili olacağı, daha sonraki bölüm çekimleri, Bursa, Kütahya, Konya, Adana, Kayseri, Kahramanmaraş, Sivas, Malatya, Diyarbakır, Van, Erzurum, Trabzon ve Bitlis’te çekilecek. Yurt dışında İran, Azerbaycan, Gürcistan, Balkanlarda Filibe, Sofya, Üsküp, Bükreş, Budapeşte, Tuna Nehri kıyısı, Belgrad, Semendire, Saraybosna, Mostar, Selanik, Atina ve Girit, Avrupa’da Dubrovnik, Viyana, Vatikan, Kırım, Moldova, Kiev, Ortadoğu’da ise Filistin, Kudüs, Beyrut, Şam, Halep, Mekke, Medine, Bağdat, Kerbela, Kufe ve Basra’da devam edecek

Belgesel, Kahire, İskenderiye, Asuvan ve Nil kıyısında yapılacak çekimlerle sona erecek.İlk bölüm, 26 Eylül’de Topkapı Sarayı’nda düzenlenen etkinlikte izleyici ile buluşacak.

Evliya Çelebi, 21 yüz yılda insanlığı yön veren 20 kişi arasında

Akalın, belgeselin gösterim hakkının TRT’de, DVD olarak üretim hakkının ise TDK’da olacağını bildirerek ”Evliya Çelebi eğer bir Türk değil de bir İngiliz olsaydı, bir Fransız olsaydı bütün dünyaya tanıtırlardı. UNESCO  400. doğum yıldönümü olması nedeniyle, bu yılı ‘Evliya Çelebi Yılı’ olarak listeye aldı. Avrupa Konseyi ise, 21 yüz yılda insanlığı yön veren 20 kişi arasında Evliya Çelebi’yi gösterdi” dedi.

”Evliya Çelebi sanal ortamda, tüm görsellerdeki resimlerinin aksine sakalsız, orta boylu ve biraz tıknazdır. Mesela bir yerde 46 yıldır sakalsız dolaştığını, yani tıraşlı olduğunu anlatıyor. Bu bilgilerden biz Evliya Çelebi’nin hemen hemen her gün tıraş olduğunu anlıyoruz.

Evliya Çelebi, orta boylu, tıknaz ve başı büyüktür 

Çünkü yazısında ‘matruş’ diyor, eski dilde ‘tıraş olmanın” karşılığı olarak kullanıyor. Ama internette arama yaptığınızda görsellerde her zaman sakallı çıkıyor karşınıza. Bunlar sembol resimler, gerçek şeklini bilmiyoruz ama, Seyahatname’den edindiğimiz bilgiye göre, Evliya Çelebi orta boylu, biraz tıknaz ve başı da büyüktür. Kendisi öyle yazıyor.”diyen Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın, Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’ni günümüz Türkçesine çeviren Kahraman’ın ünlü gezginle ilgili ayrıntılı bir kitap  hazırladığını, bu eserde Evliya Çelebi’nin kimliği anlatılmakla kalmayıp, seyahatnameden ilgi çekici alıntıların da olacağını aktardı.

Evliya Çelebi’yi ne kadar tanıyoruz?

Türk seyyah,17. yüzyıl Seyahatnâme yazarı.Doğumu: 1611, İstanbul. Ölümü:1682, İstanbul (Mısır’da veya Mısır’dan dönerken öldüğü rivayetleri  var.) Babası, sarayda kuyumcubaşıydı. Bir süre medresede okudu; babasından tezhip, hat ve nakış öğrendi. Musiki ile ilgilendi. Kuran’ı ezberleyerek hafız oldu.Enderun’a giderek dört yıl eğitim gördü ve sipahi oldu.

Geziye karşı duyduğu ilgi, çocukken babası ve yakınlarından dinlediği öykülerden ve söylencelerden kaynaklanır. Seyahatnamesinde, bir gece düşünde peygamberi gördüğünü; ondan “Şefaat ya Resulallah” diyecekke, şaşırıp, “Seyahat ya Resulallah” dediğini; bunun üzerine peygamberin ona gönlüne göre gezme, uzak ülkeleri görme olanağı verdiğini belirtir. Bu düş üzerine, önce İstanbul’u dolaşıp gördüklerini, duyduklarını yazdı. (1635) Bursa, İzmit ve Trabzon yörelerini gezdi. (1640)

Kırım’a Bahadır Giray’ın yanına gitti. (1645) Yakınlık kurduğu kimi devlet büyükleriyle uzak yolculuklara çıktı; savaşlara katıldı. Pek çok yeri mektup götürmek göreviyle, elli yıl kadar dolaştı. Erzurum Beylerbeyi Mehmed Paşa’nın muhasibi oldu. (1646) Doğu illerini, Azerbaycan’ı, Gürcistan’ı gezdi. 1648’de Şam’a gitti. Sonra Rumeli’yi geçti. (1651) Sofya, Avusturya, Arnavutluk, Teselya, Kandiye, Gümülcine, Selânik yörelerini gezdi. (1667-1670)

Olayları, yerinde görmüş ve yaşamış gibi anlatır 

Üslûp bakımından kendi döneminin ağdalı ve uyaklı düz yazı biçimine uymadı. Günlük konuşma diline yakın, kolayca söylenip yazılan bir üslûp benimsedi. Bu üslûp; akıcı, sürükleyici, yer yer eğlenceli ve alaycıdır. Gördüklerini ve duyduklarını yalnız aktarmakla kalmayıp, kendi yorumlarını, düşüncelerini de kattı. Anlatımlarında, geçmişle gelecek, şimdiki zamanla geçmiş iç içedir. Olayları, yerinde görmüş ve yaşamış gibi anlatır. Seyahatnamelerde halk şiirleri,maniler, öyküler, türküler, söylenceler, masallar, halk oyunları gibi öğelere yer vermesinin yanı sıra,inançlar, düğün, giyim-kuşam, eğlence,toplumsal davranışlar,  komşuluk bağlantıları, sanat ve zanaat varlıkları da önemli bir yer tutar. Bütün bunların yanı sıra, seyahatnameler bir kanıt olarak kabul edilmez.

Seyahatname’nin ilk sekiz cildi, Arap harfleriyle (1898-1928); son iki cildi, Türkçe (1935-1938) olmak üzere on cilt halinde yayınlandı. Daha sonra tamamı Türkçe olarak basıldı. Bazı bölümleri İngilizce ve Macarca’ya çevrildi.