Son 25 Yılın Türkiye’si Bu Sergide

Etkinlikler
"İnsan açlığa katlanabiliyor ama sevgisizliğe, tutkusuzluğa ve amaçsızlığa katlanamıyor. Benim insan sevgimin odaklandığı en dolaysız ve en somut bir sesleniş aracı oldu fotoğraf sanatı. Savaşa k...
EMOJİLE

"İnsan açlığa katlanabiliyor ama sevgisizliğe, tutkusuzluğa ve amaçsızlığa katlanamıyor. Benim insan sevgimin odaklandığı en dolaysız ve en somut bir sesleniş aracı oldu fotoğraf sanatı. Savaşa karşı olduğum için savaş fotoğrafı çekiyorum. Açlığa karşı durabilmek için açlığın fotoğrafını çekiyorum. Ezilmişlerin, haksızlığa uğramışların fotoğrafını çekiyorum." Böyle anlatıyor meslekte 25 yılını geride bırakan fotomuhabiri Ali Öz. Elinde makinesiyle Türkiye’nin siyasi tarihine ışık tutan Öz’ün evinde 1 milyonu aşkın fotoğraf karesi var. Öz, Karşı Sanat’ta açılan Fotoğraflarla Türkiye başlıklı sergide arşivinin bir bölümünü sergiliyor. Karşı Sanat’tan Feyyaz Yaman’ın dediği gibi "Koca bir ekip çalışması" gibi hazırlanan ve üç hafta sürecek olan bu serginin yorumunu yazar Yıldırım Türker yapıyor. Sergi, 12 Eylül sonrası Türkiye’sinin yaşadığı süreci yansıtması bakımından oldukça önemli.

HER ZAMAN SOKAKTA

1 Mayıs, savaş karşıtı eylemler, toplumsal eylemler, en büyüğünden en küçüğüne kadar her türlü olayı takip ediyor Öz. 25 yıldır YÖK ve öğrenci hareketlerini ve toplumsal muhalefeti, 18 yıldır siyasal İslam konusunu ve köylü hareketlerini çekiyor. 60’a yakın ülke dolaşan Öz, 25 yıldır aynı zamanda dans ve bale fotoğrafları da çekiyor. Dans ve bale fotoğrafları çekme gerekçesi olarak "estetik ve kültürel açıdan beslenmek gerekiyor," diyor. 1987 yılında İstanbul Üniversitesi rektörlük işgalinde içeride olan tek gazeteci olan Öz, 1990 yılında Cizre’de Kadıoğlu Otel‘inde taranan gazeteciler arasındaydı. Özel timden dayak yiyen, ezilme tehlikeleri geçiren Öz’ün unutamadığı olay ise 1992’de Cizre’de beraber görev yaptığı SABAH gazetesi muhabiri İzzet Kezer‘in öldürülmesi. Yaptığı işin kutsallığına inandığını belirten Öz, "Ben yaptığım işe ‘politik belgesel’ diyorum. Bütün olumsuzluklara rağmen çekmeye, belgelemeye devam ediyorum, çünkü foto muhabiri gelecek kuşakların, insanlığın belleği olmak için, bugünü yarına taşımak için çalışmak zorundadır" diyor.

FOTOĞRAF DÜŞÜNDÜRMELİ, EĞİTMELİ, GÜLDÜRMELİ

"Bugünkü koşullarda şartlar biraz foto muhabirliğinin aleyhine değişti. Dijital teknoloji, internet kolaylık sağlamış gibi görünse de, belgeselci yönünden biraz kuşkular doğurdu. Manipülasyonlara (çarpıtmalara) neden oluyor. Dijital teknoloji sayesinde herkes fotoğraf çekiyor, ama işin niteliksel kalitesi, içerik kalitesi zayıfladı. Görüntü kirliliği yaşanıyor. Hikâyesi olmayan fotoğraflar çekiliyor. Çünkü çok fazla dijital kirlilik var. Bir fotoğrafın hikâyesi, sözü, derdi olmalı. Bir şey söyleyebilmeli ve fotoğrafı görende bir şeyler uyandırmalı. Bağırtmayan fotoğrafı fotoğraftan saymıyorum. Fotoğraf düşündürmeli, eğitmeli, gülümsetmeli, yalın olmalı."