Sel Yayıncılık’ın Ocak Kitapları

Etkinlikler
Yumuşak Makine – William S. Burroughs Beat kuşağının önemli temsilcilerinden William S. Burroughs bu kuşağın yazarlarının edebiyatta yaptığı devrimi bir adım daha ileri götürmek için çarpıcı bir...
EMOJİLE

Yumuşak Makine – William S. Burroughs

Beat kuşağının önemli temsilcilerinden William S. Burroughs bu kuşağın yazarlarının edebiyatta yaptığı devrimi bir adım daha ileri götürmek için çarpıcı bir üçleme yazar. Bu üçlemenin ilk kitabı olan Yumuşak Makine, okurları Burroughs’un içinde kutsal ya da tabu olan hiçbir şeyin bulunmadığı hayal dünyasının derinliklerine götürüyor. Sert, yaratıcı, özgür, eğlenceli, şiirsel bir tonun egemen olduğu bu dünya tüm klişeleri dönüştürürken her alanda sonsuz bir özgürlüğün kapılarını da aralıyor.

Nefret, parasızlık, savaş, baskı, aşk ve her tür bağımlılığın kol gezdiği bu dünyada tekinsiz bir yolculuğa çıkan okurları rahatsız edici, benzersiz, zorlu ve yaratıcı bir okuma serüveni bekliyor.

Özgünlüğün Politikası / Radikal Bireycilik ve Modern Toplumun Ortaya Çıkışı – Marshall Berman

Bu, modern yaşamın deneyimlerinden ve gereksinimlerinden doğan yeni bir dilin kitabıdır. Öyküsü, dinamik bir ekonomi, akışkan, açık ve çoğulcu bir yaşamın henüz ortaya çıktığı 18. yüzyıl Paris’inde başlar. Bu paradoksal bir çağın başlangıcıdır: Bastırılmış dürtü ve enerjilerin ortaya çıkışına, insanın beceri ve yetilerinin gelişimine kendine yabancılaşma eşlik eder. Sosyalleşen insan, sosyal rolü tarafından yutulan yurttaşa dönüşür. Benlik, ortaya çıktığı dünyada kaybolur. Burada “ne söyleyeceğini tahmin etmek için insanın karakterini bilmeniz gerekmez, sadece çıkarlarını bilmelisiniz.”

Katı Olan Her Şey Buharlaşıyor’un yazarı Marshall Berman’ın rehberliğinde bu kez kişisel özgünlük sorununun politikliğini, modern çağda benlik, toplum ve devletin yazgılarının ne kadar sıkı bir şekilde iç içe geçtiklerini, yaşadıkları döneme özgü bir kavrayışla gösteren Montesquieu, Pascal ve Rousseau’nun fikir ve eserleri arasında yolculuğa çıkıyoruz. Günümüz yaşamının paradokslarına ayna tutan bu yolculukta Berman, yabancılaşma ve özgünlük arayışının birbirlerinin içinden nasıl doğduğunu; özgünlük idealinin burjuva “kişisel çıkar” düşüncesiyle nasıl kökten bir karşıtlık içerdiğini ve bu eserlerin Varoluşçuluktan Marksizme, modern psikolojiden 20. yüzyılın politik dönemeçlerine kadar güncel kalan içeriklerini sergiliyor.

Soylu Sınıfın Sonbaharı / İngiltere Yılları – Elias Canetti

Tüm dünyada özellikle romanı “Körleşme” ve antropolojik çalışması “Kitle ve İktidar” ile ses getiren edebiyatın kuşkusuz en önemli isimlerinden biri olan Elias Canetti, İkinci Dünya Savaşı tüm çılgınlığıyla sürerken İngiltere’ye yerleşmek zorunda kaldı ve yaklaşık kırk yıl Londra’da yaşadı. Eserlerinin henüz çoğu kimse tarafından bilinmediği zamanlarda, kendisine tamamen yabancı bir kültür ve çevrenin içinde adeta sürgündeymişçesine var olmaya çalışırken, dönemin entelektüel camiasına ilişkin derinlemesine tespitlerde bulundu. Soylu Sınıfın Sonbaharı–İngiltere Yılları’nda dostlukların, kırgınlıkların, kızgınlıkların, küçümseyişlerin ve hayranlıkların anlamı T.S. Eliot, Iris Murdoch, Franz Steiner gibi isimlere dair anılarda hayat buluyor.

Hem kişilere hem de savaş koşullarında alışkanlıklarını meydan okurcasına sürdüren İngiliz entelektüellerinin yaşam tarzına odaklanan müthiş bir portre galerisi.

Bir Putun Alacakaranlığı / Freudvari Bir Masal – Michel Onfray

Friedrich Nietzsche, 19. yüzyılın sonlarına doğru, yayımladığı son kitaplarından Putların Alacakaranlığı’nda, insanla hayat arasına girip içgüdüyü bastıran her türlü değer sistemini filozofun elinde bir çekiçle saldırıp parçalayacağı put olarak algılamak gerektiğini belirtmekteydi. Eski dünyanın yüceltilen her ideolojisi, kişisi, fikri yeni gelenler tarafından rahatlıkla irdelenip eleştirilebilmeliydi; ancak 20. yüzyıl boyunca eskileri yıpratılırken yeni putlaştırmalar gerçekleşti: Bilinçaltının haritacısı, dürtülerin kâşifi, psikanalizin öncüsü Sigmund Freud da, altın suyuna batırılmış bir efsane haline getirildi.

Michel Onfray, Nietzsche’nin çekicini kullanmaktan çekinmeyen bir filozof ve Freud’un günümüzde yükselmiş olan heykeline, doğruya ulaşmak adına darbe üstüne darbe indiriyor: Kendinden menkul Freud, bilimsel Freud, psikanalizi icat eden Freud, felsefeye uzak duran Freud, evrensel gerçeklere ulaşan Freud, iyileştiren Freud, cinselliği özgürleştiren Freud, liberal Freud… Bugüne kadar Freud’la ilgili inşa edilmiş tüm imgeleri parçalamaya soyunan Onfray, Freud’un külliyatını tek tek elden geçirerek, yıllar boyunca kamuoyundan saklanmış yazışmaları ve belgeleri inceleyerek oluşturduğu Freud karşıtı dosyayı okurlara sunuyor. Amacı Freud’un karşı tezini oluşturmak. Diyalektiği tamamlayıp senteze ulaşmak ise 21. yüzyılın görmüş geçirmiş okurlarına kalıyor.

Reçine Kokuyordu Hêlîn – Suzan Samancı

Çoğu zaman “insanından”, özlemlerinden, gerçeklerinden, tatları ve renklerinden bağımsız tartışılan bir coğrafyaya ısrarla başka bir pencereden bakan sımsıcak öyküler. Daha önce yayınlanan öykü ve romanlarıyla hem Türkiye’de hem de yurtdışında sevilen kalemlerden birisi haline gelen Suzan Samancı, Reçine Kokuyor Hêlîn’de on beş hikaye ile “Oralardaki” hayatın seslerini, gündelik olanın sarsıcılığıyla aktarıyor.