‘Sel’ 8 Kadını Yeniden Yaşatacak

Etkinlikler
Seray Şahinler’in haberi   İstanbul, tarihinin en büyük felaketlerinden birini 9 Eylül 2009 günü yaşadı. 33 kişi boğularak hayatını kaybetti. Bunlardan 8’i Güldane Çiftçi, Özlem Ünal,...
EMOJİLE

Seray Şahinler’in haberi

 

İstanbul, tarihinin en büyük felaketlerinden birini 9 Eylül 2009 günü yaşadı. 33 kişi boğularak hayatını kaybetti. Bunlardan 8’i Güldane Çiftçi, Özlem Ünal, Bircan Karataş, Naciye Karadeniz, Nebahat Salkım, Altun Yüksek, Fikriye Özentürk ve Nuriye Can tekstil işçisiydi. İşe gitmek için çalıştıkları şirketin kapalı kasa panelvan aracına binip yola çıkmışlardı. Bir anda ortalık adeta denize döndü. Aracın içerisinden çıkamayan kadınlar boğularak can verdi. Talihsiz kadınlar tüm Türkiye’yi yasa boğdu. Bilirkişi, raporunda suçlu olarak ‘doğayı’ gösterdi.

 

8 kadının bir arabanın içerisinde boğularak son bulan yaşamları sahnede yeniden canlanacak. Senarist Esin Taşçı, bu olaydan etkilenerek bu oyun kaleme aldı, oyununa ‘Sel’ adını verdi. Oyunu Tiyatro Güzel Şey adlı grup sergileyecek. 9 Şubat’ta Garajistanbul’da başlayacak olan oyunda kadınların acıları, aşkları, hayalleri ve umutları işlenecek.

 

ONLAR İÇİN BİR ŞEYLER YAPILMALIYDI

Kadınların hayatından yola çıkarak temsili bir dünya yarattığını belirten senarist Esin Taşçı, bir şeyler yapılması gerektiğini, bu yüzden bu oyunu yazma ihtiyacı duyduğunu söylüyor.

– ‘Sel’i yazma fikir nasıl doğdu?

Yaşadığımız sel felaketi inanılmaz bir olay. İstanbul’un orta yerinde ve cadde üstünde böyle bir şeyin olması inanılmaz ve insanı çok etkiliyor. Bu olayın çok etkisinde kaldım. Araç denize düşer ya da trafik kazası olur. İnsanlar ölebilir. Ama insan bu yaşananı nasıl adlandıracağını bilemiyor. Buna kaza mı diyeceğiz, kader mi? Ne diyeceğiz? ‘Bu, diğer olaylar gibi unutulmamalı’ dedim ve yazmaya karar verdim.

– Oyunda neleri anlatıyorsunuz?

Oyunda servise binişleri, son 1 saatleri ve olayın hepimizin bildiği sonu anlatılıyor. Bu süre zarfında kadınların sıkışmalarını, nefes alamamalarını ve boğulmalarını metaforik olarak anlattım. Onların kendi hayatlarındaki boğulmaları, nefes alamamaları, fırsat kapılarını açıp çıkamamaları, hayallerini gerçekleştirememeleri, başka denizlerde yüzememeleri aynı zamanda… Hem gerçek bir olay akıyor hem de o kadınların hayatlarının metaforik anlatımı. Aynı olayın kahramanları gibi; bir tanesi stilist olmak istiyor bir tanesi hemşire. Artık mücadele etmeyen fakat hayallerinden vazgeçmeyen kadınlar var; dolayısıyla biz böyle bir kurguyla yazdık. Hem gerçek, hem sembolik.

– Hayatını kaybedenlerin aileler ile görüştünüz mü?

Hayır. Kadınlar temsili burada. Hepsi birer sembol. Kendi sıkışmış dünyalarından çıkamayan, bazen kapıları açıp da çıkamayan kadınlar. Kadınlar bir yerde kapıyı açıyorlar fakat çıkamıyorlar. Dışarısı, dışarıda gördükleri manzara belki de içeriden daha güvenli gelmiyor onlara. Dolayısıyla ilginçtir, tercihleri çıkmamak oluyor. Hepimiz için de bu böyledir. Bazen önümüze gelen fırsat kapısını açmayız.

– Oyunu yazarken neler hissettiniz?

Oyun bitsin istemedim. Her okuduğumda, onlarla arkadaşlığım devam ediyor gibiydi. Onlar artık kağıdın üzerinde diyaloglarınızı söyleyen karakterler olmuyorlar. Sanki gerçek birer kişiler. Onlarla konuşuyor gibi oluyorsunuz. Dolayısıyla oyun bittiği gün benim için çok üzücü bir gündü.

 

TÜM EKİP KADINLARDAN OLUŞUYOR

Yönetmen, senarist ve oyuncularının hepsinin kadın olduğu oyunda ışık ve sesçi de kadın. Oyuncular; Demet Ulus, Melisa Milanlıoğlu, Makbule Tüzüner, Aylin Mirva Sağlam, Yeliz Demir, Serpil Akkaya, Neşe Mengüloğlu ve Elçim Eroğlu. Işık teknik ise Ayşegül Ezgi Akan.

 

Aslında her kadının hikayesi

‘Sel’in oyuncularından Aylin Mirva Sağlam, karakterin içine girdiklerini ve onlarla birlikte yaşadıklarını söylüyor. Zeliha karakterini canlandıran Sağlam’a göre oyun, 8 kadının hikayesi değil. Yaşayan ve çalışan her kadının hikayesi…

– Zeliha nasıl bir karakter?

Zeliha çok mutlu bir kadın. Sıradan bir hayatı, eksik kalan şeyleri olsa bile. Çok hayat dolu fakat o da ölümle yüzleşiyor.

– Zeliha karakterinin ailesiyle görüştünüz mü?

Hayır. Aslında hiçbirimiz ailelerle görüşmek istemedik. Çoğu tiyatrocu için oynadığı oyunun yazarıyla konuşamamak gibi bir dezavantaj vardır. Bu oyunda bizim için avantaja döndü. Bir şey olduğunda soramazınız ama bizim yazarımız yanımızda. Zeliha, Gülenay, Atiye ve diğer kadınlar nasıl karakterlere sahip bunları senaristimize sorma avantajına sahibiz. Esin bir dünya yarattı ve biz onun gözündekini mümkün olduğunca yansıtmak istiyoruz.

– 8 kadının aileleri oyunu izlemeye gelecekler mi?

Ben gelmelerini isterim. Sonuçta onları incitecek bir şey yok. Ortadaki bütün boşlukları yazarımız tamamlamış oldu. Bu insanlar sonuçta bir acı yaşadı ve bunu izlemek onları üzer mi onu çok düşündük, ben kendi adıma böyle bir endişe taşıyorum.