Sanata ‘Doğal’ Bir Bakış Açısı

Etkinlikler
Hazırlayan: Fazilet Bayır Biraz darı, biraz fasulye, biraz mercimek, biraz çörekotu ve bir tutam mavi haşhaş… Soda şişesi kapakları, kırık camlar hatta cıvatalar… En işe yarama...
EMOJİLE

Hazırlayan: Fazilet Bayır

Biraz darı, biraz fasulye, biraz mercimek, biraz çörekotu ve bir tutam mavi haşhaş… Soda şişesi kapakları, kırık camlar hatta cıvatalar… En işe yaramaz denilen şeyler, onun hünerli ellerinde, birkaç sihirli dokunuşla birbirine kenetlenip, yeniden hayat buluyor. Kimi yeşil camdan mücevherleri ile en değerli hazineler için bir sandık oluveriyor, kimi de tavus kuşu tüyleri süslenerek, saraylara layık bir saat şekline bürünüp arz-ı endam ediyor.

Azimli, sabırlı, özverili ve her şeyin başında sevgi dolu bir çalışmanın ürünü onlar. Türkiye’de bir ilk niteliğindeki bu çalışmanın mimarı ise MESAM sanatçısı Uğur Soydan. Çankırı doğumlu sanatsever Soydan, İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi bölümü mezunu. Uzun seneler halkla ilişkiler uzmanlığı yaptıktan sonra kendini tam anlamıyla sanata vermiş. “Pencerem Saksılara Küskün” isimli bir de şiir kitabı var. Bunun yanı sıra dinlediğim ve çok beğendiğim besteleri ile de yeni dönemde Türk Sanat Müziği’nde de adından çokça bahsettirecek isimlerden Soydan. Ama Soydan’ın sanata en büyük hizmeti atık maddelerden ve bitkilerden meydana getirdiği “Doğal Tasarım Ürünleri”.

Her yiğidin yoğurt yiyişi ayrı derler. Sanatçıyım diyenin de kendine has bir üslubu olmalı. Uğur Soydan’ın da hem başka bir üslubu, hem bambaşka bir stili var.

Piyasada satılan, hazır ürünlere, malzemelere elini sürmeden, tamamı herkesin elinin altında olabilecek maddeleri toparlayıvermiş. Çöpe gidecek soda şişelerini, gazoz kapaklarını, araba farlarını ve daha birçok şeyi. Bir de kurumuş bitkiler, tohumlar, bakliyatlar katılmış bu dağarcığa.

En akıla gelmez şeyler onun için malzeme olmuş. Kurumuş bitkiler, tamamı doğal olan maddeler, bitkilerden elde edilen boyalar… Doğaya sonuna kadar bağlı kalmış sanatçı.

UĞUR SOYDAN’IN SERGİSİNDEN KARELER GÖRMEK İÇİN TIKLAYIN!..

Uğur Soydan’ın atölyesine giren ne varsa bir sanat eseri olup çıkmış. 3 buçuk senelik süre içerisinde toplam 800 eser; tablolar, sandıklar, minyatür biblolar, ebrular, vazolar, hançerler, duvar süsleri, bastonlar, saatler ve bir sultanlığa dönen aynalar… Eserlerin çeşitliliği, Soydan’ın sanat yelpazesinin ne kadar geniş olduğunun bir göstergesi.

KENDİ ESERİNİ KENDİN YAP

Sayısı 128’i bulan bitkisel malzemeleri kullanarak yapılan eserler bu sergide taçlanmış. Her sergisi büyük rağbet gören sanatçı ise sergisini daha çok kişi ile paylaşmanın çabasını veriyor. Hiçbir ürünün satılık olmadığı sergiye gelenler, eğer isterlerse sergi yerindeki mini bir atölyeyi andıran çalışma masasında kendi eserlerini yapabiliyor. Soydan, doğal malzemelerden, yeni eserler üretmek isteyen genç yaşlı tüm sanatseverlere birkaç dakika süren mini bir eğitim de veriyor, onlara yardım da ediyor. Böylece sergiyi gezenler, kendi eserlerini oluşturmanın mutluluğunu da yaşıyor.

AYNALAR SULTANLIĞI’NDAN NA’Vİ KILIKLI TİLKİ AVCISI’NA

Sanatçı eserlerini belli kategorilerde sergiliyor. Bunların en çok ilgi çekeni de “Aynalar Sultanlığı”. Sanatçı, bu bölümü şöyle anlatıyor: “Ah o, aynalar… Şakaklarımıza yağan karları söyleyen ve yalnızlığımızın acımasız şahitleri. Ve ben tahtıyla, tacıyla, asasıyla, peleriniyle, vazosuyla ve onlarca aynalı duvar süsüyle aynaların bana hükmetmesi için değil; benim onlara hükmetmemi sağlamak için bu sultanlığı kurup tahtına oturdum.”

UĞUR SOYDAN’IN SERGİSİNDEN KARELER GÖRMEK İÇİN TIKLAYIN!..

Bunun yanı sıra “Tilki Avcısı” dediği na’vi kılıklı bir manken de bulunuyor bu karma sergide. Sergiyi gezenlerin büyük birçoğu yeşil na’vinin yanında bir hatıra fotoğrafı çekinmeyi de ihmal etmiyor. Eserler içerisinde Marmara depreminde yıkılmış bir binanın enkazından alınarak oluşturulmuş canlı bir tablo da bulunuyor. Soydan, yıkılan binanın fotoğrafını çekmiş, gördüğü manzarayı, bina enkazından aldığı kalıntılarla, tablosunda canlandırmış.

Eserin yanına bırakılmış notlar, eserlerin hikâyesini ve eserde kullanılan malzemeleri anlatıyor.

Rengarenk iplerden oluşan yumak köşesi, birbirinden farklı metotlarla yapılan fantezi tablolar bölümü, 50 yıl öncesinin materyallerinden ve eşyalarından oluşan nostalji bölümü, farklı nesnelere benzeyen ağaç dallarından oluşan şamdanlar bölümü, bitkilerden yapılmış tablolar… Hepsi de o kadar ilginç ve güzel ki, baktıkça bakasınız geliyor. “Ben de yaparım” diyorum içimden.

Sonuçta malzeme sınırlaması da yok. Sizlerde biraz hayal gücü, biraz beceri ve tabiatın sundukları ile çok ilgi çekici eserler yapabilirsiniz. Hem diğer el becerisine dayalı sanatlara nazaran çok daha ekonomik bir şekilde. Hem stres filan da bırakmaz böyle uğraşlar. Hem atık maddelerinizi değerlendirmiş olun hem de yapım aşamasını ve kullandığınız malzemeleri anlata anlata bitiremeyeceğiniz özgün eserler üretmeye başlayın. Hatta bununla da kalmayın, sevdiklerinize özel günlerde, yine bu ilginç ve doğal eserlerden hediye edin.

AĞAÇ KÖKLERİNDEN ŞAMDANA

Bir ağaç kökü gördüğünü söylüyor, gözlerinin içi parlıyor sanatçının. Çok güzel bir şamdanlık olurmuş, ona göre. Yine elindeki farklı dokulu, canlı renklere sahip bitkisel malzemelerle süsleyecekmiş bu şamdanlık olacak ağaç kökünü ve yeni bir eser daha katacakmış, doğal ürünler kervanına. Sanat işte böyle bir sevda olmalı. Bizim yolda gördüğümüzde, bir tekme ile savuracağımız bir ağaç parçası, onun sergilemekle onur duyacağı, güzide bir eser oluveriyor.

“DOĞAL TASARIM ÜRÜNLERİ” SERGİSİ TÜRKİYE’Yİ GEZİYOR

Sanatçı şimdi bu 3,5 sene içerisinde meydana getirdiği eserleri, Türkiye’nin farklı yerlerinde “Doğal Tasarım Ürünleri Sergisi” adıyla, tüm sanatseverlerin beğenisine sunuyor. Şu ana kadar Konyaaltı, Side ve Ankara’da sergiler açmış. Hiçbir eserin satılık olmadığı bu zengin ve renkli sergiler, Soydan’la beraber Türkiye’yi karış karış gezmek istiyor.

Sizin şehrinize de gelirse mutlaka gezin. Kimyasallara bulaşmadan, doğal bir dokunuşla neler neler yapılabilirmiş bir görün, derim.

UĞUR SOYDAN’IN SERGİSİNDEN KARELER GÖRMEK İÇİN TIKLAYIN!..