Özdenören’den ‘Siyasal İstiareler’

Etkinlikler
Rasim Özdenören’in yeni çıkan kitabı Siyasal İstiareler, tarihsel sorgulamada bizlere ufuk açıcı, diri ve derinlikli bir imkân sunuyor. Özdenören, öncelikle kör olma, körlemesine bakma, kö...
EMOJİLE

Rasim Özdenören’in yeni çıkan kitabı Siyasal İstiareler, tarihsel sorgulamada bizlere ufuk açıcı, diri ve derinlikli bir imkân sunuyor. Özdenören, öncelikle kör olma, körlemesine bakma, kör nokta gibi farkındalık eşiğimizin mihenk noktalarını harekete geçirmemiz gerektiğini salık veriyor. Çünkü birileri ısrarla bizim kör olmamızı, kadim gerçekliğin anlam haritaları karşısında “bakar kör”ler gibi olmamızı istiyor.

İstenen şey basit, kendi kadim geleneğimiz, tarihin bize yüklediği mümin sorumluluğu orada öylece duracak ve bize kendi ürettikleri, işporta malı gibi pazarlamasını yaptıkları yalanlara sanki onlar bizim asıl doğrularımızmış gibi dört elle sarılacağız. Siyaset, yalanları hakikat diye insanlara yutturmanın bir diğer adıdır, diyen filozoflar ne kadar da haklı. Tam da bu noktada Özdenören, siyaset kavramına akademinin, siyaset ideologlarının onca teknik ve kavramsal enkazları dışında insanca bir bakış açısı getiriyor. Çünkü insanı anlamadan siyaseti anlamak ne mümkün.

Tanımlanamayan değerler sarmalı

Rasim Özdenören’in, yarım asra varan yazarlık serüveninde üzerinde sıklıkla durduğu bir nokta var ki söylemeden geçemeyiz. Kelimeler, kavramlar bizim zihin ülkemizdeki anlamlarına göre şekillenir, ete kemiğe bürünür, yaşayan bir organizma hâline gelirler. Kelimelerin gösterdiği perspektif, aynı zamanda bizim “uyanık bir göz”le bakmamız ve görmemiz gereken gerçekleri de kolayca kavrayabilmemize imkân sağlar.

Oysa kelimelerin genetik yapısıyla oynayıp, onları zihin ülkemizi işgâl etmede birer araç olarak kullanan siyaset ideologları bunu hiçbir zaman istemez. Belki de bu yüzden bizi millet yapan değerlerin tanımlanması noktasında çeşitli dolaplara, hilelere başvururlar. Tanımlanamayan değerler kültürel ve sosyal bir kaos demektir. Tanımlanamayan değerler başı sonu olmayan kısır tartışmaların döngüsü içerisinde bir halkın hakikate çıplak gözle de olsa dokunamaması demektir. Özdenören, “Değerler tanımsız bırakıldıkça, tartışmanın dibini bulmak imkân dışı kalır” derken bu çıkmaza işaret ediyor biraz da. Bu nedenle değerlerin, kavramların kadim geçmişin ışığı altında enikonu tanımlanması, modernizmle birlikte hayatımıza giren kelimelerin bir Müslüman diyalektiği çerçevesinde çözümlenmesi gerekiyor.

Özdenören, Siyasal İstiareler kitabını bu temel noktalar üzerinden kuruyor. Kitaptaki yazılar, Hukuk ve Adalet; Özeleştiri; Özgürlük, Statüko, Değişim; Kılık Kıyafet; Entrika; Tarihsel ve Güncel Görüngüler; İnsanlar olmak üzere yedi ana başlık etrafında toplanmış.

İnsan inşa eden kavram mı, kavram inşa eden insan mı?

Özdenören, insan inşa eden kavram veya kavram inşa eden insan ikilemi içerisinde doğruların ters yüz edilmesi tehlikesine karşı bizi uyarıyor. Nitekim bir ülkede kavramlar eğer bir fetiş bir tabu hâline getirilip insan üzerinde hükümranlık kurmanın bir aracı haline getirilmişse orada sağlıklı bir düşünme ameliyesinden bahsedebilmek zorlaşır.

Hâlbuki insan kavram inşa eden, etmesi gereken bir canlı. Kavramlar tarafından inşa edilen, giderek linç edilen insan tipi bugünkü Türkiye fotoğrafında hiç de yabancısı olmadığımız bir manzara. Örneğin bir laiklik bir hukuk kavramları etrafında bile bu kavramların içeriğine matuf ortak bir düzlem yokken kime ne anlatılabilir. “Kanun” ile “hukuk”un birbirinden fersahlarca uzak iki kavram olduğunu gelin de siyaset mühendislerine anlatın anlatabilirseniz.

Özdenören, insanın elini kolunu bağlayan, insanı köleleştiren kavramların sorgulamasının bile yapılamadığını söylüyor. Çünkü bu kavramlar birer ideoloji hâline getirilmiş, siyaset laboratuarlarında modern çağın “insan yem”leri olarak üretilmişlerdir. İnsan kavramlar üzerinde müdahil olamadığı müddetçe bu ideologların ürettiği kavramlar tarafından inşa edilmek (ve dahi imha edilmek de) elbette kaçınılmaz.

Malcolm X’in yıllar önce söylediği şu söz, Siyasal İstiareler kitabının temel çıkış noktasıdır desek doğru olur sanırım: “İster mermi olsun, ister oy pusulası. İnsan iyi nişan almalı; kuklayı değil kuklacıyı vurmalı.” Siyasal İstiareler, bize kuklayı değil de kuklacıları görmemiz gerektiğini söyleyen, bilinç tazeleyen, “kör”lüğümüze evrensel bir yardım eli uzatan kıratta bir kitap.