Meksika Sanatının İki Ünlü İsmi Pera’da

Etkinlikler
Röportaj & Fotoğraflar: Hüseyin Güneş Fotoğraf galerisi için tıklayınız. Pera Müzesi’nin Süreli Sergilerinden sorumlu Begüm Akkoyunlu Ersöz ile yapıtları kadar özgün karakterleri, yaşam...
EMOJİLE

Röportaj & Fotoğraflar: Hüseyin Güneş

Fotoğraf galerisi için tıklayınız.

Pera Müzesi’nin Süreli Sergilerinden sorumlu Begüm Akkoyunlu Ersöz ile yapıtları kadar özgün karakterleri, yaşam öyküleriyle merak uyandıran 20. yüzyıl sanatının Meksika ve dünyadaki en dikkat çekici isimlerinden olan Frida Kahlo ve Diego Rivera’i konuştuk. 

Yapıtları ve yaşamlarıyla, sinema ve edebiyat dünyasına da esin vermiş ikilinin eserleri, 20 Mart 2011 tarihine kadar Pera Müzesi’nde izlenebilecek.

Bu koleksiyonun Türkiye’ye getirmesine nasıl karar verildi, süreç nasıl işledi?

Hikâyeyi biraz başından almak yararlı olur. Pera Müzesi şu an 6. yılını sürüyor, 2005’te açıldı. Kurulurken amaçlarından biri sanatseverlere kültürel birikimimizi tanıtırken, bir yandan da uluslararası sanat ortamında tanınmış, öncü ve sanat tarihinde yer edinmiş sanatçıların yapıtlarını sunabilmekti. Çeşitli süreli sergilerle bunları gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Bu doğrulta, özellikle Frida Kahlo başlangıcından beri hep aklımızdaki bir isimdi. Bir kaç girişimimiz olmuştu. Fakat Frida Kahlo’nun hayat hikâyesinden bildiğiniz gibi çok sınırlı sayıda eserleri olan, az üretebilmiş bir sanatçı. Dolaysıyla uluslararası pek az koleksiyonda toplu halde eserleri bulunuyor. Keza Diego Rivera da duvar resimleriyle ünlü, sergilenebilir eserlerine ulaşmak onun da kolay değil. Araştırmalarımız sırasında Gelman Koleksiyonu’na rastladık. Meksika’dan gelen koleksiyon, Rus ve Çekoslovak asıllı bir çifte ait. 1940’lı yıllarda Meksika’da tanışıp evlenmiş ve orada yaşamışlar. 20. yüzyıl Meksika sanatına ait geniş bir koleksiyon oluşturmuşlar. 

Ayrıca Jack Gelman film sektöründen gelen bir isim ve Meksika’da Cantinflas’la ünlenmiş filmlerinin yapımcısı. Film sektöründe edindiği birikimi ciddi anlamda bu koleksiyonu oluşturmaya harcamış. Henüz Meksika’ya yerleşmeden önce 20. yüzyıl Avrupa sanatına dair de bir koleksiyon oluşturmuş. Çift daha sonra bunların büyük bir kısmını Metropolitan Müzesi’ne bağışlamış. İçinde Braque, Picasso, Cezanne ve daha birçok sanatçının olduğu bir koleksiyon bu. Metropolitan Müzesi’ne bağışlanan ilk koleksiyonun yanı sıra 20. yüzyıl Meksika sanatını yansıtan bölümü hala Meksika’da bulunuyor ve Meksika devletinin kültür varlıkları envanterinde kayıtlı özel eserler arasında yer alıyorlar.

Sergide Frida Kahlo ve Diego Rivera’nın toplam 42 eseri sergileniyor ve Gelman Koleksiyonu’nda yer alan Kahlo ve Rivera eserlerinin tümünü oluşturuyor. Çoğu Gelmanlar’ın hayattayken satın aldıkları, bir kısmı ise Jack ve Natasha Gelman’nın ölümünden sonra ailenin yakın dostu Robert Littman’ın başkanlığını sürdürdüğü Vergel Vakfı tarafından satın alınarak koleksiyona kazandırılmış eserler.

Frida Kahlo ve Diego Rivera sergisini oluşturma niyetiyle ilk yola çıktığımızda bize bu konuda en çok yol gösteren birlikte çalıştığımız küratörümüz Dr. Helga Prignitz-Poda oldu. Meksika sanatı ve Frida Kahlo uzmanı olan Poda ve aynı zamanda geçtiğimiz yıl Berlin ve Viyana’da düzenlenen Frida Kahlo Retrospektifi’nin de küratörü.

Frida Kahlo’yla ilgili herhangi bir kitap çalışması var mı? Film çalışmasının olduğunu biliyoruz. Pera Müzesi’nin herhangi bir çalışması oldu mu?

Hem Diego Rivera hem de Frida Kahlo üzerine pek çok yayın bulunuyor tabii. Ancak Türkçe’de yalnızca Frida Kahlo biyografilerini biliyoruz. Söz konusu biyografilerden Hayden Herrera’nın kaleme aldığı kitap sonrasında senaryolaştırılarak “Frida” adlı bir Hollywood filmine de konu oldu bildiğiniz gibi. Nitekim Kahlo’nun popüler kültürde bu kadar yer almasının kaynaklarından biri olarak da gösteriliyor film.

Bizse Pera Müzesi olarak her sergimiz için Türkçe ve İngilizce olmak üzere en az iki dilli bir katalog yayınlıyoruz. Bu sergi için de kapsamlı bir katalog çalışmamız oldu. Küratörümüz Dr. Helga Prignitz-Poda ana metniyle sergiye odaklanan ve Diego Rivera ile Frida Kahlo’nun karşılıklı  yapıtları üzerinden sanatlarını tartışan bir metin yazdı. Dönemin Meksika’sı, sosyal ve politik ortamı ile sanatçıların yaşamını bir zaman dizin üzerinden aktardı, ayrıca tüm eserleri derin sembolik anlamlarıyla da tek tek inceledi.

Sylvia Navarette, Gelman Koleksiyonu’nu, koleksiyoner çiftle yaşamlarıyla da hep merak uyandıran bu sıra dışı sanatçı çiftin ilişkilerini ve koleksiyonun hikâyesini anlattı. Frida Kahlo’nun kız kardeşinin torunu, fotoğrafçı Cristina Kahlo çiftin sanatçı dostlarıyla ilişkisini, sanat çevrelerini ve kendilerini konu alan fotoğraflar üzerine bir yazı yazdı. Salomon Grimberg, yine Frida Kahlo’nun renkli fotoğraflarından hareketle bu kareleri görüntüleyen ve 10 yıl süreyle Frida Kahlo’yla aşk yaşamış olan Nikolas Muray ile Kahlo’nun öyküsünü kaleme aldı. Kataloğu en ilginç kılan yazılardan ikisi ise Diego Rivera’nın asistanlığını yapmış eleştirmen Raquel Tibol’ün bir önsözüyle sunduğumuz ve Diego Rivera ile Frida Kahlo’nun birbirleri için yazdıkları iki özel metinden oluşuyor. 

Diego Rivera Meksika devrimiyle ilgili çizimleri olan bir sanatçı, aynı zamanda Frida Kahlo’yla birlikte Marksist çizgiden geliyor. Şu an Pera Müzesi’nde Frida Kahlo ve Diego Rivera’nın hangi eserleri sergileniyor?

Frida Kahlo ve Diego Rivera sanatları ve yaşamları siyasal düşünceleriyle bütünleşmiş sanatçılar. Her ikisi de aralıklarla olmakla birlikte Komünist Parti’ye üyeler, Troçki ve eşini sürgündeyken Meksiko’da kendi evlerinde konuk etmişler. Özellikle Diego Rivera Meksika’daki bakanlık binalarına yaptığı çok büyük duvar resimleriyle Meksika Devrimi’ni resimleyen üç büyük isimden biri. Ancak devrimi resimleyen ve siyasal görüşünü görünür kılan eserleri duvar resimleri; sergide yer alan tuval ve çizimleri ise daha çok Meksika’nın yerli kültürünü, bu kültürden figür ve portreleri yansıtan resimlerle örneğin o dönemin ileri gelenlerinden aldığı siparişlere örnek olarak Natasha Gelman’ın bir portresinden oluşuyor. Yani daha çok duvar resimlerine eskiz niteliğindeki figüratif çalışmaları ile manzara ve ölü doğaları görmek mümkün.

Frida Kahlo ise daha çok otoportreleri ile tanınıyor. 16 yaşındayken geçirdiği kazanın sonuçlarını bir ömür boyu yaşamış. Geçirdiği yaklaşık yirmi ameliyat nedeniyle özellikle yaşamının son dönemlerini yatağına bağlı geçirmek zorunda kalmış. Kısıtlı fiziksel gücü ve koşulları nedeniyle gözlemlediği ve bildiği en iyi konu da kendisi olmuş. Portreleriyle bir yandan Meksika geleneksel kıyafetleri içindeki ilginç görünümünü yansıtırken bir yandan Diego Rivera’ya olan büyük aşkını resmetmiş. Sembolik anlatıma sıklıkla başvurmuş. Frida Kahlo acılarını yansıttığı kimi ürkütücü denilebilecek resimleriyle de bilinir. Bu resimlerde düşüklerini, kürtajlarını ve karanlık dünyasını görmek mümkündür. Ama ilginçtir Gelmanlar o tür resimlerinden daha çok sembolik anlatımlı otoportrelerini satın almışlar ki, bu da koleksiyonerin seçiminin eserleri bir arada yorumlarken nasıl bir farklılık oluşturabileceğinin güzel bir örneği.

Farklı temaları işleyen Frida Kahlo ve Diego Rivera hayatlarının tamamını resmettiklerini söyleyebilir miyiz?

Frida Kahlo için bunu kesinlikle söyleyebiliriz. Kişisel dünyasını birebir yansıtmış resimlerine. Çok samimi bir duruşu var Frida Kahlo’nun. Algıladığı dünyayı ve duyumsadıklarını çok kişisel ve sembolik bir anlatımla yansıtmış tuvallerine.

Diego Rivera’nın tuvalleri sanat anlayışını elbette yansıtıyor ama konuştuğumuz gibi sanatçı asıl duvar resimleriyle tanınıyor. O anlamda Diego Rivera’nın tuvallerinin duvar resimlerinin öncülü olduğunu söyleyebiliriz. Ama asıl görüşünü ve devrimi duvar resimlerinde izliyoruz, hayatının çok önemli bir parçasını oluşturan devrimi bütün Meksika’nın duvarlarına resmetmiş bir sanatçı. Hayatları, sanatları bu anlamda.

Sergide bulunan Frida Kahlo ve Diego Rivera eserleri hangi temaları işliyor?

Diego Rivera’nın az önce de değindiğim gibi küçük boyutlu eserleri yer alıyor. Tanıdığı insanların portrelerini yanı sıra koleksiyon sahibi Natasha Gelman’nın portresi de bulunuyor.  Diego Rivera’nın Meksika’ya gelen turistlere satış amacıyla burada görüldüğü türde küçük boyutlu çocuk resimleri yaptığını da öğreniyoruz. Çocuk resimlerinden başka günlük yaşamdan görüntüler, ayrıca Meksika yaşamını ve kültürünü simgeleye ayçiçekleri, kala çiçekleri, kaktüslü manzaralarla yerlilerin yaşamları da konu olmuş tuvallerine.

Frida Kahlo’nun eserlerine gelince; onlar bahsettiğimiz gibi çoğunlukla otoportrelerden oluşuyor. O da yerli kültürüne çok yakın hissettiği için olsa gerek geleneksel kıyafetler içerisinde gösteriyor kendini. Frida Kahlo yaşamıyla da çok ilgi çekmiş biri. Özellikle yerli kıyafetleri ve takıları onu çok farklı göstermiş. Bazen abartılı bulanlar da olmuş ama kat kat yere kadar uzanan geleneksel elbiselerinin içinde fiziksel durumunu örtmek istediği de düşünülüyor.

Sergi beklediğiniz ilgiyi gördü ve bundan sonraki projeleriniz neler?

Diego Rivera ve Frida Kahlo yaşamlarıyla ilgi çeken ve merak uyandıran sıra dışı bir çift,  dolayısıyla sergi de büyük ilgi görüyor. Özellikle Frida Kahlo dünyada çok ilgi gören bir isim, çok gizemli bir yanı var ve hala yeni okumaları yapılıyor resimlerinin. Tabii Türkiye’de de ilk kez sergileniyorlar.

Pera Müzesi olarak bize de çok memnunuz bu durumdan. Serginin özellikle gençler, ama onların yanı sıra her yaş grubundan büyük ilgi gördüğünü söyleyebilirim.

Bundan sonraki projeler için şimdiden konuşmak belki biraz erken ama 2010 yılında pek çok önemli ismi Pera Müzesi’nde ağırladık. Bunlar arasında Chagall ve Picasso da vardı, başka pek çok yerli ve uluslararası sergiye de ev sahipliği yaptık. 2011’de de Türk sanatına yönelik sergilerimizin yanı sıra uluslararası projelere de yer vermeye devam edeceğiz.

on5yirmi5.com