Kuyu; Yeni Bir Anlayış…

Etkinlikler
Röportaj: Selim Sebilci Cemil Meriç’in ifadesiyle “hür tefekkürün kalesi” olan dergiler… Uzun bir zaman dergilerin ve dergiciliğin merkezi İstanbul idi; hâlâ da öy...
EMOJİLE

Röportaj: Selim Sebilci

Cemil Meriç’in ifadesiyle “hür tefekkürün kalesi” olan dergiler… Uzun bir zaman dergilerin ve dergiciliğin merkezi İstanbul idi; hâlâ da öyledir. Sanatın –özelde edebiyatın- merkezi İstanbul olduğu için bu böyledir sanırım… Doğrudur da… Ancak son yıllarda taşradan da iyi işlere imza atan nitelik çıtası yüksek dergiler çıkmaya başladı.

Eskiden taşra dergisi denilince tasarımından içindeki yazılara varana değin “basitlik” ve “söz kalabalığı ile edebiyat yapmak” akla gelirdi. Aslında merkezi İstanbul olduğu halde taşra dergisi sınıflandırmasına giren dergiler de yok değil.

Bu seri konuşmalarda ana akım dergilerden uzakta, taşra dergilerinin dinginliğinde konaklamaya çalışacağız. Biz burada taşra kelimesi ile ana akım dergilerin dışındaki dergileri kast etmiş oluyoruz. Yani aka akım dışında yer aldığı halde nitelik çıtası ana akım seviyesinde olan dergilerdir konuştuklarımız. İşte bunlardan birisi de KUYU dergisi

Kuyu dergisi genel yayın yönetmeni ve Kenan Tuzcu ile yayıncılık serüvenlerini, dergiciliği ve projelerini konuştuk.

Hocam, önce sizi tanıyabilir miyiz?
1984 Gebze doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunuyum. Halen de Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde yüksek lisans eğitimime devam ediyorum. Aynı zamanda Gebze’de imam-hatiplik yapıyorum. Daha öncesinde Pak-Peyam ve Yeni İfade dergilerinde ve “düşle” e-dergisinde yazılarım ve şiirlerim yayımlandı. 2006 yılında Kuyu Dergisi yayın kurulundan Muhammed Yaşar’ın öncülüğünde Yitik Kelimeler dergisini çıkardık. Orada da yazılarım ve şiirlerim yayımlandı.

Kuyu, nasıl doğdu? Neden bir dergi çıkarmaya niyetlendiniz?
Aslına bakarsanız dergicilik fikri bizde daha öncesinden var olan bir fikirdi. Önceki soruda da söylediğim gibi 2006 yılında Yitik Kelimeler dergisini 4 sayı çıkarabildik. Daha sonrasında o zamanki imkânsızlıklar dolayısıyla devam ettiremedik. Fakat edebiyata dair hassasiyetimizi hep diri tuttuk. En nihayetinde eli kalem tutan ve iyi bir şeyler üreten arkadaşlarımız vardı. Yazan insanlarda da dergilere eserlerini gönderme konusunda bir tedirginlik fark ediyorduk. Bu tedirginliğin sebebi de eserin objektif bir şekilde değerlendirilecek olmasından duyulan bir şey değildi. Artık herkesin rahatça dillendirdiği gibi “edebiyat çetesi”ne bulaşmak tedirgin olunacak bir işti. Bunun üzerine hem kendi sözümüzü söylemek hem de yazan insanların rahatça yazı gönderebileceği bir alan açmak istedik. Yayın kurulunun yalnızca edebi hassasiyetlerle ilgilendiği ve yazarın da eserini gönderirken bu rahatlıkla gönderebileceği bir alan. Bu alanda dergi; isminden de anlaşılabileceği gibi bir “köşe kapma” gayretinde değil. Birçoğunun köşe kapma gayreti içinde olduğu bir ortamda kuyuya/ kuyudan seslenen bir dergi. 2009 yılının yazında Tuba İnal ve Zehra Penbegüllü de bizlerle dergi konusunda istişarede bulununca böyle bir adımı atmış olduk. İlk sayımız da 2009 yılında Eylül-Ekim aylarında “Sonbahar Kuyusu” başlığıyla çıktı.

Dergi çıkarmanın ne gibi zorlukları var ya da zorlukları var mı? Destek görüyor musunuz?
Her işin kendine göre zorlukları olduğu gibi edebiyat dergiciliğinin de zorlukları var. İlk başta, edebiyat dergiciliğiyle uğraşan birçok kişinin söyleyebileceği gibi maddi zorluklar var. Fakat bunu sürekli dillendirmek yakınmak oluyor. Biz bu işe girerken bunun farkındaydık. Dağıtım anlamında da dergiciliğin bazı zorlukları var. Bu işi yapan bazı firmalar olsa da anlaşma yapmak bazen sıkıntı olabiliyor. Ama çok şükür zorluklar arkadaşlarımızın özverileriyle güzel bir işbirliğine dönüşüyor. Dağıtımı şirketle yapmasak da birçok şehirde temsilcimiz var. Burada bize destek veren tüm arkadaşlarımıza tekrar tekrar teşekkür etmek gerekir. Kuyu Dergisi herhangi bir şirketle anlaşmamasına rağmen 30-35 şehre ulaşıyor. Kuyu Dergisi’ni okuyan ve bizimle iletişime geçen arkadaşlar kendi şehirlerindeki kitapçılara dergiyi ulaştırıyor. Bu da çabanın samimiyetini artırıyor. Ellerinde iğne de olsa bulundukları şehirlerde bir kuyu kazıyorlar. Bir de dergiciliği, edebiyatı önemseyen ve yaptığımız işe değer veren kişiler bize destek olmaya çalışıyorlar. Yani her zorlukla beraber bir kolaylık oluyor.

Kapak tasarımlarınız oldukça özgün ve derinlikli… Kapaklar bir konsepte göre mi hazırlanıyor?
Kapakları ve iç tasarımımızı Burak Yıldırım yapıyor. Kendisi hem iyi bir şair, hem de iyi bir fotoğrafçı olduğu için metin ile tasarım bütünlüğünü iyi sağlayabiliyor. Kapakları da düzenlerken Kuyu imgesini kullanıyoruz. Modern kuyular, taş kuyular veya kuyudan çıkış…
Dergiye ürün göndermek isteyen okuyucularımıza bu konuda neler söyleyebilirsiniz?
Şunu özellikle söylemek isterim ki Kuyu Dergisi’nde yazılar yayımlanırken edebi kriterler göz önünde bulunduruluyor. Yani eserini gönderen kişiden özgeçmiş istemiyoruz veya kendisini sorgulamıyoruz. Gelen esere bakıyoruz ve yayın kurulunun okumalarına göre edebi bir çıtaya ulaşmışsa ve yayımlanacağı sayıya uygunsa yayınlıyoruz. Belirttiğim gibi bu kriterler de “yayın kurulunun okumalarına” göre. Dolayısıyla yayınlamadığımız eser kötü diyemeyiz. Kendi okumalarımıza göre gelen eser hakkındaki fikrimizi söyleyebiliriz. O açıdan dergi okuyucusu veya dergiye eser göndermek isteyenler “gönül rahatlığıyla” gönderebileceklerini bilsinler.

Sizce de edebiyatta hâlâ taşra-merkez ayrımı var mı?
Günümüzdeki iletişim araçları göz önünde bulundurulunca eskiden anlaşıldığı üzere coğrafi manada bir taşra-merkez ayrımı artık söz konusu değil. Bunun yanı sıra nihayetinde İstanbul’da, Ankara’da da taşra dergiciliğine rastlayabiliyoruz. Ama sanırım yeni merkez tanımı şehirler veya söyledikleri sözler açısından değil kapılan köşeler açısından yapılıyor maalesef.

Kuyu, dergisine ulaşmak için ne yapmalıyız, dergiyi nasıl bulacağız?
Kuyu Dergisi birçok şehirdeki kitapçılarda bulunuyor. İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de, Konya’da, Bursa’da, Trabzon’da, Eskişehir’de, Erzurum’da, Samsun’da vs. İnternetten veya telefon yoluyla bizlere ulaşanlara da yardımcı olmaya çalışıyoruz. kuyudergisi@hotmail.com veya kuyudergisi@gmail.com adresimizden bizlere ulaşılabilir. Veya 0506 599 08 86 / 0535 373 55 37 telefon numaralarından da ulaşılabilir. Buradan bize ulaşanların yaşadıkları şehirde dergi varsa kendilerini o kitapçıya yönlendiriyoruz. Eğer o şehirde dergi yoksa istemesi durumunda adresine gönderiyoruz.

Kuyu dergisi olarak projeleriniz var mı, okuyucu neler bekliyor?
Şu an derginin nasıl bir duruşu olduğunu okuyucu biliyor. Kuyu Dergisi’nin bir sonraki sayısında az çok karşısına nelerin çıkacağının ve hangi kalitede çıkacağının farkında. Biz de şu anki duruşumuzu -elbette daha da geliştirerek- muhafaza etmeye çalışacağız. Ama internet sitesi kurmak için bir çalışmamız var. Gerek dergide yayımlanan eserlerin daha çok okuyucuya ulaşması için gerekse dergide yazarlara sunduğumuz alanın internette de bir karşılığının olması için böyle bir çalışma yapıyoruz. İnşallah derginin 1. senesi olan Eylül ayına da bunu yetiştirmeye çalışacağız.