Kur’an Kıssalarında Saklı Sinema

Etkinlikler
Mana yayınlarından yeni piyasaya sürülen kitap, çok tartışılacağa benziyor. Kuveytli ünlü düşünür Züheyr Mansur el Mezidi tarafından kaleme alınan kitap, "Kur’an Kıssalarında Sinematik Özel...
EMOJİLE

Mana yayınlarından yeni piyasaya sürülen kitap, çok tartışılacağa benziyor. Kuveytli ünlü düşünür Züheyr Mansur el Mezidi tarafından kaleme alınan kitap, "Kur’an Kıssalarında Sinematik Özellikler" adıyla basıldı. Kitabın yazarı Züheyr el Mezidi, kitabın giriş bölümünde şu ifadelere yer veriyor;

"Yirmi yıla yakın bir süredir basın-yayın dünyasının içindeyim. Dinî içerikli kitaplar yanı sıra İslam düşünürlerinin İslam sanatı üzerine yazdıkları pek çok eser okudum. Ama hiç birinde aradığımı bulamadım. Çünkü bu alanda yazılan kitapların hiçbiri belli bir çerçevenin dışına çıkmamıştı. Hepsi bu dinin ne kadar kapsamlı, gerçekçi ve muteber olduğundan bahsediyordu. Merhum Seyit Kutup "Kur’an’da Sanatsal Tasvir" adlı kitabında bu alanda cesaret gerektiren bir sıçrayış gerçekleştirmiş olsa da eseri Kur’an sahnesine ulaşarak görsel ve hayâlî bir temel oluşturacak nitelikte değildi. Ayrıca sinema ya da TV alanında sanat yapımında kullanılabilecek bir fikre dönüştürülmesi de hiç kolay değildi.

Gerek İngiliz basın heyetindeki senaryo yazma alanındaki çalışmalarımız, gerekse Arap kanallarındaki çalışmalarımız ve araştırmalarımız sonucunda Kur’an-ı Kerim’in içerdiği eşsiz metodun kimse tarafından bilinmediği sonucuna vardık. Birinin bu eşsiz metodu ortaya koyması ve kurallarını açıklaması gerekiyordu. Elinizdeki bu çalışma bu alanda gerçekleştirilmiş cüz’i bir çabadır. Kur’an’daki bazı sahneler için belli bir kural belirleyemedim. Çünkü söz konusu bölümler bu günkü sanatımızdan daha ileri boyutlarda. Belki benden sonra gelecek olan ve "İslamî" sıfatla bu sanatı icra eden sinema yönetmenleri başlangıç niteliğinde kaleme aldığımız bu çalışmayı TV yapımcıları, fotoğrafçılar ve sinema üreticileri için bir başvuru kaynağı olacak şekilde tamamlarlar.

“ALLAH GÜZELDİR, GÜZELİ SEVER”

Tasavvur konusunu seçerken oldukça tereddüt ettim. Ele alacağım konu çerçevesi içinde seçimimi belirleyen şu sorular oldu: Ben akılda şekillenen tasavvur konusunu mu ele alacağım, yoksa saf ilmi açıdan tasavvuru oluşturan sebepler konusunu mu? Ya da gözün fonksiyonu olmaksızın akıl yoluyla zihnimizde görüntülerin toplanması üzerine mi yahut tasavvurun niteliği üzerine mi yazacaktım?

Zihinde ortaya çıkan belirli bir tasavvurun oluşumu hakkında akıl ve kalpten tümüyle nasıl yararlanacaktım? Somut olarak gözümüzle görmediğimiz bir şeyi zihnimizde canlandırmamız da mümkün değil. Tasavvur sistemi, bize verilmiş olan güzellik anlayışı ya da bizim şekillendirdiğimiz bir sistem midir? “Allah güzeldir, güzeli sever.” Öyleyse güzelliğin nitelikleri nelerdir? Ya da istediğimiz ve Allah’ın bizi yönlendirdiği güzellik standartları nelerdir?

Böylece derin bir düşünce ve tefekküre daldım. Zihnimi meşgul eden düşüncelerin bazıları şunlardı:

Somut olarak gözle görme sebebiyle akılda zihinsel olarak oluşan tasavvurlar; müzik gibi sesleri duyarak oluşan tasavvurlar; sertlik, yumuşaklık gibi dokunmakla oluşan tasavvurlar. Etrafımızdaki sıcak-soğuk gibi his yoluyla akılda oluşan tasavvurlar; koku alma gibi duyusuyla aklımızda oluşan tasavvurlar; ilk defa ya da aniden karşılaşılan üzücü veya önemli olaylar sebebiyle akılda oluşan tasavvurlar…

Peki, bu tasavvurlar zihinde nasıl oluşuyor? Hafızadaki yeri neredir? Bunların oluşumu nasıl gerçekleşiyor? Nasıl ortaya çıkıyor, gelişiyor ve kendisini başlatandan başka biçimlere nasıl dönüşüyor? Daha önceden onu tanıyan ya da tanımayan herhangi bir duyuyu nasıl uyarıyor?

Peki, ya gerçek? Gerçek nedir? Çevremizde gördüklerimiz midir, yoksa mutlak bir durum mu? Aynı durumu gören iki kişiden birinin gördüğü şeyler ile diğerinin gördüğü şeylerin birbirinden farklı olması mümkün müdür?

Böylece yayıncılık ve zihinde tasavvurun oluşumu arasındaki ilişkinin mahiyeti üzerine düşünmeye başladım. Basın-yayın alanının konuya yakınlık derecesi nedir? Sonuçta konunun basın-yayın ile yakından ilintili, hatta onun esaslarından biri olduğu sonucuna vardım. Mana ve görüntülerin oluşması için sesler ve tasavvurların birbirine karışmasının yanı sıra, büyük bilgi ve fikir stoklarını oluşturmakta faydalandığımız temel öğe de yine tasavvurdur. Zihni yaratma kudreti; seneler boyunca zihinde farklı seviyelerde depolanan bu büyük görüntü stokları, bir seri karışım ve tasavvurdan başka bir şey değildir.

Konsept nedir? Tasavvurlar topluluğundan mı ibarettir? Bu kavram nasıl oluşur? Nasıl gelişir? Onun oluşmasında tasavvurlara ilaveten rakamlar, izahatlar ve bilgilerin etkisi var mıdır?

Hayal nedir? Beyinde stoklanmış olan görüntülerin hatırlanması mı? Yoksa gerçekte var olmayan görüntülerin ortaya çıkarılması mı? Ya da gerçekte var olan mutlak görüntüler mi?

Ve son olarak körlerde tasavvur ve mana nasıl oluşmaktadır ve bizim zihnimizdekilerden farklı mıdır? Sağırlar mana ve tasavvurları nasıl depolar?

Güzel ezgiler zihinsel tasavvurların oluşumunu sağlayan sessel programlar olarak kabul edilebilir mi? Beyne anlık olarak giren ses dalgaları görülmesi mümkün olan tasavvurlara dönüşebilir mi?

Birbiri ardına sıralanan sorular başlangıçta sınırladığım çerçeve içersinde istediğim çözümlere ulaşmamı pek de kolaylaştırmadı. Sonunda Allah’a tevekkül ederek aşağıdaki satırları yazmaya koyuldum."