Küçük insanlar, büyük düşlere dalınca…

Etkinlikler
Arzu Şahin’nin kitap kritiği; Harry, Marion, Tyrone ve Sara… Hayata hayallerle asılan ve bağımlılıklarla savrulan dört insan. Hubert Selby Jr.’un kaleme aldığı “Bir Düş İçin Ağ...
EMOJİLE

Arzu Şahin’nin kitap kritiği;

Harry, Marion, Tyrone ve Sara… Hayata hayallerle asılan ve bağımlılıklarla savrulan dört insan. Hubert Selby Jr.’un kaleme aldığı “Bir Düş İçin Ağıt”, alışkanlıklarının esiri olmuş ve hayallere sığınmış sıradan insanları anlatıyor. Madde bağımlısı üç genç ve hayatında televizyondan başka birşey olmayan yaşlı bir kadın. Hepsi de gelecekten umutlu. Çünkü hepsinin bir düşü var…

Yeraltı Edebiyatının kayıp insanları, küfürlü dilleri, yoldan çıkmış halleri ve günahlarıyla bu kitapta da karşımızda. Brooklyn’e Son Çıkış ile herkesin tanıdığı Hubert Selby Jr. sersemleten ve empati kurduran bir yazar. Kurduğu atmosfer ve kişiler hiçbirimize uzak değil. Belki de o yüzden mutsuz son bizi bu denli kederlendiriyor.

Harry ve Marion birbirlerine âşık iki genç. Tyrone ise onların en yakın dostu. Üçü de sıradan hayatlarını değiştirmek istiyor. Güzel bir kafe açıp para kazanmak, kimseye bağlı olmadan yaşamak yegâne amaçları. Tyrone diğer siyahlar gibi olmadan, sokakların sefaletinden kurtulmanın hayalini kurar. Marion çizimlerini ilerletip kafeden kazandıkları parayla Avrupa’ya gitmenin peşinde. Harry Marion’la mutlu olmak ve annesinin onu görmek istediği o “başarılı” yere ulaşmak derdinde. Biraz para biriktirip yüklü bir mal alarak ve bunu satarak düşlerine ulaşacaklarını sanırlar. Ama işler yolunda gitmez ve adamlarımız zindanlarına hapsolur…

Sara’nın hayatında ise oğlu Harry ve televizyonundan başka kimsesi yok. Çikolata ve yemek en büyük zevki. Buzdolabı O’nun mutluluk alanı. Bir gün Sara koltuğunun karşısında sabitlenen dünyasına dalmışken telefon çalar. Hattın ucundaki ses ona tv de bir yarışma programına katılacağını söyler. Ve Sara bu hayale tutunup her şeyi yeni baştan tasarlar. Yalnızlığından kurtulmak ve saygı görmek için bir nedeni vardır artık. Ölen kocasının ona aldığı kırmızı elbisesi ve altın rengi ayakkabılarıyla ekranda boy göstermek için çırpınır. Bir süre sonra zayıflamak ve kırmızı elbisenin içine sığmak başarmanın sembolü olur. İradesiyle boğuşmaktan vazgeçen Sara, zayıflama hapları kullanır ve çöküş başlar…

Bir Düş İçin Ağıt, yırtmak  için didinen bu insanların hazin sonunu harika bir üslupla sunuyor. Tekrarların çokluğu okuru sıkmak yerine yaratılmak istenen atmosferin içine alıyor. Birbirinin hemen aynı gibi görünen günleri izlerken, fonun önünde çok şeyin değiştiğini farkediyorsunuz. Kitabı bitirdiğinizde ise kendi bağımlılıklarınızı ve hayallerinizi sorgulamadan edemiyorsunuz. Çünkü hemen herkesin büyük düşleri var. Ancak bazen hayallere asılmak ayağımızın altındaki zemini kaybetmek anlamına gelebiliyor. Ve çoğu zaman gerçekleri yaşamaktansa düşlere sığınmayı tercih ediyoruz…

Kitapta geçen karakterlerin “Büyük Amerika Hayali”nin ürettiği birer figüran olduğu ortada. Star olmanın dayanılmaz çekiciliği ile baştan çıkmış, farkedilmek ve kazanmak için yaşayan insanlar.

Başarılı örnekler hep birer rol model olarak önlerinde. Bir gün herkesin meşhur olacağı televizyon ve kumanda tehlike anında kurtarılacak ilk eşya. Sokaklar ise başka bir alem. Serseri denilen kaybolmuşların kol gezdiği, gerçekliğin dayanılmazlığından kaçmak için beyinlerin dumanlandığı, sahte düşlere sığınılan yerler. Hal böyle olunca ortaya farklı bir tablonun çıkması zor. Ne de olsa büyük biraderin kayıp çocukları kaybolan ruhlarını arıyor. Ve küçük insanlar büyük düşlere dalınca olanlar oluyor…

Bir Düş İçin Ağıt,  aynı adla 2000 yılında sinemaya uyarlandı. Yönetmenliğini Darren Aronofsky’nin yaptığı “Requiem For A Dream” kısa zamanda kült oldu. Kitabını okuduğumuz bir filmi beğenmek zordur. Ancak  filmin başarılı bir uyarlama olduğu söylenebilir. Okurken zihninizde canlanan bir çok sahne görsel olarak karşınıza çıktığında farklı bir etki yaratıyor kuşkusuz. Ancak filme çekilirken bir çok detay ister istemez ayıklanmış. Dolayısıyla kafanızda kurduğunuz filmden biraz daha farklı. Bütünsel olarak düşününce ve ister istemez karşılaştırma yapınca kitabın filmden daha etkileyici olduğu söylenebilir. İyisi mi filmi seyretmeden önce kitabı okuyun. Filmi zaten biliyorsanız da üşenmeden dönüp kitaba bakın. Eminim kitabın edebi atmosferi size ayrı bir lezzet verecektir…

okudumyazdim.net