İstanbul’un Sırlarının Üstü Açıldı

Etkinlikler
Hazırlayan: Engin Dinç İstanbul!.. 8 bin yıllık tarihiyle dev imparatorlukları topraklarında misafir etmiş belki de şehirlerin en güzeli… İmparatorluklara ev sahipliği yapmış bu güzel şehi...
EMOJİLE

Hazırlayan: Engin Dinç

İstanbul!.. 8 bin yıllık tarihiyle dev imparatorlukları topraklarında misafir etmiş belki de şehirlerin en güzeli… İmparatorluklara ev sahipliği yapmış bu güzel şehirde, kim bilir hangi sanatçıların en güzel şarkıları, en güzel tabloları, en güzel eserleri ortaya kondu. Kim bilir hangi muhterislerin entrikaları, komploları ve hırsları tarihi değiştirecek olaylara sebep oldu. Ve hangi savaşlar yaşandı, hangi büyük krallar ve padişahlar bu güzelim şehrin havasını soluyup, dünyaya hükmetti.

 

Bu güzel şehirde yaşanan her olay, tarihte ya iz bıraktı ya da tarihi değiştirdi. Kentin ilk kurucusu Byzas, bir kehanet üzere yola çıkıp, İstanbul’u keşfetti ve kentin temellerini attı. Roma İmparatoru Constantinus, Nea Roma adını verdiği bu kentte ilk özgür Hristiyan başkentini kurdu ve Fatih Sultan Mehmet, Hz. Muhammed’in (SAV) müjdeli hadisini yerine getirmek için bu güzeller güzeli kenti fethetmek için hayatını ortaya koydu.

Dünyaya hükmeden imparatorlardan miras kalan ve tarihte iz bırakan her biri birinden değerli onlarca eser ve belge bulunuyor. İstanbul’a hükmeden imparatorlar, kendi büyüklüğünü göstermek için sanatçıları ve ilim adamlarını İstanbul’da toplayarak, onlara en güzel eserlerini yapma şansı tanımış. Hatta bu sanatçılara o kadar iltifat etmişler ki, belki de kimse için yapmayacakları şeyleri onlar için yapmışlar.

Mesela Fatih Sultan Mehmet, sadece bir sanatçıya iltifat etmek için başka hiç kimse için yapmayacağı bir şey yapmış ve başka bir alfabede bu sanatçıya mektup göndermiş. Bugün Türkiye’de hala tartışılan Latin alfabesini Fatih Sultan Mehmet, kendi portresini yapan İtalyan ressam Gentile Bellini’ye iltifat etmek için kullanmış. Ama yine tarihin gördüğü en büyük padişahlardan olan Kanuni Sultan Süleyman ise kendi büyüklüğünü göstermek adına Fransa Kralı V. Şarl’a Arapça ferman göndermiş ve uygulanmasını istemiş.

Bugün Türkiye’de hala tartışılan ve ideolojik bir baskı unsuru olarak hayatımıza giren Latin alfabesinin belki de ilk olarak Fatih Sultan Mehmet tarafından, ama sadece bir sanatçıya iltifat için kullanıldığı bilgisini nereden mi biliyoruz? Tabi ki Sakıp Sabancı Müzesi’nde 5 Haziran’da açılan ve 4 Eylül’e kadar sürecek olan “Efsane İstanbul” adlı sergiden. Bu sergide İstanbul’da hükmeden bütün büyük imparatorluklara ait eserleri ve belgeleri görme şansını yakaladık. Bu güzel sergiyi sizlere daha iyi tanıtmak için gezdik ve yine sizler için notlar aldık. Bakın, “Efsane İstanbul” topraklarında hangi saklı hikayeleri gizliyor?

“EFSANE İSTANBUL” SERGİSİ NASIL AÇILDI?

İstanbul’un 8 bin yıllık tarihinde yaşananlar, “Efsane İstanbul” İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti kapsamındaki en büyük etkinlikte anlatılıyor. Sakıp Sabancı Müzesi’nde 5 Haziran’da açılan ve 4 Eylül 2010 tarihine kadar devam edecek olan “Efsane İstanbul” isimli sergi, bu güzel kenti tüm tarihiyle ortaya koyuyor.

Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nin (SSM), İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın işbirliğiyle ve Sabancı Holding’in sponsorluğunda düzenlediği, “Efsane İstanbul: Bizantion’dan İstanbul’a – Bir Başkentin 8000 Yılı” adlı sergide; İstanbul’un, Marmaray Projesi kapsamındaki Yenikapı kazılarıyla daha da geriye giden 8000 yıllık eşsiz tarihi gözler önüne seriliyor. Sergide, Bizantion’dan Nea Roma’ya, Constantinopolis’ten İstanbul’a; Bizans ve Osmanlı İmparatorluklarına başkentlik yapmış kentin görkemli tarihine ışık tutarken; ticaret, hediye ve 4. Haçlı Seferi’nde olduğu gibi yağma yoluyla çeşitli ülkelere dağılmış hazineleri bir araya getiriliyor.

Sergide; Almanya, Avusturya, Belçika, Fransa, Hollanda, İngiltere, İrlanda, İspanya, İtalya, Katar, Macaristan, Portekiz, Rusya ve Yunanistan’daki önde gelen kurumlardan seçilen 500’ü aşkın eser yer alıyor. Türkiye’deki devlet müzeleri ile özel müze ve koleksiyonlardan seçilen eserlerle birlikte yurtdışından 39, Türkiye’den 19 olmak üzere toplam 58 müzeden seçilen eserler, Türkiye’de benzeri görülmemiş bir sergilemeyle, ilk kez bir arada sunuluyor…

KEHANETTEN MÜJDEYE İSTANBUL…

Bilmeyenler için söyleyelim, Sakıp Sabancı Müzesi, İstanbul’un en güzel semtlerinden biri olan Emirgan’da bulunuyor. Gayet güzel ve hoş bir yerde, bir o kadar hoş manzarasıyla İstanbul’u temaşa edebileceğiniz bir yerde. Bu güzel mekana geldiğinizde kapıda sizi karşılayan güvenlik görevlilerinin tavsiyelerine kulak kabartmakta fayda var. Onların tavsiyesine uyarak, sergiye girişte, sergilenen eserler hakkında bilgi almak için gerekli dinleme cihazını almanız faydanıza olacaktır.

Sergilenen eserlerin bulunduğu alana merdivenlerden iniyorsunuz. Burada ilk olarak sizi İstanbul’un 8 bin yıllık tarihini anlatan bir sinevizyon gösterisi karşılıyor. İsteyenler, İstanbul’a dair bu güzel sinevizyon gösterisini izleyip, kent hakkında özet bir bilgiye ulaşabiliyor.

KENTİ BYZAS MI KURDU?

Bizantion, Nea Roma, Konstantinopolis, Konstantiniyye, İslambol, İstanbul… Bunlar İstanbul’a tarihte verilen adlar. Sergi de bu isimlere uygun bir şekilde düzenlenmiş. Sergi üç galeriden oluşuyor. İlk galeri İstanbul’un ilk kurulduğu döneme ait.

Efsaneye göre M.Ö. 6 binli yıllarda, Antik Yunan’da Zeus’un kızı ve Poseidon’un oğlunun evliliklerinden doğan Megaralı Byzas, kendi halkı için bir kent kurmaya karar verir. Bunun üzerine Delfi’de Apollon’un kahinlerinden biriyle konuşur. Kahin, Byzas’a, ‘körler ülkesinin karşısında çok uğurlu olacak bir yerde bir kent kuracağını’ söyler. Byzas, kahinin söylediği yeri bulmak için hazırlıklara girişir ve göç başlar. Çanakkale Boğazı’ndan geçerek bugünkü İstanbul’un Avrupa yakasındaki toprakların olduğu yerlere varır. Buradan çevreyi seyrederken, Kadıköy’de kurulmuş kenti görür."Bu kenti neden halen benim bulunduğum yere değil de karşıki çorak yere kurmuşlar. Bu adamlar kör mü" diye düşünür. Birden kahinin sözlerini hatırlar ve aradığı yeri bulduğunu düşünür. Aradığı yeri bulmuştur. Kentini bu doğal limanın bulunduğu kıyıdaki yemyeşil yedi tepe üzerine kuracaktır. Kısa sürede kurulan kente Bizantion adı verilir.

Gerçi bu efsane son zamanlarda metro kazıları sırasında Yenikapı’da bulunan MÖ 6500’lü yıllara ait köy kalıntılarının ardından yıkılmaya başlasa da, Byzas ve ondan kalma kalıntılar sergide ilk karşılaştığınız eserlerden. Byzas’ın kendisine ait sikkeler, çeşitli heykeller ve mezar lahitleriyle serginin ilk galerisini gezebiliyorsunuz. İlk galeride İstanbul’un, Roma İmparatorluğu döneminde küçük bir şehir olarak kaldığı dönemlere ait ve yine Roma’nın pagan kültürüne ait eserler de dikkat çekiyor. Büyük heykeller ve anıtlarla Romalılar’ın kente imzalarını attıklarını görüyorsunuz. MS 2. yüzyıla ait Silahtarağa Çeşmesi’nde bulunan Selena ve Artemis heykelleri bu döneme ait eserlerden…