Ferfir İyi Kitaplarla Başladı!

Etkinlikler
Röportaj: Yılmaz Yılmaz Bahar ayları bereketli geçiyor yayın dünyası için. Bir yandan ilk kitaplarını yayınlayan yazarlar diğer yandan nitelikli kitap yayınlamak için yola çıkan yeni yayınevleri&...
EMOJİLE

Röportaj: Yılmaz Yılmaz

Bahar ayları bereketli geçiyor yayın dünyası için. Bir yandan ilk kitaplarını yayınlayan yazarlar diğer yandan nitelikli kitap yayınlamak için yola çıkan yeni yayınevleri…

Ferfir Yayınevi de bu yayıncılardan biri… Aynı zamanda aylık edebiyat dergisi Temrin’i de bünyesinde bulunduran Ferfir, Nisan ayı içinde ilk kitaplarıyla görücüye çıktı. Sadık Yalsızuçanlar ve Berat Demirci gibi kalem ustası isimlerin yanında genç isimlerin de kitaplarını okura sundu.

Sizler için, Ferfir Yayınlarının kurucusu ve genel yayın yönetmeni Şeref Yılmaz ile yayınevini, projelerini ve yayıncılığı konuştuk.

Önce yayınevinin isminden başlayalım isterseniz… Ferfir ne demek?

Ferfir, Farsça bir kelimenin galat hali… Kelimenin aslı “ferhur”dur. “Su kanalı, suyolu anlamlarına geliyor. Bir de İngilizcedeki mor kelimesinin (purple) eski Yunandaki söylenişi “ferfira” şeklinde… Bu bir rastlantı tabi… Dediğim gibi kelime Farsça…

Yeni bir yayınevisiniz… Neden kuruldu Ferfir?

Ferfir, yayıncılığa seviye kazandırmak istiyor. Sadece okurun talebini değil, okura neyi talep etmesi gerektiğini de hatırlatmak istiyor. Okur, aldığı kitabın neyi, nasıl anlattığını bilmelidir. Biz bunu yapmak istiyoruz. Popülizmin inanılmaz bir hakimiyeti var. Bunu bir yere kadar anlamak mümkün ama bu demek değildir ki içi boş kitaplar yayımlansın. Bu ülkede hâlâ üzerinde “ikinci yüz bin” yazan ama içi boş kitaplar basılıyor. Okur alıyor, aldıktan sonra “neden aldım ki bu kitabı?” diyor. Burada okur da sorumludur, ama ondan daha fazla sorumlu olan yayınevidir bana göre… Okura içi boş kitap sunma saygısızlığını hiçbir yayınevi gösterme hakkına sahip değildir. Ferfir yayınları olarak ilk kitaplarımız nasıl bir yol izleyeceğimizin işaretidir. Üslup sahibi insanların kitaplarını yayımlayacağız, ama marjinal kitaplar olmayacak bunlar. Popüler kitaplar da yayımlayacağız ama içi boş kitaplar olmayacak bunlar…

Yayın dünyasında bir darboğaz var. Hem yayınlanan eserlerin niteliği açısından hem maddi açıdan… Ferfir bu süreci nasıl değerlendirecek?

Evet doğru. Ekonomik krizin etkileri henüz silinmiş değil… Eserler marjinal olmazsa, hem nitelikli hem de dikkat çeken güncel eserler olursa okur bir şekilde esere ulaşır. Nitekim ilk dört kitabımızı biz dağıtımcılara verdik. Sorun yaşamadık. Hatta internet kitapçılarına vermememize rağmen onlar da dağıtım şirketlerinden kitaplarımıza ulaşmışlar… İnternette kitap satan yerlere bakın, bizim kitaplarımızın olmadığı satış sitesi yok gibidir. Oysa biz hiçbirine kitap vermedik. Önümüzdeki hafta piyasaya çıkacak yeni kitaplarımız olacak. Bunu niçin söylüyorum? Şunun için: Bu zorlu ekonomik şartlarda ilk çıkarken dört kitapla çıktık. Bir ay aradan sonra şimdi yaza girerken beş kitap birden çıkaracağız. Bu kitaplar öylesine kitaplar değil… Ses getirecek, dikkat çekecek kitaplar… Bizim kaliteli eser yayımlama sıkıntımız yok. Kimden kaliteli eser çıkacağını anlarız. Satış konusunda doğrusu daha büyük sıkıntılar bekliyorduk. Macera olsun diye girmiş değiliz bu işe… Umduğumuz kadar sıkıntı ile karşılaşmadık. Kitaplarımızı teklif ettiğimiz dağıtım şirketleri sıcak karşıladılar, “hayır” demediler. Talep ettiler. Hatta bazıları, biz teklif götürmediğimiz halde bizi aradı. Dağıtım şirketi arayıp diyor: “Sizin sadece şu kitabınızdan sadece bir kitapçı müşterim yüz adet sipariş verdi.” Bu önemlidir. Bir kitapçı yüz adet kitabı bir anda isteyemez. Bunun iki sebebi vardır: ya bu kitap ona da sipariş edilmiştir ya da kitabın gideceğinden emindir. Yoksa niçin riske girsin kitapçı? Bizim ilk posta kitaplarımızın için de biraz eğlenceli gibi duran, liselilerin haylazlıklarını anlatan, tebessüm ettirirken düşündüren bir kitabımız var: Matrak Lise Öyküleri. Bu kitaptan toplu siparişler alıyoruz. Kitap okur kitlesine ulaştı. İçi boş kitap yayınlamayacağız. Keşke büyük zannedilen bazı yayınevleri de kapitalizmin esaretinden kurtulup içi boş kitaplarla okuru aldatmayacaklarına söz verebilseler… Buna ciddi ihtiyaç var.

Yayınevlerinin birçoğu dağıtım sorunu yaşıyor. Mesela kitapların Anadolu dağıtımı nasıl yapılacak, okur kitaplara nasıl ulaşacak acaba?

Yukarıda bu sorunun cevabı nispeten verildi sayılır. Dağıtım şirketlerine veriyoruz kitaplarımızı. Yeni tanıştığımız dağıtımcılar da var. Onlara da vereceğiz. Anadolu’ya kendimiz dağıtıma çıkmıyoruz, çıkamayız da zaten… Bizi arayan kitapçılar oluyor Anadolu’dan, onları dağıtım şirketlerine yönlendiriyoruz. Perakende işle uğraşmak asıl işimizi aksatır. Dağıtımcılar zincir mağazalara kadar, internet kitapçılarına kadar her yere ulaştırıyor. Yeter ki kitabınız ilgi görsün, talep edilsin. Mesele budur.

İlk kitaplarınız çıktı. Bazı usta kalemlerin eserleriyle yola çıkmış oldunuz. İlk kitapları anlatır mısınız biraz?

Sadık Yalsızuçanlar’ın “Dünya Durulmaz” isimli güzel bir kitabını yayımladık. Birçoğu Zaman Gazetesi’nde yazdığı yazılardan oluşan bir kitap… Ana izlek, tasavvufun bu ülkede Marksist insanları bile nasıl etkilediğidir. Kemal Tahir’den Nazım Hikmet’e kadar birçok edebiyatçının eserinde görülen tasavvufi izler üzerinde duruluyor. Geçenlerde bir yayıncı dostumuz dedi ki: “Ben bir kitapçı müşterimde oturuyordum. Çay içerken o arada birkaç kişi sizin yayınevinin kitaplarından sordu. Kitapçı da şaşırdı. ‘Bu yayınevinin kitaplarını sipariş ver, güzel kitaplar yayımladı.’ dedim.” Berat Demirci’nin Beethoven’in Gözleri isimli bir deneme kitabını yayımladık. Berat Demirci, bana göre bu ülkede yaşayan en büyük denemecidir. Denemeye derinlik kazandıran adamdır bana göre… Başkaları aksini iddia edebilir. Ama etrafta üslup sahibi insanlara sorun kanaatime benzer kanaatleri paylaşacaklardır. Önceki kitaplarını da ben basmıştım. Berat Demirci’nin kitaplarının arkasında her zaman dururum. Zaten Ben yayınevi kurduğumuzu söylediğim zaman büyük denilen bir yayınevinden geri çekti hoca kitabını. Oysa ben istememiştim. Ama Berat Hoca dostluğa önem veren, vefalı bir insandır. Yayınevi kurduğumuzu söyleyince hiç düşünmeden dosyasını gönderdi. Bu deneme kitabı, üslubun nelere kadir olduğunu, ne kadar önemli ve etkili olduğunu gösteren bir kitaptır. Berat Demirci’nin özel okurlarına ulaşmaya devam ediyor kitap. Editörlüğünü bizzat ben yaptım. Yani çıkmadan okumuş oluyorum Berat Demirci’nin kitabını… Şiddetle tavsiye ediyorum. Okuyanlar Ferfir yayınlarının ne tür kitaplar yayımladığını daha yakından görecekler ve teşekkür edecekler. Ahmet Mahir Pekşen’in “Sayılamayanlar” isimli romanını yayımladık ayrıca. Törelerde kadının yok sayılışını anlatan, toplumsal bir yaraya parmak basan bir romandır. Mahir Peşken’in, birçok yayınevinde yayımlanmış kitabı var. Romanı okuyanlar bu yaranın hangi boyutlarda olduğunu göreceklerdir. Bir de Matrak Lise Öyküleri yayımlandı Melek Altun’un… Melek Altun kendisi öğretmen. Gözlemleri reel… Öğrencilere ve gençlere yönelik iyi eserler veriyor. En hızlı giden kitabımız bu… Liselilerin haylazlıklarını anlatırken düşündürüyor da…

Bir kitap dosyası olan herkes Ferfir’e dosyasını göndermek istiyor diyelim. Ferfir yayınlayacağı kitaplarda hangi özellikleri arıyor, nelere dikkat ediyor?

Yayımladığımız ve yayımlayacaklarımızla birlikte dokuz kitapla yaza girmiş oluyoruz. İki ayda dokuz kitap, bu ekonomik ortamda büyük yayınevlerinde bile olmadı. Elimizde yayıma hazırlanan, güz döneminde yayımlanacak kitaplar var. Ayrıca inceleme sırasında bekleyen yaklaşık yirmi eser var. Bu süre zarfında on beşten fazla eseri geri çevirmişizdir. Bunlardan sonra sorunuzun cevabına gelmiş oluyoruz. Nedir kriter? Temrin dergisinde koyduğum kriterler yayınevinde de geçerlidir. Zararlı şeyler yayımlamamak… Yararlı şeyler yayımlamaktan daha önemlidir zararlı şeyler yayımlamamak. Bunun içine dini ve milli konularda hassasiyet gözettiğimiz anlamı çıkarılmalıdır. Bu konuda seviyeli bir içeriğin olmasını önemsiyoruz. Ülkenin değerlerine hakaret ederek prim yapmak istemiyoruz. Bu birinci prensibimiz. İkincisi üslup yönünden nitelikli eserler yayımlamak. Üçüncüsü de siyasileri ve partileri öven, onlara söven kitaplar yayımlamamak. Biz popüler isimlerin peşinde koşmuyoruz. Yeni yetenekleri keşfetmeyi de önemsiyoruz.

Ferfir bünyesinde bir de Temrin edebiyat dergisi var. Dergide ürün yayınlayan isimlerin kitaplarını görebilecek miyiz?

Yayınevinin de Temrin gibi yeni yetenekleri keşfetmek isteyen bir politikası olacak. Hem derginin dışından hem dergiden isimlerin eserlerini yayınevinde görmek mümkün olacak elbette… Temrin iki yaşını doldurdu. İki yıldır düzenli yazanlar var. Bunların kalemi belli bir yere geldi. Yayınevi çıtamıza ulaştığı zaman bu kişilerin eserleri gün yüzüne çıkacak.

Ferfir ilerleyen zamanlarda neler yapacak, neler yayınlayacak?

Ferfir başlangıçta edebiyat ağırlıklı çıkmış oldu. Bu doğal… Bunun günahı/sevabı bana ait. Çünkü edebiyat yiyip içince böyle oluyor. Benim alanımın edebiyat olmasından kaynaklanıyor bu. Ama Ferfir hep böyle eserler basmayacak. Kişisel gelişim, psikoloji, pedagoji, siyaset bilim, tarih gibi alanlarda da kitaplar yayımlayacak. Şimdi tarihçi isimlerin müracaatlarını değerlendiriyoruz. Yaz tatilinde elimize gelecek kişisel gelişim kitabı olacak. Alanında uzman bir doçent hazırlıyor bunu şu anda… Önemli olan işi ehline yaptırmaktır. Mesela Ömer Lekesiz‘in yeni bir dosyası var, Cemal Şakar’ın kısa/minimal öykülerden oluşan bir dosyası var. Bir roman var baskıya hazır. Güzü bekliyoruz. Yazarın ilk romanı ama sağlam bir kurgusu var. Tarih, aşk… Hepsi gerektiği kadar… Çok ilgi göreceğine inandığım bir roman… Önümüzdeki hafta çıkacak beş kitabı burada söylemeyeyim. İçeriğinden ismine kadar farklı kitaplar… Siteden görebilir okurlarımız birkaç gün sonra… Liste önümde olmadığı için aklıma gelenler bunlar.

Teşekkür ederim bilgilendirmeleriniz için.

Ben teşekkür ederim.