Efsaneler ve Semboller Bu Kitapta

Etkinlikler
Mitolojik tanrıların ve kahramanların rekabetlerinden aşk masallarına kadar açılan geniş bir yelpazede, heyecanlı efsaneler ve bereket, iktidar, aşk gibi hayatın güçlü simgelerinin hikayeleri iki kita...
EMOJİLE

Mitolojik tanrıların ve kahramanların rekabetlerinden aşk masallarına kadar açılan geniş bir yelpazede, heyecanlı efsaneler ve bereket, iktidar, aşk gibi hayatın güçlü simgelerinin hikayeleri iki kitapta buluştu.

Süperman, Örümcek Adam gibi günümüzün kültürel kahramanlarının, ateşi tanrılardan çalıp insanlara veren ya da bir tufanın ardından dünyayı yeniden yaratan eski yaradılış mitlerinin kahramanlarıyla benzer olduğunu söylüyor İngiliz tarihçi Kathryn Wilkinson. Ona göre bugün basit bir kültürel fantezi olarak gördüğümüz bu hikayelerin köklerinde geçmişin karanlık, zorlu, bilinmezlerle dolu dünyası yatıyor. Benzer biçimde modern zamanlarda etrafımızı kuşatan sayısız işaret, imaj ve simge için, tıpkı eski zamanların mitolojilerinde olduğu gibi derin anlamlar üretilebileceğini, böyle bir çabanın yaşamımızı zenginleştireceğini düşünüyor. 

Bu düşüncesinden yola çıkan Wilkinson, binlerce yıllık görsel bir yolculuğa çıkarak efsanelerin ve sembollerin hayli renkli dünyasını iki kitapta toplamış; ‘Efsaneler ve Mitler’ ile ‘Semboller ve İşaretler’ başlıklarını taşıyan iki kitap, ciltli ve çekici baskısıyla Alfa Yayınları tarafından Türkçe’ye çevrildi. Wilkinson’a göre efsaneler, ‘Gerçek ve fantezi sınırında dolaşır, belirsizlik ve tuhaflıkları kutsar ve dehşetengiz kozmik güçleri tarif eder. Ama aynı zamanda büyük bir heyecan ve ilham kaynağıdırlar. Sahip olduğumuz en büyüleyici hikayeler mitlerdir çünkü yüreklerimize, zihinlerimize ve varlığımızın özüne dokunurlar.’

EFSANELERİN FORMÜLÜ

Kitaba bakınca mitlerin dünyanın her yanında benzerlik gösterdiğini fark etmek zor değil. Sonsuz çeşitlemeleri varmış gibi görünen mitler arasındaki belli başlı üç ortak özelliğe vurgu yapılmış; bir nevi mitlerin formülü çıkarılmış. Hemen hemen hepsi aynı soruyla başlıyor; ‘Evren nasıl ortaya çıktı?’ Cevapsa ilk adımı atanın genellikle gölgeler içinde bir yaratıcı, kendisini varoluşa adamış bir tanrı olduğunu söylüyor. Örneğin Çin inanışındaki yaratılış mitine göre Tanrı Pan Gu, karaları ve gökyüzünü bir yumurtayı kırarak yaratmıştır.

Mitlerin formülünde insanlarsa ancak ikinci unsurlar. Kilden yoğrulmuş ya da tahtadan yontulmuş olabilirler. Bütün mitlerin üçüncü halkasında sıradışı, doğaüstü güçlere sahip ölümlü insanlar yer alıyor. Bu kişiler imkansız gibi görünen işleri başarır, örneğin savaşları tek elle kazanabilirler. Bütün mitler için geçerli bu formülün bir yerinde, muhakkak bir tufan vardır. Öfkeli tanrılar büyük çoğunluğun yok olduğu tufanlar yaratırken, insanlar da öfkeleri üzerlerine çekmemek için tanrılara tapınırlar. Bazen İskandinav savaşçıların büyük tanrıları Odine’e benzemeye çalışmaları gibi, tanrısal özellikleri kendi yaşamlarına katmaya çalışırlar. Bir de istatistik; kitapta, tahılların büyümesine etki ettiklerinden en çok tapınılan tanrıların güneş ve hava tanrıları olduğu belirtiliyor.

Tanrıların ve kahramanların mücadelelerinden aşk masallarına kadar açılan geniş bir yelpazede, bereket ve güç simgelerinin nelere dayandığını, aşkın simgesinin neden okla delinmiş kalp olduğunu, adaletin neden teraziyle anlatıldığını merak ediyorsanız bu iki renkli kitabı beğeneceksiniz.

SEMBOLLERİN KÖKENLERİ

Çift başlı yılan:
Orta Amerika kültüründe gökyüzündeki hareketi sırasında güneşi dev bir mitolojik çift başlı yılan taşır. Bu aynı zamanda bir gök ve güç simgesidir. Hem yeryüzü hem evren üzerindeki egemenliği temsil eder.

Kafa derisi yüzmek:
Amerika yerlileri için bir adamın kafa derisi onun yaşam gücünün simgesidir. Sadece bir zafer nişanı olarak değil, onu kazanan savaşçının cesaretinin sınanması için de yüzülürdü. Savaştan eve getirilen kafa derileri kurutulup süslenerek sergilenirdi.

Kara kediler:
Kara kedilerin uğursuzluk getirdiği inancı Ortaçağ Avrupa’sına kadar uzanır. Bilge ve güçlü kadınların kilise tarafından günahkar ve cadı ilan edildiği o dönemlerde kara kedilerin, şeytanın cadılara armağanı olduğuna inanılırdı.

Kehanet kasesi:
Bizim kahve falından aşina olduğumuz ritüel dünya üzerindeki her kültürde vardır. Nijeryalı Yorubalar bir kaseyi kumla doldurup çubukla hafifçe vururlar ve böylece oluşan biçim kahin tarafından yorumlanır.

Okla delinmiş kalp: Çoğu kültürde kalbin başta sevgi olmak üzere duyguların merkezi olduğuna inanılır. Eros kalbe okunu attığında kurbanı tutku dolu bir aşka kapılır. Aşkın hem haz hem de acı verici olduğunun söylenmesi bu efsaneye dayanır.