“Darbe Karşıtı Festival” Başlıyor!

Etkinlikler
Haber: Sümeyye EZER Haberin Fotoğrafları İçin Tıklayınız… İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin, Başakşehir Belediyesi işbirliği ve Başbakanlık Tanıtma Fonu’nun katkılarıyla 23-3...
EMOJİLE

Haber: Sümeyye EZER

Haberin Fotoğrafları İçin Tıklayınız…

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin, Başakşehir Belediyesi işbirliği ve Başbakanlık Tanıtma Fonu’nun katkılarıyla 23-30 Eylül 2011 tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştirileceği "Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali" zengin film seçkisi ve kapsamlı akademik programıyla,  izleyici karşısına çıkmaya hazırlanıyor.

"Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali" nin basın toplantısı ise dün gerçekleştirildi. Basın toplantısına İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Rektörü Adem Sözener, Başakşehir Belediyesi Başkanı Mevlüt Uysal, Prof. Dr. Bengi Semerci, Yazar ve senarist Tarık Tufan, ünlü oyuncu Yeşim Ceren Bozoğlu ve daha birçok ünlü isim katıldı.

" SİNEMA SANATI EN ETKİLİ ARAÇLARDAN BİRİDİR"

Toplantıda konuşma yapan Rektör Adem Sözener "Neden Suç ve Ceza filmi?" sorusu ile ilgili olarak "Bildiğiniz gibi hukuk ve adalet her insanın, her toplumun barış ve güvenlik içerisinde yaşamasının temel koşuludur. Türkiye hukuk ve adalet alanında büyük reformlar yaptı ve bu reformlara da devam etmek zorunda. Başta işkence gibi birçok sorunu büyük ölçüde çözdük. Ancak başka sorunlar sırada bekliyor ve onları da çözmek için gayret sarfetmek, reformları devam ettirmek gerekiyor. Bu sadece akademisyenlerin veya parlementonun görevi değil, bütün toplumun görevidir. Ceza adaleti reformlarını, ceza adaleti sorunlarını tartışmak ve bütün toplumla paylaşmak için sinema sanatı en etkili araçlardan biridir diye düşündük. Toplum, bireyler ve medya; Hergün suç, ceza ve adaleti konuşuyor. Bu kadar çok konuşulan bir konuyu festival aracılığıyla bütün topluma yayarak daha etkin bir tartışma ortamı doğsun istedik. Suç ve cezayla ilgili ne varsa, ne tartışılıyorsa hem sinema sanatı aracılığıyla hemde ceza hukuku akademisyenleriyle biraraya getirelim dedik. Bu festivalin ilk olma özelliği buradan kaynaklanıyor. Türkiye tüm sorunların çözümünde evrensel planda düşünmek zorunda. Biz gerek eğitim-öğretim, gerek bilimsel faaliyetlerimizde öyle düşünüyoruz. Bu film festivali de ve bu kapsamdaki akademik programda uluslararası plandadır.  Amaç her zaman aynı. Ülkemizde ve dünyada kişi hak ve özgürlüklerinin geliştirilmesine, hukukun üstünlüğünün pekişmesine katkı sağlamak." ifadelerini kullandı.

"GEÇMİŞLE HESAPLAŞMAYA BUGÜNDEN DEĞİL GENİŞ AÇIDAN BAKMAK GEREKİYOR"

Sözener sözlerinin devamında ise "Neden darbeler? Neden geçmişle yüzleşme ve hesaplaşma? Neden bu konuyu festivalin ana teması haline getirdik? Bu dönemlerde neler oldu? Ne gibi insan hakları ihlali oldu? Biliyorsunuz bugün 12 Eylül. Türkiye’de yapılmış olan bir darbenin yıl dönümü. Sedece bu darbelerde değil başka darbelerde de, darbe dışı dönemlerde de Türkiye’de insan hakları ihlalleri dönemi oldu. İşkenceler, idamlar ve diğer insan hakları. Bunları festival kapsamındaki filmlerle ve akademik dünyayla tartışacağız.  Geçmişle hesaplaşmaya biz farklı bir açıdan bakılmasını arzu ediyoruz. Geçmişe sadece bugünden değil daha geniş bira açıdan bakmak istiyoruz." dedi.

"TÜRKİYE’DE Kİ YENİ SÜRECE KATKI SAĞLAR ÜMİDİNDEYİZ"

Adem Sözener son olarak "Gerçekleştirilecek olan festival Türkiye’de, yeni başlamış olan anayasa yapılma süreçlerinde de daha barışçı bir ortam ve daha etkin bir diyaloga geçiş açısından da  bir katkı sağlar ümidindeyiz." açıklamasını yaptı.

"FESTİVAL İLE EN ÖNEMLİ BAĞIMIZ BU FAKÜLTEDEN MEZUN OLMAK"

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Rektörü Adem Sözener’in ardından kürsüye davet edilen Başakşehir Belediyesi Başkanı Mevlüt Uysal ise "Türkiye’de ilk defa sanatçılar ve akademisyenlerin birlikte olduğu, genelde "Suç ve Ceza"ya, özelde "Darbe"ye karşı bir festival yapılıyor. İlk defa bir üniversitenin, akedemisyenleri ve sanatçıları bir araya getirmesine tanık oluyoruz." dedi.

Uysal, "Festivalle en önemli bağımız bu fakülteden mezun olmak. Tabi ikinci olarak da yerel yöneticilerin, genelde suçlarda, ezelde de darbelerde en mağdur ve işin faturasını en fazla ödeyenler olduğunu fiilen görüyoruz. Bundan sonra ki süreçlerde de bu katkıyı devam ettirmekte kararlıyız." ifadelerini kullandı.

Sanatsal aktivitelerin topluma ve Başakşehir Belediyesine katkı sağlayacağına inandığını da söyleyerek kürsüyü jüri üyesi Prof. Dr. Bengi Semerci’ye bıraktı.

"SÖYLENECEK HERŞEY SÖYLENDİ, İZLEMEK VE DÜŞÜNMEK KALIYOR GERİYE"

Prof. Dr. Bengi Semerci konuşmasında, söylenecek herşeyin dile getirildiğini, bundan sonra geriye izlemenin ve düşünmenin kaldığını söyledi.

"SUÇU TANIMLAMAK ASLINDA HAYATI TANIMLAMAKTIR."

Konuşma yapan konuklar arasında bulunan yazar ve senarist Tarık Tufan ise;
"Suçu tanımlamak aslında hayatı tanımlamaktır. Çünkü, iktidarlar, egemenler ve totaliterler suçu öyle bir tanımlarlar ki, kendi iktidar meşruiyetlerini sonsuza kadar sürdürebileceklerini düşünürler. Suçu tarif etmek bir insanlık sorunudur. Felsefenin, sinemanın, tarihin, politikanın ve insana dair tüm bilimlerin tanımladığı şey aslında suçu nasıl anladığımızdır. Bu konuda çok hassas olmak gerekiyor. Bize burda Suç ve Ceza kelimelerinin yanyana gelmesine ilham veren Dostoyevski’yi de saygıyla anmak gerekiyor." dedi.

"İKTİDAR SUÇU BÖYLE TANIMLADIĞI İÇİN İŞGAL ETME HAKKINI DA KENDİNE TANIMIŞ BULUNUYOR"

11 Eylül’e de değinen Tufan bu konuda; "Dünyada bütün insanların varoluşlarını tehtit eden bir algının, dünyanın bir bölümünü terörist olarak algılayan anlayışın yerleşmesine sebep olan 11 Eylül saldırısı yaşadık. Orada da bir suç tanımı yapıldı ve bu suç tanımının ardından Afganistan ve Irak işgal edildi. İktidar suçu böyle tanımladığı için işgal etme hakkınıda kendine tanımış bulunuyor. Yani cezalandırmaya başlıyor." sözlerini sarfetti.

"UMARIM HEPİMİZ BUNUN NE KADAR BASKICI VE ANLAMSIZ OLDUĞUNU FARKEDERİZ."

Ardından 12 Eylül’e de vurgu yapan Tarık Tufan, çocukken o dönemde yaşadığı bazı olayları anlattı. Tufan "Memleketimizde bir iddiayı dile getirmek ne yazık ki bir tehtit olarak algılanmaya devam ediyor. Umarım hepimiz bunun ne kadar baskıcı, ne kadar anlamsız olduğunu farkederiz. Çünkü yeni Türkiye’de herkes siyasetçiler, akademisyenler, sinemacılar, çocuklar, daha adil ve özgür bir ülkede yaşamayı hakediyor. Umarım hep beraber bu ülkede daha özgür biçimde yaşarız." diyerek sözlerini sonlandırdı.

Konuşmaların ardından söz alan oyuncu Yeşim Ceren Bozoğlu ise "suç ve cezayı" sinema ile anlatmanın etkili bir yönetem olduğuna vurgu yaptıktan sonra mikrofonu festivalin onur konuğunu açıklaması için  Tarık Tufan’a bıraktı.

"BİRİNİ ONUR KONUĞU SEÇMEK, ONUN YAŞAMINA BÜTÜN OLARAK KEFİL OLMAKTIR"

Onur konuğunu açıklarken çok ince noktalara da temas eden Tarık Tufan şunları söyledi;

"Onur konuğumuz Rade Serbedzija. Onur konuğu seçmek kolay birşey değildir. Çünkü bir takım ülkelerde yaşayan insanlar, hayatın bütünlüğüne bakıldığında her zaman doğru yerde durmazlar. İnsanlık, erdem, ahlak adına… Dolayısıyla birini onur konuğu seçmek, onun yaşamına bütün olarak kefil olmak gibi birşeydir. O yüzden zaman zaman bir takım organizasyonlara onur konuğu diye çağırılan insanların aslında hayatlarında, çağırıldıkları etkinliğin anlamının çok dışında olduğunu görüyoruz. Rade Serbedzija Balkanların en önemli oyuncularından biridir. En önemli olması Rade’nin hem uluslararası bağımsız filmlerde hem de daha farklı filmlerde rol almasından kaynaklanıyor. Balkan Coğrafyası çok farklı kültürlerin, etnik grupların, dini algılaşıların bir arada yaşandığı coğrafya. Bu yüzden de zaman zaman oldukça kanlı savaş ve çatışmalara sahne olmuş bir coğrafya. Böyle bir coğrafya da sanatçı olarak var olmak, böyle bir coğrafyada insan olarak var olmak ve bu çatışma ortamlarında insana dair, erdeme dair ve ahlaka dair bir yerde durabilmek aslında meseledir. Onur burda yatıyor. Çünkü bu kadar ötekinin var olduğu bir yerde güçlü empati oluşturmak ve adaletten yana durabilmek zaman zaman kendi topluluğun tarafından da lanetli olarak anılmayıda beraberinde getirebilir. Rade’nin Boşnak kökenli olmamasına rağmen bölgede barış ve adaletin hakim olması için tavırları çok önemlidir. Sinemayla ilgili nitelikleriyle ve yaşadığı bölge de gösterdiği barış ve adalet yanlısı tarafıyla bu festivale onur konuğu olarak gelmeyi kabul ettiği için Rade Serbedzija’ya teşekkür ediyoruz buradan."

on5yirmi5.com