CRR’de Genç Sanatçılar Dönemi

Etkinlikler
Türkiye‘nin en önemli konser salonu Cemal Reşit Rey (CRR), yaklaşık bir aydır yeni bir ismin yönetiminde. CRR‘nin yeni genel sanat yönetmeni klasik Türk müziği camiasından gelen bir isim; ...
EMOJİLE

Türkiye‘nin en önemli konser salonu Cemal Reşit Rey (CRR), yaklaşık bir aydır yeni bir ismin yönetiminde.

CRR‘nin yeni genel sanat yönetmeni klasik Türk müziği camiasından gelen bir isim; Kemal Karaöz. Müzik dünyasını takip edenler Karaöz‘ün ismini mutlaka duymuştur. Çünkü o bugüne kadar birçok film ve tiyatro müziğine imza atmış, çeşitli uluslararası projelerde yer almış bir neyzen. Kocaeli Konservatuvarı‘nda Türk Müziği Bölüm Başkanı da olan Kemal Karaöz, CRR‘nin marka değerinin farkında ve bu değeri daha da yükseklere taşımak istiyor. Programları kaliteden asla taviz vermeden gerçekleştireceklerini söyleyen Karaöz, genç sanatçıların CRR‘de daha çok yer alması için gayret göstereceğini ifade ediyor. Bugünlerde gelecek dönemde yapacağı projeler üzerinde çalışan Karaöz‘le yeni görevini ve CRR‘yi Zaman Gazetesi‘nden Ali Pektaş konuştu.

CRR Genel Sanat Yönetmenliği teklifi sizin için sürpriz mi oldu? Bu teklifi nasıl karşıladınız, herhangi bir tereddüt geçirdiniz mi?

Evet, sürpriz oldu. Görev teklif edildiğinde olumlu karşıladım ve tereddüt yaşamadım. Zira sanatın içinden bir kişi olarak her duyarlı sanatkâr gibi, Türkiye’nin müzik hayatı ve gündemleri, sonrasında bunların halka sunumuyla alakalı düşüncelerim vardı. CRR Genel Sanat Yönetmenliği bu düşüncelerin hayata geçirileceği bir görev.

CRR sizin için ne anlam ifade ediyor? CRR’yi ülkemiz sanat mekânları arasında nerede konumlandırıyorsunuz?

CRR, sanatın İstanbul halkıyla buluştuğu en önemli konser salonu. Bu bakımdan İstanbul’un sanatsal bakımdan dünyaya açılan kapısı ve İstanbullunun da dünyayı seyrettiği penceresi olmalı. İnsanların kültür ve sanatla iç içe yaşadığı, tarihin pencerelerden seyredildiği bir şehir İstanbul. Bu müze şehir olma özelliğinin yanı sıra modern dünya gereksinimlerini de pekâlâ karşılayabilmekte. CRR’ye böyle bir kentin konser salonu gözüyle bakıyorum.

Sonuçta burası bürokrasi ile yönetiliyor. Sizce merkezî yönetimin sanata bakışı nasıl?

Bürokrasi, önümüze düşüncelerin hayata geçirilmesine mani teşkil eden bir unsur gibi çıkarılır. Ben aynı düşüncede değilim. İstanbul’da sanatın halk ile buluşmasına yönelik çok önemli yatırımlar ve çalışmalar var. Bundan on sene önce İstanbul’daki kültür merkezlerini aklınıza getirin. Bir konser dinlemek veya tiyatro seyretmek için iki-üç merkez dışında gidebileceğiniz adres olmazdı. Şimdi neredeyse her semtte bir kültür merkezi var. Bu merkezlerde haftada en az üç program düzenleniyor. Bu ise bende sanatı seven ve anlayan idareciler tarafından yönetildiğimiz kanaatini oluşturuyor.

Fazıl Say’ın mekânda konser verip vermeyeceği merak ediliyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Göreve gelmemden kısa bir süre sonra Fazıl Bey’in menajeriyle talepleri üzerine görüştük. Fazıl Say ülkemizi uluslararası sahada temsil eden bir sanatçı. 2010 itibarıyla Avrupa’da gerçekleştireceği konser repertuarında "Haremde 1001 Gece" ve henüz icra edilmemiş olan "İstanbul Senfonisi" adlı eserleri var. Bu konserlerin CRR Senfoni Orkestrası’yla sahnelenmesi cidden hoş olurdu diye düşünüyorum.

Klasik Türk müziği geleneğinden gelmiş olmanız seçimlerde kararlarınızı etkileyecek mi?

Elbette kararlarımı müspet yönde etkileyecek, kalite konusunda taviz vermeden programlarımızı gerçekleştireceğiz.

Akademik birikiminiz ve sanatçı kişiliğiniz seçimlerinize hangi ölçüde yansıyacak? Bu bağlamda genç sanatçılar da sahne imkânı bulabilecek mi?

Bu, göreve geldiğim ilk andan itibaren önem verdiğim bir konu. Yarının ustaları olmaya aday genç yeteneklere imkân tanınması müziğin geleceği açısından çok önemli. On yıl sonrasının yıldızları arasında ilk önemli konserini CRR sahnesinde vermiş yirmi-otuz sanatçı olması bizim için iftihar vesilesi olur. O sanatçıların hayatlarında da CRR önemli bir yere sahip olur diye düşünüyorum. Maalesef klasik müzik camiasında da var olan popülist tercihler, kendini sanatsal açıdan ifade imkânı bulamamış genç sanatçıların, sanatta bir sonraki merhaleye geçmelerine mani oluyor. Biz bu konuda elimizden geleni yapacağız. Fakat bir sanat kurumu olarak bizim bu meseleye ilgi göstermemiz yeterli değil, sanatseverlerimizden de desteklerini esirgememelerini bekliyoruz.