Bu Kapılar 2.5 Milyon Dolar!

Etkinlikler
Bu yıl 25-28 Kasım tarihleri arasında gerçekleşecek Contemporary İstanbul’a dinler temasını işleyen yapıtlarıyla katılan sanatçı Ahmet Güneştekin, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi yine ses getire...
EMOJİLE

Bu yıl 25-28 Kasım tarihleri arasında gerçekleşecek Contemporary İstanbul’a dinler temasını işleyen yapıtlarıyla katılan sanatçı Ahmet Güneştekin, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi yine ses getirecek fiyatlarıyla dikkat çekecek.

■ Siz her yıl Contemporary İstanbul’a ayrı bir tema ile katılıyorsunuz. Bu yılki temanız ise dinler…
Evet, bu kez de “din”leri işledim. Çünkü hassas bir konu idi. Binlerce yıl bir arada yaşamış kadim halkların, bugün adeta birbirinden koparılmaya çalışılması, böyle bir konuyu işleme nedenlerimden biri. Serginin başyapıtı “Güneşe Açılan Kapılar”. Musevilik, Hıristiyanlık ve İslam kültürüne ait desenler, motifler kapıların üzerine işlendi. Bu kapıların üç ay gibi bir tasarım süreci oldu ve tasarımı bana ait. Türkiye’de ahşap üzerine çok önemli ustalar var. Ancak benim daha önceki gezilerimden bildiğim Antakya’da Ali Altun adlı usta ile çalıştım. Altı ay gibi bir süre içinde başka ustalar da yardımcı oldu. “Gelenekten Çağdaşa” başlığı ve geleneğin ülkemizde çağdaş sanatla buluşmasının en iyi referansı çıkmış oldu. Geleneksel halk sanatı, ahşap oymacılığı, yeni çağa aktarılmış ve ölümsüzleştirilmiş oldu.

Daha sonra bu kapılar ham olarak bittikten sonra özel araçlarla İstanbul’daki atölyeme taşındı. 1.5 ton ağırlığında 3×10 metre ebatlarında taşınması neredeyse olanaksız işlerdi. Bu yüzden özel araçla taşındı ve atölyemde de özel bir duvar inşa edildi. Çünkü kapıları taşıyacak duvar neredeyse imkânsızdı. Çelik konstrüksiyonlarla yeniden 15 metrelik bir duvar inşa edildi. Üzerine resimlerin ve desenlerin yapılması ise iki buçuk aylık bir süreç. Bu yapıtın başlaması bitmesi bir yılı geçti… Ben bu yapıtla ilgili birçok sanat adamını atölyeme davet ettim. Müzayede şirketleri sahibi, “art dealer”lar ve önemli koleksiyonerler ve sanat tarihçileri. Bununla ilgili neredeyse bir hafta boyunca her akşam toplantılar, yemekler, tartışmalar yapıldı ve herkesten fiyat önerisi alındı. Herkesten alınan fiyatın ortalamasını belirledik. Fiyatını çıkan ortalama fiyatın biraz altında tuttuk hatta.

DÜNYADA VAR OLMAK İÇİN

■ “Güneşe Açılan Kapılar”ın fiyatı ne kadar?
3×10 metrelik bu devasa yapıtın fiyatı 2.5 milyon dolar. Muhtemelen o kapıya 2.5 milyon dolar insanlara yüksek ve abartılı gibi gelecek ama kesinlikle olmadığını kabul edecekler çünkü dünyada benim yaş gurubumda pek çok sanatçının 15-20 milyon Euro’ya satılıyor resimler ve 8-10 milyon Euro’dan aşağıya resim satılmıyor. Dünya sanatında var olmak istiyorsak, yaptığımız sanatın hak ettiği değeri vermemiz gerekiyor. Ben şuna inanıyorum, bu aslında çok mütevazı bir fiyattır. Çünkü ben buna hayat verdim.

■ Eserlerinizin satışı ile ilgili bir ön görünüz var mı?
Önceki fuarlarda fuarın açıldığı gün eserlerim satılırdı. Bu fuarda ise daha fuar açılmadan resimlerimin yarısı satıldı. Diğer kalanlarda ise opsiyon ve talep var.

■ Başka hangi yapıtlarınız sergilenecek?
Semavi dinlerden önce var olan ilk yazı kaynağında geçen Nuh Tufanı, Adem ile Havva da benim için çok önemliydi. Tufan mitosu özellikle ilgimi çekiyordu ve üzerinde çalışmak istediğim bir projeydi. Bu çağda tufan nasıl olur? Bu çağda yok ettiğimiz dünyaya dair faciaları zaten yaşıyoruz. Tufan mitosunda geçen 7’ye göndermeler yaptım. 7 günde kopan 7 günde biten ve 7 bölümlü kamaradan inşa edilen bir gemi. Ve her anlamda temeli 7 ile buluşan bir yapıt. Bütün 83 parçadan oluşuyor ve çağdaş mimariye de bir gönderme var. Buna biçilen fiyat da 1.5 milyon dolar. Sergide ayrıca ikonalarla ilgili yaptığım resimler de var. Anadolu’nun pek çok yerinde kiliseden camiye dönüştürülen mekanlarla karşılaştım. Cami olan bu mekanlardaki ikonların üstüne sıvalar yapılmış ve sıvalar dökülünce altından yine ikonlar gülmeye başlamış. Bu bana ciddi bir fikir verdi: Boşluklu tuvaller oluşmaya başladı ve konu başlığı da “Ayasofya İkonları” oldu. Ayasofya’nın içindeki ikonları yorumladım. Diğer başka bir şey ise, beni takip edenler çok iyi bilirler, heykelleşmeye giden bir yolun içindeyim. Ve bu sergide “Adem’in Kaburgaları” ortaya çıktı.

‘ÇOK FAZLA ESER ÜRETMEYECEKSİNİZ’
■ Piyasanız nasıl bu kadar istikrarlı bir artışla ilerliyor?
Bu biraz da sanatçının cesareti veya duruşuyla ve belki biraz da zaaflarıyla ilgili… Sizin yaptığınız sanat özgünse, güçlüyse bunun piyasasının yükselmesi kadar doğal bir sonuç olamaz. Şudur; çok fazla eser üretmeyeceksiniz, toplu eserleri asla bu işin ticaretini yapanların eline vermeyeceksiniz. Kontrol tamamen sizin elinizde olacak. Fiyat istikrarını koruyacaksınız. Gerekirse piyasada sıkışıp da resminizi ucuza satan olursa, siz satın alacaksınız. Ben resim satarken şunun garantisini veriyorum, sıkıştığınız zaman kuyumcuya gidip bileziğinizi altınınızı bozdurmanız gibi getirin ben satın alayım diyorum. Bu, insanları motive eden bir şey. Dünyada da böyledir önemli sanatçıların asla fiyatlarını düşürmediği bilinir. Dünyada kriz olur ama sanat yapıtına olmaz.

GAZETE HABERTÜRK / HÜLYA KÜPÇÜOĞLU