Bir Zamanlar Muvakkithaneler Vardı

Etkinlikler
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın dev eseri Saatleri Ayarlama Enstitüsü’ne de konu olan İstanbul muvakkithaneleri, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. Yayınları’nın araştırma serisinde ...
EMOJİLE

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın dev eseri Saatleri Ayarlama Enstitüsü’ne de konu olan İstanbul muvakkithaneleri, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. Yayınları’nın araştırma serisinde mercek altına alındı.

Araştırmacı-yazar Server Dayıoğlu’nun hazırladığı ‘İstanbul Muvakkitleri’, zamanı kavramamıza yardımcı olan saat, takvim gibi belirteçlerin hesaplandığı mekânların tarihsel gelişimini anlatıyor. Muvakkithanede kullanılan aletlerden burç hesaplamalarına kadar “zaman”a dair birçok konu bu hacimli eserde ele alınıyor.

HER ŞEHİR VE KASABADA BİR MUVAKKİTHANE BULUNURDU

Osmanlı-Türk medeniyetinde imaret adıyla bilinen kamu binalarından olan muvakkithaneler, hemen her şehir ve kasabada cami veya mescitlerin bahçesinde bir iki oda halinde bulunurdu. Muvakkithaneler bulundukları külliyenin vakfı tarafından idare edilir, buralarda çalışan kimselere ise zamanı ayarlayan kişi anlamında “muvakkit” denilirdi.

Özellikle İstanbul’da adım başında bir muvakkithane vardı. En acele işi olanlar bile onların penceresi önünde durarak cebinden altın, gümüş, kordonlu, kordonsuz saatlerini çıkarır ve kurarlardı.

EVLİYA ÇELEBİ’NİN GÖZDESİ BAYEZİD MUVAKKİTHANESİ

Emeviler döneminde ortaya çıkan muvakkithaneler, Osmanlılarda özellikle İstanbul’un fethinden sonra yaygınlaştı. Şehr-i Şehir’de ilk inşa edilen muvakkithane, 1470 tarihli Fatih Camii Muvakkithanesi, en meşhuru ise Bayezid Camii Muvakkithanesiydi. Evliya Çelebi bu ünün, muvakkithane saatlerinin çok dakik olmasından ileri geldiğini söylüyor. Teşvikeye, Yavuz Selim, Fatih, Şehzade, Eminönü ise İstanbul’un diğer meşhur muvakkithanelerdendi.

OSMANLININ SON DÖNEMİNE KADAR VARLIKLARINI SÜRDÜRDÜLER

Muvakkithaneler, Osmanlı’nın son dönemlerinde özellikle Sultan Abdülmecid döneminde (1839- 1861) meydan saatlerinin yapılmaya başlanması ve mekanik saatlerin yaygınlaşması ile önemini yitirmeye başlasalar da, İstanbul beyefendileri, saatlerinin ayarlarını kontrol için, muvakkithanelerin saatlerinin doğruluğuna inanarak buralara uğramaya devam etmişlerdir.

Cumhuriyetin ilanı ile “Başmuvakkitlik” adı altında kurulan yeni bir müesseseye devredilen muvakkithaneler, 20 Eylül 1952’de kapatıldı. Bugün bazı muvakkithanelerin binaları halen mevcut olmakla beraber, ne yazık ki çoğu metruk ya da başka amaçlarla kullanılıyor.