Atasoy’un Kitapları Geniş Kitlelerle Buluşmalı

Etkinlikler
Edebiyat Araştırmacısı Yazar Selim İleri, Prof. Dr. Nurhan Atasoy’un eserlerinin çok az sayıda yayınlanmış olmasından yakınarak, “Bunların daha geniş okur kitleleriyle buluşturulması bizim...
EMOJİLE

Edebiyat Araştırmacısı Yazar Selim İleri, Prof. Dr. Nurhan Atasoy’un eserlerinin çok az sayıda yayınlanmış olmasından yakınarak, “Bunların daha geniş okur kitleleriyle buluşturulması bizim kendi kültür yaşamımız açısından şarttır” dedi.
 
Edebiyat Araştırmacısı Yazar Selim İleri, Prof. Dr. Nurhan Atasoy’un eserlerinin çok az sayıda yayınlanmış olmasından yakınarak, “Bunların daha geniş okur kitleleriyle buluşturulması bizim kendi kültür yaşamımız açısından şarttır” dedi. İleri’ye destek veren Yasemin Pirinççioğlu da, pek çok ülkede yaşamış birisi olarak kimliğini Prof. Atasoy sayesinde bulduğunu belirterek, “Bu kitapları gençlerimiz okursa, Türkiye bambaşka bir yola girebilir” dedi.

Prof. Dr. Nurhan Atasoy’a saygı

Türkiye’nin sanat tarihi alanında yaşayan en önemli isimlerinden birisi olan Prof. Dr. Nurhan Atasoy için Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi’nde bir saygı programı düzenlendi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürlüğü tarafından organize edilen ve Kültür A.Ş. tarafından gerçekleştirilen “Türk Sanat Tarihine Adanan Bir Ömür / Prof. Nurhan Atasoy’a Saygı” isimli programda, Atasoy’un hayatı, kişiliği, akademik çalışmaları ve Türk sanat tarihine katkıları anlatıldı.

Hüseyin Öztürk: Atasoy’u saygıyla anmak bizim için bir borçtur

Programın açılış konuşmasını yapan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı Kültür Müdürü Hüseyin Öztürk, Türk sanatına büyük emek harcamış, çalıştığı alanda en yetkin eserleri vermiş ve yetiştirdiği öğrencileriyle sanat tarihi eğitimine çok önemli katkılarda bulunmuş olan Prof. Nurhan Atasoy ile bir arada olmaktan gurur duyduklarını söyledi. “Böyle bir insanı saygıyla anmak bizim için bir borçtur” diyen Öztürk, kendisine sağlıklı, hayırlı ve uzun bir ömür diledi.

Öztürk’ün konuşmasının ardından, Prof. Dr. Gül Yavuzer İrepoğlu’nun hazırladığı, Prof. Dr. Nurhan Atasoy’un hayatını özetleyen slayt gösterisi sunuldu. Daha sonra Betül Mardin, Prof. Atasoy’a dair bir hatırasını, esprilerle yüklü jest ve mimiklerle anlattı.

Mardin’in konuşmasının ardından, panele geçildi. Prof. Dr. Serpil Bağcı’nın başkanlık ettiği panele konuşmacı olarak, Prof. Dr. Yunus Söylet, Prof. Dr. Günsel Renda, Turgut Gökyiğit ve yazar Selim İleri katıldı.

Prof. Bağcı, Prof. Atasoy’un, ‘yakın tarihimizi biçimlendiren, yönlendiren Cumhuriyet kadınlarından birisi’ olduğunu söyledi.

Prof. Söylet: Güven verici, şakacı ve kendisiyle barışık

Aynı zamanda Prof. Dr. Nurhan Atasoy’un yeğeni olan İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet, konuşmasına, “Salona baktım, pek yumurta atacak tip göremedim; o yüzden konuşmamı daha rahat sürdüreceğim” esprisiyle başladı. Atasoy’un hâlâ devam eden enerjik yapısının altını çizen Söylet, onun ‘insana güven ve rahatlık veren bir yakınlığı’ ve çok şakacı olduğunu söyledi. “Kendisiyle o kadar barışıktır ki, kendisi hakkında da çok rahat espri yapar” diyen Söylet, onun “Sanatçı olamayanlar sanat tarihçisi olurlar” sözünü örnek gösterdi. Söylet, “Şimdi bunu kaç kişi söyleyebilir? Nurhan Teyze, bunu söylemiş ve kayıtlara da geçirmiş bir insan. Bunu ancak kendisiyle barışık, yaptıklarından bu kadar emin bir insan söyleyebilir” dedi.

Akademik hassasiyeti

Prof. Söylet’in ardından, ameliyat olduğu için panele katılamayan TEMA Vakfı kurucusu ve yöneticilerinden Ali Nihat Gökyiğit’in kardeşi Turgut Gökyiğit söz aldı. Kendisinin okuması için ağabeyinin kaleme aldığını belirttiği metni okuyan Turgut Gökyiğit, Prof. Atasoy’un kaynaklara ulaşma ve bilginin sıhhatini sorgulamadaki hassasiyetine dair örnekleri nakletti.

Selim İleri: Atasoy’un kitapları daha geniş kitlelerle buluşturulmalı

Yazar Selim İleri de, Prof. Atasoy ile tanışmasının, Sahaflar Çarşısı’ndaki Elif Kitapevi’nde onun en önemli eserlerinden birisi olan “İbrahim Paşa Sarayı” isimli kitabı ile karşılaşmasıyla başladığını anlattı. Selim İleri, Atasoy’un, ‘sanat tarihimizi yaşatmak için her kesimden, her siyasî görüşten kişilerle sadece ve sadece sanat tarihimizin bir köşesini, bir noktasını daha kurtarabilmek için nasıl emek verdiğine’ işaret etti. İleri, Atasoy’un “Has Bahçe”sinin de kendi alanında benzeri olmayan bir çalışma olduğunu söyledi.

Prof. Atasoy’un aynı zamanda bir edebiyat insanı olduğunu belirten İleri, “Ele aldığı bir ayrıntıdan öylesine zengin açılımlara gidiyor ki, onun bir adım ötesi mükemmel bir edebiyat” dedi. İleri, böylesine güçlü bir kalemin, yazar, şair adlarının yer aldığı ansiklopedilerde de yer alması gerektiğini vurguladı. Atasoy’un eserlerinin çok az sayıda yayınlanmış olmasından yakınan İleri, “Bunların daha geniş okur kitleleriyle buluşturulması bizim kendi kültür yaşamımız açısından bir ‘şart’ olarak gördüğüm bir şeydir” dedi. Konuşmasında Atasoy’un kişiliğine de değinen İleri, ‘bu kadar alçakgönüllü, yaptığı işe böylesine tevazu ile yaklaşan, bütünüyle kibirsiz çok az insan tanıdığını’ ifade etti.

Prof. Renda: El yazmaları koleksiyonuna verdiği hizmet unutulmamalı

Prof. Günsel Renda da, Prof. Atasoy’un Türkiye’de sanat tarihi alanındaki bilimsel çalışmalara sağladığı katkı üzerinde durdu. Prof. Renda, “Nurhan Atasoy’un, İstanbul Üniversitesi kitaplığındaki el yazmaları koleksiyonuna verdiği hizmet de unutulmamalıdır. Ayrıca buradaki fotoğraf koleksiyonunun ortaya çıkmasında ve yayınlanmasında payı büyüktür” dedi. Uluslar arası Türk Sanatı Kongrelerinin, Türk sanatı tarihi çalışmalarının ilk kez uluslar arası bilim dünyasına sunulması bakımından çok önemli rol oynadığını belirten Renda, 1991 yılında Nurhan Atasoy’un önderliğinde İstanbul’da düzenlenen kongrenin, en büyük kongrelerden birisi olduğunu kaydetti. Prof. Renda, Prof. Atasoy’un kişiliğinden bahsederken de, “Paylaşmayı çok sever ve çalışırken de herkesi çalıştırır; bunu çok yaşadım” dedi ve iki hatırasını anlattı.

Pirinççioğlu: Kimliğimi Atasoy’la buldum, gençler de okumalı

Panelin ardından, programın sunuculuğunu yapan Yasemin Pirinççioğlu, Selim İleri’nin dile getirdiği, “Atasoy’un eserlerinin daha geniş kitlelerle buluşturulması” temennisine destek vererek, şunları söyledi:

“Benim, Nurhan Atasoy hocamla çalıştığım yıllarda ‘ben kimim, neyim, nerden geldim’i öğrendim. Doğuda ve batıda, dünyanın her yerinde çalışmış, yaşamış, para kazanmış ve okumuş bir insan olarak, Türkiye’den başka hiçbir yerde yaşayamayacağıma karar verdim ve kimliğimi burada buldum, kimliğimi öğrendim. Hani bir ‘kimlik arayışı’ sözü var Türkiye’de, hep konuşuyoruz ya; hepsi burada, hepsi bu tarihin ve sanatın içinde. Bu kitapları gençlerimiz okursa, hakikaten daha bambaşka bir yola girebilir Türkiye. Yani Fransız kültüründe okuduğunuz zaman Fransız ekolü zannediyorsunuz ki orda ‘La France’ diye herkes kendini anlatır, İngiltere’de öyle; Avusturya’ya gittiğiniz zaman Avusturya… Halbuki bizde öyle bir tarih, öyle bir sanat, öyle bir kök var ki, onu ben hocamla keşfettim. Hakikaten gençlere yayılmasında yapılacak bütün çalışmaların çok faydalı olacağına inanıyorum.”

Programda daha sonra Prof. Dr. Nurhan Atasoy’un arkadaşları ve yakınları, onun hakkındaki düşüncelerini ve çoğu komik anlarla dolu hatıralarını anlattılar.