Anadolu Şiire Doyacak

Etkinlikler
Her yıl yaz aylarında başlayıp yıl sonuna kadar çeşitli yerlerde düzenlenen şiir akşamları arasında on yılını devirip geleneksel hale gelenler var. Hazar, Suçıktı, Sapanca ve Buruciye şiir akşamları v...
EMOJİLE

Her yıl yaz aylarında başlayıp yıl sonuna kadar çeşitli yerlerde düzenlenen şiir akşamları arasında on yılını devirip geleneksel hale gelenler var. Hazar, Suçıktı, Sapanca ve Buruciye şiir akşamları ve Salihli Şiir İkindileri ile Tokat Yeşilırmak Şiir Şöleni bunlardan sadece birkaçı.  
 
Her kesimden birçok şairi aynı mekânda buluşturan bu etkinliklerde, şiirler okunuyor ve çeşitli oturumlar gerçekleştiriliyor. Bu sayede Anadolu‘nun bu küçük kasaba ve beldelerinde yaşayan yöre halkı senede bir kez de olsa sıra dışı bir gün yaşamış oluyor. Bir şekilde şiirle ilişkisi olanlar ise sevdiği şairlerle buluşma imkânı buluyor.

Şimdiye kadar en uzun soluklu olmayı başaran; 26-28 Haziran günlerinde 17.si gerçekleşecek Hazar Şiir Akşamları. Elazığ Valiliği tarafından düzenlenen, pek çok şair ve yazarı ağırlayan etkinlikte bu yıl Necip Fazıl anılacak. 25-27 Haziran günlerinde ise Sakarya Valiliği tarafından düzenlenen Sapanca Şiir Akşamları gerçekleşecek. 9.su yapılacak etkinliğin konuk ülkesi ise Kırım. Şiire ve şairlere ev sahipliği yapan bir başka mekân da Balıkesir’in Dursunbey ilçesi. Dursunbey’de 16.sı gerçekleşecek Suçıktı Günleri ve Şiir Akşamları 18 Temmuz’da yapılacak. Sonbaharda ise Eskişehir’de Köprübaşı, Gebze’de Eskihisar, Ankara’da Altındağ ve Tarsus’ta da Karacaoğlan Şelale şiir akşamları düzenlenecek.

NİTELİK OLARAK DAHA İYİ OLABİLİR

Bu tür etkinlikler, şairleri bir araya getiriyor olmanın yanında onları okurla buluşturma görevi üstlense de, nitelik bakımından tartışılmıyor da değil. Bu tür etkinliklerin çoğunda birinci sınıf şairlerle vasat şairlerin aynı kürsüyü paylaştığını söyleyen şair İbrahim Tenekeci, davet edildiği yerlerde önce konuk listesine baktığını, uygun görürse katıldığını söylüyor. Şair Mehmet Aycı ise bu tür toplantıları sadece müteşairler için tatmin ortamı olarak görüyor. Doç. Dr. Turan Karataş da bu konuda hayli dertli. Karataş, bu tür etkinliklerin, okuyanın şair, okunanın da şiir olması halinde şiir okuruna ve yöre halkına şiiri tanıtmak ve sevdirmek adına bir katkısı olabileceğini söylüyor. Karataş, "Aksi halde, yani bu vaziyette sürüp giderse ‘şiir’ ve ‘şölen’ sözcüklerine saygısızlık edip dururuz." diyor.

İYİ ŞAİRLE KÖTÜ ŞAİR AYNI KÜRSÜDE

İbrahim Tenekeci (Şair): Öncelikle belirtmeliyim ki katılacağım etkinliklerde seçici davranıyorum. Çünkü katılan şairlerin seviyeleri birbirlerini tutmuyor. Birinci sınıf şairlerle çok vasat şairler aynı kürsüyü paylaşıyor. Vasat şairler de bunu ölçü kabul edip kendilerini bir anda kayda değer şairlerle denk görebiliyorlar. Oysa ölçü şiirdir. Bu olayın böyle bir can sıkıcı tarafı var. Maalesef vasat ve altı şairlerin katıldığı bir hayli etkinlik var ve seviyeli olanların sayısı da çok az. Çünkü şiir geceleri, belediyeler için en ucuz etkinlik. Çünkü on beş şair, üçüncü sınıf bir pop star etmiyor.

YENİ BİR PATRONAJ BİÇİMİ OLMAMALI

Celal Fedai (Şair): Yaşadığımız dünyada insanlar, şiire maruz kalmaktan kendilerini maharetle koruyorlar ya da bir şekilde korunuyorlar. Oysa şiir, başta hassas bünyeler olmak üzere, benliğimiz için bir eczadır. Şairler, şiiri insana yaklaştırmanın işin özüne uygun türlü yollarını bulmalılar. Son zamanlarda, şiirin düşünülmeyip okunmakla yetinildiği etkinlikler çoğaldı. Beden ve ruh yorulmadan, yoğrulmadan yeniliyor içiliyor; nihayetinde bulanıklaşan şiir ve şair idesi oluyor. Hedonist benlikliler, yeni bir patronaj oluşturarak arzularını şiir üzerinden gideriyor. Şiir ruhun teslimi, şair de onun bekçisidir. Buralarda şairi de, şiiri de korumak güç…

VARSIN ŞİİR DE OLSUN!

Mehmet Aycı (Şair): Anadolu’nun değişik yerlerinde şiir okuma eylemleri değişik adlarla anılıyor. Şiir akşamları, şiir günleri, şiir şölenleri adlarıyla düzenlenen bu etkinliklerin "geleneksel" olanları da var. Her ne kadar ilki düzenlendiğinde ‘filanca yer birinci geleneksel şiir şöleni’ gibi ucube adlar taşıyanları olsa da bu hayra alamet. Varsın olsun. Kimseye zararı yok. Kârı var mı, orası da tartışılır. Katılan sahici şairler hem yer görmüş oluyorlar, hem yöresel yemekleri afiyetle yemiş oluyorlar hem de yıllardır görmedikleri dostlarına, okuyucularına selam vermiş oluyorlar. Hülasa, ‘sallan meydan kız görsün’ hesabı millet şair görüyor. Bir vakıa olarak böyle…

ŞİİRE TEĞET BİLE GEÇMEMİŞLER

Turan Karataş (eleştirmen): Şiir okuma etkinlikleri, 1950’lerde ‘şiir matineleri’ adıyla, daha çok büyük kentlerde yapılırmış ve dönemin şiirini temsil eden isimler katılırmış. Araya birkaç yeteneksizin de karıştığı olurmuş ama çoğunlukla iyi şiirler okunurmuş. Şimdilerde, çeşitli yerlerde şiir geceleri/akşamları tertip ediliyor. Dışarıdan baktığınızda masumane, dahası parıltılı bir şey. Şahane bir "kültürel etkinlik". Ne ki, son yıllarda bilhassa Anadolu’da bir "kadro" oluştu ve neredeyse hemen her şehre onlar gidiyor. Çeşitli şenliklere, eğlencelere katılan çalgıcı takımı gibi. Üzücü olan, bu "kadro"nun içinde bugünkü Türk şiirini temsil etme kabiliyeti taşıyan bir iki isim ya var ya da yok. Diğerleri malum zevat, yani yeteneksizler taifesi. Bizzat gözlemlediğim için biliyorum, şiire teğet bile geçmemişler.