Altıneller İstanbul’u Mesken Tuttu

Etkinlikler
Haber: Engin Dinç İstanbul Taksim Gezi Parkı, çok özel bir festivale ev sahipliği yapıyor. Anadolu’nun binlerce yıllık birikimi, el emeği göz nuru eserleri bu festivalde sahneleniyor. Kültü...
EMOJİLE

Haber: Engin Dinç

İstanbul Taksim Gezi Parkı, çok özel bir festivale ev sahipliği yapıyor. Anadolu’nun binlerce yıllık birikimi, el emeği göz nuru eserleri bu festivalde sahneleniyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Beyoğlu Belediyesi işbirliğinde gerçekleştirilen “Uluslararası Altıneller El Sanatları Festivali’’nin 5’incisi 30 Temmuz’da başladı. 8 Ağustos’ta bitmesi gereken sergi gösterilen ilgi sebebiyle Ramazan ayı boyunca Taksim’de olmaya devam edecek.

Altıneller El Sanatları Festivali, Taksim Gezi Parkı’nda kurulan standlarda ustalar hem yaptıkları ürünleri satıyor, hem de mesleklerini canlı canlı icra ediyor. Bu seneki festivale 31 ilden 80 el sanatı ustası katılıyor. Festivalde Bosna Hersek, Bulgaristan, Karadağ, Yunanistan, Kosova, Romanya, Sırbistan, Gürcistan ve Arnavutluk’tan da yabancı el sanatı ustaları yer alıyor.

ALTINELLER EL SANATLARI FESTİVALİ’NDEN GÖRÜNTÜLER İÇİN TIKLAYIN!..

Festivalde el sanatçılarının el emeği ürünleri arasında yok yok. Stantlarda yer alacak bazı el sanatları ve yöreleri şunlar: “Gaziantep kutnu dokuma, Çorum kargı bezi dokuması, Zonguldak elpek bezi dokuması, İzmir beledi bezi dokuması, Trabzon keşan dokuma, Tekirdağ Karacakılavuz dokuma, Gaziantep sedefkâr, Osmaniye topaç, Giresun saz kemençe, İstanbul ney yapımı, Tokat aynalı çarık, Ankara Beypazarı gümüşçü, Tokat folklorik bebek, Van kilim, Erzurum oltu taşı, Eskişehir lüle taşı.’’

Anadolu’nun binlerce yıllık birikiminin çeşitli eserlerle can bulduğu bu sergiyi sizin için gezdik, gördük ve yazdık. İşte festival süresince bu stantları mesken tutan ustaların dilinden sanatları ve tabii onların karşılaştıkları zorluklar….

650 YILLIK BİR SANAT: TAHTA BASKI

Kayıt cihazımızı ilk uzattığımız el sanatları ustası Handan Cengiz oldu. Handan Hanım, bir tahta baskı sanatçısı. Sanatını 20 yıl önce Tokat’ta toplam 4 yıl eğitimini alarak öğrenmiş. Şu anda Çanakkale’de sanatını icra ediyor ve 13 tane de bayan öğrencisi var. Handan Hanım sanatıyla ilgili olarak; “650 yıl önce yaşanmış bir sanat dalı günümüze kadar taş baskı, çömlek baskı diye gelmiş. Şimdi de ıhlamur ağacına Osmanlı dönemindeki desenler oyularak, kasnaklara dökülen kök boyayla pamuklu kumaşın üzerine darbeyle pres yapılıp, çıkartılıp daha sonra ütüyle sabitleştiriyoruz. Kültür Bakanlığı’nın desteğiyle bu tarz fuarlarda sergiliyoruz.” diye konuşuyor.

Handan Cengiz, festivalde kendilerine gösterilen ilgiden memnun ancak yine de çağa direndiklerini söylüyor. Handan Hanım, tahta baskının nesilden nesile devam etmesi için uğraştıklarını dile getiriyor.

Festivale Muğla Yeşilyurt’tan katılan dokumacılık ustası Ayşen Kayacan da çağa direndiklerini söyleyenlerden… Aslında bu şikayetin hemen hemen tüm el sanatları ustalarından geldiğini söylersek hata yapmış olmayız. Ayşen Hanım sanatını anlatırken şunları söylüyor: “Dokumacılık yapıyoruz. Yaptığımız işler yüzde 100 pamuk ve ipekten oluştuğu için kıyafet ve ev tekstilinde her şekilde kullanılabiliyor. Herkes kendine göre evinde veya üzerinde bir yer bulabilir mutlaka. Çok zor bir meslek dokumacılık. Çok emek istiyor. Sevenine denk gelmedikten sonra insanın yapma hevesi olmuyor. Sevmek her şeyde olduğu gibi önemli. Bence sevgi insanın enerjisini veren bir kaynak. Festivale ilgi var. Ama ben biraz daha farklı bir ilgi beklerdim. Daha çok şallar üzerinden gidiliyor. Ama ben ev tekstili ürünleri, kumaşlar, masa üstü örtüleri gibi çalışmalarımız var ama fiyatlar belki biraz insanları zorluyor. Bizi de zorluyor, çünkü kaç yıldan beri hiç değişmeyen bir fiyat üzerine çalışıyoruz. O fiyatın üzerine bir şey ilave edemiyoruz. Burada alıcı da kendine göre hesaplı. Onu da düşünmek gerekiyor. Uygun olduğu şekilde herkesi hesap etmeye çalışıyoruz.”

ALTINELLER EL SANATLARI FESTİVALİ’NDEN GÖRÜNTÜLER İÇİN TIKLAYIN!..

BAKIRIN ÇELİKE KARŞI SAVAŞI

Festivalde dikkat çeken sanatlardan biri de bakır işlemeciliği… Şanlıurfa’dan gelen Mahmut Çirkin, bakırın mutfak eşyası olarak kullanımının giderek azaldığını söylüyor. Mahmut Usta, alüminyum ve paslanmaz çelik çıkınca bakırın yavaş yavaş piyasadan çekildiğini ve artık turistik eşya ve süs eşyası olarak satıldığını söylüyor.

Gaziantepli bakır ustası Akif Duymaz da aynı şeylerden şikayetçi. Çekirdekten yetişmedikten sonra bu işi yapmanın çok zor olduğunu söyleyen Duymaz, 41 yaşında olduğunu, babadan ve dededen devraldığı bu mesleği okula başladığı günden bu yana yaptığını söylüyor.

Bakır el işlerinde kullandıkları motiflerin aşina oldukları motifler olduğunu söyleyen Duymaz, eserlerinde kullandıkları motiflerin İran, Selçuklu ve Osmanlı motifleri olduğunu belirtiyor. Her bir motifin ezberlerinde olduğunu söyleyen Duymaz, bazı motifleri birbirine ekleyip, tamamlayıcı özelliklerini kullanarak yeniden farklı şekillere soktuklarını da dile getiriyor.

Mesleklerini mümkün olduğu kadar yaşatmaya çalıştıklarını söyleyen Duymaz, bakır el sanatı ustalığı için yetiştirecek yeni insanlar bulmakta zorlandıklarını ifade ediyor. Durmaz’a göre, günümüzde insanlarımızın bir çoğu kolay ve rahat para kazanmak istiyor. Ahilik kültürüne ait geleneğin de evvelde kalması yeni ustalar yetişmesine engel teşkil ediyor. Yaşanan eleman sıkıntısına devletin de çare bulamadığına değinen Duymaz, mesleki eğitim konusunda sadece akademik eğitim verildiğini; ancak işin özünde bir yardımı olmadığına vurgu yapıyor.

ALTINELLER EL SANATLARI FESTİVALİ’NDEN GÖRÜNTÜLER İÇİN TIKLAYIN!..

Akif Duymaz usta da bakırın daha sağlıklı olduğunu söylüyor. Duymaz, “Bakır tencerede yemek yapan insan sayısı çok az. Çünkü kalay yaptırma sorunu var. Bu biraz pahalıya geliyor. Sağlık yönünden kullanımı var ama bunu kimse akıl edemiyor. Bir zamanlar teflon çok pahalıydı. Bugün markete gidip 25-30 bin lira veriyor. Onu 5 yıl kullanıyor. 5 yılda bakır tencereyi en az 3 defa kalaylattırıyor. Sağlığını düşünen de yok zaten. O teflonların boyası biliyorsunuz kansorejen. Kalayda böyle bir sorun yok ama millet geçim derdinde onlara da hak vermek gerekiyor.” diye konuşuyor.

Festivalde stantları gezerken en dikkat çekici olan el sanatlarından birinin de çini ve seramik olduğunu görürsünüz. İzmit’te eşi Adil Can Güven’le birlikte bir atölye kuran Nursan Güven, Anadolu’nun bütün seramiklerini yapmaya çalıştıklarını söylüyor. Nursan Hanım, İznik’in Bizans, Selçuklu, erken Osmanlı ve Osmanlı dönemi seramiklerini yaptıklarını belirterek, katı gelenekçi olduklarını ve hangi dönemde ne kullanılmışsa o malzemeyi ve yöntemi kullanarak eser verdiklerini söylüyor.

Çinilerini boya ve diğer malzemeleri geleneksel tarzda elde ederek yaptıklarını belirten Nursan Hanım, Türkiye’de sanat yapmanın gerçekten çok zor olduğunu vurguluyor. Nursan Güven, Kültür Bakanlığı’nın el sanatlarına desteğinin artmasından büyük heyecan duyduklarını ifade ederek, “İnşallah devamı gelir” diye konuşuyor.