Türkiye endemik ve tıbbi aromatik bitkilerin kıymetini bilmiyor

El Sanatları
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fatih Seyis, tıbbi aromatik bitkilerin çok büyük ekonomik döngüsü olduğunu belirterek, “Türkiye’de yıl...
EMOJİLE

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fatih Seyis, tıbbi aromatik bitkilerin çok büyük ekonomik döngüsü olduğunu belirterek, “Türkiye’de yıllık döngüsü 1,5 milyar dolar civarında. Bu bitkilerin ekonomik yönlerini ortaya çıkarıp, çiftçiye üretimini öğretmemiz gerekiyor” dedi.

Seyis, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye’nin endemik ve tıbbi aromatik bitki varlığı bakımından çok zengin bir ülke olduğunu, bu alanda özellikle Doğu Karadeniz ve Rize’nin ön plana çıktığını söyledi.

Rize’de sahilden 2 bin rakıma kadar tıbbi aromatik ve endemik bitkilere rastlamanın mümkün olduğuna dikkati çeken Fatih Seyis, kentte geçen yıl yapılan araştırmada çok farklı sonuçların ortaya çıktığını belirtti.

Seyis, Türkiye’de “ada çayı” denildiğinde sadece bir türün bilindiğini ifade ederek, şunları kaydetti:

“Fırtına Vadisi’nde son yaptığımız araştırmada 5 ayrı tür tespit ettik. Yaptığımız çalışmayla bilinenden farklı türleri ortaya koyduk. Bazı bitki türleri ise tıbbi aromatik özellikleri açısından hiç incelenmemiş. Bunların irdelenmesi gerekiyor. Yaptığımız bir çalışmada ise her yerde karşımıza çıkan ve ‘ot’ diye adlandırdığımız bitkiyi incelediğimizde, kalp hastalıkları ilaçlarının etken hammaddesi olduğunu gördük. ‘Kantaron’ diye adlandırdığımız bitkinin 7 ayrı türünü topladık. Sahilden 2 bin rakıma kadar karşımıza çıkıyor. Sahildeki bitkinin, rakım yükseldikçe içeriği de farklılaşıyor.”

Bölgenin “endemik bitki cenneti” olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Seyis, “Bölgede 2 bin 500 endemik bitki türünün sadece sistematik olarak teşhisi yapılmış durumda. Çoğunun içindeki etken maddesini bilmiyoruz. Bitkilerin sahilden yaylalara kadar içerikleriyle ilgili revizyonun yapılması gerek. Biz tıbbi aromatik değer açısından çalışma yürütmeliyiz” ifadelerini kullandı.

Fatih Seyis, kekiğin bir türünü Verçenik Yaylası’nda bulduklarını anlatarak, “Kanser ilaçlarında kullanılıyor. İçerisinde etken maddesi var ve özellikle bölgeye toplamaya geliyorlar. Yurt dışından, yurt içinden çok sayıda gelen var. Bu zenginliği bilimsel formata oturtmamız gerekiyor. Bu, bizim bölgenin zenginliği” diye konuştu.

Tamamlayıcı tıbbın dünyada son derece önemli yere sahip olduğuna işaret eden Seyis, “Bu konuda halkın bilinçlendirilmesi lazım. Türkiye’de bitkiler doğadan doğaçlama yöntemiyle yapılıyor. Bitkilerin bu şekilde toplanması sonucu doğadan kaybolma ihtimalleri var. Özellikle soğanlı bitkilerde bu risk çok yüksek. Tıbbi aromatik bitkilerin çok büyük ekonomik döngüsü var. Türkiye’de yıllık döngüsü 1,5 milyar dolar civarında. Ekonomik yönlerini ortaya çıkarıp, çiftçiye üretimini öğretmemiz gerekiyor. Tıbbi aromatik bitkilerin yetiştiriciliğini öğretebilirsek, çok iyi bir pazar oluşturabiliriz” şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Fatih Seyis, bölgeden çok sayıda bitki ve böceğin kaçak yollarla yurt dışına çıkarılmaya çalışıldığına dikkati çekerek, geçmişte bölgeden kaçırılan bitki ve böceklerle yurt dışında adeta “Çakma Ayder” yapıldığına dair medyada haberler çıktığını anımsattı.

Türkiye’de tıbbi aromatik bitkilerin yeni yeni gündeme gelmeye başladığını kaydeden Seyis, “Islahı ve yetiştiriciliği konusunda fazla çalışma yok. Bölge olarak tıbbi aromatik bitki çalışmalarını yapmamız gerektiğine inanıyorum. Burası sahilden dağlara kadar ‘mikroklima’ özelliği taşıyan bir bölge. Özellikle Doğu Karadeniz çok büyük öneme sahip” dedi.

Seyis, Türkiye’nin Tıbbi Aromatik Bitkiler Araştırma Uygulama Merkezine ihtiyacı olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:

“Bitki çeşitliliğinin ve içeriklerinin belirlenmesi için buna ihtiyacımız var. Avrupa’daki bitkilerin içeriklerini biliyoruz ama Türkiye’dekiler çok farklı. Bu bölgedeki bitkiler içinde çalışma yapmamız lazım. Bölgede bitki örtüsü teşhisi yapılmış ama ekolojik değişiklerle neler olduğunu bilmiyoruz. Araştırma merkezi bu açıdan çok büyük bir ihtiyaç.”