Yazar Diye Tanıdık Ama…

Edebiyat
Tüccar, bahçıvan, eczacı, baytar, bakkal, çiftçi, doktor, veznedar, bulaşıkçı, ırgat… Biz onları yazar olarak tanıyoruz ama onların gerçekte başka başka meslekleri var! Biz onları büyük oranda ...
EMOJİLE

Tüccar, bahçıvan, eczacı, baytar, bakkal, çiftçi, doktor, veznedar, bulaşıkçı, ırgat… Biz onları yazar olarak tanıyoruz ama onların gerçekte başka başka meslekleri var!

Biz onları büyük oranda kitaplarından tanıyor ve edebiyatçı, yazar, şair, romancı, hikayeci diye tanımlıyoruz. Yeni Şafak’tan Hale Kaplan Öz’ün haberine göre, yazarlığın bir meslek olarak kabul gördüğünü söylemek hala zor. Buna en iyi örnek Türk öykücülüğünün köşe taşlarından Sait Faik Abasıyanık‘ın hikayesidir herhalde. Abasıyanık’a pasaport almak için Emniyet Müdürlüğü‘ne gittiğinde "Mesleğin nedir?" diye sorulur. O da "yazar" der. Yazar olduğuna dair istenilen belgeyi veremeyen öykücünün "Birçok kitabım var" dese de pasaportuna Fransızca "sans profeesion" yani "işsiz, güçsüz" yazılır. Bunun en temel sebebi galiba yazarlığın hala ciddi anlamda maddi bir karşılığının olmaması ve bu işten ekmek yiyebilenlerin sayısını bir elin parmağını geçmemesi. Birçok yazar hayatını idame ettirebilmek için profesyonel olarak başkaca bir iş yapmak zorunda. Yazarlar arasında en yaygın meslek şüphesiz öğretmenlik.

Orhan Veli, Halit Fahri Ozansoy, Sabahattin Ali, Arif Nihat Asya, Rıfat Ilgaz, Ludwig Wittgenstein, Yusuf Atılgan, Peyami Safa, Vedat Türkali, Cahit Zarifoğlu, Yahya Kemal, Ahmet Telli, Cemal Nadir Güler … Öğretmenlik yapan yazar örnekleri çoğaltmak mümkün. Bir diğer muteber meslek de yazı işi ile dirsek teması olan gazetecilik. Kemal Tahir, Cahit Sıtkı Tarancı,Ahmet Oktay, Ernest Hemingway, José Saramago yolu gazetecilikten geçen yazarlardan birkaçı. Bu örnekler belki duyunca şaşırmadıklarımızdan ama yazarlar arasında hayli ilginç mesleklere sahip olanlar da var.

KÖLE TÜCCARI RİMBAUD

Enid Starkie‘nin yazdığı hayat öyküsünden Rimbaud’un hayatının büyük bölümünü kahve tüccarı, ustabaşı, sömürgeci, kaşif, gezgin, silah ve büyük ihtimalle de köle tüccarı olarak Somali ve Etiyopya’da geçirdiğini öğreniyoruz. Yazar tam bir köylü gibi çalışır ve para biriktir, sonra tüm birikimini riskli bir projeye yatırırdı. Ardından büyük ihtimalle dolandırılır ve tekrar çalışmaya, para biriktirmeye başlardı. Bu onun hayat döngüsüydü.

İNŞAAT FELSEFEDEN BİLE ZOR!

Kız kardeşi Gretl için Viyana’da bir ev inşa etmek üzere akademideki görevine üç yıl ara veren Tractatus LogicoPhilosophicus’un yazarı Ludwig Wittgenstein, inşaat işiyle ilgili "Felsefenin zor olduğunu sanıyorsunuz ama mimarinin yanında felsefeninki hiç kalıyor." demişti. Büyük felsefeci bu dönem de ilkokul öğretmenliği ve bir manastırda bahçıvanlık da yaptı.

BULAŞIKÇI ORHAN KEMAL

Milletvekili ve bakanlık yapmış Abdülkadir Kemali Bey’in oğlu Orhan Kemal siyasi sebeplerle yurdu terk edip Suriye’ye yenleşince, öğrenimini yarıda bıraktı. Burada bulaşıkçılık ve matbaa işçiliği yapan yazar, Adana’ya döndükten sonra çırçır fabrikalarında işçilik ve katiplik yaptı. Burada tanıştığı bir işçi kızla evlendi. Orhan Kemal‘in yazın dünyasına büyük etkisi olan bu yılları yazarın ağzından dinleyelim: "Beyrut’ta Fıstıklı tarafında oturuyorduk. Lübnan tebaası olmadığımız için, babama avukatlık yaptırmıyorlardı. Babam da annemin bileziklerini bozdurdu, on altın lira sermayeyle, Burç Meydanı‘na çıkan aralıklardan birisinde, yüksek bir apartmanın altında, küçük bir lokanta açtı. Babam lokantaya pek uğramazdı. Yemekleri Süreyya adında bir Türk mültecisi pişirir, Niyazi’yle ben de lokantanın garsonluğuyla bulaşıkçılığını yapardık. On yedi yaşındaydım ve hayatımın bu tarzından çok memnundum. Memleket, futbol, Cin Memet ve ötekiler silinmişti. Ortalık yeni yeni ağarmaya baslarken, Niyazi’yle birlikte evden çıkardık. O saatte Beyrut’un yeşil tramvayları bile seyrek islerdi. Yalnız isçiler, o, dünyanın her tarafında, herkesten az uyuyan, kadınlı erkekli çoluklu çocuklu kalabalık, onlar kümeler halinde ve yollarda olurlardı. Aralarına katılırdık… Tıpkı onlar gibi, ceketlerimiz omuzlarımızda, onların bastıkları parkelere basmak gururu içinde, is güç sahibi insanlardık."

KİBRİTÇİ KNUT HAMSUN

Daha sonraları Knut Hamsun adını alacak olan Knud Pedersen, ondört yaşında bir tüccar yanında tezgahtarlıkla iş yaşamına başladı. Bir yıl sonrada Tranöy’de kalfa oldu. Bu sıralarda "Esrarengiz Adam" adında küçük bir aşk romanı yazdı ve bastırdı. Takip eden yıllarda arkadaşlarıyla birlikte kibrit, mum gibi ucuz eşyalar sattıktan sonra zanaat öğrenmek amacıyla bir ayakkabıcının yanına girdi. Bu dönemde "Bir Karşılaşma" adındaki epik eserini kaleme aldı.

ASKERLİK ŞUBESİNDE MUAMELE MEMURU

Turgut Uyar 1949 tarihli bir dergiye verdiği mülakatta mesleği ile ilgili olarak şunları söylemiş: "İlk tahsil çağım birçok şehirlere geçti.ve orta mektepten itibaren muhtelif askeri mekteplerde tahsilimi ikmale çalıştım. Halen Posof Askerlik Şubesi’nde Muamele Memuruyum." Yazar daha sonra Terme’ye geçişini bir çeşit uygarlıkla temas olarak nitelendirir. Elektirik ve sinema vardır. Burada Varlık ve Kaynak’ın dışında dergiler de bulup okuyabiliyordur…  Uyar, 1958’de askerlikten ayrılarak Türkiye Selüloz ve Kağıt Sanayisi’nin Ankara şubesinde çalışmaya başlar.

KAĞIT KALEM UCUZ DİYE YAZIYORUM

"Rübab-ı Şikeste’nin şairi Tevfik Fikret aynı zamanda bir ressamdı. Kendisine neden resmi ikinci planda bırakıp şiire daha çok önem verdiği sorulunca şu cevabı vermişti: Kağıt ve kalem muşamba, boya ve fırçadan daha ucuz da ondan.