Türkiye’nin Ruhunu Bulamayan Aydın

Edebiyat
Hece Dergisi, "Türkiye’nin Ruhunu Arayan Aydın" üst başlığıyla yayınlanan 590 sayfalık hacimli özel sayısında romancı ve düşünür Kemal Tahir’i çok yönlü olarak değerlendirmeye ta...
EMOJİLE

Hece Dergisi, "Türkiye’nin Ruhunu Arayan Aydın" üst başlığıyla yayınlanan 590 sayfalık hacimli özel sayısında romancı ve düşünür Kemal Tahir’i çok yönlü olarak değerlendirmeye tabi tutuyor.

Aylık Edebiyat Dergisi Hece’nin 23. Özel Sayısı Kemal Tahir için hazırlandı. "Türkiye’nin Ruhunu Arayan Aydın" üst başlığıyla yayınlanan 590 sayfalık hacimli sayıda, Ömer Lekesiz, Köksal Alver, Hilmi Yavuz, Cemal Şakar, Necati Mert, Abdullah Uçman, Doğan Hızlan, Adalet Ağaoğlu, Atasoy Müftüoğlu, Feridun Andaç, Ali Ayçil gibi önemli isimlerin yazıları dikkat çekiyor. Kemal Tahir’in demokrasi ve kemalizm ile ilişkisi, iktidar ve ideoloji bağlamında yakın tarihe, Milli Mücadele yıllarına, eğitim, yerlilik düşüncesi ve Türk aydınının kimlik sorununa bakışı, marksizmi nasıl yorumladığı, aşk ve şiirle olan alakası, dil anlayışı ve üslubu, ortaya koyduğu eserler merkeze alınarak değerlendiriliyor.

SADECE SHAKESPEARE’LE KIYASLANABİLİR

Oğuz Atay’ın "Kemal Tahir Türk tarihine eğilirken, zengin kültür geleneğimizden esaslı bir şekilde yararlanmanın gereğini duyan ilk romancımızdır." diyerek övdüğü, Cemil Meriç’in "Bir neslin yüz akıdır Kemal Tahir" ifadesi ile yücelttiği Kemal Tahir, inandıklarını samimiyetle savunmuş ülkenin nadir edebiyatçı ve düşünürlerinden biridir. Halit Refiğ "Kemal Tahir’in eserlerindeki trajikomik Cervantes; romanlarının geniş ölçülü kapsamı, karakter panayırı ve olay zenginliği Balzac; insanlarını ele alıştaki acı eleştiri ile birbirine karışan derin merhamet duygusu Dostoyevski; kitaplarının karmaşık yapısı, anlatı özellikleri Faulkner ile boy ölçüşen değerdedir. Tüm edebiyat tarihinde büyüklüğü Kemal Tahir ile kıyaslanabilecek tek kişi Shakespeare’dir" ifadesiyle onun edebiyattaki gücüne dikkat çeker. Derginin sunuş yazısındaki "Türkiye’nin ruhunu arayan bir aydın olan Kemal Tahir, aradığı bu ruhu ne yazık ki bulamamıştır" saptaması ilgi çekicidir. Hece’ye göre o tüm yazın mücadelesinde bu ruhun peşinden gitmiştir. Hatta çoğu zaman bu ruhun çevresinde dolaşıp durmuş kazılar yapmış ama bulmak istememiş belki de görmezden gelmiştir…

 MÜTEFEKKİR SLOGANI ONUN ALEYHİNE

 Dergide altı ana başlıkta sunulan değerli görüşler arasından seçim yapmak oldukça zor. Doğan Hızlan’dan başlayalım. "Kimlik aidiyeti nedir? Yerli sosyalizmden ne kastedilmiştir? Bunların yanıtını aramalıyız. Onu yalnızca Doğu-Batı ikilemi içine hapsederek tartışmayalım, o Batı’ya karşı değil, sorgusuz, sualsiz Batı kabulünü benimsemiyordu. Doğan Ergun’un saptamasını hiç unutmayalım: "Kemal Tahir bilim adamı değildi, romancıydı." Aksini savunmak onun edebiyatına zarar veriyor. Romancılığını anlatacağımıza, mütefekkir Kemal Tahir sloganını güçlendirmek onun aleyhine olmuştur." tespitinde bulunan Hızlan, yazarın bugün her zamankinden daha çok okunması gerektiği vurgusunu da yapıyor.

 BURJUVA ELİTİZMİNİN ROMAN KURAMINI REDDETTİ

 Değerli eleştirmen Ömer Lekesiz’in yazarın sanat anlayışı hakkındaki söyledikleri önemli: Lekesiz "Kemal Tahir "sanat için sanat" anlayışını, sanatın kuvvetlinin emrine verilmesi olarak değerlendirdiği için kendi sanat anlayışını, burjuva elitizmine mahsus sanat anlayışının dışında oluşturmakla kalmamış, dolayısıyla burjuva elitizminin 19. yüzyıldan itibaren ürettiği tüm roman estetik ve eleştirisine dair kuramları da reddetmiştir." derken Hilmi Yavuz Kemal Tahir ve Marksizm başlıklı yazasında tarih ahlayışına dikkatleri çekiyor:

"Kemal Tahir’in Tarih görüşüne bir yaklaşım denemesi sayılabilecek bu yazıda, önce, önemli bir noktayı vurgulamam gerekiyor. Bu da Kemal Tahir’in, Tarihe özellikle Osmanlı-Türk toplumunun tarihine hem kuramsal ve soyut, hem re pratik ve somut düzeylerden baktığıdır. Kemal Tahir, Tarihi ne somut gerçeklikten bağımsız ‘saf’ bir kuram olarak ne de tarihsel olguları kuramdan bağımsız empirik gerçeklikler olarak kavrar. Onun Osmanlı- Türk tarihine bakışı, bu bakımdan, hem temellendirici, hem de bütünseldir. " 

Kadını ve aşkı ele alışı kötücüldür

Dergide Kemal Tahir’in romanlarının açıları ve karakter tahlilleri derinlikli olarak irdelenmiş. Bu değerlendirmelerden Seyfeddin Duman’a ait olan oldukça çarpıcı: Kadın ve aşk konusunda, hapishane hayatının olumsuz havası Kemal Tahir’i oldukça derinden etkilemiştir. Bu yüzden onun kadını ve aşkı ele alışı kötücüldür. Toplumsal gerçekliğe adanmış arayışları, kadının ve aşkın işlenişini dolaylı kılmıştır. Bu kötücül ve dolaylı ele alışın kadına ve aşka dair gerçekleri bozduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca romanlarının geniş hacmi içerisinde kadın ve aşkın kapsamı da oldukça dardır. O, bir romancı olarak yöneldiği toplumsal gerçekçi konuların içinde suyunun suyu bir uzantıyla ele almıştır kadını ve aşkı.

Batıcılar ve Marksisteler onu yalnızlaştırdı

Atasoy Müftüoğlu’nun, bir imparatorluğun sonlanışına tanıklık etmiş, iki dünya savaşı görmüş ve yeni kurulan ülkenin tüm sancılarını çekmiş bir aydın hakkındaki düşünceleri oldukça önemli. Müftüoğlu, Zihinsel Karmaşa ve Bulanıklık başlıklı yazısında bakın neler söylüyor Kemal Tahir hakkında: Yerleşik kalıpları sorgulamaya cesaret ettiği için Kemal Tahir, Batıcı aydındar tarafından gericilik ve Osmanlıcılıkla suçlandı. Kemalizme ve Kemalist tarih yorumuna eleştirel yaklaştı. Yakın tarihle ilgili olarak, mülkiyet ilişkileri, sosyal değişim, eşkıyalık düzeni üzerinde ilgi çekici yorumlar geliştirdi. Kemal Tahir Osmanlı İmparatorluğunu parçalayan Batı ile nihai bir hesaplaşma yapılması gerektiğine inanıyordu. Marksist olması nedeniyle uzun yıllar hapishane hayatı yaşayan Kemal Tahir marksizmin Türkiye gerçeklerine uygun bir biçimde kavuşturulmasını istediği için de Marksisler tarafından da dışlandı. Hem Batıcılar hem de Marksistler tarafından yalnızlaştırılan Kemal Tahir’i sağcı-milliyetçi kesimler sahiplendiler. Kemal Tahir’in ardılları bugün ulusalcı-Ergenekoncu bir çizgide bulunuyor.

Yenişafak