Nobel Edebiyat Ödülü ‘Dilsiz Çinli’ye

Edebiyat
Merakla beklenen Nobel Edebiyat Ödülü, roman ve kısa hikâye yazarı Mo Yan’a gitti. Yan, ödülü büyülü gerçekçi üslubu, romanlarında kurguladığı evrenin Nobel jürisine William Faulkner ve Ga...
EMOJİLE

Merakla beklenen Nobel Edebiyat Ödülü, roman ve kısa hikâye yazarı Mo Yan’a gitti. Yan, ödülü büyülü gerçekçi üslubu, romanlarında kurguladığı evrenin Nobel jürisine William Faulkner ve Gabriel García
Márquez’i hatırlattığı için aldı.
 

Mo Yan (Dilsiz) 57 yaşındaki Çinli yazarın müstear ismi, asıl adı ise Guan Moye. Doğduğu Gaomi, Shandong’u yaratıcılığının kaynağı olarak görüyor. Burası onun romanlarına da ev sahipliği yapıyor. Mo Yan yine de bugünkü modern Gaomi’nin onun romanlarına mekân olan yüzyıl ortasının kırsal yerleşiminden farklı olduğunu kabul ediyor. Film meraklıları bu mekânı Zhang Yimou’nun Yan’ın aynı adlı romanından uyarladığı Red Sorghum (Kızıl Darı Tarlaları) adlı filmden hatırlayabilir.

Aslında Mo Yan’ın romanları, başyapıtı olarak tanımladığı 1996 tarihli epik romanı ‘Big Breasts and Wide Hips’den (Büyük Memeler ve Koca Kalçalar) 2009’un sonunda yayımlanan ‘Frog’a (Kurbağa)—1980’den ve Deng Şiaopeng’in reformcu politikalarından sonra doğan 350 milyon kadar Çinli’ye oldukça uzak bir dünyada geçiyor. Best-seller listelerine hâkim olan kitaplara bakılırsa bu genç nüfus aynı zamanda Çin’in en şevkli okur kitlesini oluşturuyor.

Sansüre karşı büyülü gerçekçilik

Mo Yan, anlatılarını geçmişte kurması ve büyülü gerçekçi üslubunun örtüklüğü sayesinde ülkesinin her daim tetikte bekleyen sansürcü zihniyetinin hışmına uğramaktan kaçınabilmiş. Örneğin Çin’in tek çocuk sınırlamasına dayalı nüfus kontrol politikasını ele aldığı son romanı Frog’da, hamileliğin ileri döneminde yapılan zorunlu kürtaj olaylarına, zoraki kısırlaştırmalara ve diğer korkunç olaylara tanık olan bir ebenin hayatını dört mektup ve bir oyun formunda anlatmış.
Mo Yan, romanın omurgası olarak, ebenin partisi, ailesi ve hastalarına karşı beslediği sadakatin iç dünyasında yarattığı çatışma üzerine yazmayı 1980’lerin başından beri düşündüğünü söylüyor. “Frog’u ertelememin nedeni konunun nazikliği değil, elimde çok fazla iş olmasıydı” diyor. “Ve dahası bu konu üzerine yazmayı men edecek bir yasa da yok.”

İşini bilen bir yazar

Pekin’de yaşayan Çince modern kurgu edebiyat çevirmeni Eric Abrahamsen’e göre, Mo Yan da bütün Çinli yazarlar gibi neyin tartışılabilir neyin tartışılamaz olduğuna ilişkin karmaşık bir hesap sürecine bulaşıyor. Bunda yanlış bir şey yok: Her yazar sert muhalefet yapacak cesarete sahip olamaz, geçmişte kitapları yasaklanan Yan da herhangi bir şey kanıtlamak zorunda değil. Ancak Abrahamsen, son zamanlarda Mo Yan’ın kırmızı çizgilerin tam olarak nerede olduğunu bildiğini ve onları aşmadığını söylüyor:

“Örneğin artık Çin’de tek çocuk politikasının mahzurları ve geri alınıp alınmaması gerektiği üzerine serbestçe tartışılabiliyor” diyor ve ekliyor: “Sanırım kitabın bugün yayımlanmasının nedeni de bu.”

‘Yazar düşüncelerini derinlere gizlemeli’

Mo Yan ise yazacak herhangi bir konu seçtiğinde sansürü asla endişe konusu etmediğinde ısrarlı. “Yazı konusunda her ülkede belli sınırlamalar var” diyor ve sansürün aslında bir avantaj olduğunu söylüyor. Bu tür sınırlamaların bir yazarın “edebiyatın estetiğine nüfuz etmesini” sağladığını ileri sürüyor:
“Edebiyatta en büyük eksikliklerden biri örtüklük. Bir yazar düşüncelerini derinlere gizlemeli ve romanın karakterleri aracılığıyla iletmeli.”

‘Kısıtlamalar aslında harika bir fırsat…’

Yan, Granta dergisinden John Freeman’ın sansürden kaçınmanın bir örtüklük sorunu olup olmadığı yolundaki sorusunu yanıtlarken de şöyle yanıt vermişti:

“Gerçekten de öyle. Gerçek hayatımızda değinilmesi istenmeyen sert ya da hassas konular olabilir. Böyle bir durumda yazar gerçek dünyadan yalıtmak için bunlara kendi tahayyülünü zerk eder ya da durumu abartılı bir hale büründürebilir, böylece görünür ve canlı olmalarını, gerçek dünyamızdan izler taşımalarını sağlar. Bu nedenle kısıtlamaların ya da sansürün aslında edebiyatta yaratıcılık için harika fırsatlar olduğunu düşünüyorum.”

‘Daha söyleceklerim var’

Mo Yan, çoğunun en büyük derdi sınavları olan yeniyetmeler, ilişkiler ve benzer konular gibi tartışmadan uzak temalar üzerine yazan çağdaşlarına da ayak uydurmaya çalışıyor. “Bu tip romanları okuyacak halim yok diyor, “Ama onların da varoluş nedenlerini anlayabiliyorum.”
Mo Yan, açık açık romanlarını ilk yazmaya başladığında amacının yoksulluktan kaçma arzusu olduğunu ama artık bunun geride kaldığını söylüyor. “Artık dünyalığımı yaptığıma göre neden mi yazıyorum? Çünkü söyleyecek şeylerim var.”

Yapıtları

*Red Sorghum (1987, Çin)
*The Garlic Ballads
(İngilizce ilk baskısı 1995)
*Explosions and Other Stories, kısa öykülerinin yer aldığı bir toplama
*The Republic of Wine:
A Novel (1992, Çin)
*Shifu: You’ll Do Anything for a Laugh, kısa öykü derlemesi (İngilizce ilk baskısı 2002)
*Big Breasts & Wide Hips (1996, Çin)
*Life and Death Are Wearing Me Out (2008, İngilizce)

Mo Yan kimdir?

Radikal