Kötülüğe karşı bir mevsim: İnsan Mevsimi

Edebiyat
Feyza Bayındır’ın röportajı Ben “İnsan Mevsimi”nin tamamını okudum. Kitabın tamamı insanı bardağın dolu tarafına bakmaya meylettiriyor. Yazarın meramı gerçekten okuyucuya bardağın do...
EMOJİLE

Feyza Bayındır’ın röportajı

Ben “İnsan Mevsimi”nin tamamını okudum. Kitabın tamamı insanı bardağın dolu tarafına bakmaya meylettiriyor. Yazarın meramı gerçekten okuyucuya bardağın dolu tarafını göstermek mi?
“Kitabın amacı şudur” diye bir cümle kurmam doğru değil. Çünkü “insan mevsimi” kendisini okuyana mesajlar vermek çabasıyla yazılmadı aslında. Ben kendi şüphelerim, sorularım, tartışmalarım üzerinden yazılar yazdım ve bunu paylaştım. Okuyan kendi halince birçok mesaj çıkarabilir, bu doğal bir sonuç. Kitap yayımlandıktan sonra ben de okudum, yazarken amaçlamadığım mesajlar-dersler çıkardım. Evet dediğiniz var. Yazıların çoğunda “bardağın dolu tarafını görmelisin” şeklinde insanın benliğine, ruhuna, kalbine yönelen bir sufle var.

 

Neden illa da bardağın dolu tarafı?

Şark toplumları için söylenir ancak ama tüm dünya insanları için geçerli aslında; insanoğlu hüznü seviyor. Hüzün enteresan bir şey. Siz hüznü sevdiğiniz, hüzne iltifatkâr davrandığınız zaman size âşık oluyor, peşinizi bırakmıyor. Benim de kişisel olarak hüzne âşık olma potansiyelim var. Kitapta yazılanların çoğu bu yönüyle kişisel serüvenimi ve hikâyemi anlatıyor. Dolayısıyla kendi tecrübelerimden yola çıkarak, bardağın dolu tarafını görmemiz gerektiğini söylüyorum. Bardağın boş tarafını zaten herkes görüyor. Hatta bardağın boş tarafının özellikle görülmesi için herkes kendi çapında çevresine baskı yapıyor. “Hey baksana bardak boş” diyor. Buna tepki olarak kitabın pek çok yerinde ‘bardağın dolu tarafının görülmesi” için dürtücü detaylara yer verdim. “Bardağın dolu kısmının görülmesi”nin insanı inşâ edici, istikamette tutucu, yola koyucu bir yönü var çünkü.
 
Kitabın ana fikri ‘ezber bozmak’ diyebilir miyiz?

Diyebiliriz. Kitabın derdi o; ezberlere itiraz. Ezberimiz ve edindiğimiz alışkanlıklar üzerinde bir şüphe oluşturmak. Kendimize “emin miyiz” sorusunu sormak. Mesela niye Eylül’ü hüzün, bitiş, ayrılık dönemi biliriz? Eylül bitiş değil, hazırlık ayı olabilir hâlbuki. Yaz okulu dediğimiz şey neden tıkış tıkış binalarda oluyor, çayırda çimende olmuyor? Neden ısrarla bayram mesajlarımıza “gerçek bayramlara erişmek ümidiyle” diye ekler yapıyoruz? Neden hep haberin kötü olanını tercih ediyoruz? Emekliler neden yaylalara bina dikerler? Ebu Hureyre’yi överken neden kediye nankör deriz?

Evet, kitabı okuyan kişi, sizin de tespit ettiğiniz gibi ‘bardağın dolu tarafını görmek’ konusunda yönlendirmeler hissediyor. Bunun için de ezberlerimize dair şüpheler oluşturuyor, sorular soruyor, farklı bakışlara ve daha insani duruşlara kapı aralıyor. Tabii bu mesajlar planlanmış bir kurgunun sonucu değil, kendi serüvenimdeki şüphelerimi, gel-gitlerimi paylaşmıştım.
 

‘Dünya aslında o kadar da kötü bir yer değil’ mi bu durumda? ‘İnsan Mevsimi’ bunu diyebilir mi?

Yo yo. Kitaptaki hiç bir yazı dünyada kötülük olmadığını söylemiyor. İnsan Mevsimi, dünyadaki tüm kötülükleri görüyor, onların varlığını açıkça kabul ediyor. Sonrasında kötülüklerle mücadele etmenin yolunu, yenilgi psikolojisi oluşturacak şekilde kötülüğün var olduğunu sürekli tekrar etmek olmadığını söylüyor. Ortada az da olsa var olan iyiliği, kötülüğü bertaraf edecek şekilde çoğaltabilir miyiz sorusunun peşine düşüyor. Bütün çaba, bütün savaş bu.
 
Hastalık tedavisi de öyle aslında, değil mi?

Evet, tıpta da öyledir; diyelim ki hasta bir aza var. O uzvun hasta ve bir de iyi kısmı var. Siz iyi kısmı destekleyerek hasta kısmı iyileştirmeye çalışırsınız. Sağlıklı kısmı büyüterek hasta kısmı atarsınız, kovarsınız. Sosyal olayların da böyle olduğunu düşünüyorum. Evet, dünyada çok kötü şeyler var. Dünyada  saniyede bilmem kaç tane çocuk aşı olamamaktan dolayı ölüyor. Filistin, Suriye, Irak, Afganistan ve daha pek çok ülkede yaşananlar var. Ülkemizde yaşanan acılar var. Bütün bunları durmadan tekrar etmek çözüm değil. Kötüyü kovacak iyiyi bulmak gerek. Kötünün yerini daraltacak bir iyinin yanında olmak gerek. Bardakta bir gram su bile varsa o suyun var olduğunu görmek ve bir damla suyun çoğalmasını sağlayacak hâl üzere bulunmaya kendimizi ikna etmemiz gerekir.
 
Siyasetin içinde aktif olarak uzun seneler hizmet etmiş biri olarak, bu kadar iyimser kalmayı nasıl başardınız?

Çok mu iyimserim… Galiba ilk okumalarımıza, çocukluğumuza dayanan bir durum bu. Benim çocukluk dönemim keyifli geçti, aile huzurunun olduğu bir ortamda, tabiatın içinde geçti. Dağların, ağaçların, sebzelerin, hayvanların içinde büyüdüm. Acı ve iyiyi dengeli yaşadım. Yokluğu ve fırsatı gördüm hep. Belki onların tesiri oldu. İlk okuduğum kitapların da etkisi olmuş olabilir. Kur’an-ı Kerim başta olmak üzere herhalde onlar bu müspet bakışı sağladı. Ama bu bir savaş ve devam ediyor. Hüzne âşık olma potansiyelim, kötüyü büyük görme kapasitem hala yüksek.
 
Kitap aktif siyasete ara verdiğiniz bir dönemde çıkmış oldu. Bu özel bir zamanlama mı?

Özel bir planlama yok. Yazıları toparlayabilecek ve yeniden yoğurabilecek sekinet iklimini bulsaydım çok daha önce olurdu. Fakat siyasetin aktifliği buna müsaade etmedi. Siyaset o sekinet iklimini zorluyor. Günceli takip etme kaygısı paradigmatik ve fikir temelli şeyleri takip etme gücü bırakmıyor. O yoğun dönemde kitabı yayımlasaydım kalbim bu işten mutmain olmayabilirdi de.
 
Kitapla ilgili ne tür tepkiler aldınız?

İnsan mevsimi henüz çok taze. İlk okuyucu arkadaşlarımızdan ulaşan geri dönüşler hoşuma gitti. Herhalde bir kaç ay sonra kitapla ilgili daha net bir fotoğraf ortaya çıkacaktır. Bu da beni sonraki yazı çalışmalarına yönlendiriyor.
 
“İnsan Mevsimi”nin bu söyleşi için son cümlesi nedir?

Her nerede olursanız olun, insanın kendi mevsimini terk etmemesi gerekir. Herkesin kalbine uygun gelecek olan fıtrata en yakın olandır.


 
**

İNSAN MEVSİMİ
Erol Erdoğan’ın ilk kitabı olan İNSAN MEVSİMİ” İz Yayıncılık’ın sanat–edebiyat dizisi kitabı olarak yayımlandı. Kitap 9 bölüm ve 44 yazıdan oluşuyor. Kitaba İz Yayıncılıktan ve e-satış sitelerinden ulaşmak mümkün.  90 (212) 5207210 http://www.iz.com.tr