İsmet Özel’in şiiri bırakmasını şairler yorumladı

Edebiyat
Notunu geçen salı sabahı gördük. Şair İsmet Özel son şiirini yazmış, yarım kalan bir şiir ‘projesini’ tamamlayacağını, bundan gayrı artık şiiri bıraktığını açıklamıştı. Akşam gazetesinde yer alan habe...
EMOJİLE

Notunu geçen salı sabahı gördük. Şair İsmet Özel son şiirini yazmış, yarım kalan bir şiir ‘projesini’ tamamlayacağını, bundan gayrı artık şiiri bıraktığını açıklamıştı. Akşam gazetesinde yer alan haberde, edebiyatçılar, İsmet Özel’in şiirini bırakmasına, ‘şairane’ yorumlar yapmış…

“Türkiye’nin bugün geldiği değil, getirildiği noktada şiirlerimi okuyabilecek Narodnik* kalmadı.” Geçen salı sabahı gördük bu satıları. Önemli ama öneminden çok, ilginç sözleriyle gündeme gelen şair İsmet Özel, kurucusu olduğu İstiklal Marşı Derneği’nin internet sitesine bir ‘veda’ metni yazmış, son şiiri ‘Sesli Gemi’yi bu metne iliştirmiş ve artık şiiri bıraktığını açıklamıştı. Müsveddelerini yayınladığını söylediği ‘Bir Yusuf Masalı’ başlıklı şiir çalışmalarını tamamlayacağını ama bunun dışında şiir yazmakla ilişkisi kalmadığını…  (Açıklamayı, şairin yöneticisi olduğu İstiklal Marşı Derneği’nin internet sitesinde bulabilirsiniz.)

Söz konusu kişi İsmet Özel olunca dikkat çekmek bir yana, insanlar hararetli yorumlarla karşıladılar onun bu açıklamasını. Kimine göre dikkat çekmek için yapıyordu, kimi onun artık siyasette aktif rol alacağı sonucunu çıkarıyordu açıklamasından.  

Özel, hakkındaki benzer tartışmaların geçmişi 1974’e kadar uzanıyor aslında. 1962’de Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi’ne adımını attığında hem solculukla tanışmış, hem de şiirle düzenli biçimde ilgilenmeye başlamıştı. Zamanın ‘solcu fabrikası’ Fikir Kulüpleri Federasyonu’nda yöneticilik yapmış, ertesi yıl Türkiye İşçi Partisi’ne katılmıştı. Şiirleri parti teşkilatlarında çok önemli bildiriler muamelesi görüyordu. Kısa sürede önemli şairler arasına girmeyi başardı. 

1970’te Ataol Behramoğlu’yla ‘Halkın Dostları’ dergisini çıkarması şiirin önemli olaylarından biri olarak kayda geçti.  

1974’te İslami dünya görüşünü benimsediğini açıkladığında, Özel hakkındaki geleneksel ‘değişti-değişmedi’ tartışmaları da başlamış oldu. Cemal Süreyya “İsmet Özel Müslüman olduktan sonra da şiirini değiştirmedi” diyerek sahiplenmeye çalışıyor; İslami kesimin önemli şairi Sezai Karakoç, “Önceden de bizim gibi yazıyordu” iğnelemesiyle karşılık veriyordu örneğin. 

Niyetinin Kur’an’a dikkat çekmek, İslami politikaya destek vermek olduğunu söylüyordu Özel. Ta ki 2003’e; köşe yazarlığı yaptığı Milli Gazete’de ‘Bir zamanlar İsmet Özel vardı’ başlıklı yazısını yayınlayıp artık İslami kesimden ‘boşandığını’ söyleyene kadar… 

O açıklamanın ardından üç ay boyunca bütün gazeteler ve dergilerde hakkında pek çok köşe yazısı yazıldı, kendisiyle röportajlar yapıldı. ‘Değişti-değişmedi’ muamması yine başroldeydi.  

Onu daha sonra televizyon ve gazete röportajlarında ‘Türkçülük’ fikrini savunan sansasyonel konuşmalarıyla görmeye başladık. ‘Değişti-değişmedi’ tartışmaları yerini ‘Şairliği bitti-bitmedi’ tartışmasına bırakırken son ‘bombası’ hafta arasında geldi. Fakat eklemek lazım; yarattığı etki 2003’teki açıklamasının yanında sönük kaldı. Belki de gerçekten artık onu dinleyen Narodnik kalmamıştı. 

Şairler, edebiyatçılar İsmet Özel ‘fenomenini’, onun şiiri ve şiiri bırakması hakkındaki düşüncelerini anlattı.

Yazdıklarını unutmaya çalışıyorum 

Onur Behramoğlu / Şair 

Onu, aileden biri gibi hissettiğim de olmuştur; tanımadığım, tanımak da istemeyeceğim bir yabancı gibi de. ‘Erbain’i defalarca okumuşumdur, ‘Bir Yusuf Masalı’nı, ‘Of Not Being a Jew’u… Bugün okurken yazılarını, konuşmalarını unutmaya çalıştığım oluyor! Bende saklı fotoğrafı, babam Namık Kemal Behramoğlu ile Çankırı Lisesi’nde sıra arkadaşlığı yıllarından fotoğrafıdır, öyle kalmasını isterdim.

Yazdıkları, üstüne başına benzeyenlerden midir? Evet. Şair fiyakası diye bir şey varsa ona sahip. Karakterinde bana ‘kibir’ gibi görünene o ‘vakar’ der.

Şiir bırakılmaz; bırakır. Konferanslarından birine “Söylediklerimden bir şey anlayacağınızı zannetmiyorum” diyerek başlayan şairin yalnızlığıyla diyelim ki bir sanatçının çelloyu kendi duyacağı kadar çalışındaki yalnızlığı kıyaslayamam. Birinde megalomani var, diğerinde varoluşsal yalnızlık. Şaire yakışan yalnızlıksa, Kafkaesk bir yalnızlık olmalıydı, ‘insanlarla dolu bir yalnızlık’… Narodniklerin, işi Lenin’e suikast girişimine kadar vardırmaları gibi uçlara gitmeyi seviyor İsmet Özel… Gittiği uçta, yobazlığın karanlığını görüyorum sadece. Şiir onu bırakmıştır.

 

Kendine bile büyük geldi 

Kaan Koç / Şair  

İsmet Özel, zaman ve mekândan bağımsız bir kırgınlığı kişisel öfkesiyle iç içe dokuyan bir anlatıcı. Ona, ‘fenomen’den çok ‘eli silaha varamayan bir intikamcı’ demeli. Çünkü şairlik, kendi varoluş ya da yok oluşunun dışındaki her esvaba balyozu indirir önce.

Büyük şair niçin bir noktadan sonra politik ceketler giymeye soyundu? Soru ve yanıt iç içe; ‘fikir adamlığı’ndan iyice uzaklaşıp işi zalimliğe çevirdikçe şiir şairi üryan bıraktı. İsmet Özel, İsmet Özel’i bizim elimizden almaya kalkıştı. Fakat başaramadı!

‘32. Gün’ programında “Sosyalizme bulaşmış bir şairin böylesi sözlerini üzüntüyle karşılıyorum” cümlesiyle yöneltilen siteme verdiği cevap keskindi; “Sosyalizme bulaşmadım, 10 yılımı sosyalist bir Türkiye kurulmasına hasrettim! Bugün solcuyum diye dolanan dümbükler, o zamanlar benimle partiye gelmeye korkuyordu!” Özel’i o gün daha iyi anladım; niyeti öç yollarına çıkmaktı ve siyasası açıktı: Ters yollardan da gidilse bu intikam alınacak! Ve fakat katliam ceketi onun komplosu oldu; şiir şairine balyozu vurdu. 

Yine de ben, kendi açtığı şiirden uzun zaman önce uzaklaşan İsmet Özel’i, genç ölen kudretli şairlerden biri olarak hatırlayacağım hep. İsmet Özel’e rağmen! Bereketli öfkesi ve bıçkın zekâsıyla, tüm benzerleri gibi o da intihar etti. Çünkü kendine bile büyük geldi.

 

Bu işler karar almakla olmuyor 

Ataol Behramoğlu / Şair  

Şiirini daha çok akılla kuran, yetenekli, özgün bir şair. Patetik, hastalıklı değil, bir kişiliği olduğunu düşünürüm. Bu kişilik, sözünü ettiğiniz üçlünün belki temel belirleyenidir. (“Şairliği, karakteri ve politikaya bakışıyla arasındaki ilişkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna yanıtı) Şiirini akılla kursa da, bu işlerin kararla olacağını pek sanmam. Zaten biz bırakmasak da şiir eninde sonunda bizi bırakır.

‘Türk şiirine hayırlı olsun’ 

Hilmi Yavuz / Şair  

Eski çağlarda yaşasaydı şeyh olurdu

Sennur Sezer / Eleştirmen  

Dünya görüşünü değiştirdiğinde “toplumcu şiirde ulaşmış olduğu biçimsel ustalık öğeleriyle aynı ritm, vurgu ve tonlamalarla aynı gözü pek ve özgün benzetmelerle” yazmayı sürdürdü. Devrimci dünya görüşünü savunurken de şiirinde ‘mistik’ öğeler vardı. Hep bir  ‘iman’ şiiri yazdı. İman ettiği öğe değişti. Onun şiirindeki yapı değişmedi.

İsmet Özel’in dikkat çekmek, öncü olmak, önder olmak özelliklerini taşıyan, hep bir hayran, inanan kitlesiyle çevrili olmaktan hoşlanan bir kişiliği var. Her şairde vardır bu yapı, yoğunluğu farklıdır. Eski çağlarda olsaydı bir şeyh olurdu belki.  Özel’i ilk kez, haddini aşarak, “Kadınların dini eksiktir” dediğinde yadırgadım. 2 Temmuz 1993’te “Sırp uçaklarını mı beklediniz kurtarıcı olarak” benzeri can yakıcı suçlaması, onu yok saymama yol açtı. Şimdi şiiri bıraktığından söz etmiş. Bir anlamda toplum onun şiirini hak etmiyormuş. Haklı olabilir. Ben düşünce ve inanç özgürlüğüne inanırım. 

 

Şiir onu zaten terk etmişti  

Altay Öktem / Şair, Eleştirmen 

İsmet Özel hayatıyla, kişiliğiyle, siyasi duruşu ve şiiriyle bir fenomen değil ama Türk şiiri açısından ‘öğretici’ bir deneyim olmuştur. İnsana ve hayata rağmen şiir yazmaya çalışıp popülizm uğruna karanlık bir retoriğin peşine takıldığında, seni ilk terk eden şiir olur!

Aslında dili kullanması ve farklı imge yapısıyla ilk dönem kendine özgü bir şiir çatısı kurabilmişti. Değişen siyasi konjonktürü kullanıp, kendi şiirinde baştan beri örtük olarak var olan anti-insani damarı ön plana çıkarınca şiir onu geri püskürttü.

Sivas’ta insanların katledilmesini onaylayan bir zihniyetle şiir yazılamayacağını, hayata yabancılaştığında şiirin de sana yabancılaşacağını bize kanıtladığı için önemlidir İsmet Özel. Ne yazık ki tek ve yegâne önemi budur! Şimdi de “Şiirimi okuyacak ‘Narodnik’ kalmadı” gerekçesiyle şiiri bıraktığını açıklıyor! Şiir onu çoktan bırakmıştı. 

Keşke yalnızca şiir yazsaydı 

Haydar Ergülen / Şair, Eleştirmen

2 Temmuz 1993 Madımak yangınına dair söyledikleri, Özel’le sevenlerinin arasını bir daha kapanmaz biçimde açtı. Kendi şirinde dediği gibi, “Kapanmaz yağmurun açtığı yaralar çocuklarda”. Bende de kapanmadı. Bilmiyorum siyasal alandaki bu tutumu da şairliğe dâhil midir ama keşke yalnızca şiir yazsaydı ve pek fiyakalı ama hançer yarasından beter sözleri etmeseydi. Şiirlerini hep okudum, son yıllarda yazdıklarını da bir büyük şairin denemeleri, arayışları olarak gördüm. 

Ruh yamukluğundan söz etmesi çok dikkatimi çekti. Böyle bir düşünsel ve siyasi maceranın içindeki bir insanın bunları söylemesi çok önemli. Çok yerinde bir tespit.

Şiire yeniden başlıyor 

Ali Ural / Şair 

Özel’in şiiri bırakması, olsa olsa Türk edebiyatına şiir birikimini miras olarak bırakmasıdır. Şiirin mihenk taşlarından hiçbirini şiir bırakmamıştır ki onlar şiiri bırakabilsinler. ‘Bir Yusuf Masalı’nı yayınlayacağı günlerde, bu kitaptan kurtulmak istediğini, bu yüzden müsveddelerini yayınlayacağını işitmiştim kendisinden. Sonraları “Ömrüm vefa ederse yeniden yazacağım Bir Yusuf Masalı’nı” demişti sık sık. 

Bıraktığını söylese de şimdi şiire yeniden başlıyor. Hiçbir sanat eserinin bir kerede oluşmadığını söyler Calvino. Bana göre Özel’in şiir evrelerinden biri daha başlıyor yeni ‘Bir Yusuf Masalı’yla. Şiiri bıraktığını söylemesi bu başlangıca dikkat çekmek içindir. “Şiirlerimi okuyacak Narodnik kalmadı” gerekçesinde ‘Halkın Dostları’ nostaljisi kadar bir küskünlük de var sanırım. Bir sohbetimizde şairin dünyayla ilişkisini “Dünyaya alışan şiir yazamaz” sözüyle vurgulamıştı. Şairliğini, karakterini, dünyaya bakışını bu çerçevede anlamlandırmak mümkündür.