Fuzuli Ne Demek İstedi?

Edebiyat
Divan Edebiyatı denince akla gelen ilk şairlerden biridir Fuzuli. Şiirlerinde ‘Tek Varlık’ görüşünü en fazla işleyen şairdir. Onda "Visal" (Allah’a kavuşma) isteği kuvvetli...
EMOJİLE

Divan Edebiyatı denince akla gelen ilk şairlerden biridir Fuzuli. Şiirlerinde ‘Tek Varlık’ görüşünü en fazla işleyen şairdir. Onda "Visal" (Allah’a kavuşma) isteği kuvvetlidir. Ama vuslat yoktur. Tasavvuf onda yaşı ve sanatı ilerledikçe koyulaşmıştır. Divan edebiyatında ilahi aşkı en fazla işleyen şairdir aynı zamanda. Bu durum ondaki ideal aşkı gösterir. Fuzuli’nin her beyti insanı manevi bir derinliğe doğru yolculuğa çıkarır. Felsefe-Bilim tarihi ile matematik tarihi ve felsefesinin İslam ve Türk medeniyet tarihi içerisindeki gelişmelerini yazma kaynaklara dayanarak inceleyen ve halen McGill University’de görevli olan İhsan Fazlıoğlu da bu beyitlerden birinin peşine düşüyor.

Ünlü şairin "Işk imiş her ne var Âlem’de/ İlim bir kîl ü kâl imiş ancak" beyitlerindeki anlam derinliğini "Fuzuli Ne Demek İstedi?" adlı çalışmasında irdeliyor. Klasik Yayınları’ndan çıkan kitabın üst başlığı da Fuzuli’nin söz konusu beyti. Yazar burada geçen geçen ‘İlim, ışk, alem, kül ü kal’ kavramlarını ele alarak beytin tümü hakkında özgün ve doyurucu yorumlarda bulunuyor. Kitapla mefhumların dünyasına kısa bir yolculuk yaptığını söyleyen yazar "Kitabın amacı İslam-Osmanlı-Türk entelektüel tarihine ilişkin bir okumanın nasıl yapılabileceğini bir beyit üzerinden göstermeye çalışmak; edebi ve meşhur bir beyit olduğu için de, elden geldiğince geniş bir kesimle irtibat kurabilmektedir. Bunun için önce mefhumların dünyasına kısa bir seyahat gerçekleştirildi, daha sonra beytin yapısını oluşturan ilim, Işk ve kil ü kal terimleri sırayla incelendi." diyor. 2009 yılında Bilim ve Sanat Vakfı’nda düzenlenen ve birkaç kez tekrar edilen bir seminerin, sunum çözümlerinden oluşan metin sohbet havasında ilerliyor.

İhsan Fazlıoğlu’nun ele aldığı ilk kavram ‘ilim’. Yazar usta şairin ‘bilgi’ yaklaşımı konusunda Fuzuli’nin kendi yaklaşımı olarak serd ettiği şu cümleyi referans olarak gösteriyor: "Doğru olan, akıl sahibi kişinin, yaratılışı konusunda düşünmesi; fıtratının kökenini araştırması; mebde/ geliş ve mead/ dönüşteki durumunu/ halini idrak etmesi; iyi ve kötü yolu birbirinden ayırmasıdır." Fuzuli’nin ilginç bir başka yaklaşımı, bilginin insan için zorunlu olması düşüncesi etrafında biçimleniyor. Konuyla ilgili akli ve nakli delilleri sıraladıktan sonra, nakli delil olarak, "Ben, cinleri ve insanları, ancak Bana ibadet etsinler diye yarattım." ayettineki ibadet kavramını marifet/ bilgi olarak yorumlaması, daha doğrusu bu yorumu öne çıkarması dikkat çekicidir. Fuzuli, insanlar arasındaki eşitsizliğin kaynağını da bilgiye bağlıyor: "İnsanlar, tür olarak bir’dir; türselliklerinden kaynaklanan gereksinimler konusunda da ortaktır; bu nedenle aralarında bilgiden başka fark yoktur. Bilgi konusundaki tüm tartışmalar ise bilginin akla raci olduğunu gösterir." Beşeri seviyede bilginin ihmal edilemezliği hususunda ısrarcı olan şair, bu meyanda Hz. Peygamber’e de atıfta bulunur: "Sihir/büyü bile olsa ilmi öğreniniz."

İhsan Fazlıoğlu’nun "Fuzulî Ne Demek İstedi?" isimli kitabında ele aldığı kavramlardan biri de ‘alem’. Alem kelimesi sözlük anlamıyla ilim ve alamet sözcüklerinden türediği için, "kendisiyle başkasının bilindiği şey" demektir. Fazlıoğlu, Fuzuli’nin "Işk imiş her ne var Alem’de/İlim bir kil ü kal imiş ancak" beytinde de geçen alem kavramının, anlamsal olarak birçok farklı şekilde karşımıza çıktığını söylüyor. Alametlerin toplamı, tek büyük bir alamet olarak, Tanrı’ya delalet eder. Meşşai geleneğe göre yalnızca içinde yaşadığımız alemdir.

Arifiler Hakk’ın ikinci derecede gölgesi olarak kabul eder. Sufi yaklaşımda ise alem, cüzziyatı yönünden hasr edilmez ise de külliyatı ve ilkeleri yönünden hasr edilebilir; şehadet ve gayb alemi ayrımı gibi. Yazar bu örnekleri verdikten sonra en güzel örneklere de değiniyor : "İslam düşünce geleneğinde bir mısdaka karşılık gelen pekçok terimin olduğuna en güzel örnek, Ahmed Avni Konuk’un Fususu’l Hikem Tercüme ve Şerhi adlı çalışmasının birinci cildinin mukaddimesinde ele aldığı kavramlar için verdiği yüzlerce karşılıktır. Yine belirtelim ki, Davud Kayseri, alemlerin sınırsız olduğuna değinir. Tam bu noktada, her bir insan bireyini ayrı bir alem kabul eden irfani anlayışa da işaret edelim."

Yeni Şafak – Yusuf Atlıhan