Evrenin Görünmeyen Sırrı ‘AŞK’

Edebiyat
Röportaj: Feyza Bayındır “AŞK”… Kitap bitti ama bende yeni başlayan bir şeyler var sanki. Hâlâ elimde sayfalar, satırlar, kelimeler… Üzerime sinmiş tuhaf bir ...
EMOJİLE

Röportaj: Feyza Bayındır

“AŞK”… Kitap bitti ama bende yeni başlayan bir şeyler var sanki. Hâlâ elimde sayfalar, satırlar, kelimeler… Üzerime sinmiş tuhaf bir hâl var. Konya’nın dar ve düz yollarında, yağmur altında, hikâyenin anlatılmamış duraklarında bekliyormuşum gibi. Hayata dair öylesine kokular taşıyordu ki içinde, yağmur sonrası toprak kokusundan daha güzeldi. Ve sanki son söz söylenmemiş gibi, hayatın bizzat içinde yol almış başka yüzlerde başka seslerde hala devam ediyor kahramanlarının asırlık hikâyesi.

Kitap çıktığında, Elif Şafak ve kitapları üzerine çıkan hiçbir polemiğe aldırmadan kucakladık Aşk’ı. Kitabın yazar üzerinden okuyucuya geçen bir hâli vardı ki, bu “aşk” dışında hiçbir şeyle açıklanamazdı. Elif Şafak da öyle yaptı. Ne polemiğe karıştı, ne de mütevazılığından bir parça ödün verdi. Aylarca emek verdiği kitabını “aşk”la, özveriyle bıraktı okuyucusunun kucağına.

Yazarının okuyucusunu ruh akrabalığı ile benimsediği bir kitap, nasıl olurdu da samimiyetten uzak olabilirdi ki… O samimiyet, o ruhdaşlık okuyucuyu sardı sarmaladı ve birbiri ardına kapılar araladı. O kapıların eşiğine kadar bizi taşıyan Sevgili Elif Şafak’a “Aşk”ı ve yazarlığı sordum, tüm içtenliğiyle yanıtladı.

ON5YİRMİ5: “İnsanın ne anlattığı değil nasıl anlattığı önemlidir” diyorsunuz bir röportajınızda. “Aşk” anlam olarak çağımızda o kadar kirletildi ki, muhtevasıyla özdeşleşmeyen tanımlar için kullanılır olmaya başladı. Kitabınız çok farklı bir anlam, çok farklı bir tat sundu ve okuyucu aşkın gerçek anlamını arama derdine düştü. Bu bağlamda kitabınız için, aşkın manifestosu diyebilir miyiz? 
 
ELİF ŞAFAK: Teşekkür ederim. Benim çıkış noktam hem mütevazi hem iddialı bir kavramdı: AŞK. Aşka farklı açılardan bakan ve sonra o farklı açıları buluşturan bir roman yazmak için yola çıktım. Son bir buçuk yıldır da kapandım, deli gibi bir tempoyla yazdım. Yani Şems veya Mevlana hakkında yazayım diye yola çıkmadım, Aşk’ın yolu Şems’ten ve Mevlana’dan geçti. Çıkış noktam aşktı. 
  
 
ON5YİRMİ5: Röportajlarınızda kitaplarınızı yazarken kimi zaman dış dünyaya tamamen kapandığınızdan bahsediyorsunuz. Peki ya öncesinde ve sonrasında nasıl bir süreç yaşıyorsunuz? O ilk cümle / ilk paragraf nasıl geliyor?  
 
ELİF ŞAFAK: İlk cümleyi bazen ben arıyorum. Bazen de o bana geliyor. Kendiliğinden. Zaten sürekli zihnim sünger gibi etrafındaki hikayeleri, ayrıntıları emiyor. Sonra hiç beklemedik bir anda ilham geliyor.

ON5YİRMİ5: Kitabı baştan kurgulamıyorsunuz öyleyse…

ELİF ŞAFAK: Ben hep küçük bir fikirden ya da resimden yola çıkıyorum. Baştan oturup kurgu yapmıyorum. Yazarken gelişiyor.

 
“AHMET ÜMİT’İN KİTABI ÇIKTIĞINDA ENDİŞELENDİM”

ON5YİRMİ5: Kitaplarınızı yazarken ara verdiğiniz saat aralıklarında, romanın dünyasından reel dünyaya geçişi nasıl sağlıyorsunuz? O denge kurulabiliyor mu? 
 
ELİF ŞAFAK: Roman yazarken zihnim hep başka bir yerde oluyor. Acayip bakımsız oluyorum, evin içindeyim ama aklım başka yerde. Kitap bittiğinde ayağımı romandan çekip bu dünyaya dönüyorum. Bu bir sarkaç ve bende çok uzun zamandır bu sarkaç böyle işliyor.

ON5YİRMİ5: Kitabınız çıkmadan altı ay önce, Bab-ı Esrar’da benzer bir konu ile okuyucularıyla buluştu Ahmet Ümit. Kitabı yazarken bu durum sizi endişelendirdi mi? 
 
ELİF ŞAFAK: Hem de nasıl endişelendirdi. Duyduğumda şok oldum. İki gün uykularım kaçtı. Düşünsenize iki yazar aynı dönemde aynı konuda yazıyor! Nefsime çok ağır geldi. Hani hep ilk ve tek olmak istiyoruz ya. Ama ilk şoku atlattıktan sonra sakince baktım meseleye. Bunda da bir hayır var diye düşündüm. Belki buradan bir güzellik gelecek. Bunu da Hazreti Pir’in hoş bir oyunu kabul ettim. Bendeki nefs takıntısını aşmam için. Şimdi artık şöyle düşünüyorum: Umuyorum daha fazla yazar bu konuda yazar, daha fazla yönetmen bu konuda film çeker, daha fazla müzisyen buradan ilham alır. Tasavvuf derya deniz… Biz kendi kovamız kadar çekeceğiz bu sudan. 
 
“ZAHİRDEKİ AYRINTILARA TAKILMAKTAN İŞİN ÖZÜNÜ GÖREMİYORUZ”

ON5YİRMİ5: Kitapla ilgili sürekli eleştiriliyorsunuz. Kitabın kapağının rengini eleştirenler, yok işte neden ayracına resim çektirdi diyenler… Bir sürü farklı eleştiri yapıldı. İnsanların böyle muazzam bir kitabı öteleyip tüm bu detaylara takılması canınızı sıkmıyor mu? 
 
ELİF ŞAFAK: Zahirdeki ayrıntılara takılmaktan işin özünü göremiyoruz nice zaman. Kapaktı, pembe renkti, ayraçtı bunların her biri birer ayrıntı. Önemli olan şu: kitap ne diyor? Özünde ne yatıyor? Bunların konuşulmasını daha önemli buluyorum. 
 
ON5YİRMİ5: Eleştiriyi olumsuz yönde yapanlar dışında, bir de (kendim dâhil) “bir kitap okudum, hayatım değişti” diyen okuyucular var. Ve sanki bilmedikleri bir kavşakta kalakalmış gibiler kitabın sonunda. Onlara ne tavsiye edersiniz? Sizce bu açlığı gidermek için bundan sonra ne yapmalılar, ne okumalılar? 
 
ELİF ŞAFAK: AŞK hakkında öyle güzel yorumlar aldım ki, o kadar dokunaklı sözler işittim ki bugüne kadar. Bu kitabın okuruna yürekten teşekkür borçluyum. Romanı hayatlarında sıkıntılı bir dönemde okuduklarını ve buradan moral bulup feyz aldıklarını söyleyenler de çok oldu. Bunlar beni duygulandırıyor. Ama bence zaten yazar, roman ve okur arasında bir ruh akrabalığı var. Yani biz zaten birbirimize yakınız. Bilerek ya da bilmeden. Bundan sonra ne okuyacağına ise herkes kendi karar verecek bence. Çünkü hepimiz farklıyız. İhtiyaçlarımız, renklerimiz, enerji dalgalarımız farklı.