Çocuk Yaşamını Kitaba Göre Şekillendirir

Edebiyat
Röportaj: Bilal Can Çocuk edebiyatına verilen önem son zamanlarda gittikçe artıyor. Çocuk edebiyatının bilinmeyenlerini öğrenmek amacıyla Çilek Yayınları editörü Hilal Acar ile çocuk edebiyatının...
EMOJİLE

Röportaj: Bilal Can

Çocuk edebiyatına verilen önem son zamanlarda gittikçe artıyor. Çocuk edebiyatının bilinmeyenlerini öğrenmek amacıyla Çilek Yayınları editörü Hilal Acar ile çocuk edebiyatının durumu ve sorunlarını konusunda konuştuk.

Bu gün çocuk edebiyatı ismiyle geniş yelpazede bir edebiyattan bahsediliyor. Çocuk edebiyatı nedir, ne zaman başlamıştır? Örneğin 100 yıl önce böyle bir edebiyattan bahsedilebilir miydi?
Çocuk edebiyatı dediğimiz 15 yaş ve altındaki çocuklar için dilin etkili ve güzel kullanılarak, konu ve karakterler ile bütünleşmesini sağlayarak oluşturulan bir edebiyat koludur. Dalıdır diyemiyoruz çünkü henüz üniversitelerimizde bu tür için bir dal oluşturulmuş değil. Dünyada, çocuk edebiyatı tarihi dediğimizde 16. yüzyıl ve sonrasında konunun gündeme geldiğini, giderek artan bir ilgiyle çocuk edebiyatına yönelimin olduğunu görürüz.  Ancak 18. yüzyılın ikinci yarısında bağımsız bir edebiyat kimliği kazanmış. Bu yıllarda Fransa da Pearault Halk ağzında dolaşan masalları toplayıp, kısaltarak çocuklar için basmış. Bunların içinde “Kül Kedisi”, “Parmak Çocuk”, “Mavi Sakal”, “Kırmızı Başlıklı Kız”, “Çizmeli Kedi”, Uyuyan Güzel” gibi eserler vardırki bunlar klasik olmuş eserlerdir. Çocuk kitaplarındaki gelişme 19. yüzyıla kadar hayli yavaş olmuş. 19. yüzyıldan sonra ise bu alanda çalışmalar ve eser üretmeler hız kazanmış. Bir süredir ülkemizde Çocuk edebiyatı konularında yazılmış metinleri okuyor, yapılmış araştırmaları takip etmeye çalışıyorum. Bunlardan yola çıkarak bundan 100 yıl önce çocuk edebiyatından bahsedilebilir miydi? Sorusuna ben evet demek istiyorum. Her ne kadar çocuk edebiyatı adı altında olmasa da ve yazılı metinler ile olmasa da çocuk edebiyatı Türk tarihinde çok eskilere dayanıyor diye düşünüyorum. Şöyle ki; bizim bu anlamda oldukça zengin bir edebiyat kültürümüz var.  En gerilerde Dede Korkut hikâyelerimiz var ki bunları o dönemde çocuk büyük herkesin keyifle dinlediğini biliyoruz. Sonra Nasrettin Hocamız, Karagöz ile Hacivat’ımız, Meddahlarımız var. Ben bunları da sözlü çocuk edebiyatı olarak kabul ediyorum. Bazı edebiyatçılarımız her ne kadar çocuk edebiyatında da batıyı izleme metodunu uyguladığımızı düşünse de, bu türe yeterli önemin verilmediğini kabul etmekle birlikte batının doğu kültüründen çok fazla ürünü kendilerine uyarladıklarını biliyoruz. Örneğin 18. yüzyıl da İngilizler tarafından çevrilen Binbir Gece Masallarından, Denizci Sinbad, Alaaddinin Sihirli lambası gibi eserler uyarlanmış. Bu batının çocuk edebiyatında da doğuyu kaynak olarak kullandığını gösteriyor.

Kısaca bizler taklit etmiyoruz, sadece bugüne kadar elimizdeki kültür mirasını doğru kullanamamışız o kadar. Yayınevi olarak bu konu üzerinde ciddi çalışmalarımız var. Tarihi ve kültürel mirasımızı değerlendirerek ahlaki değerlerimizi, gelişen ve hızla küreselleşen dünyamızın bugününü göz önüne alarak içinde bulunduğumuz zamanın kabullerine uygun şekilde uyarlama ve değerlendirme noktasında çalışmalarda bulunuyoruz ve daha ciddi çalışmalar için projeler hazırlıyoruz. Batının keşfedip kullandığı ve kendi inançlarına, kendi kültürlerine göre uyarladığı değerlerimize sahip çıkmak noktasında çalışmalarımız sürüyor. Cici Çocuklar adıyla hazırladığımız serimiz bu gayret ve isteğin neticesi olarak ortaya çıktı. İlk etapta Almanca’ya çevrilen seri başka dillere de çevrilecek ve manevi değerlerimiz bu seri ile yalnız Türkiye değil Avrupa’nın da çok yerlerine ulaşmış olacak.

Çocuk edebiyatı ismiyle kategorize edilen edebiyatın ortaya çıkış nedeni nedir?
Edebiyat dilin süslü ve etkili kullanımıyla ortaya çıkan anlatımı. Bu hali ile yetişkinlere göre yazılmış bir edebi metni 15 yaş altı çocukların anlaması oldukça güç ve çocuk anlamayacağı metne ilgi duymaz, alıp okumaz. O dönemlerde yani çocuk edebiyatının henüz ortaya çıkmadığı, bu alanda ürünlerin hazırlanmadığı Tanzimat dönemi ve öncesinde çocukların bir kitabı ellerine alıp bakmaları için o kitapta resim veya karikatür gibi ilgisini çekecek çizimlerin olması gerekiyormuş. Ve doğal olarak çocuklar kitaptan, okumaktan uzak kalıyorlarmış. O dönem edebiyatçılarından bazıları çocuklara yönelik ayrı bir edebiyat türü oluşturmayı başta gereksiz görmüşler fakat daha sonra kendileri de bu türde ürünler ortaya koymuşlar. Bu da zamanla çocuk edebiyatı oluşturmanın gerekliliğinin anlaşıldığını gösteriyor. Özetlememiz gerekirse çocuk edebiyatı, çocuklara edebiyatı ve okumayı sevdirmek ve böylece onları hayatın içine çekebilmek için ortaya çıkmıştır.

Türkiye’deki Çocuk edebiyatı alanındaki durum nedir?
Ülkemizde 1960’lardan sonra çocuk edebiyatına yönelim artmış. Mesela, bu alana teşvik için TDK ve Kültür Bakanlığı yarışmalar düzenlemiş. Sonraki yıllarda bazı yazarlarımız ciddi çalışmalarla bugün hâlâ okunan güzel eserler ortaya çıkarmışlar. Örnek vermemiz gerekirse Gülten Dayıoğlu’nun Fadiş’ini, Sunanın Serçelerini anabiliriz. Son yıllarda ise çocuk edebiyatına önem veriliyor ve bu alanda çalışmalar yapılıyor olsa da ne kadar yeterli olduğu tartışılır diye düşünüyorum. Hâlâ çok fazla eksiğimiz var. Örneğin bu türün başlı başına bir eğitimi yok. Başta da dediğimiz gibi üniversitelerimizde bu türde bir dal oluşturulmuş değil. Bu mümkün mü veya çok gerekli mi bilemiyorum ama en azından Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde okuyan öğrencilere çocuk edebiyatı derslerinin de verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ancak o zaman bu alana ilgi de artacaktır. Yalnız yine de çok karamsar olmamak gerekir. Çünkü ciddi çalışmalar olduğunu görmek mümkün. Her ne kadar Türk Dili Ve Edebiyatı bölümünde olmasa da okul öncesi öğretmenliği bölümlerinde artık çocuk edebiyatı dersleri veriliyor. Yeni nesil hızla bu alanda ciddi eğitim ve çalışmalara doğru gidiyor. Şu an olmasa da önümüzdeki yıllarda bilinçli çocuk edebiyatı yazarlarımızın sayısının artacağını, kaliteli ve özgün eserlerin ortaya konacağını düşünüyorum.

Çocuk Edebiyatı denilince benim aklıma hemen Mustafa Ruhi Şirin geliyor. Sanırım bunun nedeni de ilkokul dönemlerinde elime geçen bir hikâye kitabıyla oldu. Onun Çocuk edebiyatı üzerine sorunlar başlığı altında söyledikleri arasında temel sorunun “çocuk edebiyatı kültürünü özümsemiş yazar-sanatçı” eksikliğinin olmasıdır. Bu gün bu sorundan bahsedebilir mi?
Mustafa Ruhi Şirin çocuk edebiyatı dalında ve dahası çocuklar için çok ciddi çalışmaları olan bir isim. Gerek araştırma yazıları gerekse masalları, hikâyeleri ve kitaplarıyla kendini çocuklara adamış diyebiliriz. Onun yetişkinler için hazırladığı kitaplar dahi çocuk temalı… Onun görüşüne katılmamak mümkün değil. Ben de en büyük sorunun çocuklar için yazmanın basitsenmesi, önemsiz bir iş gibi kabul edilmesi, belki kolay görülmesi veya konuya ciddi yaklaşımın yeterli olmaması olduğunu düşünüyorum. Bugün mevcut yazarlarımıza ve yazar olmak niyeti ile yola çıkan gençlerimize baktığımızda çocuk edebiyatına gönül vermiş, kendini bu alanda geliştirmek isteyen, bunun ciddiyetinin farkında kaç isim sayabiliriz?

Çocuk kitapları editörlüğü yapıyorum. Yaşadığımız en büyük sıkıntı kaliteli çocuk yazarı bulamamak. Yetişkinler için yazabilen biri çocuk kitabı da yazabilir diye düşünülüyor oysa bu doğru değil. Çocuğa hitap edecek dil çok ayrı, onun seviyesine inip yazılan metne çocuk gözüyle bakabilmek gerekiyor. “çocuktur ne versen alır” düşüncesiyle yazılmış metin inanın çok fazla uğraştırıyor. Dilini düzeltip, kurgusunu belli bir şekle sokup metni belirlenen yaş grubuna göre hazırlamak çok uzun zaman alıyor. Tekrar tekrar okunması, her kelime üzerinde ayrı ayrı düşünülmesi gerekiyor. Bize bazı dosyalar geliyor. Yazarları ünlü olmuş iyi satan isimler. Dosyaya bir bakıyoruz çok kötü durumda. Böyle olup da satacağını bildiğimiz halde geri çevirdiğimiz çok dosya oluyor. Çünkü önceliğimiz çok satmak değil, doğru ve faydalı olanı ortaya çıkarıp satmak. İşin ticari boyutu bizim için ikinci planda kalıyor. Bir yazar eğer çocuk edebiyatına yönelecek ve bu türde eserler hazırlayacaksa yaş grubuna göre hareket etmeli. Bugün 12 yaşında bir çocuğa hazırlanmış bir hikâyeyi 7 yaşındaki çocuklara hitap eden bir şekilde basacaksak dilini bu yaş grubuna indirmemiz gerekiyor. Her cümlenin üzerinden titizlikle geçmemiz gerekiyor. Bu çocuk edebiyatının da aslında kendi içinde kademelere ayrıldığını ve bunun göz ardı edilmemesi gerektiğini gösterir. Mesela bugün okul öncesi çocuklara bir masal veya hikâye yazmak gerçekten zordur. Onların zihinlerinde canlandırabileceği kurgular, anlayabilecekleri kelimeler ve sıkılmayacakları kadar kısa cümleler kullanılmalı. Çocuk edebiyatına bu açıdan yaklaşan yazarlarımızın azlığı en ciddi sorunumuz.

Biz Çilek Kitaplar olarak bu konuya çok titiz yaklaşıyoruz. Gelen her metni ve dosyayı defalarca gözden geçiriyoruz. Bu anlamda kendimizi şanslı kabul ediyoruz çünkü kendini bu alana adamış oldukça değerli bir danışmana sahibiz. Onun titiz incelemesinin ardından eserlerimizi baskıya veriyoruz.

Çocuk edebiyatındaki sorunları ele alacak olursak bu sorunları: Yayıncı sorunu, Yazar/ressam sorunu, Değerlendirme sorunları. Gibi başlıklar altında gözlemleyebiliriz. Yayıncıların çocuk edebiyatına bakışı nasıldır. Bir kitap mutfaktan çıkmadan önce ne tür işlemlere tabi tutuluyor?
Yayıncılara baktığımızda bu alanda sorunun hızla giderildiğini düşünüyorum. Çünkü gerçekten ciddi bir yaklaşımla bu türe yönelim artıyor. Birçok yayınevi kendi bünyesinde çocuk edebiyatına ya ayrı bir isimle yer ayırıyor veya aynı isim altında çocuklara özel bir bölüm kuruyor. Hayat Yayın grubu bünyesindeki Çilek Kitaplar bu çabanın sonucudur. Tabi yalnız yayıncılar değil bazı zincir kitapevlerinde de bu çabayı görmek mümkün. Örneğin NT mağazalarının çocuklara yönelik oldukça ciddi çalışmaları var. Her mağazada bir çocuk gelişimci bulundurmak zorunluluğu getiriyorlar. Bu çocuk gelişimci ile çeşitli etkinlikler planlıyor ve yer yer uyguluyorlar ki bunun önümüzdeki günlerde tüm şubelerinde uygulanacağını biliyoruz.

Hayat Yayın grubu çocuk edebiyatına profesyonel olarak yaklaşıyor. Durumun ciddiyetinin farkında… “Şu konuya talep var hemen basalım” düşüncesi bizde yok. Az ama gerçekten kaliteli bir eser ortaya çıkaralım, çocuklara en faydalı eseri sunalım, doğru bilgi edinmelerini sağlayalım, gelişimlerine katkıda bulunalım isteğiyle hareket ediyoruz. Bir eserin ne kadar tutulup kaç bin sattığından ziyade okuyacak olan çocuğa neler vereceğini düşünüp bunu önemsiyoruz.  

Yazar konusuna bir önceki soru da değindik. Kısaca tekrar geçmemiz gerekirse, mevcut yazarlarımızın ve yeni yetişecek olan yazar adaylarının çocuk edebiyatı konusunda gerçek anlamda bilgi sahibi olmaları, çocuk edebiyatının, edebiyatın apayrı bir türü olduğunu kabullenmeleri, çocuğa yönelik hazırlanan eserlerde olması gerekenleri araştırıp ona göre eser hazırlamaları gerekmektedir.
Çocuk kitaplarında çizim olmazsa olmaz kabul ediliyor. Çünkü kitap önce görselliği ile çocuklara hitap ediyor. Bu görsellikte de en önemli unsur çizgilerin metinle uyumudur. Ve tabi yalnız bu da yetmiyor, çizimler kendi öz kültürümüze değerlerimize uygunlukta taşımalı. Bugün yazılmış bir hikâyeyi batılı karakterlerle çocuklarımıza sunmamız ne kadar sağlıklı? Küreselleşen dünyanın gerisinde kalmak değil bu, değerlerinden ödün vermeden dünyada yerini ve çizgisini belirlemek, sağlam durmaktır.
Çocuk kitabında mutfak kısmına gelirsek; yazmak en kolay kısmı diyebilirim. Daha önce söylediklerime dayanarak elimize gelen bir metni ilk önce defalarca okuyoruz,  ciddi bir tashihten geçiyor. Bir kişi değil bazen işin uzmanları ile oturulup tekrar tekrar gözden geçiriliyor. Sorun çoksa yazardan düzeltme isteniyor, yazarın düzeltme aşaması bazen bir bazen birkaç seferde oluyor. Son düzeltmeleri editör yapıyor.  Çizim aşamasına geldiğinde hangi sayfada çizim olmalı, her sayfada olacaksa bu çizimde neler ne şekilde bulunmalı, bunları belirliyoruz. Çizeri bu konuda elden geldiğince yönlendirmeye çalışıyoruz. Sonuçta metne hâkim olan yazarı ve editörüdür ve çizimler çocuklara metinden daha fazla şey söyler.  Tasarım işine gelince, yaş grubuna göre tasarımlar farklılaşır. Kitabın ebat ve yaş grubuna göre tasarımına karar veriliyor. Kapak belirleniyor. Her şey hazır dediğimiz zaman ozalite gitmeden bir kez daha gözden geçiriliyor. Tek bir örnek ozalit alınıyor. Bu tekrar gözden geçiriliyor. Daha sonra kurula sunuluyor. Tek bir kişinin bakışı ile bazı hatalar gözden kaçabilir. Bu yüzden birkaç kişi basımdan hemen önce mutlaka gözden geçirmeli. Bu aşamadan sonra da hata bulunmazsa kitap baskıya gidiyor.

Tabi ben bunu kendi yayınevimiz açısından değerlendiriyorum. Diğer yayınevlerinde işlemler ne şekilde olur, bir çocuk kitabı hangi değerlendirmelere tabi tutulur bunu bilemem. Ama olması gerekenin bizim yaptığımız olduğunu düşünüyorum. Zira çocuklar verileni alıyorlar. Bu yüzden en doğru olanı en güzel biçimde vermeliyiz.

Yazar/ressam bağlamında ele alacak olursak yazarların çocuk edebiyatçısı olmasını gerektiren temel özellikler nelerdir. Çocuk edebiyatı alanında eser verecek bir yazardan aranan nitelik nedir?
Öncelikle çocuk psikolojisi hakkında mutlaka bilgi sahibi olmalı. 0-15 yaş arası çocukların yaş yaş gelişim ve algılama durumlarını değerlendirebilecek kadar bilgi edinmeli. Çocuklar için eser ortaya koymanın çocuğun geleceğinde, karakterinin oluşumunda, ne denli etkili olacağının farkında olmalı. Yapacağı işin yetişkinlere hitap etmekten daha zor ve ciddi olduğunun bilinciyle hareket etmeli. Çocuklar için yazılmış yerli ve yabancı eserler ile içerikleri hakkında da bir miktar bilgi sahibi olması çocuk yazarının ortaya çıkaracağı ürünün daha sağlıklı olmasını sağlayacaktır.
Ressam için de bu şartlar gerekiyor.

Çocuk edebiyatı alanında verilen eserlere bakıldığında ekseriyat içeriğin resimli, görselliğin yüksek olduğu görülüyor. Bu görsellerin çocuk üzerindeki etkisi nelerdir ve bu görseller nasıl değerlendiriliyor?
Okuma alışkanlığı çocuk yaşta kazanılıyor. Bir yetişkin okumayı sevmiyorsa ona bunu sevdirmek epey zor. Fakat çocuk yaşta buna alışırsa ileriki yaşlarında da kitaplarla dolu bir yaşamı olacaktır. Çocukların bu alışkanlığı edinmeleri içinde kitaplardaki resimler çok önem taşıyor. Hem çocuğa okuma alışkanlığı kazandırma yönünden önemli hem de içerdiği mesajlar açısından önemli. Çocuk bir kitabı eline aldığında ilk önce kitaptaki çizgilerin dilini okur. Resimlerden yola çıkarak elindeki kitabı yorumlar. Ayrıca görsellik hafızada kalır. Biz bu anlamda hazırladığımız kitaplarda çizimlere çok fazla önem veriyoruz.

Örneğin Nasrettin Hoca kitabımızı ele alalım. Nasrettin hoca bugüne kadar hep kocaman göbekli alaycı kişiliği olan bir karakter şeklinde çizilmiş. Biz bunu daha farklı hazırladık. Kibar, zarif bir görünüme sahip, nazik ve nükteli, akıllı ve hazır cevap bir Nasrettin Hoca ile çocukların bakış açısını doğru yönlendirmeyi amaçladık. Bu diğer eserlerimiz içinde geçerli.
 Resim ve renklerinde kendi içinde taşıdıkları anlamlar var. Bugün çocuk psikolojisinde çocukların ruhsal durumlarını anlamak için renk ve resim testlerinin yapıldığını buna göre o anki durumlarının değerlendirildiğini biliyoruz. Bu nedenle kitaplarda kullanılan görseller ve anlatmak istediklerinin metinlerle uygunluğunu önemsiyoruz. Çocukların algılarını doğru yönlendirecek görsellerle metinleri bir araya getiriyoruz.

Bugün büyük marketlerde 1 liraya satılan çocuk kitapları ile karşılaşıyoruz. Bunlar ne kadar sağlıklı. İçerik ve değer bakımından. Bir çocuk kitabında aranması gerekenler nelerdir?
Bir kısmı kalitelidir, doğrudur ve kampanyaya girmiştir. Nitekim her yayınevinin belli dönemlerde uyguladıkları kampanyalar var. Ancak bir kısmı gerek baskı kalitesi gerek içerik olarak tamamen özentisiz bir şekilde yalnızca ticari kaygı ile hazırlanmış ve piyasaya sürülmüş kitaplardır ki bu çocukların gelişimi açısından kaygı vericidir. Bir kere hangi eser olursa olsun, kaç liraya satılırsa satılsın önce mutlaka pedagojik açıdan değerlendirilmeli. Buna imkân yoksa en azından öğretmenlerin gözetiminden geçmeli ondan sonra çocuğa verilmeli.

Biz bu açıdan yayınevi olarak kendimizi oldukça şanslı kabul ediyoruz.  Konuya vakıf, çocukların ihtiyaçlarını ve onlara en faydalı bilgiyi en doğru şekilde vermenin şeklini, usulünü bilen değerli bir danışmana sahibiz. Hazırladığımız eserler danışmanımız Adem Kandemir hocamızın titiz bir değerlendirmesinden geçmeden basılmıyor. Yine Nasrettin Hoca örneğinden yola çıkarak diyebilirim ki; malum Nasrettin Hocaya ithaf edilen bini aşkın fıkra var. Yayınevimiz bu kitabı oldukça uzun süren bir araştırmanın sonucunda ortaya çıkardı. Bu kadar çok fıkranın içinde elemeler yaparak ve Nasrettin Hocanın gerçek kişiliğine, bilgisine en uygun olanları seçerek ki bunlar sadece 74 adet fıkra, bunu yayınladık. İşte tüm çocuk yayınlarında olması gereken bu… Titiz çalışmak, gerekirse bolca eleme yapmak, meseleye ticari kaygı gütmeden yaklaşmak gerekiyor.

Kitapların çocuk üzerindeki etkisi nelerdir? Çocuğun gelişimi için ne gibi katkılar sunmaktadır.
Bu soruya cevaben öncelikle kitap hayattır demek istiyorum. Kitap bir çocuğun gelişiminde, tabi ondan faydalanıldığı sürece birebir etki sağlar. Bunu şöyle örneklendirebiliriz aslında. Küçük bir çocuğu düşünelim. Tv izlemekte çok zaman geçiriyor. Günün büyük çoğunluğunda çizgi karakterle ile iç içe… Bu çocuğun bir süre sonra davranışları ve sözlerini gözlemlersek izlediği karakterlerle ne kadar benzeştiğini görürüz. Kitapta böyledir. Çocuk küçük yaşta okuma alışkanlığı edindiyse okuduğu kitaplardaki karakterler onun kendisine örnek alacağı karakterler olacaktır. Davranışlarını, yaşamını buna göre şekillendirecektir.

Biz bir kitabı hazırlarken gerek metinleri gerekse çizgileri ile okuyacak çocukların davranışlarını birebir etkileyeceğini göz önüne alarak çalışmaya başlıyoruz. Hedefimiz çocuğun ahlaki değerlerimizi benimsemesi, davranış kalıplarını bu değerler çerçevesine oturması, oluşum aşamasındaki kişiliğine artı değerler taşımasını sağlamak oluyor. İşte bu yüzden kitap ile verilen olumlu olduğu sürece çocuğun gelişimi de olumlu olacaktır.

Siz de bu alanda hem kitaplar konusunda editörlük yapıyorsunuz hem de çocuk kitapları yazıyorsunuz. Genel olarak ebeveynlere kitaplar konusundaki önerileriniz nelerdir?
Ben işe yazı ile başladım. Çocuklar için yazmaya ilk yöneldiğimde bunun yetişkinlere yazmaktan çok daha zor olduğunu fark ettim. Çocuklarla bir araya geldiğim zaman ise onların okuduklarına yaklaşımlarını, okudukları her hikâyeden her masaldan aldıklarını, yeni kitaplardan neler beklediklerini anlamaya çalıştım. Bundan yola çıkarak diyorum ki, evet çocuklara hitap etmek zor, onların dünyasına inip anlayacakları dil ile ortaya faydalanacakları eser çıkarmak zor ama imkânsız değil. Sadece önemsemek gerekiyor. Yaptığımız işin bilincinde olmamız gerekiyor. Bunun çok ciddi bir sorumluluk olduğunu fark etmemiz gerekiyor. Çocuklar için yazdığımız bir hikâye veya masalda yaptığımız ciddi bir yanlış ileriye dönük telafisi mümkün olmayan sorunlara sebep olabilir.

Ebeveynlere tavsiyem çocuklara aldıkları kitapları önce mutlaka kendileri okusunlar. Bir kitabı alıp “al kızım veya oğlum, sana bu kitabı aldım oku” demesinler. O kitap neyi anlatıyor, çocuklara ne mesajlar veriyor, çocuk okuduğu zaman bu kitapla ne öğrenir ne öğrenmez, bu kitaptan nasıl etkilenir? Ve bu sorular çoğaltılabilir. Ebeveyn bu soruların cevabını bilmeli. Çocuğuna ne okuttuğunu bilmeli… Bunu şöyle örneklendirelim. Bir anne veya baba düşünelim. Hiç bilmedikleri yabancı bir yere gidiyorlar. Daha önce hiç görmedikleri görünüme ve kokuya sahip bir yemek önlerine konuyor. Kendileri bu yemeğin adını, ne ile yapıldığını bilmeden tadına bakmadan çocuklarına yedirirler mi? Çocuklarımızı her türlü tehlikeden korumaya çalıştığımızı söylüyoruz ama kişilik oluşumlarını doğrudan etkileyecek olan özentisiz hazırlanmış kitaplardan koruyor muyuz? Bakın Harry Porter kitabı yazıldı, basıldı ve dünya da yok sattı. Çok satıldı diye anne ve babalar çocuklarının alıp okumasına ses çıkarmadı. Bu kitap çocuğa ne verir? Kişiliğine ne gibi bir katkısı olur? Sihirler, cadılar, büyüler, kavgalar vs. bizim kültürümüz, bizim ahlaki değerlerimiz bu vurdumduymazlığı kabul edemez.

Biz Çilek Kitaplar olarak kültürel ve toplumsal değerlerimizi giderek küreselleşen dünyaya da ayak uydurarak günümüze uyarlamaya ve doğru bilgiyi doğru şekilde vermeye çalışıyoruz. Bundan sonrası da ebeveynlerin dikkat ve özenine kalıyor.

Hilal Acar Kimdir?  1978 doğumlu, editör, yazar, ressam.

Yayımlanmış Eserleri:  KAF DAĞINDAKİ İNCİ (2005), İYİLİK YAP DENİZE AT, GÖZÜ AÇ OLANIN KARNI DOYMAZ, ADALETLE ZULÜM AYNI YERDE DURMAZ, OLGUN BAŞAK EĞİLİR, FESARET KİŞİYİ ZAFERE GÖTÜRÜR, TAŞ ATANA EKMEK AT, İŞLEYEN DEMİR IŞILDAR, DOĞRU SÖZ YEMİN İSTEMEZ, DOSTUN TAŞI BAŞ YARMAZ, BİR MUSİBET BİN NASİHATTEN İYİDİR, PAYLAŞAN DOSTSUZ KALMAZ, GÜLDEKİ KOKU DİKENE SABRINDANDIR, SEVGİDE GÜNEŞ GİBİ OL, HALKANIN BİRİ KOPSA ZİNCİR DAĞILIR, DUASI OLANIN UMUDU BİTMEZ, YALNIZ TAŞ DUVAR OLMAZ, başlıklarına sahip (Aralık 2011’de çıkacak olan) erdemler serisinin yazarı.

Temrin dergisinde öykü ve inceleme yazıları yazdı. Daha önce Sızıntı, Gonca, Poyraz edebiyat dergilerinde, birçok sitede ve yerel gazetelerde yazıları yayınlandı Kocaeli NT mağazası Çocuk edebiyatı ve çocuk etkinlikleri sorumluluğu yaptı. Şimdi Çilek Kitaplar editörlüğü yapıyor.
 

on5yirmi5.com