Yeni çıkan kitaplar

Kitap
PINAR YAYINLARI Haykırış, Gülay Gökçimen, 144 Sayfa, 10 TL                               Mart 2011’de Deraa’da yaşları 9 ila ...
EMOJİLE

PINAR YAYINLARI

Haykırış, Gülay Gökçimen, 144 Sayfa, 10 TL

Yeni

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Mart 2011’de Deraa’da yaşları 9 ila 15 arasında değişen aynı aileden 15 çocuğun okul duvarına özgürlük sloganlarıyazdıkları için tutuklanarak alıkonulmaları ve bu süre zarfında çocuklara tırnakları sökülerek işkence edilmesi üzerine çocukların yakınlarının bu muameleyi protesto etmek için sokaklara dökülmesiyle başlayan olaylar İdlib, Halep, Hama, Humus, Banyas ve Lazkiye gibi farklı şehirlere yayılarak ülke çapında bir başkaldırıya dönüşmüştür. Sadece Cuma namazları sonrasında gösteriler yaparak barışçıl bir şekilde reform talep eden  Suriye halkı, bu süre zarfında ne yönetimin devrilmesine yönelik ne de şiddet içerikli sloganlar atmıştır. Sadece daha özgür koşullarda yaşayabilmek için reformlar yapılması yönündeki taleplerini dile getirmişlerdir. Beşar Esed verdiği sözlerin hiçbirinde durmamış aksine gösterileri bastırmak için ateşli silahlar kullanarak yüzlerce insanın ölümüne, binlercesinin yaralanmasına ve sakat kalmasına sebep olmuştur. Yine pek çok insan tutuklanarak cezaevine konulmuştur. Beşar Esed’in gerçekleştirdiği katliamlarla Ocak 2015’deki verilere göre 300 binden fazla insan hayatını kaybetmiş 50 binden fazla kişiden ise haber alınamamaktadır. Tecavüz bir savaş silahı olarak kullanılmış binlerce Müsüman kadın Esed askerleri ve çetelerce kirletilmiştir. Elinizdeki kitap yapımcılığını İHH İnsani Yardım Vakfı’nın yaptığı 2013 yılının Mayıs ayında Türkiye Suriye sınırında Suriyeli kadınlarla yapılmış görüşmelerden oluşan Haykırış ve 2014 yılında yapılan Suriye Zindanlarında 24 Saat belgesellerinin yazıya aktarımıdır. Onlardan farklı olarak belgesellerde yayınlanmayan röportajların devamı da bulunmaktadır.

Vahiy ve Muhasara, Abdulvahid Sipahioğlu, 168 Sayfa, 10 TL

Yeni

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Boykot döneminin, zihniyet dinamiklerinin yanında kültürel, toplumsal ve siyasî dinamiklerini irdeleyen bu çalışma ulaştığı sonuçlar itibariyle, Kur’an’ı öz tarihinde okuyabilmenin zorunluluk  olduğuna işaret etmekte ve bu bağlamda bir yöntem önermektedir. Bu yöntem, sözle bağlamın, metinle tarihin aynı gerçeklik alanının iç içe geçmiş bileşenleri olduğu realitesine dayalıdır. Bu realite, tarihî ve sosyolojik bir gerçeklik olup ilmî bir okumanın sonucudur. Mekke döneminin belli bir zaman dilimi (boykot dönemi)ne ışık tutan bu araştırma tarihsel verileri kullanması bakımından da disiplinler arası bir çalışma niteliği taşımaktadır. Öte yandan, Müslüman entelektüellerin kendi tarihsellikleri çerçevesinde Kur’an’la gerçekçi bir anlam zeminine dayalı iletişim kurabilmeleri için kıymetli malzeme sağlamaktadır.

 

 

 

 

 

Açılım Kitap, Armağan Kültürü, Mehmet Birekul, 184 sayfa,15 TL

  Bu çalışma temelde, ekonomik faaliyetlerin insan faaliyetlerin dışında işleyen soğuk ve kalpsiz bir sistem, bir makine olduğu varsayımlarının aksine, iktisadın hayati, canlı, insan yapımı olduğu, etik seçimlerimizle şekillendiği ve hem bireysel hem de toplumsal bir aktör olduğu düşüncesinin ilk ekonomilerden modern ekonomik yapılanmaya bir değerlendirmesini hedeflemektedir. Zira ekonomi, “ruh” ile “beden”i bütünleştiren bir yapıda ele alınmalıdır. Bu metaforun gündelik hayattaki en güzel karşılıklarından birisi de “hediyeleşme” alışkanlıklarıdır. Armağan kültürü olarak ifade edebileceğiz hediyeleşme davranışı, geçmişten günümüze tüm toplumlarda karşılığı olan sosyal, kültürel ve ekonomik bir davranış biçimidir. Geleneksel toplumlarda mübadelenin, otoritenin ve kutsalın hâkim olduğu potlaç kültürü içerisinde kendisini ifade eden bu bağış kültürü, benzer bir biçimde günümüz toplumlarında özel günlerde ve ritüelleşen gelenekler içerisinde karşılıklı değiş-tokuşun, güç gösteriminin ve kutsal arayışının bir araçsalı olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışma göstermiştir ki, gündelik hayat içerisinde sıkça tekrarlanan ve geçmişten günümüze hayatın ritmi içerisinde önemli bir yer tutan hediyeleşme kültürü, Türk toplumu için de sosyal, kültürel ve ekonomik önemi korumakta ancak modern dünyanın içerisinde bulunduğu dönüşüme paralel olarak bir anlamda kutsaldan sekülere doğru dönüşmektedir.

Açılım Kitap, İnsan Fenomeni, Kadir Canatan, 373 sayfa,20 TL.

Bu kitabın konusu, felsefi antropolojinin araştırma konusu olan insan ve onun doğasıdır. Felsefi antropoloji, beden ile ruh arasındaki ilişkiler başta olmak üzere şu sorulara cevap aramaktadır: İnsan ve hayvanlar arasındaki farklar nelerdir? İnsanı, hayvanlardan ayırt eden öğeler ve özellikler hangileridir? Kadın ve erkek arasındaki farklar gerçek midir? Yoksa toplumsal olarak tanımlanan şeyler midir? Ruhsal sağlık ve ruhsal hastalıklar nasıl tanımlanabilir? İnsanın insanlaşma sürecinde katılım ve eğitimin rolü nedir? Kalıtımın kültür karşısındaki ağırlığı nedir? İnsan, çocukluktan erişkenliğe nasıl gelişmektedir? Hangi aşamalar kaydedilmektedir? Birey ve toplum arasındaki ilişki nasıl bir ilişkidir? Rasyonellik ve bilinçaltı arasındaki sınır nedir? İşte tüm bu sorulara felsefi antropoloji, başka disiplinlerle birlikte çözüm aramaktadır.

İnsan görüşü veya insanın kendi kendisi hakkındaki algısı kendi başına bir mesele değildir. İnsanın kendi hakkındaki görüşü, kuracağı hayatın zeminidir. Bu bakımdan insana dair her görüşün insan hayatı açısından kritik sonuçları bulunmaktadır. İnsan basitçe “iyi” ya da “kötü” olarak nitelenebilecek bir varlık değildir. O, son derece karmaşık ve müphem bir doğaya sahiptir. Bugün modern insanı yeniden gerçek statüsüne kavuşturmak için sadece modern bilimlerin bizlere sunduğu verilerle yetinemeyiz, bunun kadar binlerce yıllık din, felsefe ve düşünce geleneklerinin birikimi de önemli bir kaynaktır. Bu kitap, Alexis Carel’in ifadesiyle “İnsan Denen Meçhul”ün dünyasına açılmış küçük bir penceredir.

İnsan doğası hakkında bilgilenmek ve görüş sahibi olmak isteyen ya da bir başka deyişle “kendini tanımak” isteyen herkese bu kitabın söyleyeceği bir söz olduğuna inanıyoruz. Bu kitabı okuduktan sonra insan hakkında daha bilinçli ve daha eleştirel bir görüş kazanacağınız muhakkaktır.

Açılım kitap, İstanbul’da yaşlanmak,M.Şentürk-H.Ceylan,360 sayfa,25 TL

Modern kentlerde insanın nasıl bir yaşlılık ve yaşlanma deneyimi yaşadığı ve bu sürecin mekandaki gelişmelere bağlı olarak hangi değişimleri geçireceği her geçen gün daha da önem kazanmaktadır.  Bu çalışma dünyanın sayılı metropollerinden birisi olan İstanbul’daki yaşlıların mevcut durumunu ortaya koyarak kentteki yaşlanma deneyimine ilişkin temel verileri sunmak amacıyla hazırlandı.

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Araştırma Merkezi bünyesinde İstanbul Kalkınma Ajansı desteğiyle gerçekleştirilen ^İstanbul’da  Yaşlı Hizmetleri ve Yaşlıların Mevcut Durumu Araştırması’nın sonuçlarını içeren elinizdeki bu kitap, bir literatür araştırmasına, nicel ve nitel araştırma yöntemlerinin birlikte kullanılarak istanbulda gerçekleştirilen kapsamlı bir saha araştırmasının verilerine dayanmaktadır.

 

 

NESİL YAYINLARI

Pratik Elif Ba, Adem Kablan, 80 Sayfa, 6 TL

Bir haftada Kur’ân okumayı öğreniyoruz.Hem Türkçe, hem Arapça mahreç ve tecvidleri çok kısa sürede öğreneceksiniz. Türkçesini okurken bile mahreç ve tecvidleri uygulayabileceksiniz. Elifbâ eğitiminde Arapça mahreçlere dikkat edilmemesi birçok yanlışı beraberinde getirmektedir. Çünkü Arapça harflerle Türkçe harfler tam olarak birbirini karşılamamaktadır. 

Ancak günümüzde Türkçe okunuşlu birçok dua kitabı mevcuttur. Dolayısıyla duaların, sûrelerin Türkçe harflerle okunması yanlıştır. Ancak biz kitabımızın elifbâ kısmında, harflerin özel durumlarını renklerle ve açıklamalarla belirttik. Dua kısmında da duaların tecvidli, mahreçli bir şekilde okunmasını sağlamak için işaretler geliştirdik ve dipnotlarla bu işaretleri açıkladık. Böylece öğrencilerimiz sûrelerin ve duaların okunuşunu baştan düzgün öğrenmiş olacaklar. Kitabımız vesilesiyle bir haftada Kur’ân-ı Kerîm okumaya başlanabileceği defalarca tecrübe edilmiştir. İçerikteki örneklerin tamamı da Arapça’da karşılığı olan kelimelerden seçilmiştir, uydurma kelimeler kullanılmamıştır.

Anadolu Erenleri, Sadık Yalsızuçanlar, 176 Sayfa, 12 TL

Anadolu, “güneşin doğduğu yer” demektir. Horasan da aynı anlama gelir. Işığın Doğu’dan yükseldiğini, ‘Kelâm’ın varlığın özü olduğunu, Anadolu insanının Türkistan’dan gelen Kelâmla mayalanmış ve hâlen mayalanmakta olduğunu öğreniyoruz. Sadık Yalsızuçanlar Anadolu Erenleri’nde Anadolu’yu mayalayan mânâ erlerinin gönül dünyasına davet ediyor bizi. Ebu’l-Hasan Harakânî, Yunus Emre, Mevlânâ, Seyyid Yahya Bakuvî ve Osman Hulusi Efendi gibi nebevî mirasın takipçilerinin Anadolu ruhunu nasıl inşa ettiklerini ele alıyor.

Kahraman Fatih, İrfan Gürkan Çelebi, 176 Sayfa, 8 TL

Kahramanlarımız aynı senin gibi…

Hem meraklı…

Hem maceracı…

Üstelik araştırmacı…

Not defterini hiç yanından ayırmayan araştırmacı ve

meraklı Kahraman Avcısı Kerem Çokbilir…

Kardeşinden birkaç yaş büyük olduğunu hiç

dilinden düşürmeyen ablası İrem…

Uçan kitabıyla yeğenlerini tarihin derinliklerinde sarsıntılı yolculuklara çıkaran kitap kurdu 

dayıları Bay Ne Sorsan Bilir!

Her yaptıkları olay!

Neye el atsalar gizem!

Onlar tarihin derinliklerinden özel sırlar topluyorlar…

Sen de ekibin içinde olmak istemez misin?

Öyleyse ne duruyorsun?

Bin uçan kitaba ve onlarla ol!

 

YAPI KREDİ YAYINLARI

Başparmak Çocuklar, Yalvaç Ural, 190 Sayfa, 9 TL

Yeni

Yalvaç Ural, günümüzün teknoloji çocuklarını anlattığı Başparmak Çocuklar‘da yararın zarara evrildiği noktaların altını özenle çizerken, teknolojinin çocukların gelişiminde üstlendiği kritik role dikkat çekici ve düşündürücü örneklerle değiniyor.

Ural, “Tetris”ten “tabletli lazımlık”a uzanan şaşırtıcı süreci kendine özgü mizahi üslubuyla değerlendiriyor. Başparmak Çocuklar, kuşaklardan kuşaklara aktarılan ünlü masallara ve içinde kaybolduğumuz o ünlü romanlara inanmayan bu yeni çocuğun dünyasını anlamak isteyen anne babalar ve eğitimciler için bir rehber niteliğinde.

 

Hayalperest Çocuk, Görkem Kantar Arsoy, 79 Sayfa, 8 TL

Yeni

Deniz süzülen kuş tüyünü dikkatle izlerken onu yakaladığını, kafasına taktığını, Kızılderili olduğunu düşledi… Kabile üyeleriyle ateşin etrafında dönerek dans ediyor, şarkılar söylüyor, davul çalıyordu… İçinde tarif edilmez bir coşku vardı.

O sırada kuş tüyü süzüldü, süzüldü, süzüldü ve asfalta yumuşak bir iniş yaptı. Yerdeyken rengi daha da koyulaşmıştı. Belki bir kargaya, belki de bir güvercine aitti. Deniz yaklaşan araba sesini duydu. Tüy yine havalanacak mı diye merak etti. Araba geldi geçti. Deniz kuş tüyüne bakındı. Yerinde değildi. Ortadan kaybolmuştu. Hayretler içinde kaldı. “Belki de sahibini bulmuştur!” diye geçirdi içinden. İşte, buna sevindi.

Deniz sık sık renkli hayallere, oyunlara dalıp giderdi. O, halinden memnundu, ama annesi, babası ve öğretmeni, Deniz’in aklı beş karış havada, yavaş ve dikkatinin dağınık olduğunu düşünürlerdi. Aslında, bunu pek belli etmemeye çalışsalar da Deniz öyle düşündüklerini içten içe hissederdi. Üstelik, buna çok üzülürdü.

Bozuk Müzik Kutusu, Çiğdem Kaplangı, Emine Bora, 47 Sayfa, 7 TL

Yeni

Fırıncı Fer “Ne Ararsan Bende Var” dükkanından oğlu için özel bir hediye arıyormuş. Ancak karşısına çıkan tek özel şey, bozuk bir müzik kutusu olmuş. Fırınını kendi elleriyle yapan, evin bacası tıkanınca açan, arabası küsünce onu tekrar çalıştıran Fer umutluymuş. Karanlıktan korkan çocukların uyumasına yardım eden bu bozuk müzik kutusunu tamir edebileceğine inanıyormuş. Ne de olsa oğlu günlerdir doğru düzgün uyumuyormuş.

 

 

PENA YAYINLARI

Dedikoducu kız yaz kampında, Rose Cooper, 208 Sayfa, 19,50 TL

Yeni

Middlebrook Ortaokulu’nun sıra dışı blogger’ı Sofia Becker, bu yaz tatilinde Parmakkıran Kampı’na gidiyor! Ateşte yiyecekler, yarışmalar, kurallar, su sporları, erkek çocuklar. Ama tüm bunları blog’unda yazacağı teknoloji kampta yok. Neyse ki süper gizli Ön Blog Defteri yanında. Ancak kampın en kötü isimli barakasına, hem de en kontrol manyağı danışmanıyla birlikte düşerseniz işler o kadar neşeli olmayabilir. Üstüne üstlük Sofia’nın en yakın arkadaşı Nona da başka bir barakada. Yaz kampının vazgeçilmezleri böcekler, kötü yemekler ve bolca kötü şakalar. Sofia yatılı yaz kampında geçirdiği tek bir saniyeyi bile hayatı boyunca unutamayacak!

Tam bir tatil kitabı

Geniş bir yayın yelpazesine sahip olan ve dünya çapında çok satan gençlik kitaplarıyla iddialı olan Pena Yayınları, Blogtastik! romanların üçüncüsü “Yaz Kampından Dedikodular” ile genç okurlara yaz tatilin en eğlenceli kitabını sunuyor. Yazar, illüstratör ve ressam Rose Cooper’ın daha önce de Pena Yayınları’ndan çıkan “Kızlar Tuvaletinden Dedikodular” ve “Erkekler Tuvaletinden Dedikodular” grafik romanlarının izinden giden kitap, sevimli siyah-beyaz çizimleri, hınzır mizahı ve özel tasarımıyla çok farklı ve çok eğlenceli.

Rose Cooper’ın çizimleri, serinin önceki kitaplarında olduğu gibi öyküye büyük bir katkıda bulunuyor ve okumayı kolaylaştırıp daha keyifli kılıyor. Konuşma tonuyla yazan Cooper, Sofia gibi pek çok renkli karakterle ve kahramanını içine düşürdüğü komik maceralarla baştan sona eğlenceli bir kitap ortaya koyuyor.

“Yaz Kampından Dedikodular” gülmekten kasıkları ağrıtan, cin fikirli bir kitap.

OTONOM YAYINCILIK

Kadınlar ve Toplumun Altüst Edilmesi, Mariarosa Dalla Costa,230 sayfa,19 TL

YeniBu kitap, 1970’lerde İtalyan feminist hareketin önemli figürlerinden olan Mariarosa Dalla Costa’nın o zamandan günümüze feminist mücadele üzerine yazılarından oluşuyor. Özelde İtalyan feminizmini genelde de Avrupa feminizmini ele alan bu yazıların temel ekseni, kadınların yeniden üretim emeğinin kapitalist toplumsal işleyişi sürdürmede ve güvence altına almada nasıl işlev gördüğüne odaklanıyor. Bu bakış açısı, kapitalist değer üretimini fabrikadaki üretken erkek emeğine dayandıran yaklaşımların tartışmaya açılmasına neden oluyor ve toplumsal fabrikada kadının yeniden üretim emeğinin de sermayenin toplam döngüsü içinde değer ürettiğini iddia ediyor. Sermaye ve devletin, yeniden üretim işini kadınlar üzerine yıkarak hem bu işlerin maliyetinden kurtulduğunu hem de kadınları aileye kapatarak onları tahakküm altında tuttuğunu ifade ediyor. Bu fikirler etrafında örgütlenen feminist mücadele, “Ev İçi Emek İçin Ücret” talebiyle kadın emeğini değerli kılma, yeniden üretim işlerinden kurtulma, devlet ve sermaye tarafından dayatılan nüfus politikalarının reddi üzerinden örgütleniyor. Kürtajın serbest bırakılması, kadınların istediği zaman istediği sayıda çocuk yapma hakkına sahip olması, kadına yönelik şiddetin durdurulması ve evin dışında bir toplumsallık kurması, mücadelenin somutluğunu oluşturuyor. Ve Mariarosa’ya göre, mücadele özgürleşmenin bir aracı değil, doğrudan kendisi: şimdi ve burada, ötelenmeden ve ertelenmeden… 

İZ YAYINCILIK

Fihi Ma Fih, Ahmed Avni Konuk, 336 Sayfa, 20 TL

Yeni

Hz. Muhammed (sav) gülzârında yetişmiş ve bu dünyaya o bahçenin râyihâsını ulaştıran gönül erleri, ilâhî kaynağın ilham sunucularıdır. Hz. Mevlânâ’nın eserleri arasında bulunan Fîhi Mâ Fîh de, bu ilâhî boyuttan uzanan hikmetler yumağından örülmüş bir kaftan ve rabbânî bir ilhamdır.
Merhum Ahmed Avnu Konuk’un, Farsça aslından yapmış olduğu bu ilk Türkçe tercüme eseri günümüz okurlarına ulaştırmak istedik. Bu eser, kütüphanelerde mevcut 7-8 nüshanın karşılaştırılması suretiyle hazırlanmış olması bakımından da ayrı bir husûsiyet taşımaktadır.
İz Yayıncılık bu kıymetli İslâm Klasiğini, merhum Dr. Selçuk Eraydın’ın titiz ve zahmetli çalışmasıyla sunmaktadır.

 

 

 

 

Erdemli Yol,Ragıp El-İsfahani, 320 Sayfa, 19 TL

YeniHicri 5. (miladi 11.) yüzyılda seçkin İslâm bilginlerinden olan Râgıb el-İsfahânî, başta ahlâk olmak üzere tefsir, lügat ve felsefe gibi çeşitli ilimlerde eserler vermiş bir âlimdir. İslam ahlak felsefesinin başyapıtlarından olan ez-Zerî’a ilâ mekârimi’ş-şerî’a adlı eserinde ahlâk ve tasavvufa dair mevzuları geniş bir şekilde ele almaktadır. 

İnsanın sahip olması gereken erdemlerle kaçınması gereken erdemsizlikleri yansıtan geniş bir hikmet birikimi içeren eser, rivayete göre İmam Gazâlî’nin de beğendiği ve devamlı yanında bulundurduğu eserler arasındadır.

 

 

İnsan-ı Kamil, Abdülkerim El-cîlî, 494 Sayfa, 25 TL

Yeni

“Ben bu kitabımı mütalaa edenden şunu iltimas ve rica ederim ki,benim bu kitabımda derc ettiğim ne kadar mebahis var ise, o mebahs Kur’an-ı Kerim ve ahadis-i şerife ile müeyyyeddir.Şayet kitabımı okuyanın anlayışına nazaran Kur’an’a veyahud ahadise muhalif bir şey zuhur ederse,okuyan bilsin ki ,anladığı ma’na kendi anlaması cihetindedir;yoksa benim izah için kasd ettiğim muradım noktasından değildir.Bu gibi husüsatta okuyan zatın hakikatin fehmine kendisi için fütuhat hasıl oluncaya kadar,yahud kitabullahdan veya hadis-imüeyyedden delilini buluncaya kadar,o ma’na ile amel etmeyerek,teslimiyeti de elden bırakmamalıdır.”

 

 

 

Kitabu’r-Ruh, İbn Kayyim el-Cevziyye, 375 Sayfa, 20 TL

Yeni

İslam ilim geleneğinde Selefî akımın verimli ve çok yönlü temsilcilerinden biri olan İbn Kayyim el- Cevziyye’nin Kitâbu’r- Rûh’u, ruh gerçeği etrafında akla gelebilecek neredeyse her soruya bir cevap sunmakta, Kitap ve sünnetle gelen bilgileri esas alarak kendisine ulaşan İslam düşüncesi birikimini değerlendirmekte ve bir sonuca bağlamaktadır. Ruh bedenden bağımsız bir varlık mı yoksa bedenin bir fonksiyonu mudur? Nefs ve ruh kavramları farklı varoluş biçimlerini mi ifade etmektedir? Ölüm nasıl bir hadisedir? Ölümden sonraki hayatın farklı aşamaları nelerdir ve nasıl yaşanacaktır? Kabir hayatını kimler, nasıl algılayacaktır? Kabir ziyaretinden ruhlar haberdar olur mu? Ruhlar arasında iletişim söz konusu mudur? Eser bu gibi sorulara cevap vermektedir.

 

 

 

 

 

Kitabü’z-Zühd, Ahmed İbn Hanbel, 400 Sayfa, 25 TL

Yeni

Hicri ikinci yüzyıldan itibaren müstakil eserler olarak yazılmaya başlanan “Kitabü’z-Zühd”lerin arasında öne çıkanlarından biri hadis imamı Ahmed bin Hanbel’e ait olanıdır. Son Peygamber’in (s.a.v.), diğer peygamberlerin (a.s.), sahabe-i kiram (r.a.) ve tabiûn’un zühd hayatına ilişkin haberlerin, isimlere göre düzenlenmiş olarak yer aldığı bu temel eser daha önce İz Yayıncılık tarafından Arapça-Türkçe karşılıklı olarak ve iki cilt halinde Mehmed Emin İhsanoğlu’nun tercümesiyle basılmıştı. Kitabü’z-Zühd yeni baskısında bu kez daha pratik bir tarzda, sadece Türkçe tercümeyi içerecek şekilde ve tek cilt olarak okuyucuya sunulmuş.

 

 

Tasavvuf Sözlüğü, Abdürrezzak Kaşani, 640 Sayfa, 30 TL

Yeni

Her ilmi disiplinde olduğu gibi tasavvufta da ıstılahların özel bir anlamı vardır. Kuşeyri tasavvufun ilim hiyerarşisinde bir yer sahibi olduğu tezini savunurken sufilerin kendi ıstılah ve tabirlerini geliştirme hakkında söz eder. Başlangıçtan itibaren tasavvuf hakkında yazılmış eserlerde terimlere özel bir yer verilmiş, Herevi gibi bazı yazarlar tasavvuf terimleriyle ilgili müstakil eserler yazmış, böylece İslam ilimlerinin diğer alanları gibi tasavvufta da sözlük tarzında geniş bir literatür oluşmuştur. Bu kitap özellikle İbnü’l-Arabi ve Sadreddin Konevi ile zirvesine ulaşmış tasavvuf anlayışındaki terimler başta olmak üzere tasavvufun hemen her konusuyla ilgili terim ve deyimleri içeren en önemli sözlüktür. Bu sözlük bir yandan züht, ahlak, süluk ve metafizik gibi alanlarda tasavvufun kazandığı boyutlara ve sufilerin geliştirdikleri terminolojiye tanıklık ederken, diğer yandan tasavvufun öteki ilimlerin terminolojisiyle olan ilişkisini de ortaya koymaktadır.

 

 

 

 

Kureyş Kervanları, Hüseyin Baysa, 334 Sayfa, 18 TL

Yeni

Günümüzde ticarî hayat, sosyal ve ekonomik şartlarına göre şekillenmekte ve müslümanlar da bu hayatın bir parçası olmaya çabalamakta. Ancak müslüman kimliği olan bir ticaret ehli, işini yaparken, Hz. Peygamber döneminde ortaya konmuş olan temel prensipleri dikkate almak ister. Hüseyin Baysa’nın bu çalışması, vahiy döneminde var olan ve İslâm’ın gelmesiyle birlikte yeniden şekillenmiş olan ticaret hayatının ana prensiplerini, İslâm öncesi dönemi de kapsar bir zaman aralığında mukayeseli olarak ele almakta ve okura bir perspektif vermeye çalışmaktadır. 

 

 

 

 

 

Kitab, Galip Türcan, 336 Sayfa,18 TL 

Yeni

Bu kitap, kelâm ilminin kaynak tanımını, kaynaklar içerisinde en önemli yere sahip olan Kitâb’ı ve Kitâb’ın kelam metodolojisi bakımından değerlendirilme şeklini konu edinmektedir. İslâmî ilimlerin oluşum ve yerleşme sürecinde kelâm ilminin etkisini görmek, anlamak ve yorumlamak için bu konu anlaşılmaya muhtaçtır. Galip Türcan bu eserinde, kelamın sistematik konuları bakımından kitâb’ın ne ölçüde belirleyici olduğunu örnekler üzerinden değerlendirmektedir.

 

 

 

Siyaset ve Fıkıh, Ahmet Yaman, 174 Sayfa, 10 TL

Yeni

Hukuk, özel olarak da Fıkıh, tarih boyunca siyaset ile ilişkisine bağlı olarak insanlar, toplumlar ve olaylar üzerinde farklı yansımalara örneklik teşkil etmiştir. Yöneticilerin karakter yapıları, dindar olmaları veya olmamaları, uygulanan hukukun karakterini de değiştirebilmektedir. Prof. Dr. Ahmet Yaman’ın bu eserinde, İslâm kamu hukukunun belli alanlarda yeterince gelişememesi masaya yatırılmakta ve sorunun nedenleri ayrıntılı olarak okurla paylaşılmaktadır.

 

 

Kültür ve Din, Yümni Sezen, 206 Sayfa, 12,5 TL

Yeni

Kültür ve din insanda düğümlenen, sosyal müesseseler haline gelmiş bulunan, ayırt edilmesi güç olan, bu yüzden de ayırt edilmesi konusunda problemlerin yaşandığı alanlardır. Çünkü dinin kendi kültürünü üretmesi yanında belli bir kültür kalıbı içinde algılanması bu ikisini çok derin bağlarla birbirine eklemlemiştir. Din sosyolojisi uzmanı Prof. Dr. Yümni Sezen’in kaleme aldığı bu kitap, güncel boyutlara da sahip olan bu problemi Türk kültürü ile İslam dini kavramları ışığında ve Türk Aleviliği tecrübesi özelinde bilimsel bir titizlilikle ele alıyor ve her ikisi arasındaki ilişkiyi sosyoloji ve antropolojinin imkânlarını kullanarak masaya yatırıyor.

 

İTALİK YAYINLARI

İnsan Ne Yaşar, Lev Tolstoy, 88 Sayfa, 5TL

Yeni

Şimdi geldikleri yolun ters yanına doğru gidiyorlardı. Çamaşır asılı avlunun önünden bir kere daha geçtiler. Gömlek şimdi yalnız bir kolundan asılı duruyordu. Şiddetli bir gürültü çıkarmakta olan ağaç yığınını buldular; orada. Rüzgar daha şiddetli esiyordu. Yol karlar altında kaybolmuştu. Efendi ister istemez gözlerim kırpıyor, etraftakileri seçebilmek için sağa sola eğiliyordu. Böylece on dakika kadar ilerlemişlerdi ki, önlerinde birden rüzgarların yığdığı kar yığınları arasında ilerleyen kara bir küme gördüler. Toru onlara yetişti ve ayağını öndeki kızağın kasasına vurdu. Kızakta olanlar haykırdılar: “Yaklaşın ve öne geçin!…”