Umran Şubat 2017 Çıktı!

Kitap
Son yıllarda hayat tarzı üzerinden, daha çok laiklik odaklı birtakım tartışmaların vuku bulduğunu görüyoruz. Bu topraklarda dindarlar laikliği kendi inançlarını ve değerlerini hiçbir kısıtlamaya uğram...
EMOJİLE

Son yıllarda hayat tarzı üzerinden, daha çok laiklik odaklı birtakım tartışmaların vuku bulduğunu görüyoruz. Bu topraklarda dindarlar laikliği kendi inançlarını ve değerlerini hiçbir kısıtlamaya uğramaksızın özgürce yaşamanın güvencesi olarak görmedi. Bundan dolayı laiklik adı altında uygulanan baskı politikalarına sabrederek ve bu belalı hâlden/zulümden selamete çıkmayı Rablerinden isteyerek yaşadılar. Haklı olarak AK Parti iktidar olduğu anda bu zulmün sona ermesinden kaynaklanan bir sevinç/rahatlama duygusuna kapıldılar.  

     Türkiye’de bir kesim var ki, ne yaparlarsa yapsınlar ideolojik olarak düşmanlık besledikleri bir iktidardan kurtulamadıklarını, tam tersine Erdoğan ve kitlesinin giderek daha da güçlendiğini gördükçe tam bir çaresizlik/öfke duygusuna kapılmaktalar.  Dolayısıyla nefret duydukları bu kitlenin uğradığı yerel ve küresel baskılardan keyf almaktadırlar! Reina saldırısından itibaren yaşam tarzı tartışmaları birden bire devreye girdi. Yaşam tarzına müdahaleyi sadece siyasi erke hamlederek okuma biçimi son derece büyük ve tehlikeli bir hata. Hatta tuzak. Şunun farkında olunmalıdır: Şer ittifakının amaçlarından biri, toplumu sosyolojik olarak ayrıştırma ve toplumun farklı kesimleri arasında fay hatları meydana getirme ve varolanlara daha yüksek enerji yüklemedir. Şer ittifakı farklı terör örgütleri ile bir taraftan Türkiye’yi bir terör kıskacına alırken; diğer taraftan da terör örgütlerinin kimlikleri üzerinden “laiklik ve yaşam tarzına müdahale” kampanyası açtırmaktadır.

        Esas mesele de şu ki, ister tarz-ı hayat ister life style olarak anılsın bir tarzımız var mı? İstikrarlı benliklerin kayganlaşarak yaşadığı karakter aşınmasını kaygıyla izlememek mümkün mü? Kapitalist üretim sisteminin meta fetişizminin ışıltılı dünyasının müdahalesi göz ardı edilebilir mi? Her ne kadar özel hayata müdahale tartışmalarının görünürdeki muhatabı hükümet görünüyor ise de asıl hedef dindir, İslâm’ın hayata müdahale ettiği düşüncesidir. Küresel ve ulusal siyasetlerin böylesi bir sorunu/hedefi vardır. Bu söylemle bütünleşmiş zadegân sınıfı da bunu paylaşmaktadır. Mesela Türkiye’de patronlar kulübü TÜSİAD, ülkenin içinde bulunduğu ablukayı görmezlikten gelerek bir din tartışması sorunu yaşanıyormuş gibi laikliğe vurguda bulunmaktadır. Aslında burada peş peşe getirdiğimiz kelimelerin (değer, laiklik, hayat tarzı, müdahale, din, kaygı) hiçbiri durağan, bir yerde ve zamanda dondurulabilecek şeyler değil. O bakımdan medyadaki tezvirata kapılmadan bir hayat tarzımızın olup olmadığını düşünmeye başlamak daha önemli.

    Bazı Başlıklar:

    Farklı Hayat Tarzları ve Birlikte Yaşayabilmenin Şartları/Burhanettin CAN

    Laiklik Tartışmalarının Gizlediği: Medeniyetler Savaşı/Dilaver DEMİRAĞ

    Ticaret ve Faiz/Hayreddin KARAMAN

    İslâmcılara Karşı Trump’ın Arkasında/Selahaddin EL-CORŞİ

    Geleneğin İzinde Bir İstanbullu: Orhan Okay/Ercan YILDIRIM

   www.umrandergisi.com  

   abone@umrandergisi.com

   0212 293 90 41