Umran Nisan 2017 sayısı çıktı!

Kitap
Referandum sürecinin gölgesinde kalmış olsa da Türkiye’de eğitim alanında yapılan düzenlemeler, öğretim programlarının yenilenip güncellenmesi bağlamında tekrar gündeme geldi. Milli Eğitim Bakanlığı’n...
EMOJİLE

Referandum sürecinin gölgesinde kalmış olsa da Türkiye’de eğitim alanında yapılan düzenlemeler, öğretim programlarının yenilenip güncellenmesi bağlamında tekrar gündeme geldi. Milli Eğitim Bakanlığı’nın Ocak 2017’de askıya çıkardığı taslak programlar üzerinden çok ciddi tartışmalar yapılamadı. Seküler yönelimli kurumların yaptığı açıklamaların Atatürkçülük üzerinden ve milli-manevi değerlerle örülü bir taslak olarak hazırlanan taslak öğretim programlarını yerdikleri görüldü.  

İmam Hatip okullarının “meslek” dersi taslak programlarında yer alan kazanım ifadeleri yoğun olarak ‘bilir’, ‘tanımlar’ ve ‘açıklar’ şeklinde yer alması üzerinde durulmalıdır. Öğretim programlarındaki değişikliklere müspet bakan kurumlar ise meseleyi “müfredatın demokratikleştirilmesi” çerçevesinde oldukça sınırlı bir zaviyeden ele almakla yetindiler. Aslında bu kanaatler Türkiye’deki siyasal konumlanışların eğitim alanına da yansımasıdır.

Bu süreçte ifade edilenlere yakından bakıldığında, eğitime yön veren teorik ve pratik yaklaşımların beslendiği temel değerlerin referansının değişmediği görülmektedir. Onca tekrarlanmasına karşın kendi medeniyet telakkisi doğrultusunda bir eğitim ufkunun oluşturulamaması, memlekette eğitimi sahici olarak mesele edinen insan unsurumuzun kıtlığıyla alakalı olsa gerek. Oysaki toplum; dinini, örfünü, adetlerini, gelenek ve göreneklerini, kültür ve medeniyetini zenginleştirerek yaşatacak, ahlaklı, güven veren bir nesil istiyor. İşte eğitim sistemi, toplumun bu ihtiyaçlarına cevap vermelidir; bu ihtiyaçları karşılamalıdır.

Türk eğitim sistemi Türkiye’ye özgü farklı gerilimler ve çelişkilerle maluldür. Kurum olarak okulların aşınması aynı zamanda modern eğitimin içine düştüğü ahlaki krizle yakından alakalıdır. Eğitim, salt bir bilgilendirme olmadığına, bir kimlik, kişilik ve şahsiyet inşa işi olduğuna göre, tarih-toplum-gelecekle bağlantılı olarak ele alınmalıdır. Kişinin yeteneklerini ortaya çıkarıp geliştirerek ‘içindeki toplumun toplumsal değerleri ile, tarihi ile, kültürü ile barışık, gelecek nesillere kazanımlarını aktarma fedakârlığını, gayretini üstlenebilecek, diğer toplumlarla adalet duygusu içinde birlikte bir dünyayı paylaşma bilincine sahip bir insan nasıl inşa edilebilir?’, sorusu eğitimin temel meselesi olmalıdır.

Bazı Başlıklar:

İnsan Fıtratını Merkeze Alan Bir Eğitim Sistemi   Burhanettin CAN

“Dindar Nesil” Versus İslâmi Gençlik            Ahmet DAĞ

Anayasanın Ruhunu Değiştirmek ve Siyasal Otoriteyi İnşa Etmek  Mustafa AYDIN

Cemaatler ve Siyasetle İlişkiler               Şemseddin ÖZDEMİR

Şehir İmajolojisi Nazariyesi                              Ali ÖZTÜRK