Nisan ayında yeni çıkan kitaplar

Kitap
Abdullah Güner’in haberi Nisan [2013] ayında yeni çıkan kitapları sizler için bir araya getirdik. Bu ay yayınlanan kitaplar şöyle oldu: PINAR YAYINLARI SEFERİ YAZILAR, A.VAHAP AKBAŞ, 216 Sayfa, ...
EMOJİLE

Abdullah Güner’in haberi

Nisan [2013] ayında yeni çıkan kitapları sizler için bir araya getirdik. Bu ay yayınlanan kitaplar şöyle oldu:

PINAR YAYINLARI

SEFERİ YAZILAR, A.VAHAP AKBAŞ, 216 Sayfa, 12,00 TL.
Seyahat etmek güzeldir, çünkü fıtrîdir, insanın tabiatında var. Dünya hayatımız bir seyahatten başka nedir ki? Ya da her birimiz bu gezegende birer garip yolcu değil miyiz? Veysel, aslında cümlemizin haline tercüman: “Uzun ince bir yoldayım, / Gidiyorum gündüz gece.” İnsan, yine yaratılışı gereği gelişmiş bir merak duygusuna ve öğrenme arzusuna sahiptir. Bunun için her zaman özge yerler temaşa etmenin, özge insanlar ve hayatlar görmenin heyecanını yüreğinde taşır. Bu heyecan, çoğu zaman gezip görme arzusunu bir tutkuya dönüştürür. Dünyanın bir kitap olduğunu, seyahat etmeyenlerin onun hep bir sayfasını okuduğunu söylerler ya… Seyahat tutkunları işte o tek sayfayla yetinmeyenlerdir. Hatta Pablo Neruda’dan ilhamla söylersek, belki seyahat etmezlerse yavaş yavaş öleceklerini düşünenlerdir. Biliyorlar ki okumadıkları her sayfada fikirlerini geliştirecek ve “öz saygılarına düzen verecek” binbir zenginlik vardır.

HZ.MUHAMMED’İN HAYATI, CELALEDDİN VATANDAŞ, 475 Sayfa, 10 TL.
Çevresindeki insanlara göre farklı özelliklere sahipti. Hakka-hukuka önem veren birisiydi, yalandan nefret ederdi, mal düşkünü değildi, yardımseverdi… Mağarada yaşadığı olaya kadar O’nu çevresindeki insanlardan ayıran en önemli özelliği, sahip olduğu bu erdemli özellikleriydi. O’nun ahlaki erdemleri ise, erdem dene şeylerden oldukça uzak bir toplumda, herkesten farklı bir hayat tarzı edinmesine yol açmıştı. Erdemleriyle yalnız olduğu gibi, yaşantısıyla’ da yalnız olmayı tercih etmiş;  son birkaç yıldır toplumundan büyük oranda uzaklaşmıştı. Kendi toplumunda veya ticaret amacıyla gittiği diğer bazı toplumlarda da hep benzer şeyleri görmüştü. Dünyanın içinde debelendiği bütün bu kötülükleri, yanlışlıkları aklı kabul etmemiş, yüreği kaldırmamıştı. Dünyanın kapıldığı akıntıya kapılmamış; kötülükler içinde boğulan dünyanın bir parçası olmamıştı. Elbette ki insanlığın sorunlarına duyarlı her insan gibi, O da bir çözüm arıyordu; kötülüklerin ve ahlaksızlıkların olmadığı bir dünyanın özlemini taşıyordu. İnsanlığın yanlışları karşısında, bir kurtuluş yolu arıyordu. Fakat bulamamıştı ve bulamıyordu. Büyük komutanların, devlet adamlarının,  bilim adamlarının, filozofların, ahlakçıların, din adamlarının, çaresiz kaldığı problemler, O’ nun içinde çözümü imkansız bir problem yumağına dönüşmüştü.

KUR’AN’IN HZ. PEYGAMBERİ EĞİTMESİ, MURAT KAYACAN, 182 Sayfa, 10,00TL.
Peygamberler mücadelelerini kendilerine indirilen kitaplar, sahifeler veya kendilerinden önceki peygambere indirilen kitap doğrultusunda verirler. İslam dinini öğretmek ve bu doğrultuda insanları eğitmek konusunda kendilerini sorumlu hisseden herkes Kur’an-ı Kerimi yaşamlaştırmalı, onu ve hayatın problemlerini anlamaya çalışmalı ve onun gösterdiği hedefleri ve o hedefleri gerçekleştirirken kullandığı metotları dikkate almalıdır.

Bu eserde; bizi eğiten, yetiştiren ve bize yol gösteren Rabbimize Hz Peygamber(s)’e gönderdiği Kur’an-ı Kerim’in, bizzat onu eğitirken hangi metodaları kullandığı ve vahyin onu nasıl yetiştirdiği konularının izi sürülmeye çalışılmaktadır.

SELAMUN ALEYKÜM PASAPORTU: BATI YAZILARI, MUSTAFA UZUN, 310 Sayfa, 14,00 TL.
"Doğu Yazıları" ve "Batı Yazıları" olmak üzere iki kısma ayrılan bu serinin ilk kitabı, görmüş olduğunuz "Batı Yazıları"dır. Bu eserde yüreğimizden geldiğince Batı’ya dair kurduğumuz notları getiriyoruz önünze. Önce Batı’yı anlatalım; Doğu zaten şuracıkta. Almanya, İtalya, Fransa, Avusturya, Belçika, Hollanda, Bulgaristan, Yunanistan, Makedonya, Bosna Hersek, Arnavutluk, Kosova, Sırbistan, Hırvatistan, Kıbrıs, Romanya, Sancak, Macaristan, Slovakya ve Çek Cumhuriyet’ni içine alan Batı notlarında 20 Avrupa ülkesinden gözlemlere yer verirken aynı zamanda insanlık tarihinde "arizi" bir konumda bulunan Batı’nın "çöküşüne" dair de cümleler kurmaya çalıştık. Doğu’nun da Batı’nın da sahibi Allah’tır ve "Doğu"yu anlatmak için mutlaka "Batı"yı görmek gerekiyor.

Biz de "Selamun Aleykum Pasaportu – Batı Notları"nda; Roma’da Paris’te, Münih’te, Viyana’da ve diğer Avrupa Başkentlerinde, Batı’nın önemli şehirlerinde zerre misali aşağılık kompleksine kapılmadan, bir büyük zenginliğin altında yatan çapulcu ve hırsız damarı yakalamaya çalıştık. Bu kitapta Amsterdam’ın kanallarında kaybolan Uzak Asyalı gençlerin emelerini de, Paris’in kaldırım taşları için canları pazarlanan Afrikalı babaları da ve Roma sokaklarında hala çığlıkları yankılanan Mağripli kızları da okuyacaksınız. Gidip gördüğümüz, gezdiğimiz, okuduğumuz "Batı" bu kitapta…


AÇILIM KİTAP

İSLAM VE ARAP UYANIŞI, TARIK RAMAZAN, 224 Sayfa, 17,50 TL.

Bu kitabın amacı, açımlanmakta olan Arap uyanışının içerisine İslam’ı dini ve ideolojik bir kaynak olarak oturtmak; uyanışı teşkil eden ayaklanmaları yakın tarih, muhtemel sebepler ve daha geniş bir siyasi, ekonomik ve jeostratejik bağlamda tahlil etmektir. Aslında, bu veçhelerin her biri mevcut çalışmanın boyutunu aşan tam kapsamlı bir incelemeye konu olacak noktalardır. İlerleyen sayfalardaki hedefim ise, Arap dünyasının eşiğinde bulunduğu bu tarihi gelişim anında İslam’ın bir kaynak olarak ne gibi roller üstleneceği ve üstlenebileceğini değerlendirmektir.

KAMU SORUMLULUĞUNDA SOSYAL HİZMET, BEDRETTİN KESKİN, 200 Sayfa, 14,00 TL
Günümüz dünyasında refah uygulamaları, azalmayıp nitelik değiştirmekte ve sorumlu kurumlar çeşitlenmektedir. Türkiyede de aynı şekilde refah uygulamalarında çoklu aktörler ve kurumlar devreye girmektedir. Merkezi yönetim yanında, yerel yönetimler, sivil toplum örgütleri, özel sektör, aile yanında, akraba ve komşuluk dayanışması, hemşehri oluşumları Türkiyedeki sosyal refah sağlayan en önemli yapı ve kurumların başında gelmektedir. Kamu sosyal sorumluluğu göz ardı edilerek ve kamu yönetimlerini dışarıda bırakarak sosyal sorunların üstesinden gelinmesi mümkün gözükmemektedir. Yine de kamu yönetimleri yanında bu birimlerin katkılarını almak ve bu birimleri yönetime dâhil etmek uygulamaların etkinliği ve verimliliği yanında sürdürülebilir olması için de özel önemdedir.

AİLE SOSYOLOJİSİ, KADİR CANATAN-ERGUN YILDIRIM, 316 Sayfa, 17,50 TL.
Türkiye`de üniversite dünyasında ve sosyoloji bölümlerinde aile sosyolojisi derslerinin uzun bir geçmişi bulunmasına rağmen hâlâ bu disiplini öğretecek farklı ders kitaplarının yazılmamış olması ve dolayısıyla bu dersin öğretimiyle meşgul akademisyenlerin bir seçeneksizlik sorunu yaşamaları kabul edilebilir bir durum değildir, işte bu sorunu aşmak, elinizdeki çalışmanın ana motifi olmuştur.

Eser, bilimsel bir disiplin olarak aile sosyolojisinin gelişimi, ana konuları ve perspektifi, aile hakkındaki belli başlı kuramsal yaklaşımları, ailenin tanımı, türleri ve işlevleri, ailenin tarihsel süreç içinde geçirdiği serüven ve aile içi ilişkiler, başka kurum ve alanlarla aile kurumunun ilişkileri gibi temel konuların detaylı başlıklarla ele alındığı dört bölümden oluşmaktadır. Kitabın sonunda geniş bir aile kaynakçasına yer verilmiştir, ilgili bölümlerde verilen kaynak ve atıflarla birlikte farklı dillerde ve ülkelerde yapılmış olan aile sosyolojisine ilişkin pek çok araştırma ve çalışma bu zengin kaynakçada mevcuttur. Özellikle aile sosyolojisi konusunda ileri okumalar için buradan faydalanılabilir.

KLASİK YAYINLARI

GÜZELİN PEŞİNDE, FÂRÂBİ, İBN SÎN  VE İBN RÜŞD’DE ESTETİK, AYŞE TAŞKENT, 304 sayfa, 20,00 TL.
İslam felsefesinde estetik düşüncenin; ontolojik, kozmolojik, psikolojik ve epistemolojik bir çerçevede ele alınması metodolojik bir zorunluluktur. Bu bağlamdaGüzelin Peşinde’nin nirengi noktası, Fârâbî, İbn Sînâ ve İbn Rüşd’de güzel kavramının metafizik ve ontolojik izdüşümlerinin Tanrı ve Tanrı’nın güzelliğine referansla tartışılmasıdır. Konunun kavramsal arka planını yapılandırmak için kurucu Grek filozoflarında güzel ve iyi ideleri, mimesis ve tragedya kuramları ve Grek estetiğinin İslam dünyasına intikali irdelenmiştir. Bu bağlamda İslam filozoflarının estetik düşünceleri, hem geçmiş yüzyıllardan tevarüs edilen estetik düşünceler hem de yaşadıkları çağın felsefî, kültürel ve düşünsel yapısı ile karşılaştırmalı olarak ele alınmıştır.

Alanında yazılmış ilk kitaplardan biri olma özelliğini taşıyan bu çalışma; üç büyük İslam filozofunun estetik düşüncelerini “estetik”, “güzellik felsefesi”, “sanat felsefesi”, “sanat eleştirisi”, “sanat tarihi” ve “sanat bilimi” ile ilişkilendirilebilecek tüm konu ve kavramlar hakkında derinlemesine inceleme yapmaya imkân verecek kuramsal bir çerçeveye oturtmak amacı gütmektedir.

İLETİŞİM YAYINLARI

HEBA, HASAN ALİ TOPTAŞ, 308 Sayfa, 19,50 TL.
Heba, göz gözü görmez insafsızlığın, doğruya benzemeye muvaffak olan yalanın, utanmazlığın, lincin, kıstırılmışlığın romanı. Edebiyatın kirişlerini çatlatan büyük bir yazardan yalnızlığın, pişmanlığın, askerliğin, heder olmuş bir ömrün romanı… Sadık okurları için yeni keşifler sunacak, yeni tanışanları sadık okurlara dönüştürecek bir Hasan Ali Toptaş romanı…

ÖZGÜRÜM AMA MECBURİYET VAR, LEYLA NEYZİ-HAYDAR DARICI, 231 Sayfa, 26,00 TL.
Gençler Türkiye’de yakın geçmişte yaşananlar hakkında ne düşünüyorlar? Özellikle otuz yıla varan savaşın şiddet ortamı, onların zihninde nasıl bir tortu bırakmış? Asıl önemlisi, Türkiye’nin Doğu’sundaki ve Batı’sındaki gençler, Türkler ve Kürtler, birbirleri hakkında ne düşünüyorlar? Leyla Neyzi ve Haydar Darıcı, Diyarbakırlı ve Muğlalı gençlerle yaptıkları derinlemesine söyleşilerde, birbirini anlamanın haritasını seriyorlar önümüze. Önyargıların, kaygıların, öfkelerin, kitlenmelerin ama aynı zamanda empatinin, dostluğun, alış verişin haritası… Birbirini ve ötekini tanımanın insanı nasıl genişlettiğine dair, genç seslere kulak vermek için…

KALFA İLE KIRALIÇA, İLHAMİ ALGÖR, 120 Sayfa, 12,00 TL.
Boş gezenin boş kalfası A. Hermesi Bey, nam-ı diğer Çarşılı Deli Abbas, bir öğle vakti Teşvikiye Camii avlusunda, ayağında uzun, “cayır cayır” kırmızı eteği, platin sarısı harap saçlarıyla bankta oturan kıralıçasıyla karşılaşır ve hikâyemiz başlar. Kalfa’nın, “üfür üfür ipe diz” tekniği ile anlattığı bu serbest eser, Filiboğlu İskender Bey’in maceraları ve his dünyası üzerinedir ve dallanıp budaklanarak, Çanakkaleli Melahat’a kadar uzanacaktır.

İlhami Algör’ün, hikâye kahramanı/anlatıcısı bu kez de tarihin sayfalarında geziniyor, tabii ki yine bir kadının, kıralıçanın bakışları nezaretinde.

ÖTÜKEN YAYINLARI

ORDU VE SİYASET, AHMET TURAN ALKAN, 262 Sayfa, 20,00 TL.
II. Meşrutiyet ile başlayan süreç, özellikle 1908 ve sonrasına dair kayıtlar, Türkiye’nin derin hafızasında hâlâ sızlayan yaraların kayda geçirildiği kapanmamış bir defterde tutulur. Tarihçiler, bu defterin tamamını hiç görmediler sanki… Belki de bu yüzden, Türkiye’nin yakın tarihi, yazıldığı kadarıyla bir gizli tanığın başka bir gizli tanığa fısıldadığından belki birazcık fazla belki de ancak o kadardır. Elinizden tuttuğunuz eser, o “birazcık fazla” içinde, bence, mühim bir yer işgal eder. Ahmet Turan Alkan, bu eserinde, İkinci Meşrutiyet devrindeki “Ordu ve Siyaset” bahsine dair tanık ifadelerinin mühim bir kısmını, o açık duran “defter”e kendi usülü ve üslubunca kayda geçirmiş. Usül ve üslub, ülkemizde, tarihçiliğin biraz dikkat edilmeyen bir boyutudur. Tarihçiliğin aynı zamanda bir hikâye anlatma ve metin yazma işi olduğu nedense unutulur. Ahmet Turan Alkan bu eseriyle tarihçiliğin sadece bu tarafını hatırlatmakla kalmayıp, tarih okumanın lezzetini de okuyucuya tattırıyor.

YANSILAR 1- 2-3-4, CENGİZ DAĞCI, 188 Sayfa, 11,00 TL.
Cengiz Dağcı’nın dört seri halinde basılan eserlerinden oluşuyor… Huzurlu ve mütevazi evinin çalışma odasındaki masasına oturan yazarın serbest çağrışımlarla zenginleşip ilerleyen duygulanmalarının kâğıda bire bir yansıması. Hayatından, günlük tahassüs ve notlarından, geçmişine ve Kırım a duyduğu özlemden, eşine karşı hissettiği ve ilk günkü tazeliğinden bir şey kaybetmemiş heyecanından meydana gelen orijinal bir seri. Ben ve İçimdeki Ben bu serinin son eseridir.

REMZİ KİTABEVİ

İLİŞKİLERİN GÜNLÜK HAYATI, DR. ALPER HASANOĞLU[Bir Psikoterapistin Notları], 303 Sayfa, 20,00 TL.
Alper Hasanoğlu, insanın hayat ve kendisiyle olan ilişkilerini irdelemeyi sürdürüyor. Bu çerçeve içinde İlişkilerin Günlük Hayatı’nda ele aldığı başlıca konular; aşk kavramı temelinde kadın ve erkek, depresyon ile hayatın ilişkisi, narsist erkek ve kadının ruh hali bağıntısı ve nihayet psikoterapinin hayatımıza olumlu etkileridir. Hasanoğlu, bu arada bir psikiyatr olarak çuvaldızı önce kendine
batırmaktan da çekinmiyor. Meslektaşlarını ve temel olarak psikiyatrinin işlevini mercek altına alıyor.


APRİL YAYINCILIK

RUHİ MÜCERRET, MURAT MENTEŞ, 320 Sayfa, 19,00 TL.
İstiklal Harbi’nin son gazisi, 100 yaşındaki millî kahraman RUHİ MÜCERRET; bir dünya starına nasıl dönüşüyor? Zaten ecelin menzilindeyken, esrarengiz psikopat MASUM CİCİ’yi haklayabilecek mi? Mabet filozofu AVNİ VAV’dan daha neler öğrenecek? NAZLI HİLAL’e, 70 yaş farka rağmen nasıl açılacak? Ve son nefesinde kelime-i şahadet getirebilecek mi?

Bir gözü mavi, diğeri kahverengi avare CİVAN KAZANOVA; elden düşme ruhunu, şeytana neden satıyor? Depremde yitirdiği SERPİL SİLAHLIPERİ’yi unutmayıp da ne yapacak? Marifetli afet FUJER FUJİ’den kaçarken neye yakalanacak? Kan kanseri yeğeni OZAN’ı hangi parayla tedavi ettirecek? Alınyazısındaki boşlukları neyle dolduracak? İntiharın eşiğinde tetikte beklerken, kimvurduya mı gidecek? Ziyadesiyle kahkaha ve bir nebze gözyaşı içeren bu serüvende trenler gemilere çarpıyor. İstiklal Savaşı, 85 yıl sonra devam ediyor. Şakaklar matkapla deliniyor. Uçaklar düşüyor. Kaybedenler şampiyon oluyor. Ölüler diriliyor. Serseri kurşunlar uçuşuyor. Ve reklamlar, müşterileri ele geçiriyor!

ALTIN KİTAPLAR

CEHENNEM (INFERNO), DAN BROWN
14 Mayıs’ta Türkiye’deki okurlarıyla buluşacak olan Dan Brown’un son kitabı Cehennem (Inferno) ile ilgili bilgiler açıklanmaya devam ediyor! Geçtiğimiz günlerde kitabın ilk bölümünü okuyucuya sunan Dan Brown şimdi de kitabın konusuna dair ipuçları verdi.
Harvard Simgebilim Profesörü Robert Langdon kendini İtalya’nın merkezinde bambaşka bir dünyanın içinde bulur… Tarihin en kalıcı ve gizemli başyapıtlarından biri olan Dante’nin CEHENNEM’ine yuvarlandığını hisseder. Dünyanın geri dönülmez bir dönüşüme uğramasını engellemeye çalışırken klasik sanat, gizli geçitler ve fütüristik bilimden oluşan bir tablo içinde, Langdon amansız bir düşmanla savaşır. Bir yandan ustaca düzenlenmiş bir bulmacanın çözümünü ararken, bir yandan da kime güveneceğine karar vermek zorundadır…

TÜRK EDEBİYATI VAKFI YAYINLARI

AVUCUMDAKİ DÜNYA, AYŞE GÖKTÜRK TUNCEROĞLU, 184 Sayfa, 13,00 TL.
Amerika’da ikâmet eden, oradan bütün dünyayı her yönüyle takip eden… Bununla da yetinmeyip sık sık seyahate çıkarak insanların dünyasını yakından tanımaya çalışan… Güçlü bir yazarın kaleminden son derece çarpıcı hikâyeler bunlar…. Tadı damağınızdan kolay kolay silinmeyecek bir edebiyat ve sanat şöleni…

RUH HEKİMİNİN HATIRALARI, AYHAN SONGAR, 136 Sayfa, 11,00 TL.
Ruh hekimliği konusunda Prof. Dr. Ayhan Songar çoktan efsaneleşmiş bir isimdir. Binlerce kişiyi ruh sağlığına kavuşturan bu büyük hekimimiz, meslek hayatında kimleri gördü, neler yaşadı? Bu eserde onun kaleminden bazen gülecek, bazen hüzünlenecek, çoğu zamanda ibret alıp düşünerek okunacak zengin bir hatıralar demeti yer alıyor.

NESİL YAYINLARI

IRMAĞIN ÖTE YAKASI, PROF. DR. MEHMET KARA, 248 Sayfa, 12,00 TL.
“Romanın asıl ilgi çekici tarafı, özellikle Reşat Nuri’nin Çalıkuşu adlı romanından sonra dikkate değer öğretmen romanları arasında yer almasıdır. Yazar, yaşadıklarından hareketle idealist bir öğretmen kimliğini belirgin kılmıştır. Romanda kendisi ile öğrencileri arasında iletişimi sağlayan pek çok mektubun satır araları dikkatle okunduğunda; gençliği iyi, güzel, faydalı, doğru gibi olumlu değer yargıları etrafında pişirmeye çalışan sevecen bir öğretmen tipiyle karşılaşıyoruz. Bu açıdan romanı, üniversite hocalarının ve lise öğretmenlerinin faydalanabilecekleri bir tecrübe birikimi olarak değerlendirmek mümkün.” Prof. Dr. Nurullah Çetin

BİZİ BİRİ DURDURSUN, AHMET AY, 200 Sayfa, 7,15 TL.
Bu çocuklar çok havalı… Her gün yeni bir şeyler geliyor başlarına. Her gün yeni yeni maceraların peşinden koşuyorlar. Hem laf aramızda kalsın, biraz da kendileri buluyorlar belayı. Hele Erdem! Ah Erdem! Erdem çok yaramaz. Her ne kadar Ömer’i belalardan o kurtarsa da genelde başını belaya sokan da o oluyor. Futboldan başka bir şey düşündüğü de yok zaten. İşi gücü oyun. Ha bir de kendisini okulun en yakışıklısı sanıyor.

Ömer öyle değil ama… Ömer efendi, sessiz ve çalışkan. Herkesin parmakla gösterdiği bir delikanlı. Karnesini bir görseniz bir tane bile düşük not yok. Hepsi yüksek. Hep takdir alır, hep sınıf birincisi olur. Yine de vazgeçemiyor Erdem’in dostluğundan. Çünkü Erdem yanında olmazsa garibimin başına tuhaf şeyler geliyor. O kadar iyi kalpli ki, kimseye hayır diyemez. Kimseye bir fiske vuramaz. Kalp kıramaz. Eh, yanında birisinin olup onu koruması işine geliyor elbette…

Bu ikilinin boylarını aşan maceralarını, aksiyon dolu hayatlarını, kahkaha dolu diyaloglarını okumak isterseniz Biri Bizi Durdursun sizleri bekliyor.

EVERSET YAYINLARI

ÖZAL HİKAYESİ, HASAN CEMAL, 300 Sayfa, 18,00 TL.
Kimdir Turgut Özal? İnsan olarak, siyaset adamı olarak… Kişiliği nasıl oluşmuştur? Ya beslendiği kültürel ortam? Bu dünyaya ve öbür dünyaya bakışı… Kendisinde, ailesinde, partisinde yaşayageldiği Doğu-Batı ikilemi nedir? Vefalı bir insan mı? Kindar mı? İnatçı mı? Politikadaki güvenilirliği ve inandırıcılığı… Özal ve ABD… Özal ve asker… Özal ve hanedan… Ekonomideki ve demokrasideki modeli… 12 Eylül’ün siyasal ortamında geçerli haksız rekabette 1983’te iktidara tırmanışı… 1989’daki inişi… Bu süreci çok yakından izledi Hasan Cemal. Altı yılda yükseliş ve düşüş: Tarihsel süreç içinde ancak bir an sayılabilir bu. Hasan Cemal bu ânı fotoğrafladı ve ortaya Özal Hikâyesi çıktı.

DEVRİMİ BEKLERKEN, SAİD SAYRAFİEZADEH, 260 Sayfa, 10,56 TL.
Said Sayrafiezadeh, sosyalist devrimin Birleşik Devletler’in kaderi olduğuna inanan İranlı bir babanın ve Amerikalı bir annenin üçüncü çocuğu olarak dünyaya geldi. Said’in babası, ailenin harekete destek olmak için New York’a taşınmasından kısa bir süre sonra bir gece evi terk etti. Said ise babasının gidişinin ardından onun "başka çaresi olmayan, soylu, maceracı bir adam" olduğunu hayal ederek teselli buldu. Ne de olsa devrim bir gün mutlaka olacaktı ve olduğunda, liderliğini babası üstlenecekti… Devrimi Beklerken geçmişe dönük iç hesaplaşmaların bir çocuğun dilinden dürüstçe aktarıldığı, aile kavramıyla yüzleşen dokunaklı bir hatırat.

SON OYUN, AHMET ALTAN, 416 Sayfa, 20,00 TL.
"Daha orada, o anda onun en tehlikeli yanının, istediği anda şefkat uyandırabilmesi olduğunu anlamıştım. Tanrı, hep aynı emri verdi, ‘Şehvetten sakının,’ bu emre uyamadık, çelişkilerden hoşlanan Tanrı kendi emriyle bile çatışacak kadar güçlü bir şehvet duygusu vermişti hepimize, bu zavallı kullarından o görkemli yaratıcılığının ürünü olan şehvetle dövüşmesini istemişti, kim Tanrı’nın yarattıklarıyla baş edebilir ki, hiçbirimiz edemedik, en masumlarımız bile rüyalarında günaha bulaştı, emre uyamadık ama şehvete karşı dikkatli olmayı, şehvetle boğuşmayı, onu bastırmak için uğraşmayı, ondan kaçmaya çalışmayı öğrendik, yenilsek de zayıf bir kalkanımız, ince bir zırhımız oldu.”

BEYAZ TÜRKLER KÜSTÜLER [Or’da Hâlâ Kimse Var mı?], Alev Alatlı, 460 Sayfa, 16,50 TL.
Alev Alatlı’nın 1992’de yayımlanan ve Türkiye’nin dönüşümlerini çözümleyen dörtlemesi "Or’da Kimse Var mı?" her kitabıyla geniş ve yoğun tartışmalara yol açmıştı. Dizinin ilk kitabı Viva La Murte’yi izleyen ‘Nuke’ Türkiye, Valla Kurda Yedirdin Beni! ve O.K. Musti Türkiye Tamamdır’ın ardından Alev Alatlı, Beyaz Türkler Küstüler aracılığıyla yirmi yıl sonra yeniden soruyor: "Or’da Hâlâ Kimse Var mı?"


DERGAH YAYINLARI

ORTA SAYFA SOHBETLERİ SANAT, 397 Sayfa, 17.00 TL
“Orta sayfa sohbetlerinden bir seçki hazırlamanın bugün için ne manaya geldiği üç açıdan değerlendirilebilir. Röportajın yapıldığı sene, üzerine konuşulan meselenin ağırlığı ve konuşmacı tarafından nasıl ele alındığı; Türkiye’de gündemde kendisine yer bulan meselelerin değişme hızı gözönüne alındığında, bu röportajların meselelerin seneler içinde ele alınış biçimlerini yansıtan bazen bir gösterge bazen bir döküm olacağını tahmin ediyoruz.”

ORTA SAYFA SOHBETLERİ KÜLTÜR, Hazırlayan: M.İHSAN KARA, 474 sayfa, 20.00 TL
“Orta sayfa sohbetlerinden bir seçki hazırlamanın bugün için ne manaya geldiği üç açıdan değerlendirilebilir. Röportajın yapıldığı sene, üzerine konuşulan meselenin ağırlığı ve konuşmacı tarafından nasıl ele alındığı; Türkiye’de gündemde kendisine yer bulan meselelerin değişme hızı gözönüne alındığında, bu röportajların meselelerin seneler içinde ele alınış biçimlerini yansıtan bazen bir gösterge bazen bir döküm olacağını tahmin ediyoruz.”

EDEBİYAT TARİHİ VE TENKİT, BİLGE ERCİLASUN
Yeni Türk Edebiyatı tarihi açısından, edebi eser veren kişilerin portreleri ve tarihi rolleri son derece önemlidir. 19. asır sonrası İmparatorluk içinde gelişen edebi eserler ve fikri temayüllerin birbirlerinin içinde varlık bulması ve bir manada edebiyatla uğraşanların aynı zamanda bir dünya görüşünü yansıtması veya inşa etmek istemesi Yeni Türk Edebiyatı alanında yapılacak çalışmaların kıymetini daha artırmaktadır.

Bu çerçevede Prof Dr. Bilge Ercilasun’un elinizdeki eseri edebiyat tarihimizin seyrindeki önemli isimleri ve bu isimler etrafındaki tenkit yazılarına eğiliyor. Yeni bir dünyanın hayal edildiği bir dönemde, tenkit fikrinin hangi unsurlar üzerinden işlediğini görmek faydalı olacaktır kanaatindeyiz.  

KAĞIT MEDENİYETİ, M. ORHAN OKAY, 182 Sayfa, 9.00 TL
“Denemeler kitabımın adını ‘Kağıt Medeniyeti’ koyarken belki birçokları için çağımızın bilgisayar çağı olduğunu düşünmedim değil. Bilgisayar, ‘genel ağ’ teriminde kullanıldığı gibi gerçekten bir ağ gibi dünyamızı belki kainatımızı sarmış (…) Medeniyetimize hâlâ ve ısrarla kağıt medeniyeti de meye devam etmek istiyorum.”

Orhan Okay’ın farklı yerlerde yayımlanan deneme türündeki yazılarının iki kapak arasına girmesinin faydalı olacağı kanaatindeyiz.

ERKAM YAYINLARI

MÜSLÜMANIN PARA İLE İMTİHANI, OSMAN NURİ TOPBAŞ, 9.00 TL
Altınoluk Dergimizde, “Müslümanın Para ile İmtihanı Üzerine” adıyla, Haziran-Temmuz 2012’­de, iki sayı devam eden bir mülâkatımız yayınlandı. Sonrasında vâkî olan ısrarlı talepler ve görülen lü­zum üzerine de, dergimizde yayınlanan şeklinden daha geniş ve tafsîlâtlı olarak, bir kitapçık hâlinde neş­re­dilmesinin de faydalı olacağı kanaati hâsıl oldu. Bu niyetle, günümüz ticârî ve iktisâdî hayatında en çok düşülen bâzı hatalardan îkaz ve doğruları tavsiye mâhiyetindeki bu kitapçığı, siz kıymetli okuyucula­rı­mı­zın istifâdesine sunuyoruz.

HAKK’IN DAVETİ KUR’AN-I KERİM MEALİ VE TEFSİRİ, PROF. DR. ÖMER ÇELİK, 150,00 TL
Allah’ın kelâmı Kur’ân-ı Kerîm… Sözlerin en güzeli… Risâlet vahyini taşıyan kitapların son altın halkası… Din adına göklerin yere son hitabı… Ebedî ilâhî düstûr… Hak katında yegane makbul din olan İslâm’ın ana kaynağı… Her şeref sahibinin şerefini kendinden aldığı izzetli kelâm… Âyetlerinden hakla bâtılı ayıran hükümlerin süzüldüğü hikmetli kelâm… Kıssaları, misalleri, ikazları, müjdeleri, yoklayışları ve dokunuşlarıyla gönülleri mestedip ten kafesini can kuşuna dar kılan muhteşem kelâm… İnsanlığın her türlü mânevî ihtiyacını karşılayacak tüm kâide ve esasları ihtivâ eden tek ve şumüllü kitap…İnsana iki cihan mutluluğunun, cennetin ve cemâlullahın yolunu gösteren emsalsiz kitap…
 

İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI

BÜYÜK FİZİKÇİLER-GALİLEO’DAN YUKAVA’YA, JOAN JAMES – SİBEL ERDUMAN, 552 Sayfa, 26,00 TL
Ioan James bu önemli çalışmasında, günümüzden 450 yıl geriye uzanarak elli büyük fizikçinin biyografilerini kaleme alıyor. Kitap, fizikçilerin bilimsel başarılarının yanı sıra her biri oldukça merak uyandırıcı yaşam öyküleri üzerinde de titizlikle duruyor. Kronolojik olarak düzenlenmiş biyografilerle, fiziğin yıllar içinde hangi toplumsal koşullarda geliştiğine dair çarpıcı bir tablo sunuluyor. Bilimsel ve teknik ayrıntıları asgaride tutan kitap, konuya ilgi duyan bütün okurları modern gelişmeleri kolayca izlemeye davet ediyor.

İSTANBUL’DAN MONTREAL’E, BYRON AYANOĞLU – ÇEVİREN: UMUT UĞUR, 376 Sayfa, 16,00 TL
İkinci Dünya Savaşı’nın hemen ertesinde İstanbul’un Moda semtinde bir Politis, yani İstanbullu Rum doğar. Adı Dimitri’dir. Hayat Moda’nın sunduğu tüm güzelliklerle kendi mutlu temposunda akıp gitmektedir. Ta ki 6-7 Eylül 1955’e kadar. O günlerde yaşananlar Dimitri’nin üç yıl sonra çok sevdiği Şehrinden ayrılmasına neden olacaktır:

İstanbul’u son görüşüm, 1958 yılı yazında buharlı bir geminin kıç güvertesinden oldu. On iki yaşındaydım ve Şehir, uzayıp giden köpük kurdelesinin diğer ucundaki ışıltılı bir serap gibi yavaş yavaş uzaklaşıyordu. Bütün anılar giderek bulanıklaşan, seçilmez hale gelen, bir gölgeye dönüşen ve nihayet tamamen gözden kaybolan minyatür görüntünün içerisinde yitip gitmişti. Sadece deniz ve gökyüzünün olduğu ufukta artık ne oynaşan görüntüleriyle bir şehir, ne annemle gezindiğimiz Moda rıhtımı, ne de Moda’ya dair herhangi bir şey bulunuyordu.

Göçmenlik zordur, her şeyiyle yeni bir hayat başlar. Yeni bir iş, yeni bir ev, yeni bir dil ve yeni bir iklim… Bu yeni hayatta Dimitri’nin Kanada’ya taşıdığı en önemli şey annesinden öğrendiği İstanbul Rum mutfağıdır. Hayatını film setlerinde birbirinden lezzetli yemekler hazırlayarak kazanır. Güveçler, salatalar, cacık, lakerda, imambayıldı ve daha niceleri sofralarını süsler. Ancak kalbinin bir köşesi hep İstanbul’dadır. Çocukluk aşkı ve aynı zamanda hayatının aşkı Leyla İstanbul’da kalmıştır…

İZ YAYINLARI

BATI EMPERYALİZMİ KARŞISINDA OSMANLI’NIN DİRENİŞİ, SADIK ALBAYRAK, 216 Sayfa, 13,00 TL
Batının hunharca kabaran emperyalist duyguları 20. yüzyılın başından itibaren Doğu/İslâm milletleri için intikama dönüşmüştür. Ne zaman ki batıda "Şark’a hücum!" (Drang nach Osten!) sesleri yükselmiş, işte o an “Doğu’nun İsyanı” başlamıştır. Bu kitap, Osmanlı devleti nezdinde, yok edilmek istenen bir medeniyetin, emperyalistlere karşı direnişini anlatmaktadır. "Doğunun İsyanı” adıyla ilk kez neşredildiği dönemde büyük ses getirmiş olan bu kitap, muhtevasını daha iyi yansıttığını düşündüğümüz Osmanlı’nın Direnişi adıyla yeniden okurlarıyla buluşmakta. Eser dikkatlice okunduğunda görülecektir ki, Osmanlı’yı yok etmek, İslâm milletini ortadan kaldırmak isteyen zihniyet sadece Batı’da yoktur; onların içeride uzantıları sinsi bir şekilde faaliyettedir ve bu hareketlilikleri el’an da devam halindedir.

HARFLERİN AŞKI, SENEM GEZEROĞLU, 160 Sayfa, 10,00 TL
"Adını harfler yazdı / Küfürden ve siyahtan sonra / Mürekkepten, hokkadan, fırçadan ve âhtan sonra  / Sayfalarda görünen beyazdı / Ayn, Şın ve Kaf / Harfler adını yazdı / Aşk, Aşk, Aşk…" Yeni nesil edebiyatçılardan Senem Gezeroğlu, ilk kitabı Harflerin Aşkı’nda, elifbâ’dan çıkarak bir aşk yolculuğu yapıyor, her bir harfin kendi ruh dünyasındaki muhayyilesini okurlarla paylaşıyor.

TUDEM YAYIN GRUBU

JOHNNY VE ÖLÜLER, TERRY PRATCHETT, ÇEVİREN: NİRAN ELÇİ, 200 Sayfa, 15,00 TL
Fantastik edebiyatın yaşayan efsanesi Terry Pratchett, büyük beğeniyle okunan Johnny Maxwell üçlemesinin ikinci kitabı Johnny ve Ölüler’de, ince mizahi öğelerle renklendirdiği sıra dışı yaratıcılığını, bu kez de alıştığımız gerçekliği tepetaklak etmek için kullanıyor.

12 yaşındaki kahramanımız Johnny Maxwell’in yeni arkadaşları bir grup “ölü”den oluşuyor. Evet, yanlış duymadınız “ölü”… Johnny, evine kestirme yoldan ulaşmak için mezarlığı kullanırken bir ölüyle karşılaşıyor. Sonrasında da ölüleri görebildiğini, duyabildiğini ve onlarla konuşabildiğini keşfediyor. Gerçi yakın arkadaşı Bıngıl, mezarlıktan geçmenin pek de akıllıca bir seçim olmadığını savunuyor ama olsun.  Bu tesadüfi karşılaşma Johnny için yeni bir maceranın kapılarını aralamaya yetiyor da artıyor bile…

KÜRE YAYINLARI

[Ortaçağ Türk Devletlerinde] SUÇ ve CEZA, CÜNEYT KANAT, YAYINA HAZIRLIK: NERMİN TENEKECİ, 280 sayfa, 18,00 TL
İnsanlık tarihinin başlangıcından beri suçun olduğu her yerde mutlaka ceza da olmuştur. Cezalar pek çok uygarlıkta uzun tecrübelerle ve zaman içerisinde ortaya çıkan yasa ya da yasaklarla düzenlenmeye çalışılmıştır.

Bazı dönemlerde cezalandırma yöntemleri işkence ve azap çektirme adı altında bir meslek, hatta sayısı hiç de az olmayan bazı sadist yöneticilerin desteği ile sanat olarak algılanabilmiştir.

Ortaçağ Türk Devletlerinde, suç ve ceza konusunda Türkçe yazılanlar oldukça sınırlıdır. Bu konuda Avrupa’da yazılmış çeşitli çalışmalarda da Türk tarihinin herhangi bir dönemine ait örneklere yer verilmemiştir.

OTONOM YAYINCILIK

ÇOKLUĞUN GRAMERİ [Çağdaş Yaşam Biçimlerinin Analizi İçin], PAOLO VİRNO, 136 Sayfa, 12,00 TL
Modern politik teorinin güncel krizi, politik tahayyülümüzde köklü bir değişiklik arayışını da beraberinde getirdi. Bu arayışa bir yanıt olarak Virno, klasik politik felsefenin Hobbesçu “halk” kavramına karşıt olarak, Spinoza’nın “çokluk” kavramına dikkat çeker. Çoklukta, temsili olmayan ve devletsiz bir toplumsal-politik varoluş tarzının olanaklarını bulur. Klasik politik teorinin temsil, halk, devlet ve egemenlik gibi kurucu öğelerinin hepsi de Bir ve Çok’un ilişkisinin belli bir kavranışına dayanır. Her durumda Bir, tekilliklerin içinde buharlaşarak yok olduğu merkezcil bir hareketin nihai çıktısıdır. Oysa Virno çoklukta, atomlaştırılmış bireylerden çok daha karmaşık farklılaşmalara izin vermesiyle, devletin birliğinden daha evrensel olan bir birlik görür.

Çokluk, insanlığın bilişsel, dilsel, duygusal, politik ve üretici güçlerinden oluşan, sürekli edim halindeki ortak olandır. Nitekim zihinsel faaliyet, politik eylem ve emek arasındaki sınırları ortadan kaldıran post-Fordist emeğin yaşam biçimi tam da böyle bir varlık tarzı olarak çokluğu yansıtmaktadır. 21. yüzyılın politik öznellikleri yaşam biçimlerindeki dönüşüme denk düşen yeni bir dile ihtiyaç duymaktadır. Çokluğun Grameri, bu dilin kıtasını bize tanıtan adeta bir etik-politika sözlüğüdür.

YAPI KREDİ KÜLTÜR SANAT YAYINCILIK

KURTLARLA YAŞAM MİSHA DEFONSECA, ÇEVİREN: ZEHRA GENCOSMAN, 232 Sayfa, 18,00 TL
Misha Defonseca, insanlığın en ağır sınavlarından biri olan İkinci Dünya Savaşı’nı küçük bir kızın gözünden aktarırken hem muhteşem bir cesaret ve güç öyküsü anlatıyor hem de doğa ve hayvan sevgisini okuyucuya benzersiz bir şekilde hissettiriyor.

EVDEN KAÇAN ÇOCUK, MEHMET YAŞIN, 80 Sayfa, 9,75 TL.
“Rüzgâr tanrısı en çok çocukları sever
saçlarındaki kurdelayı çözer
tuhaf bir ürperti salar içlerine de.
Rüzgâr tanrısı yazlık kiralar adalarda
ve ısrarla davet eder seni
işini mişini bırakıp gelesin diye.”

BAŞKA BİR YERDE, SELÇUK DEMİREL, 22,00 TL
Daha önce Kâğıttan Kediler, Kaleydoskop, Gösteri, Katarakt, Kalemiti vb. kitaplarıyla kendine özgü çizgi dünyasında bize hikâyeler anlatan Selçuk Demirel’den bu kez karanlık bir “anlatı“.
Selçuk Demirel, Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan yeni kitabı Başka Bir Yerde varolmanın bütün hallerini sergileyen bir çalışma. Fernando Pessoa’dan birkaç kısa alıntı dışında hiçbir metnin olmadığı Başka Bir Yerde, Selçuk Demirel’in yalnızlık/birliktelik, tedirginlik/huzur arayışı, cennet/cehennem gibi izlekler üstüne çalıştığı, kendi deyimiyle bir “Büyük Yalnızlıklar kitabı”.

GEÇMİŞİN İÇİNDEKİ GEÇMİŞ, EBUBEKİR EROĞLU, 172 Sayfa, 15,00 TL
Ebubekir Eroğlu, şiirimizin kaynaklarına doğru çıktığı yolculuğu sürdürüyor; Modern Türk Şiirinin Doğası’ndan yirmi yıl sonra, bu kez “geçmişin içindeki geçmiş”i kurcalıyor. Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan Geçmişin İçindeki Geçmiş kitabında eski şiirimizin damarlarını, poetikasını oluşturan kültürel dokuyu, tarihsel birikim ve dilin evrelerini göz önüne alarak dünya ölçeğinde irdeliyor. Kendi deyişiyle, “Geçmişin İçindeki Geçmiş’te tarihin hafızasına emanet ettiğimiz poetik bilgiler, düş kuran birine kattıklarıyla ve iç deneyim olarak geri geliyor.”

HAYAT BİR MACERA ÇOCUKLUK VE GENÇLİK HATIRALARI, 183 Sayfa, 15,00 TL
Samet Ağaoğlu, Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan Hayat Bir Macera kitabında çocukluk ve gençlik anılarını anlatıyor. I. Dünya Savaşı ve Mütareke yıllarında İstanbul… Siyasetle iç içe bir babanın başına gelenler… Önce tutuklanış, ardından Malta adasına sürgün ediliş… Geride bıraktığı beş çocuklu ailenin yaşadıkları… Nihayet sürgünden dönüş ve Ankara. Ulusal Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında Ankara’da geçen ilk gençlik dönemi. Keçiören’deki bağ evi. Doğayla baş başa bir yaşam.

RESSAM HOCA ALİ RIZA(1858 – 1930), METİNLER: NACİYE TURGUT CEBECİ, HAZIRLAYAN: VEYSEL UĞURLU, 382 Sayfa, 90,00 TL
Ömrünü İstanbul tutkusuyla mistik bir mutluluğa adamış gerçek bir sanatçı: Asker ressamlar kuşağının önemli temsilcilerinden Üsküdarlı Ressam Hoca Ali Rıza… 1858 – 1930 yılları arasında İstanbul’da yaşayan Hoca Ali Rıza, üstün gözlem gücü ve sanat tutkusuyla kendi üslubunu oluşturmuş, İstanbul’un kültürel değerlerini belgesel bir yaklaşımla ölümsüzleştirmiş ilk Türk ressamlarındandır. Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan kaynak niteliğindeki Ressam Hoca Ali Rıza(1858 – 1930) kitabı onun yaşamına ve yapıtına ışık tutuyor.

KENT KİTAP

AŞK-I EKBER [İstanbul, Paris ve Mekke Üçgeninde Mistik Bir Macera], İSA YILMAZ, 289 Sayfa, 13,00 TL
En büyük aşkın izinde şizofren bir felsefe profesörü…
İstanbul, Paris ve Mekke üçgeninde, son sayfaya dek süren, gizem dolu mistik bir macera…
“Mekke’nin bu yolculukta ne işi var?” diye söylendi adam. Altmış yılda elde ettiği işaretler orayı gösteriyordu. “Altın Oran kuralına göre dünyanın kalbi Mekke’yse eğer, en büyük aşk ancak orada yaşanır,” dedi. “Tılsımı çözecek efsun orada Kâbe’nin kalbinde, Hz. Muhammed’in (Allah’ın salat ve selamı onun üzerine olsun) ellerinde.” Bir anda unutuverdi her şeyi, boğazın derin sularına külleri savrulan Yahudi kadını, altı yaşındaki İsa’yı, on sekizine ayak basan Rüya’yı, kırk beşindeki Filozof’u, Dedektif Kılıç’ı, Galata’daki  Şair’i, İstiklal’deki  Hayyam’ı…
Acaba aşkı bulduğunda kendini de bulacak mıydı? Gerçekte o kimdi?

On5yirmi5