Mart ayında yeni çıkan kitaplar

Kitap
Abdullah Güner’in haberi Mart [2013] ayında yeni çıkan kitapları sizler için bir araya getirdik. Bu ay yayınlanan kitaplar şöyle oldu: AÇILIM KİTAP APAÇİ GENÇLİK, ÖMER MİRAÇ YAMAN Bu kitap son y...
EMOJİLE

Abdullah Güner’in haberi

Mart [2013] ayında yeni çıkan kitapları sizler için bir araya getirdik. Bu ay yayınlanan kitaplar şöyle oldu:

AÇILIM KİTAP

APAÇİ GENÇLİK, ÖMER MİRAÇ YAMAN
Bu kitap son yıllarda adından çokça bahsedilen, kimi zaman horlanan, ağır hakaretlere maruz kalan, pek çok kez dışlayıcı ifadeler ve alayvari cümlelerle tanımlanan bir gençlik akımının, “ApaçiGençlik”in gerçek hikâyesine ışık tutmak amacıyla yazıldı.

Kimilerine göre “ıslak odunla dövülmeleri” gereken, kimilerince “modifiye” kıro, maganda, zonta, hırbo sayılan, genellikle varoş ve yoksul çocuklar diye anılan, adları ‘tacizci’ye çıkmış, rengârenk kıyafetleri, çoğu zaman havaya dikilmiş saçları, façaları ve dövmeleri ile kimdir bu gençler? Nerelidirler, ne yer ne içerler, niye okuldan atılırlar, hangi işlerde çalışırlar, işyerinde neden tacize uğrarlar ya da neden taciz ederler, nasıl eğlenir, en çok hangi mekânlara takılırlar, arabaları neden Şahin-Doğan’dır, façalı kolları ile ne anlatmak isterler, aileleri ile araları nasıldır, Polis’le araları neden bozuktur, niçin kavga eder ve kavgalarında hangi aletleri kullanırlar, hangi partiye oy verir, hangi siyasi lideri severler, uyuşturucu maddeler ile araları nasıldır, neden argoyu çok kullanılar, “Allah ve Peygamber dendiğinde” ne derler, kendi aralarındaki dayanışmanın boyutları ne düzeydedir, Devlet’e bakışları nasıldır, kendilerine apaçi diyenler hakkında ne düşünürler? Bu ve daha pek çok sorunun cevabını bizzat “apaçiler” ve onlara “apaçi” diyenlerin anlatımlarıyla kitabın sayfaları arasında bulacaksınız. Türkiye’de gençlik araştırmaları alanında yeni bir sayfa aralayan bu çalışmayı daha iyi anlamak için buyurun “Apaçi Gençlik” ile tanışmaya…

ENSAR YAYIN GRUBU

ANA HATLARIYLA İSLAM TARİHİ II, DOÇ. DR. ADEM APAK
Unutulmamalıdır ki, Hulefa-i Raşidin dönemi Hz. Peygamber’den (sav) sonraki İslâm tarihi sürecinin en önemli kısmına tekabul etmektedir. Gerek ilk Müslümanlar’ın siyasî, sosyal ve dinî faaliyetleri, gerekse İslâm dininin pek çok kıtada yayılış tarihinin iyi ve doğru anlaşılabilmesi, bu zaman diliminin sağlıklı bir şekilde anlaşılmasıyla doğrudan ilgilidir. Kanaatimizce bütün bir İslâm tarihi sürecinde olduğu gibi, ilk dönem hadiselerinin de aynı şekilde hiç bir ön yargı taşımadan, samimi gayretle açıklanmaya ihtiyacı vardır.

İSLAM’DA KOLAYLAŞTIRMA İLKESİ, PROF.DR.HALİT ÇALIŞKAN
Rahmet, merhamet ve mağfiretinin bir gereği olarak hakkımızda kolaylık murat eden, gücümüzle orantılı teklifte bulunan Allah’a hamd olsun. İki şey arasında tercihte bulunması gerektiğinde günah olmadığı sürece kolay olanı seçen, dinin talim ve irşadında kolaylaştırmayı, uygulanmasında itidali tavsiye eden, Yüce Mevlâ’nın âlemlere rahmet olarak gönderdiği Hz. Muhammed’e (s.a.), onun aile fertlerine ve ashabına salât ve selâm olsun.

KUR’AN’DAN EVRENSEL MESAJLAR, PROF.DR. BEKİR TOPALOĞLU
Elinizdeki kitapçık on altı konuda Kur’an-ı Kerim’den alınan 242 ayet veya ayet gurubunun tercümesinden ibarettir. Bazen ayetin tamamı değil, sadece ana mesajı sunan ve konuyu ilgilendiren kısmı alınmış, bazende birbirini tamamlayan birkaç ayet sıralanmıştır.

ANAHATLARIYLA AHKAM HADİSLERİ, PROF.DR.YAVUZ KÖKTAŞ
Sünnet, dinimizin ikinci temel kaynağıdır. Sünnetin muhtevasına itikad, ahlak ve ahkam gibi konular dahildir. Ahkam konuları denilince ameli hayatımız ilgilendiren hususlar anlaşılmaktadır. Onun içindir ki, ahkam hadisleri üzerinde öteden beri önemle durulmuş, bu konuda müstakil eserler ortaya konulmuştur. Bir bütün olarak ahkam hadislerini incelemek oldukça hacimli eserlerin konusu olsa gerektir. Bu çalışmada örnek kabilinden çeşitli konularla alakalı ahkam hadislerini anahatlarıyla ele alacağız.


KÜRE YAYINLARI

TEORİDEN PRATİĞE [Türk Dış Politikası Üzerine Konuşmalar], AHMET DAVUTOĞLU
“İnsanlık tarihini şekillendiren birçok medeniyet birikiminden harmanlanan tarihi ve çok boyutlu eşsiz coğrafyasıyla Türkiye, tarihî akışın seyrini belirleyebilecek ülkelerin başında gelmektedir.
Kitabı oluşturan metinler, 2002-2009 yılları arasında, Türkiye’nin, bu potansiyelini gerçekleştirmek amacıyla yürütülen gayret ve çalışmaların bir hasılasıdır. Özelliği ve özgünlüğü, tarih akarken ve süreç işlerken konuşulmuş ve yazıya dökülmüş olmalarıdır. Bir siyaset yapımcı olarak tarihin şekillenme süreci içinde bulunurken, bir taraftan da tarih yazımına katkıda bulunmaya çalışmanın doğurabileceği sonuçların farkındayım. Ancak tarihin bu derece hızlı aktığı dönemlerde yaşanan olaylar çok kısa sürede tarih haline dönüşür ve an ile tarihi ayırt etmek gittikçe zorlaşır. Olayları içinden yaşamama rağmen, ben dahi bu metinleri yeniden okuduğumda, üzerlerinden çok uzun yıllar geçmiş hissine kapıldım. Ümit ederim ki, bu metinler tarihî süreçlerin daha doğru anlaşılmasına katkıda bulunur.” Ahmet Davutoğlu

LOTUS YAYINLARI

ETİK KURAMLARI, STROLL / A.A. LONG / V.J. BOURKE / R. CAMPBELL
Etik, nâm-ı diğer ahlak felsefesi, özelde “nasıl davranmalı?” sorusunu, genelde “nasıl yaşamalı?” sorusunu yanıtlayan yaklaşımları inceleyen ve çözümleyen felsefe dalıdır. Bu kitap, etik tarihindeki temel kuramları ve eksikliklerini ana hatlarıyla göstermeyi amaçlayan bir çeviri-derleme eser niteliğindedir

ALTIN KİTAPLAR

INFERNO, DAN BROWN
14 Mayıs’ta Türkiye’de!
Dan Brown’un merakla beklenen kitabı INFERNO (Cehennem) Amerika ile aynı anda Türkiye’de yayınlanacak! Altın Kitaplar etiketiyle 14 Mayıs’ta Türkiye’de yayınlanacak kitabın ilk bölümü ise 17 Mart Pazar günü itibari ile e-book olarak okunabilecek.

PARKER PYNE İZ ÜZERİNDE, AGATHA CHRİSTİE
Agatha Christie’nin ince zekâsı ile okuyucuyu büyülediği Parker Pyne İz Üzerinde “kalp uzmanı” Parker Pyne’ın izini sürdüğü 12 hikâyeden oluşuyor. İlk altı hikâyede Parker Pyne’ın çözümlediği “mutsuzluk” vakalarını okuduğumuz kitabın ikinci yarısında ise Parker Pyne’ın çıktığı yolculuk sırasında karşılaştığı olayların içinde buluyoruz kendimizi.

CAN YAYINLARI

PALYAÇO, HEİNRİCH BÖLL
 “Donuk, beyaz bir makyajın ardında nelerin gizli olduğu kimin umurunda?!”
20. yüzyıl Alman edebiyatının en önemli yazarlardan biri olan Heinrich Böll, yapıtlarında yaşamı, insanları, toplumu yansıtırken ve toplumsal eleştiri yaparken yalın bir dil kullanır. Almanya’da olduğu kadar başka ülkelerde de severek okunmasının nedeni budur.

Böll’ün bu romanının kahramanı bir palyaço, bir pantomimcidir. Marie adında genç bir kızı sever. Birlikte evlerini ve yaşadıkları kenti terk ederler. Genç adam aralarındaki bağı resmî ve dini nikâhla perçinlemeyi gereksiz bulur. Fakat genç kız Katolik’tir ve “cemaatin” baskısından kurtulamayıp Katolik bir erkekle evlenir. Sevgilisi kendisini terk ettiğinde palyaço yıkılır, sanatı biter.

AYDIN BÜKE İLE MÜZİKLİ SÖYLEŞİLER– III, CHOPİN – TUŞLARA ADANMIŞ BİR YAŞAM
Can Yayınları ve Borusan Müzik Evi’nin, “Aydın Büke ile Müzikli Söyleşiler” adı altında başlattığı etkinlik dizisi bu kez “Chopin – Tuşlara Adanmış Bir Yaşam” ile devam ediyor. Kaleme aldığı biyografilerle müzik tarihinde iz bırakan bestecilerin yaşamlarını ve dönemlerini okura tanıtmayı amaçlayan Aydın Büke, 27 Mart 2013 Çarşamba akşamı saat 20.00’de Borusan Müzik Evi’nde tüm zamanların en büyük piyanistlerinden biri kabul edilen Fryderyk Chopin’in yaşamöyküsünden ilginç kesitler aktaracak. Söyleşi boyunca, Chopin yorumlarıyla ustalaşmış piyanist Özgür Tuncer bestecinin yapıtlarından örnekler sunacak.

TEKİNSİZ HİKAYELER, SIR ARTHUR CONAN DOYLE
Dünyanın en ünlü dedektifi Sherlock Holmes’u yaratan Sir Arthur Conan Doyle’un, aynı tadı veren kısa öyküleri, Mısır’ın gizemlerinden Kutup Denizi’nin hayaletler ülkesindeki yalnızlığa ve hüzne, insanı dehşetle titreten intikam yöntemlerinden eşi görülmemiş canavarlara kadar pek çok “yeni dünya”nın kapılarını aralıyor. Okuru alacakaranlık kuşağının gizemlerinin içine çeken ve bunu edebî bir tat katarak yapan Doyle, gerçeklik takıntısını da sürdürüyor. Gerçek mekânlar, öyküleri daha da inanılır kılıyor. Kurmaca olduğunu bilseniz de aklınızda hep “acaba”lar koşuşuyor!

İZ YAYINCILIK

İSLÂM HUKUKUNDA KÜLLÎ KAİDELER, NECMETTİN KIZILKAYA
Bu çalışmanın ana konusunu teşkil eden fıkhî kâideler ve bunların incelendiği kavâid eserleri, fıkıh ilminin teorik ve ilkesel yönünü temsil etmektedir. Fıkıh mezheplerinin doktriner formlarının belirli bir olgunluğa kavuşmasının ardından müstakil kaynaklarda bir araya getirilen bu kâideler, mezhep birikiminin incelenmesi sonucunda elde edilmeleri sebebiyle, fıkhî bilginin sürekli bir şekilde belirli çalışmalara konu edildiğini gösterir.

MODERN BATI DÜŞÜNCESİNİN FELSEFÎ TEMELLERİ [DİN VE İNSAN ALGISI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME], TUNCAY İMAMOĞLU
Tuncay İmamoğlu’nun bu özlü çalışmasında, modern düşüncenin insanı tek boyutlu, sadece akıl varlığı olarak ele alması ve duygusal dünyasıyla ilgili ortaya çıkan sorulara cevap verememesi eleştirilmekte ve din ve metafiziğin dışlanması sonucu insanın karşı karşıya kaldığı sorunlar ve günümüz insanının din konusunu yeniden gündemine alması irdelenmektedir.

YENİDEN İNANMAK, RASİM ÖZDENÖREN
"Yeniden İslami düşünce tarzıyla, İslami yaşayış tarzıyla ayarlı hale gelmek, geçmiş dönemlerden kalan ve kafalara yer etmiş yanlış ve yabancı unsurları ayıklamakla mümkün olacaktır ancak. Şöyle ki, bir an için kendimizi, İslam’la ilgili hiçbir şey bilmiyormuş gibi farz edeceğiz. Bağışıklık kazandığımız İslam dışı yaşama tarzını zihnimizden ve yaşayışımızdan kovacağız. Belki, böylelikle yeniden İslam’ı kabul etmeye kendimizi hazırlamış oluruz."

ACEMİ YOLCU, RASİM ÖZDENÖREN
"Kapıya gelen yolculara bak. hepsi de birbirine dayanıp yoldaş olmuş, gelmişler!
Her zerreye ayrı bir kapı var; şu halde her zerreden ona başka bir yol var! S
en ne bilirsin hangi yola gideceğini: hangi yolla o kapıya varıp ulaşacağını?
Onu apaçık ararsan işte o zaman gizlenir… gizliliklerde ararsan açığa çıkar!
Açıkta aradığın zaman gizlidir, gizlide aradığın zaman meydanda!
Onu, onunla tanı, kendinle değil. Yol, ondan başlar, ona gider: akıldan başlamaz!" Ferîdüddin Attar

FERYAT VE ÇAĞRI [İLK AKSARAY VALİSİ ABDULLAH SABRİ KARTER’İN HAYATI, MÜCADELESİ VE İKİ MANZUM ESERİ], MUSTAFA FIRAT GÜL
Bu eser, bu değerli insandan geriye kalan iki eserin Mustafa Fırat Gül’ün gayretiyle bir araya getirilmiş halidir. Eserdeki feryat ve mücadele çağrısı zaman zaman büyük şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un feryat ve çağrısını andırmaktadır. Eserin sonunda yazarın barış ve selametin ilim ve irfanla olacağını vurgulaması oldukça manidardır.

DEMOKRASİ AÇIĞINI KAPATMAK [GEÇMİŞTEN GELECEĞE AVRUPA PARLAMENTOSU VE TÜRKİYE İLİŞKİLERİ], FUAT KÜÇÜKAYDIN
"Gelecekte Avrupa Parlamentosunun yetkilerinin nasıl bir evrim göstereceğini şimdiden kestirmek zordur. Ancak bu yetkilerin genişleme ve güçlenme istikametinde olduğu, bu kitaptaki değerli bilgilerden anlaşılmaktadır. Bu kitabın böyle bir zamanda yayımlanması bu açıdan da isabetli olmuştur." (Yaşar Yakış – Dışişleri eski Bakanı / Sunuş’tan)

HALİFE, GÜRSEL TOKMAKOĞLU
Bu kitap bir Âdem öyküsüdür. Yazar, “İnsan ve İnsancılar”, “Benlik, Bilinç ve Vicdan” ve “Muttaki” isimli eserlerinden sonra kavramsal bakışla, insan merkezli incelemelerine “Halife” ile yeni bir boyut eklemektedir.  İnsanla Âdemoğlu’nu birbirinden ayırarak incelemiştir. Âdemoğlu’nun bilgisiyle, sorumluluk anlayışıyla ve iradesiyle; gerçek ve ezeli düşmanıyla arasındaki savaşta muzaffer olma yolunu belirginleştirmeye gayret etmiştir.

EMANETTEN MÜLKE [Kadın-Beden-Siyaset], NAZİFE ŞİŞMAN
Feminizm, kadın sorunları için evrensel bir çözüm olduğu iddiasında. Kadın ve cinsiyet konusunun konuşulduğu kavramların tekelini de elinde tutuyor. İlahiyatçılar bile ‘erkek egemenliği’, ‘kadın bakış açısı’ndan din yorumu gibi kavramları kullanıyor. Halbuki feminizm, Avrupalı aklın ve bütün bilimlerin sekülerleşmesi tarihi içinde değerlendirilebilir ancak. Yani kadınlar için “tarihin sonu” değil. “Emanet’ten Mülk’e” kadın ve cinsiyet etrafındaki konjonktürel söylem ve dönüşümleri işte bu perspektiften ele alıyor.
                    

OTONOM YAYINCILIK

HEGEL VE /VEYA SPİNOZA, PİERRE MECHEREY

Pierre Macherey’in Hegel ve/veya Spinoza’sı 1979 yılında Fransa’da yayımlandığında, izleri özellikle Alain Badiou, Antonio Negri ve Gilles Deleuze’ün eserlerinde takip edilebilen büyük bir etki uyandırır. Macherey, iki karakteristik filozofun yakınlığını aralarındaki uzlaşmaz gerilime dayandıran bir soruşturmaya girişir.

ALFA YAYINLARI

KURUCU İKTİDAR, OSMAN CAN
Anayasa Mahkemesi eski raportörü Doç. Dr. Osman Can’ın yeni kitabı Kurucu İktidar Alfa Yayınları’ndan çıktı. Osman Can bu kitabında, Türkiye’de 1921 ile 1924 anayasalarından beslenen iki gelenek olduğuna dikkat çekerken bu iki anayasa arasındaki ayrımı gözler önüne seriyor.

SAVRULAN HAYATLARIN HİKAYESİ, SİNAN AKYÜZ
Çok satan romanlarıyla tanınan ve geniş okur kitlesine sahip yazar Sinan Akyüz yine ses getirecek yeni romanıyla okurlarıyla buluşuyor. Alfa Yayınlarından çıkan Şahika&Feraye’de yazar, iki genç kızın Çanakkale Savaşı’yla başlayıp Ürdün’e uzanan gerçek yaşamından yola çıkıyor ve okurlarını aşkın yakıcı gücüne tanıklığa davet ediyor.

KARAKÖY’DE GÜNBATIMI, CAN EDİBOĞLU
“Yaşamın tekdüzeliğine dair inatçı tekrarlarla başlayan Karaköy’de Günbatımı Can Ediboğlu’nun ilk romanı. Ama gerçekten bir ‘ilk roman’ mı, yoksa, roman sanatı üzerine epey düşünmüş bir yazarın okurla buluşturduğu ilk romanı mı, saptamak güç.” Selim İleri

KAKNÜS YAYINLARI

RAVZA-İ AŞK, ZELKİF CAMADAN
Yere çöktü dizüstü; kollarını kavuşturdu, iki büklüm bir dem öylece bekledi durdu.
Ceb-i bir aşk, bir lerze-i humma nöbetiyle sarsılınca üşüdü ruhu! Ve bir berk çaktı ki gönlüne mâveradan; nurun âlâ nur. Ve aşk-ı lâhutinin gizemli eli; ferec ve mahrec ile tarifsiz bir ummana çekti, kendine kattı onu!

Başını kaldırdı ki; hâle hâle envâr yağıyordu âsumandan. Bir tahayyürle doğruldu, usûlce alnını yere koydu! Ağlıyordu… Ağladıkça tufanında boğuluyordu hıçkırıkların. Ağladı da ağladı; gözyaşları ceyhun olup o nur beldesinde aktıkça, menba-ı yaşı ansızın kurudu. Tufan sonrasının sükût denizinde; bir melceye ilticâ edip, kendini yeni bir aşkın koynunda buldu!

LABİRENT YAYINLARI

PEDER BROWN ÖYKÜLERİ, G.K. CHESTERTON
Polisiye edebiyata öncelik verme amacıyla kurulan Labirent Yayınları, şu ana kadar yayımladığı 5 kitabı da ilk defa Türkiyeli okurla buluşturdu. 6.kitabı G.K. Chesterton’ın Peder Brown Öyküleri de yine ilk defa, kronolojik bir külliyat olarak, Ömer Türkeş’in sunuş yazıyla 20 Mart 2013 itibariyle raflarda yerini alacak.

OTORİTE YAYINLARI

TÜRK BÜROKRASİSİ VE BÜROKRATİK ELİTİZM, ÖZGÜR ÖNDER
Türkiye’de “modern sivil bürokrasi”, modernleşmenin hem öznesi hem de nesnesi olmuştur. Büyük bir dönüşümü de içeren bu süreç, “Batı Modernitesi”nden beslense de ondan farklılık arzeder. Kilise, burjuvazi, aristokrasi ve sınıf gibi siyasi iktidar alanının vazgeçilmez aktörlerini “Türk modernleşmesi”nde görmek mümkün değildir.

Türkiye’de 19. yüzyılda hukuki, siyasi, idari ve toplumsal alanları etkisi altına alan modernleşmenin öncü aktörü, geniş anlamıyla kullanırsak bürokrasidir. Gelenekselle modern arasına sıkışmış bürokrasi, tüm şikayetlenmelere rağmen Tanzimat sonrası büyümeye ve çeşitlenmeye başlamış ve tedrici bir değişim de yaşamıştır. Felsefi anlamda “modern”liğe geçiş yapmaya çalışan, işleyişte ise geleneklerinden kopamayan Türk bürokrasisi, içinde “siyaset” yapmayı da güçlü şekilde taşıyan “bürokratik yönetim geleneği”ni inşa etmiştir. Felsefesi itibariyle “yeni bir dünya görüşü”ne yönelen ve kitapta da “bürokratik elitler” olarak ifade edilen modernleşmeci bürokrasi, bu geleneğin yaşatılmasında ağırlık merkezi olmuştur. “Bürokratik elitizm”in oluşum ve gelişim sürecinin şifrelerini burada aramak gerekir. Bu kitap, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e, Türk bürokrasisinin daha çok sivil kanadının gelişimini incelemekle birlikte sözkonusu elitizmi, bürokratik elitlerin dönüşümü üzerinden de açıklama çabası göstermiştir.

SÜTUN YAYINLARI

OKUMA PERDESİ, CELAL FEDAİ
Celâl Fedai, bir şair ve yazar olarak, görüp işittiği, yaşayıp hissettiği, bilip anladığı şeyleri diğer insanlara sunmak, söylemek, ima etmek, göstermek ve hissettirmeyi eserleriyle ustalıkla gerçekleştiren velut bir isim. Fakat aynı zamanda bir gurme. Kitap gurmesi. Bu eser de Celâl Fedai’nin gurmeliğinin ne boyutta olduğunu gösterir nitelikte.
Zaman gazetesinin kitap eki Kitap Zamanı’nda yer alan yazılarını bir kitapta toplayan Celâl Fedai, okuma notları-değerlendirme ya da okumaya çağrı olarak adlandırabileceğimiz bu metinleri iki ana başlıkta toplamış; Düş Ayracı, Düşünce Ayracı.

BİLDİĞİN GİBİ DEĞİL, EMRAH BİLGE MERDİVAN
“Bu Hikâyeler Bildiğiniz Gibi Değil”
Emrah Bilge Merdivan, geleneksel hikâye özelliklerinin neredeyse tamamını üzerinde taşıyan, modern çağın hikâyesini ve dilini ise hiç bir pütür kalmaksızın mayası gelenek olan hikâyesinin hamuruna karan genç hikâyeci, "ilk kitap"larda kolay kolay yakalanamayacak bir kıvamla çıkıyor okuyucunun karşısına.

GENÇ HİKAYECİLERE TAVSİYELER, Ali ŞANVERDİ
Yağmur dergisi yazarlarından Şemsettin Yapar, hikâyecilikle ilgili bilgi ve tecrübelerini iki kapak arasında toplayarak, okuyucularıyla yeniden buluştu.
“Genç Hikâyecilere Tavsiyeler” adlı yeni kitap yazmaya yeni başlayanları muhatap alıyor. Yirmi ayrı mektuptan oluşuyor kitap ve her mektup hikâyesiyle birlikte çıkıyor karşımıza. Fakat yazarın deyimiyle: “Asık suratlı kurallarla” başlamıyor mektuplar. Daha başlarken içten, sıcak bir dil karşılıyor bizi. Sonra hikâyenin geçeceği mekâna dönüyor bakışlar. Kapalı, açık mekân derken bir film setinde dolaştırır gibi görselliğe doyuruyor okuyucuyu. Sonra da “Destur” deyip başlıyor hikâyeye…

SÖZ IRMAKLARI, SAİD TÜRKOĞLU
"Her cümlenin vebali ağırdır.’’ Nuri Pakdil
Edebiyat, dünyalar kurup dünyalar yıkmaya, yeşertip soldurmaya muktedir bir sanat dalıdır. Ve işte bu yüzden "her cümlenin vebali ağırdır". Toplum hayatında kitabın, sözün, sohbetin, şiirin alanı iyice daralsa da ülkemizde basılan kitap sayısı hemen her yıl artış gösteriyor. Fakat yazan ne yazdığının, okur ne okuduğunun ne kadar farkında?
M. Said Türkoğlu’nun kaleme aldığı eser, yazar ve okur farkındalığını sorgulayan, çağın açmazlarından ve kargaşasından nasibini alan edebiyatımızın dünden bugüne serencamını anlatan bir "edebiyat güzellemesi."

UNUTMA BENİ, OSMAN ALAGÖZ
Eserde on altı hikâye yer alıyor. Akıcı üslubunun yanında, anlatılan hikâyenin geçtiği zamana, mekâna ve hikâyenin kahramanlarının iç ve dış dünyalarına dair yaptığı kuvvetli betimlemeler, okuru hikâyenin dışında değil, tam ortasında tutuyor. Osman Alagöz, hem dünün hem bugünün insanlarının yaşadığı acıları, sancıları, adanmışlıkları ve aldanmışlıkları, hikâye türünün sağladığı bütün olanakları ustalıkla kullanarak, sanki bütün hepsini siz yaşamışçasına derinden hissettiriyor.

KAYNAK YAYINLARI

HER OKULDAN ADAM ÇIKMAZ, HARUN ODABAŞI
“Meşhur İnsanların Arkasındaki Okullar”
Eğitim, Türkiye’de üzerinde en çok konuşulan konuların başında olmasına rağmen Milli Eğitim Sistemimiz dünya eğitim sistemleri içindeki konumu ile halen bir açmazda ve kimlik arayışında. Aksini iddia edenler olabilir, ama üniversite sınavlarında ‘sıfır çeken’ liseli oranının onda biri geçtiğini hatırlamak bu iddiaya verilecek en somut cevap olacaktır.

‘Ülkenin yetişmiş insanı nasıl olmalı?’. İşte bu soruya verilecek somut cevaplar o ülkelerin kaderini belirliyor. Türkiye’de bu sorunun cevabı yaklaşık üç asırdır hep dışarıda aranıyor, bu arayışın karşılığı da genelde içerideki yabancı okulların sıralarında cevap buluyor. Yazar kitabında ne bir iddia ortaya koyuyor, ne de bir ideolojiye hizmet etmeye çalışıyor.

Yazar, bizim yabancı okullara nasıl baktığımızdan ziyade, yabancıların ülkemizdeki okullarına nasıl baktığını, okulların hangi amaçla kurulduğunu, nasıl eğitim verdiklerini, oralardan mezun olan ‘beyin ve işgücü takımının’ mezun oldukları okullar hakkında neler düşündüğünü öğrenmek için iyi bir fırsat sunuyor bizlere. Bu anlamda Alman Lisesi, TED Ankara Koleji, Darüşşafaka Lisesi, Fevziye Mektepleri, Galatasaray Lisesi, Haydarpaşa Lisesi, İstanbul Erkek Lisesi, Saint – Joseph Fransız Lisesi, Afyon Lisesi, Kabataş Erkek Lisesi, Robert Koleji, Şişli Terakki Lisesi, Talas Amerikan Okulu, Tarsus Amerikan Koleji, Üsküdar Amerikan Kız Lisesi, Vefa Lisesi ve Saint Benoit Lisesi’nin bilinmeyenlerini öğrenmek isteyenler için başvuru kitaplarından biri olmaya aday.

DOĞU’NUN YEDİNCİ OĞLU SEZAİ KARAKOÇ, TURAN KARATAŞ
‘Diriliş’ Ufkuna Haykıran Adam: Sezai Karakoç
Modern Türk düşüncesinin öncü isimlerinden ve Türk şiirinin yerli duyuş damarından beslenen en önemli şairlerinden olan Sezai Karakoç, Necip Fazıl Kısakürek’ten sonra "doğu ile batı arasında" kalmış Türk toplumuna, yerli olanı ve kadim medeniyetimizi bir çıkış yolu olarak gösteren ikinci düşünce ve sanat adamıdır. Sezai Karakoç’a ait her şeyi inceleyen ve onun her cephesini ele alan bu eser, aslında 1994 yılında tamamlanmış bir doktora tezinin gözden geçirilmiş hali. İlk baskısı 1998’de yapılan ve çok ilgi gören kitabın bu ikinci baskısında, önemli güncellemeler, eklemeler ve çıkarmalar mevcut. 

‘Hayat ve İnsan’, ‘Sanat’, ‘Sezai Karakoç’un Sanat/Şiir Anlayışı’ olarak üç ana bölümden oluşan eser, zengin ara başlıklarla beraber sanatçıyı bütün yönleriyle ortaya koyuyor. Kitabın ‘Hayat ve İnsan’ adlı birinci bölümünde, Sezai Karakoç’un hatıralarından yararlanılarak hayat hikâyesi anlatılıyor. Sözü edilen hayat sahnelerini belirgin ve canlı kılmak içinse yer yer şairin şiirlerine başvurulmuş. Şiirlerine hayatından, bilhassa çocukluk yıllarından birçok kesit koyan Sezai Karakoç’un, yaşadıklarından süzdüğü birçok motifi şiirinin kumaşı içine nasıl yerleştirdiği de gösteriliyor burada. ‘Sanat’ adı verilen ikinci bölümde ise Karakoç’un sanatı, özellikle şiiri incelenmiş. 1959 yılı sonlarında çıkan ve şairin İlk göz ağrısı olan Körfez’den şimdilik son şiir kitabı olan Alınyazısı Saati’ne kadar bütün şiir kitapları incelenerek, şiirinin tarihi seyrine, önemli şiirlerine dair tahlil ve tespitlere yer verilen bölümde, yazarın çeviri şiirler, hikâye, piyes ve diğer telif eserlerinin incelemeleri de bulunuyor. Üçüncü ve son bölüm olan ‘Sezai Karakoç’un Sanat/Şiir Anlayışı’nda ise; sanatçının edebiyata ve sanata bakış açısı etraflıca ele alınıyor.

Ayrıca, ilgili okurlar,  Sezai Karakoç’un yayımlanan fakat kitaplarına girmeyen ilk kalem tecrübesini de yine bu kitapta bulabilirler.

MUŞTU YAYINLARI

EFENDİMİZ (SAV)’İN NURLU HAYATI, ÜMİT KESMEZ
“Problemlerimizin Çözümü, O’nun (S.A.V.) Yaşadığı Hayatta Saklı”
Bu eserin diğer siyer kitaplarından farklılaşan en önemli özelliği, En Kutlu’dan bugüne taşınan farklı detaylar ve bu detayların ifade ediliş biçimi. Özellikle Risâlet döneminde yaşananları gözünüzde canlandırabilecek şekilde anlatan yazar; o günleri bugünle buluşturan bir dil ve perspektif kullanmış. Yazarın bu anlatım şekli, aynı zamanda ıskaladığımız bir hakikate de dikkat çekiyor: ‘İnsanlığı çıkmaza sürükleyen problemlerin çözümü, O’nun yaşadığı hayatta saklı’! 

Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem)’in hayat kronolojisi ile başlayan eser, Efendimiz’in Hz. İbrahim’e uzanan kutlu soyu, dünya hayatının başlangıcı, çocukluğu, gençlik dönemi ve nübüvvet vazifesinin ardından vefatına kadar olan sürede ashabıyla birlikte verdiği iman mücadelesini anlatıyor.

YİTİK HAZİNE YAYINLARI

HAKANIN HATIRASI, MURAT DUMAN
“Bir Yalnızlık Hikâyesi II. Abdülhamid’in Bilinmeyen Hatıraları”
‘Dünyada diplomasi zekâsının yüzde doksanı Abdülhamid Han’ın, yüzde beşi benim, kalan yüzde beşi de diğer siyasilerindir.’ Almanya Prensi BİSMARK
Osmanlı Padişahları arasında tahta en zor şartlarda çıkan isimdi Abdülhamid-i Sâni Hazretleri. Büyük Cihan Harbine doğru giden dünyada Osmanlı’yı kan deryasında boğmayı hedefleyenler, Devlet-i Âliye’nin topraklarını kendi aralarında paylaşacak zemini de hazırlıyorlardı. İçte ve dışta çok yönlü bir ihanet çemberi oluşturulmuş, Osmanlı mefkûresi sonu görünmeyen karanlık bir koridora itilmişti. Bir yıl içinde önce Sultan Abdülaziz askerî müdahale ile tahttan indirilerek şehit edilmiş, ardından Sultan 5. Murat tahta geçirilmiş ve 93 günlük tahammülünün ardından da 31 Ağustos 1876 yılında Abdülhamit Han tahta çıkmıştı. Bu dönemin bilinmeyenlerini, Sultan’ın mâiyetindekilerin hatıraları eşliğinde bugüne aktarıyor bu kitap. Her türlü yozlaşmanın ve ayrılık taleplerinin ayyuka çıktığı bir dönemde ‘İttihad-ı İslâm’ (İslâm Birliği) fikrini esas alarak asırlık çınarı 33 sene boyunca eşi görülmemiş bir maharetle ayakta tutan Sultan’ın yalnızlık hikâyesini anlatıyor Hakanın Hatırası.

IŞIK YAYINLARI

ANADULUYU DÜNYAYA TAŞIYAN HANIMLAR, ZEYNEP KAMEZ KAYA
Zeynep Kamez Kaya’nın kaleme aldığı bu kitap, 1990’lı yılların başında dünyanın dört bir yanında açılan Türk okullarının hikâyelerini, yiğit hanımların dilinden anlatıyor. Türkiye’den Zanzibar Adası’na, Tanzanya’ya, Özbekistan’a, Rusya’ya, Türkmenistan’a, Azerbaycan’a, Mozambik’e, Başkurdistan’a, Irak’a, Moğolistan’a yapılan ilk hicretlerin gerçek hikâyeleri birinci ağızdan anlatılıyor kitapta.

DEGALUS KİTAP

HİÇİSTAN REHBERİ, ATİLA ATAMAN
Hiçistan Rehberi Atila Ataman “İnansak da inanmasak da tanrılara tapıyoruz,” yazmıştı Pessoa. Bir çoğu, insanın ya bir Tanrı’ya ya da putlara sahip olduğunu, üçüncü bir seçenek bulunmadığını gözlemlemiştir. Engels’se “Öyleyse ateizm de sizin dininiz,” sözünü tekrar tekrar işittiği için muhataplarının kafasızlığından yakınmayı tercih eder. Ben kişisel tercihimi Engels’ten değil, “Öyle anlaşılıyor ki daha uzun süre Tanrı’dan kurtulamayacağız, çünkü hala gramere inanmayı sürdürüyoruz,” diyen Nietzsche’den yana kullanacak ve burada (şimdilik gerçekliğe demeyeceğim, ama) insan düşünce ve algısının zorunlu yapısına dair aşılamaz bir şeyler bulunduğundan kuşkulanmayı sürdüreceğim. Ama kişisel tercihim çok da önemli değil, çünkü –yukarıda ifade etmeyi denedim– putlara ve tabulara karşı mücadele etmenin tıpkı karşılıklı saygı ya da ötekileştirmeme gibi, özgürlük ve emek gibi mutlak değerler olduğunu tekrar tekrar ve döne döne göstermek hiç de zor değildir."

KENT KİTAP

ŞU SAATTE ORADA MIYDIN, BİLAL SAMİ GÖKDEMİR
Şimdi birkaç adam düşün… Ya da neyse neyse! Düşünme! Bir ada hayâl et… Yok, yok! Unut, gitsin! Ne idüğü belirsiz, karmakarışık, "Yok artık!" dedirtecek, en afallatıcı birkaç olay say… Dur, dur! Sayma! Dünyada en çok olmak istediğin yeri söyle… Boşver! "Orası" kesinlikle orası değil… Bir ada… Birkaç adam… Ve esrarengiz olayların envai çeşidi… Yok… Anlaşıldı! Sen bu kitabı okumadan şu saatte orada olup olmadığına asla karar veremeyeceksin! O zaman söyle… Şu saatte orada olmak ister misin?! Hem sen hiç son sayfası yırtık bir kitap okudun mu? Bu kitabın son sayfası neden yırtık? Okumadan asla anlayamayacaksın! Hazır mısın?

TİYO YAYINCILIK

TAŞLARI YEMEK YASAK, İSMET ÖZEL
TİYO Yayıncılığın dokuzuncu kitabı Taşları Yemek Yasak’ın yeni baskısı, daha önce bağımsız kitaplar olarak yayınlanmış “Bakanlar ve Görenler” ve “Surat Asmak Hakkımız” kitaplarının içindeki yazıları da ihtiva etmektedir.

TÜRKÜN DİLİ KUR’AN SÖZÜ, İstiklâl Marşı Derneği Konya Şubesi
Katkıda Bulunanlar: Muammer Parlar, Durmuş Küçükşakalak, Mehmet Ali Yeşil, Halit Çete, Mustafa Deveci.
“Türkçeden İslâm’a Giriş” serisinin ilk kitabı “TÜRKÜN DİLİ KUR’AN SÖZÜ”, Türkçede yer alan Kur’an-ı Kerim kökenli kelimelerin gösterilmesi gayesiyle hazırlanmış bir inceleme. Bu kitap ile Türkün dilinin Kur’an sözü olduğu gerçeği gösterilmiş.

REMZİ YAYINCILIK

AKREP YUVASI, DEMİR TOROS
Akrep Yuvası, canlı anlatımı, gerçekçi karakterleri, sinematografik sahneleriyle soluk soluğa okunacak bir polisiye… İstanbul’un kuytusunda sokak çocukları…

SARAY MUTFAĞI, İKBAL GRUP
34 eşsiz yemek tarifiyle Saray Mutfağı’nı yeniden keşfedin! İkbal, Saray mutfağının en özel lezzetlerinin ve püf noktalarının yer aldığı, saray mutfağındaki onlarca çeşit yemekten sadece 34 tanesine yer verildiği bir kitap.

DİJİTAL BİLGELİK YOLCULUĞU İÇİN ÖĞRENME YOLDAŞLIĞI, KAYHAN KARLI
Dijital Bilgelik Yolculuğu İçin Öğrenme Yoldaşlığı kitabı, dijital olanı kavramak, bilgeliğe yönelmek, öğrenme yolculuğunun keyfini çıkarmak, yoldaş olmak isteyen herkesi davet ediyor. Fatih projesi gibi çok kapsamlı, bir o kadar da riskli bir proje için rehber kitap olarak bu çalışma, resmi ve özel okullarımızda dijital eğitim yapmak isteyen eğitimcilere yol haritası sunuyor.

HİTABEVİ

OSMANLI İMPAARTORLUĞU’NDA ISLAHATLAR, FUAT ANDIÇ – SÜPHAN ANDIÇ
Kitap Osmanlı Devleti’nde Kanunî devrinden Birinci Dünya Savaşının sonuna kadar yapılan ıslahat hareketlerinin tarihidir. Evvelâ bozuklukları gören ve bunları padişahların dikkatine doğrudan ya da dolaylı olarak arz edilen nasihatnamelerle başlar. En ciddî ıslahat adımı bu nasihatlerin söyledikleriyle değil de 1730 da kanlı yeniçeri isyanı ile biten III. Ahmed devrinde atılır. Yeniçeri Ocağı’nın kapatılması, III. Selim’in devri, Sultan II. Mahmud’un Nizam-ı Cedid’i kurması; Abdülmecid zamanı, II. Abdülhamid ve İttihat ve Terakki Partisi; Birinci Dünya Savaşına giriş ve Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihe gömülüşü…

TUDEM YAYINLARI

ÇOCUK EDEBİYATI VE OKUMA KÜLTÜRÜ, PROF. DR. SEDAT SEVER
Türk çocuk ve gençlik edebiyatının gelişimi için hayata geçirdiği özgün çalışmalarla adından sıkça söz ettiren Ankara Üniversitesi Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Uygulama ve Araştırma Merkezi (ÇOGEM) müdürü Prof. Dr. Sedat Sever’den, çocuklara okuma kültürü kazandırma sürecinde, eğitimcilerin ve anne babanın görevlerini konu alan yapıcı bir eser.

HAYALETİN KADERİ, JOSEPH DELANEY
İngiliz yazar Joseph Delaney’in, tüm dünyada milyonlarca okuru peşinden sürükleyen on kitaplık Wardstone Günlükleri serisi, kısa sürede, fantastik korku edebiyatı klasikleri arasındaki yerini almayı başardı. Ödüllü Rus yönetmen Sergey Bodrov tarafından The Seventh Son adıyla beyazperdeye de uyarlanan eser, 2013 yılının sonbaharında izleyiciyle buluşacak.

ORİENT YAYINLARI

YENİ YÜZYILIN KİTABI ELEKTRONİK KİTAP, IŞIK ÖNDER
"E-Kitap sektörünü yeni bir iş alanı olarak düşünmeliyiz ve gerekli yatırımları yapmalıyız. E-Kitap Klasik yayıncılığın bonusu değildir. E-Kitap yayımcılığına yatırım yapan yayıncılar ileride kazanacaklardır." diye avazımızın çıktığı kadar her platformda dile getiriyoruz. Aynı duyguları mesleğimize ayna tutan bu eserde bulmak mutluluk verici… Işık Önder’i kutluyorum… Münir Üstün
LABİRENT YAYINLARI

BİNBİR GECE POLİSİYELERİ – I, ROBERT LOUIS STEVENSON
"Define Adası" ve "Dr. Jekyll ve Mr. Hyde" kitaplarının da yazarı olan Robert Louis Stevenson’dan birçoğu dilimize ilk defa çevrilen polisiye hikâyeler… 2 cilt olarak yayımlanacak Binbir Gece Polisiyeleri’nin 2.cildi de önümüzdeki ay okurlarla buluşacak.

ANADOLU AJANSI

OCAK- MEHMETÇİĞİN DÜNYASI, KOLLEKTİF
Türk Silahlı Kuvvetleri’ni sadece savaşçı yönüyle değil, başka açılardan da tanıtmayı amaçlayan bu eser, Anadolu Ajansı ile Genelkurmay Başkanlığı’nın işbirliğinde yürütülen projenin sonucunda ortaya çıktı. “OCAK- Mehmetçiğin Dünyası” ismini verdiğimiz bu çalışma için Anadolu Ajansı’nın 26 foto muhabiri, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait TSK’ya ait 30 değişik mekanda 35 bin kare fotoğraf çekti. Disiplinin esas olduğu TSK’nın geleneksel yapısı düşünülecek olursa; tıraş olan, uyuyan, annesine sarılınca ağlayan, çocuğunu kucaklayan asker, dağ komandoları, özel kuvvetler, savaş uçakları, eline kına yakmış ana kuzularının göz yaşları büyük bir hazinenin nadide parçaları oldu. Biraraya getirdiğimiz fotoğraflardaki yansımalar, askerin sıcacık dünyasını, yani “Bizim Ocağı” tarif etti. Türk Silahlı Kuvvetleri açısından da farklı bir konsept içeren bu çalışmanın en seçkin karelerini ilk defa bu albümde kamuoyu ile paylaşıyoruz.

SEL YAYINCILIK

SIRADAN KADINLAR DÜŞÜ, SAMUEL BECKETT
Sıradan Kadınlar Düşü, genç Belacqua’nın aşkları ve Avrupa seyahatleri kadar, edebiyat ve tiyatroda yeni ufuklar açan bir yazarın, Samuel Beckett’ın iç dünyasını da sergileyen otobiyografik bir eser.

YÜZLER, EMRAH POLAT
Emrah Polat Yüzler’de, ülkenin kaderini değiştiren sürecin gölgesinde tutunmaya çalışan hayatların bugününü ve geçmişini, daha bütün bir resmin kırık dökük bir parçasını içtenlikle anlatıyor…

YENİ BİR ÇAĞ HAYALİ: YİRMİNCİ YÜZYILI YARATAN KADINLAR, SHEİLA ROWBOTHAM
Yeni Bir Çağ Hayali: Yirminci Yüzyılı Yaratan Kadınlar, göçün ve kentlerin yeniden şekillenişinin, küresel ticaretin, seri üretimin damgasını vurduğu 1880’lerden başlayarak Birinci Dünya Savaşı’na giden süreçte kadınların uyanış ve bilinçlenme arayışlarını tüm yönleriyle sergilerken, ‘60’lardan itibaren yeni teorilerle daha güçlü bir biçimde sahneye çıkan feminist hareketin tohumlarının atılış öyküsüne de tanıklık ediyor.

ULUSLARARASI PSİKANALİZ YILLIĞI 2013, KOLEKTİF
Uluslararası psikanaliz camiasında yapılan güncel tartışmaların ve klinik deneyimlerin paylaşıldığı, hem kuramsal hem pratik birikimi bir araya getiren yetkin bir çalışma.

SEMERKAND YAYINLARI

ASR-I SAADET GENÇLİGİ, HÜSEYIN OKUR
Semerkand Yayınları, insanın en güzel çağı olan gençliğin kıymetinin anlaşılması ve gençlerin örnek alabileceği insanları onlara sunmak için bir kitap hazırladı: Asr-ı Saadet Gençliği.

PEYGAMBERIM (SAV) [Efendimiz ’in Örnek Ahlakı], SELIM UĞUR
Peygamberim/Efendimiz ‘in Örnek Ahlâkı; Peygamberimiz ’in (s.a.v) tüm insanlığa insan örnek olmuş ve olmaya devam eden ahlâkı, şefkati, nezaketi, doğruluğu, sabrı, adaleti, cömertliği, güvenilirliği ve ümmetine düşkünlüğünün anlatılıyor.
 

ÜMMÜLKURA YAYINLARI

İSLAM VE SOSYAL BÜTÜNLÜK YÖNETEN VE YÖNETİLEN İLİŞKİLERİ: ABDÜSSELAM B. BERCES B. NASIR AL-İ ABDULKERİM

“Allah Rasûlü sallallâhu aleyhi ve sellem’in, peygamber olarak gönderilmesinden önce cahiliye Arapları, bölük pörçük, ihtilaflara boğulmuş ve insanların sebepsiz yere birbirlerini öldürdükleri bir ortam içindeydi. Güçlü zayıfı yutar, her kabile kendi dengine hücuma geçebilmek için en uygun fırsatı kollardı. İşte tam bu sırada Allah-u Teâlâ, Rasülü Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem! gönderdi. O, sosyal bütünlüğe önem verdi ve insanları buna teşvik etti. İhtilafa düşülmemesi hususunda uyarılarda bulundu ve insanların dikkatini bu yöne çekti. Bu konuyla ilgili olarak içerdiği önem nedeniyle, yöneten yönetilen ilişkilerine dair, gerek Rasülullah sallallâhu aleyhi ve sellemden, gerek Onun ashabından ve gerekse selef imamlarından, onlara uyanlardan radiyallâhu anhum, pek çok hadis tevâtüren günümüze kadar gelmiştir."

MÜMİNLERİN EMİRİNE YÖNELİK TUTARSIZ ELEŞTİRİLER MUAVİYE EBU SÜFYAN MÜDAFASI, ABDÜLAZİZ B. AHMED. B. HAMİD

“…Ehl-i Sünnet’e bu büyük nitelikleri katan, onları selamette bulunmakla niteli kılan en büyük özelliklerinden biri de, kalplerinin ve dillerinin Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in ashâbı hakkında sâlim olması özellikleridir. Ehl-i Sünnet’in kalpleri sahâbenin sevgisiyle dopdoludur. Bu onlar hakkında kalplerinin selametidir. Dilleri de onları öve öve bitiremez. Bu da, dillerinin selametidir. Bu özellik onlar için adeta ahlak ve seciyelerinin, imanlarının derecesinin, nifaktan alabildiğine uzak kimseler olmalarının göstergesi ve şiarlarıdır. Sahâbe hakkındaki tutumları da onları sadece adalet vasfıyla tanımlamanın ötesindedir. Zira sahâbenin adalet vasfına sahip olmaları, onlar nezdinde zaten naslarla sabit bir durumdur. Onlar bu özelliklerinin yansıması olarak, sahâbenin adalet vasfını hedef alan faaliyetlere karşı, belirgin bir reaksiyoner tutum içinde olmuşlardır. Ehl-i Sünnet ister tarihçilik kisvesi, ister bir mezhep kisvesi, isterse din ve fıkıh kisvesi altında, sahâbenin bu vasfını hedef alan her türlü faaliyeti, dini yıkıcı bir faaliyet olarak değerlendirerek, Peygamber’in ashâbı hakkında ileri geri konuşan kimseleri, bayağı ve düşük kimseler olarak nitelemişlerdir. Böylelerinin onların nezdinde hiçbir şeref ve saygınlıkları yoktur. Tarihi süreç içerisinde bu konuya atfedilen hassasiyet, konuya dair binlerce cildi tutan yazılı külliyatın yanında, ayrıca sayısız hutbe, vaaz ve derslerden oluşan sözlü külliyatın oluşmasında etken olmuştur…”

RİVAYET İLİMLERİ AÇISINDAN HIZIR’IN NÜBÜVVET VE HAYAT MESELESİ, ŞEYHU’L İSLAM HAFIZ İBN HACER EL-ASKALANİ

… “Sa’lebî dedi ki: O (Hızır) bütün görüşlere göre bir nebîdir.”

… “Kurtubî der ki: Hızır cumhurun kanaatine göre bir nebîdir.”

… “(İbn HAcer:) Ve hakkında tereddüt edilmeyecek husus ise onun kat’î olarak nebî olduğunu söylemektir…
Büyük ilim adamlarından birisi de şöyle derdi: Zındıklar tarafından çözülecek ilk düğüm Hızır’ın bir nebî olduğu akidesi olacaktır.
Çünkü zındıklar onun nebî olmadığını ileri sürerek velînin nebîden daha faziletli olduğunu söylemeye kalkışırlar…”

… “İbn Kayyim el-Cevziyye der ki: Onun hayatta oluşuna dair sahih tek bir hadis dahi yoktur.”

… “İbn Kesîr da şöyle der: …Bir gün bile Hızır’ın Hz. Peygamberin yanına geldiğini, onunla buluştuğunu ifade eden ve bu hususta dayanak teşkil eden ne hasen, ne de zayıf bir hadis mevcut değildir.”

… “Ebu’l-Hüseyn b. el-Münâdâ dedi ki: Ben Hızır’ın uzun bir ömür yaşamasını, hayatta olup olmadığını konusunu araştırdım. Baktım ki, gaflet içinde olanların çoğu bu hususta gelen rivayetler dolayısıyla onun hayatta olduğu iftirasını yapmaktadırlar. Bu hususta merfû (Peygamber efendimize dayandırılan) hadislerin hepsi vâhî’dir. Kitap ehline ulaşan senedler ise sikâ olmadıklarından dolayı büsbütün sâkıttır…
Mesleme b. Maskala’nın naklettiği haber ise hurafe gibi bir şeydir.
Riyâh’ın haberi rîh (rüzgâr)a benzer…

Ben (İbn Hacer) ele aldıklarım arasında onun işaret ettiği haberleri zikrettiğim gibi bunlara o kabilden pek çok şey daha ekledim. Fakat bu haberlerin büyük çoğunlukları itibariyle rivâyet yolu illetli olmayanı yoktur. Yardımı Allah’tan dileriz”…

SAHABENİN YÜZYÜZE KALDIĞI OLAYLAR VE FİTNE’NİN TARİHİ,OSMAN B MUHAMMED EL-HAMİS

“…Şu bilinmeli ki, sıdk ve adalet ehlinin rivayet ettiği sahih haberler, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in ashabının peygamberlerden sonra insanlığın tanıdığı en seçkin kullar olduğunu ispat etmektedir. Ashabın yaşamlarını çirkin gösteren, onların aşağılık nefislere sahip olduğu şeklinde yanılgı uyandıran haberler uydurmacı sahtekârların rivayet ettiği haberlerdir.

Müslümanların tarihi yeni bir yazıma ihtiyaç duymaktadır. Bunun yolu da ilgili bilgilerin saf kaynaklarından alınmasından geçer. Özellikle de haberleri ters yüz eden tahripkâr kimselerin çirkin göstermeye gayret ettikleri konuların, İslâm ümmetimizin sabit isnadlar sayesinde korumuş olduğu tarihî materyalin zengin olduğunu bilerek yeniden ele alınması gerekir. Selef-i Sâlih tarihçilerimiz, kaybolmadan önce haberlere yetişmişler ve ulaşabildikleri değerli değersiz tüm haberleri toplamışlardır. Okuyucunun doğruyu eğriden ayırt edebilmesi için topladıkları haberlerin kaynaklarına ve râvilerinin isimlerine de dikkat çekmişlerdir.

Selef-i Sâlih’in adımlarını takip ederek bu kitapları arındırmak, doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden ayırmak ve böylelikle rolümüzü oynamak sırası biz son dönem insanlarına geldi. Bu vesile ile hayırlı bir selefin hayırlı halefleri olabiliriz.”

ŞİDDET OLGUSU ÖZELİNDE MANİPÜLATİF EYLEMLER VE İSLAM, EBU’L HASEN MUSTAFA B. İSMAİL ES-SÜLEYMANİ

Şüphesiz ki İslam, insanların dinlerini, canlarını, bedenlerini, namuslarını, akıllarını ve mallarını korumuştur. Bu beş zaruri şey korunduğu sürece dünya güven ve barış içinde olacaktır. Fakat bunlar ihlal edildiğinde suçların ve cinayetlerin çoğalacağı muhakkaktır. "İnsanlardan öylesi de vardır ki, dünya hayatına ilişkin sözleri senin hoşuna gider. Bir de kalbindekine (sözünün özüne uyduğuna) Allah’ı şahit tutar. Hâlbuki o, düşmanlıkta en amansız olandır. O, (senin yanından) ayrılınca yeryüzünde bozgunculuk yapmağa, ekin ve nesli yok etmeğe çalışır. Allah ise bozgunculuğu sevmez.’ (Bakara, 2 204-205). Ayrıca Allah-u Teâlâ: "Düzene sokulduktan sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın." (Araf, 7 56) buyurmuştur.

Bu ayetin tefsirinde İbn Kesir şöyle demektedir: ‘Allah Teâlâ yeryüzünde fesat çıkarmayı yasaklamaktadır. Islah olmuşken fesat çıkarma ne kadar zararlıdır. Ayrıca Kurtubi bu ayetin tefsirinde şöyle dedi: "Allah-u Teâlâ her türlü fesadı yasakladı -azını veya çoğunu- ıslah olmuşken fesat çıkarmak genel olarak, sahih olan görüşlere göre…"

KULLARIN FİİLLERİNİN YARATILMASI VE KAZA KADER TARTIŞMALARI: ALLAME İBN KAYİM EL-CEVZİYYE

“Üstün ve fazilet sahibi kimseler şöyle dursun, değerli, mükellef kimselerin bilmesi gereken en önemli hususlardan birisi de kaza, kader, hikmet ve sebepler ile ilgili varid olmuş hususları bilmektir. Bu bilgi en yüce maksatlardan birisidir. Ona iman, tevhid değirmeninin etrafında döndüğü kutbu ve düzeni, din-i mübîn İslam’ın başlangıcı ve nihayetidir. Ona iman, imanın rükünlerinden birisidir, ihsanın kendisine raci olduğu esası ve temelidir. Bütün hallerinde onun etrafında döner, dolaşır….

Bu hususta akıl sahiplerinin pek çoğunluğu her bir vadiyi izlemiş, her bir yoldan gitmiş, her bir dar geçiti kat etmeye çalışmış, kolay zor demeden her bir şeye kalkışmış, onu bilmeye, hakikatine vakıf olmaya çalışmışlardır. Eski yeni bütün ümmetler onun hakkında söz söylemiş, ısrarlı bir şekilde onun nihai hedefine yürümek için yol alıp durmuşlardır. Aralarındaki ayrılık ve farklılıklara rağmen bütün fırkalar ona dalmış, kitap yazan müellifler bu alanda türlü, çeşitli eserler yazmışlardır. Bu husus hakkında kendi kendisine bir şeyler söylemeyen, bu alanda gerçek bilgiye ulaşmaya çalışmayan hiçbir kimse yoktur. Bununla birlikte herkes bu alanda kendi kendisi ile tereddüt ve kararsız yahut hem cinsleriyle tartışmaktadır. Herkes kendisi adına başkasının doğruluğuna inanmadığı bir görüş seçmiş ve ondan başkasını beğenmemektedir. Vahye sımsıkı sarılanlar dışında hepsi de doğru yolun dışında kalan ve kabul olunmayan bir gidiş tutturmuşlardır. Hepsinin de yüzüne karşı hidayet kapısı kapalıdır. Bunlar faydası olmayan bir bilgiyi yudumlamışlar, kokuşmuş bir su içerek kanmaya çalışmışlardır. Çeşitli düşüncelerin kapılarını dolaşmışlar, en değersiz görüş ve gayelere ulaşmışlardır. Açlığa karşı hiçbir faydası olmayan ve semirtmeyen türden sahip olduğu bilgiden ötürü sevinmiş, hakkında güzel zan beslediği kimselerin görüşlerini şerîat olarak indirilmiş olan vahyin önüne, Peygambere kadar ulaşan nassın önüne geçirmiştir.”

TARİHTEN BUGÜNE HARİCİLİK VE YANSIMALAR, FAYSAL B. KAZZAR EL-CASİM

Nuaym b. Hammad el-Fiten isimli kitabında şöyle demiştir:

"Huzeyfe ve İbn Mesud radıyallahu anhumâdan rivayet edildiğine göre onlar şöyle demişlerdir: "Fitne ortaya çıktığı zaman karışık bir durum olur. Fitne çekilip gittiği zaman gerçekler ortaya çıkar." Huzeyfe’ye soruldu: Fitnenin gelmesi ne demektir? Dedi ki: "Kılıçların kınından çıkarılmasıdır. Fitnenin gitmesi ne demektir? Diye soruldu. Kılıçların kınlarına sokulmasıdır dedi."

Bu risalede Haricilerin tanıtımı ve onların kotülenmesiyle ilgili rivayetler, onların alametleri ve kısımlarının beyanı, yollarının nereye vardığını tanımak için hareketlerinin tarihinin anlatılması gibi fitneyi engellemede yardımcı olacak bazı bilgiler yer alacağı umulmaktadır.

Bu risaleyi üç ana bölümde hazırladım:

Birincisi: Şeri" bölümdür. Bu bölümde kısaca sünnette Hariciler ve bununla ilgili şeylerin incelenmesi, Haricilerin nevileri, kısımları ve onların şüphelerinin reddine yardımcı olacak bazı şeylerin anlatımı yer almaktadır.

İkincisi: Tarihi bölümdür. Bu bölümde muslumanların eski ve yeni tarihi" dönemlerinde cereyan eden meşhur başkaldırı ve ihtilal hareketleri, bu hareketlerin sonuçları ve müslümanların başına gelen felaketler konusunda kısa bir yolculuk yapılacaktır. Maksat ibret almaktır, şeriat koyucunun yöneticilere itaati emrederken gerçekleşmesini çok istediği hikmet ve yararı ve yine şeriat koyucunun yöneticilere başkaldırıyı men ederken def edilmesini çok istediği mefsedeti tanımaktır. Çünkü müminin imanı şeriat koyucunun hikmetiyle artar, itaat ve tabi olmakta büyük bir hayır vardır.

Üçüncüsü: Bu bölümde ilk iki bölümde geçen bilgilerin ışığında bazı çağdaş başkaldırı görüntülerine yer verilmiştir.

Allah’tan bu çalışmayı rızasına uygun ve bereketli kılmasını istiyorum. Eger bunda bir hata veya küçük yanlışlıklar varsa kalp nasihate, irşada ve hayırlı olan şeye açıktır. Her türlü hamd sadece Allah içindir.

TEKFİR VE TEHDİŞ SENERYOLARINA YÖNELİK ALİMLERİN FETVALARI, MUHAMMED B. HÜSEYİN EL-KAHTANİ

“İnsanların başına gelen şiddetli musibet ve felaketlerde onların ümmetin alimlerinin vermiş oldukları fetvalara olan ihtiyaçlarını müşahede ettim. Bu tür tuzak ve senaryolardan korunup kurtulmanın, dinin, mukaddes değerlerin, canların selamette olmasının yolu alimlerin fetvalarına göre hareket etmektir. Özellikle de ilmin unutulduğu, sabrın tükendiği, doğru yola ittibanın azaldığı, bidatlerin çoğaldığı, birlik ve bütünlüğün bozulduğu, ayrılığın alıp başını gittiği, belaların indiği, kanların döküldüğü, dostun düşman, düşmanın da dost olarak kabul edildiği zamanlarda. İşte bu fitne ve felaketlerden kurtulmanın yegâne yolu Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’in yoluna tabi olmaktır. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem in ve varislerinin yolundan ayrılmak, ilimden ve onu taşıyanlardan uzak kalmak helak olmak demektir.”

VAHDET VÜCUD-U HEZEYANLARA İBN TEYMİYYE’NİN CEVABI, ŞEYHU’L İSLAM İBN TEYMİYYE

“…Bu görüşler hakkında hüsn-ü zan besleyen kimselere yahut bunlar hakkında hüsn-ü zan besleyip sonunda dalâlete düşeceğinden korkulan kimselere, bunların anlamlarını açıklamak ve ne demeye geldiğini ortaya koymak icap eder. Çünkü bunların Müslümanlara zararı; zehir olduklarını bilmeden yedikleri zehirlerin zararından, hırsız ve hain olduklarını bilmedikleri hırsızların ve hainlerin zararından daha büyüktür. Çünkü böylelerinin verebilecekleri en ileri zarar insanın ölmesi yahut malının gitmesidir. Bu dünyevi bir musibettir ve musibete uğrayan kimsenin âhirette rahmete kavuşmasına sebep de olabilir. Ama bunlar insanlara küfür ve inkâr şarabını Allah’ın, peygamberlerinin ve velilerinin kaplarında, kâselerinde sunuyorlar. Kendileri içten içe Allah’a ve Rasûlüne karşı savaş açan kimseler oldukları halde, Allah yolundaki mücahidlerin kılığına bürünüyorlar. Kâfir ve münafıkların sözlerini, Allah’ın gerçek velilerinin lafızlarının kalıbı içerisinde sunuyorlar. Böylelikle kişi onlarla birlikte Allah’ın velisi bir mümin olmak üzere yola girer; ama sonunda Allah’a düşman bir münafık olup çıkar.”

YÖNTEM BİLİMİ BAĞLAMINDA BİD’ATLER, ALİ HASEN ABDÜLHAMİD EL-HALEBİ

“…Nasıl ki fıkıh ilminin hakikati ancak fıkıh usûlü ilmi sayesinde bilinebilirse aynı şekilde fıkıh ilminin açıklayıcısı olan fıkıh usûlü ilminin ana hatları da  -kavramların birbirine karışmasından bunun neticesinde de sünnetlerin bid’atlere bid’atlerinde sünnetlere dönüşmesinden duyulan endişe sebebiyle- ancak bid’at usûlü ilminin tesis edilmesiyle tamamlanır.

“Bu sebeple bid’atler ve bid’at ihdâsı ile alakalı meselelerin tanımlanması müslümanlara hem dîni hem de dünyevî işlerinde fayda sağlayan şeylerdendir. Ve İslâmî ıslah davetçilerine çalışmalarında en büyük yardım olur.”

‘Bid’at Usûlü İlmi’ konularının genelini ve özellikle ismini hocamız Allâme, Muhaddis, Fakîh, Nakkâd Ebû Abdirrahman Muhammed Nasıruddin el-Elbânî rahimehullah’ın meclislerinden istifade ettiğimiz bir ilimdir. Ondan çokça bu ilmin önemini hatırlattığını ve onu öğrenip anlamaya dair duyulan acil ihtiyacı vurguladığını ve özel olarak bu konuyu ele alan telif ve tasnif çalışmalarının yapılması gerektiğini duyardık. “Muhakkak hayrın tamamı tâbi olmakta, şerrin tamamıda bid’at ihdas etmektedir.”

On5yirmi5