İstanbul’un En Güzel Alkolsüz Lokantaları

Kitap
Eserde İstanbul’un hemen her semtinden yüze yakın restoran var. Her biri yazarımız Salih Zengin, nam-ı diğer Sonradan Gurme tarafından tek tek ziyaret edilmiş, lezzetleri test edilmiş ve mutfakl...
EMOJİLE

Eserde İstanbul’un hemen her semtinden yüze yakın restoran var. Her biri yazarımız Salih Zengin, nam-ı diğer Sonradan Gurme tarafından tek tek ziyaret edilmiş, lezzetleri test edilmiş ve mutfakları gezilmiş alkolsüz lokantalar…

Farklı kültürlerin bir arada yaşadığı şehir İstanbul…

Bambaşka lezzetleri de barındırıyor dünyasında. Her semti gizemli bir mutfağa açılıyor, enfes yemeklere keşfe çıkarıyor insanı.

Gün boyu aklımızdan bin bir türlü yemeğin geçtiği bugünlerde, "İftar vaktini en güzel tatlarla taçlandırmak ister misiniz?" diye soralım.

Gerçi Ramazan’da bir kuru ekmek dünyanın en güzel lezzeti, bir bardak su en tatlı içeceği ama yine de sorumuza cevabınız evetse, geçtiğimiz hafta yeni bir kitap çıktı: İstanbul’un En Güzel Alkolsüz Restoranları…

Yazarımız Salih Zengin, nam-ı diğer Sonradan Gurme’nin eseri. Kendisinin bizzat gidip yemeklerini tattığı ve lezzetinden emin olduğu lokantalar bir araya getirilmiş kitapta.

Eserde Kartal’dan Kadıköy’e, Üsküdar’dan Galata’ya, Samatya’dan Florya’ya kadar İstanbul’un hemen her semtinden yaklaşık yüz adres var. Bazen küçük bir sokağın içine gizlenmiş, bazen yemyeşil bir parkın ortasına kurulmuş bu mekânlar, muhteşem lezzetler sunuyor insana.

Salih Zengin’in böyle bir kitap hazırlamasının en büyük nedeni muhafazakâr insanların güvenerek yemek yiyebilecekleri mekân ihtiyacı. İstanbul’un En Güzel Alkolsüz Lokantaları’nda vurgulanan ‘alkolsüz’ ibaresinin ayırıcı bir tavır olmadığını belirtiyor kendisi.

"Amacım, dini hassasiyetleri olan insanların gönül rahatlığıyla yemeklerini yiyebilecekleri adreslere dikkat çekmek. Alkolsüz ibaresi aynı zamanda bu restoranlarda yediğiniz etlerin helal kesim olduğu ve temizliklerine de güvenebileceğiniz anlamına geliyor. Ben Türkiye’de yaşayan ve dışarıda yemek yiyen her insanın ömrü boyunca bilmeden domuz eti yeme ihtimalinin yüksek olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden dikkatli olmak gerekiyor." diyor.

Erdoğan’ın başkanlığıyla halk, köşk ve güzel mekânlarla tanıştı

Zengin’e göre özellikle 2000’li yılların başında hayatın içine daha çok karışan, toplumun ve iş dünyasının her tarafında başarılı profil çizen muhafazakâr kitlenin yemeği, evden dışarı taştı.

Yemek yapmayı görev olarak benimseyen kadınların da iş dünyasında çalışmaya başlaması, evde yapılan yemek sayısını düşürdü. Zengin, "Dışarıda yemek bir dönem ayıplanan bir şeydi, israftı ve yemek bütün aile ile birlikte evde ve saatinde yenilmesi gereken bir ritüeldi. Ama modern hayatın hızı ve getirdiği şartlar evin sofrasını lokantalara taşıdı." diyor.

Muhafazakâr kitlenin bundan on yıl önce gideceği mekân sayısının da sınırlı olduğunu söyleyen Sonradan Gurme, bu durumun Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı olması ile değiştiğini söylüyor.

Ona göre bu dönemde köşklerin ve güzel mekânların halka açılmasıyla yeme içme kültüründe bir devrim oldu. İnsanlar bir dönem adım dahi atamadıkları ve alınmadıkları güzel mekânlarla tanıştılar.

Ve bu tanışıklık hızla özel sektörde yeni mekânların ardı arkasına açılmasına neden oldu. Tüm bunların neticesinde de "İstanbul’un En Güzel Alkolsüz Lokantaları" kitabı doğdu.

Zaman