Hürrem ve Mihrimah Kitap Oldu!

Kitap
Hürrem Sultan, Osmanlı hanedanının halen en çok tartışılan kadını. İnsanlar onu, entrikacılığı, iktidar hırsı için her şeyi yapabilecek biri olarak tanıyor. Peki öyle mi? Batılı yazarların anlattığı H...
EMOJİLE

Hürrem Sultan, Osmanlı hanedanının halen en çok tartışılan kadını. İnsanlar onu, entrikacılığı, iktidar hırsı için her şeyi yapabilecek biri olarak tanıyor. Peki öyle mi? Batılı yazarların anlattığı Hürrem, ne kadar gerçeği yansıtıyor? Bu soruya cevap verebilmek için bir süredir araştırmalar yapan tarihçi-gazeteci Can Alpgüvenç, Hürrem ve kızı Mihrimah Sultan’ı anlatan yarı akademik bir biyografi kaleme aldı. Biz de, bu yıl da gündemimizden düşmeyecek gibi duran Hürrem’i, Alpgüvenç’in ‘İki Hanım Sultan Hürrem ve Mihrimah’ kitabı vesilesiyle konuştuk.

Hürrem’in dindarlığını sorgulayanlar, Kudüs’teki vakfiyesine baksın!

Can Alpgüvenç’in Hürrem Sultan hakkındaki fikirleri net: "Bugün insanların zihninde canlanan Hürrem, Batı’nın hayal ettiği kadın. Onun hakkında anlatılanların hiçbiri gerçeği yansıtmıyor." Peki, gerçek ne ve neden bu gerçek anlatılmıyor? Niyetinin ‘Hürremcilik’ olmadığını söyleyen Alpgüvenç, soruya soruyla cevap veriyor: "Harem, saraya savaşlardan esir getirilen kimsesiz küçük çocukların yetiştirildiği bir yer. Burada kız çocukları kabiliyetlerine göre eğitim alır ve istihdam edilir. Adab-ı muaşeret, Türkçe, Arapça, Farsça ve edebiyat… Ama bütün bunların öncesinde ‘Kur’an’ öğretilir. Hürrem de saraya geldiğinde bütün bu eğitimlerden geçti. Her şeyden önce iyi bir Kur’an eğitimi aldı. İyi bir Kur’an ahlakı almış birinden anlatılan tavırları nasıl beklenir? Beklenemez. İşte ben yola bu soruyla çıktım. Ve araştırmalarım sonucunda önüme çıkan Hürrem, Batı’yı yalanlayacak bir Hürrem oldu. Müslüman olmuş, Müslümanlığı hayatına yansıtmaya çalışmış, dindar bir kadın çıktı karşımıza. Bunun yanında, edebi yönü hayli güçlü."

Alpgüvenç’in konuya dair delilleri ise Hürrem’in Kanuni’ye yazdığı mektuplar. Ama en önemlisi, Hürrem tarafından yapılmış hayırlar. Alpgüvenç, Hürrem’in pek çok şehirde hayır-hasenadı bulunduğunu ve İstanbul’daki Haseki Külliyesi’nin en bilineni olduğunu söylüyor. Alpgüvenç; "Bu hayırların Hürrem tarafından kaleme alınmış vakfiyelerinde, müthiş bir dindar kadın görülüyor." diyor. Örnek olarak da Kudüs’e 1550’li yıllarda yaptırdığı imareti veriyor. İmaret hâlâ Kudüs’te fakirlerin karnını doyurduğu bir aşevi ve yapıldığı günden beri hiç aralıksız hizmet vermiş. Hürrem Sultan’ın ta Kudüs’te bir imaret yaptırma sebebini şöyle anlatıyor: "Hürrem Sultan imareti Hz. Peygamber’in hadis-i şerifindeki müjdeye nail olmak için yaptırmış. Bunu da dönemin vakanüvisleri ve kendisi, vakfiyesinde yazmış." Bu hadis-i şerifi merak ediyoruz; Alpgüvenç kitaptan okuyor: "Her kim Kudüs’te bir dirhem sadaka verirse cehennem ateşinde yanmaktan kurtulur. Her kim orada birine somun ekmek verirse yeryüzünün ağırlığınca altın vermiş gibi olur."

Pek çok insanın aklından geçen bir soru: "Tarihte herkes cami, külliye, medrese yaptırmıştır. Bazısı vasfının gereği bazısı da halk tarafından sevilmek için. Bu, Hürrem’in kendini iyi gösterme çabası olamaz mı?" Alpgüvenç, mantık çerçevesinde açıklıyor: "Hürrem’in ün yapmaya ihtiyacı yok. Zaten Muhteşem Süleyman’ın karısı. Ve bir padişah tarafından nikâhına geçirilmiş ilk kadın…

Şehzade Mustafa, isyankâr olduğu için boğduruldu

Alpgüvenç’in kitapta Şehzade Mustafa ve Vezir-i Azam İbrahim Paşa’nın boğdurulması meselelerine de değiniyor. Hürrem yüzünden değil Devlet-i Aliye’nin akıbetini tehlikeye soktukları için boğdurulmuşlar. Alpgüvenç iddiasını şöyle açıklıyor: "Kanuni’ye bu kararı verdiren de asla Hürrem olmamıştır. Mustafa, babasının ölmesini beklemeden tahtta hak iddia ediyor. Babası ölmeden sakal bırakması bunu kanıtlıyor." diyor. Hürrem’in kendi oğlu Şehzade Beyazıt da idam edildi. Alpgüvenç; "Beyazıt, Hürrem yüzünden öldürülemez çünkü Hürrem, ondan önce öldü." diyor. Bunun üzerine, "Ya İbrahim Paşa, onun da ölümünden Hürrem sorumlu değil mi yoksa?" diyoruz. Cevabı "Evet!" oluyor ve ekliyor; "İbrahim Paşa, kendini padişah gibi hissettiğinden öldürüldü." Akıllara öyleyse neden bütün olaylarda Hürrem’in parmağı olduğu iddaa ediliyor sorusu geliyor. Alpgüvenç, bu soruya söyle cevap veriyor: Çünkü Hürrem, Osmanlı’nın en muhteşem padişahının nikâhlı karısı. Osmanlı hakkında insanların şüphe duyması için ondan daha iyi bir karakter seçilemezdi. Popülerliği buradan geliyor.

***

Mihrimah da bu davadan beraat etsin istedim!

Kitapta, Hürrem Sultan’ın kızı Mihrimah da yer alıyor. "Mihrimah Sultan da entrikalı Hürrem gibi anlatılıyordu. Ben bu kitapta onu da yanlış bilgilerden beraat ettirmek istedim." diyor. Gerçek de Mihrimah naif ve dindar bir kadınmış; "Sırf Hz. Peygamber’in şefaatini kazanabilmek için Mekke’ye şimdiki parayla 50 milyon liralık bir su yolu yaptırıyor. Ama Sultan Süleyman’ın sevgisinden dolayı oldukça nazlı ve şımarık büyümüş." Peki Mimar Sinan’ın aşkı… O gerçek mi? Alpgüvenç’ göre bu bir efsane; "Onlar yüz yüze birbirlerini görecek bir ortamda bulunamamışlardır. Çünkü bir seyahatnamede Rüstem Paşa’nın kıskanç olduğundan bahsediyor." diyor.
 

Zaman Pazar